74 yorum 3. sayfa

detaylari belirtmek zorunda deilsin

eger bilmek isterse sen yoluna ben yoluna dersin olur biter

26.12.2011 - gülgiller

inanın bir müddettir bu

inanın bir müddettir bu sorunun cvb.ını arıyordum, aklımda şekillenmeye başladı artık. Ben de böyle düşünüyorum. Yani bir insanın tevbe etmesine inanmak zordur bunu da anlıyorum ama inanmayana da fazla birşey yapılamaz galiba.
Bahsettiğim kişiye aklım kalbim çok yatmıştı, ama o detayları öğrenmek istedi,ne boyutta olduğunu sordu. Benim hatam 'senin bu konuda limitin nedir?' diye sormamaktı.(tabiki limit yoktur aslında, el tutmak dahi hatta aile bilgisi dışında görüşmeler dahi sakıncalı,çünkü şeytan sürekli bu durumlarda kalbi bozuyor, nefse yenik düşürüyor)Eğer böyle sorsaydım ona göre söylemeyip dillendirmeyip sen yoluna ben yoluma diye oyun eğerdim..Çok büyük hata ettim ne yazıkki

26.12.2011 - gam84ze

gam84ze, Kardeşim...!

Efendimiz, "Küllü benîâdem hattâun - Her insan hata eder." buyururlar. Arkasından da; "Ve hayru'l-hattâîne ettevvâbûn - Hata edenlerin en hayırlısı da,o hatayı giderenlerdir, Tövbe edenlerdir" buyurmaktadır.

Hatasız insan varmı ki Şu Alemde.. Allah Kulu buna meyilli yaratmış zaten ve Kurtuluş yolunu da göstermiştir.. Gunahları gizlemek ifşa etmekten daha muhimdir.. Allah Settar ismi ile örtmüşsa günahlarınızı buna insanlara açıklamanın bir mantığı da yoktur. Bu yüzden size bu soruyu sorana verecek Cevabınız Geçmişte herkez hata etmiştir Ben tövbe ettim geçmişime Elhamdulillah günahlardan arındığımı ümit ediyorum dersiniz. kafi gelir diye düşünüyorum....

Bu halde hiçkimseye işlediğiniz günah yada hataları anlatmak zorunda değilsiniz. çünkü siz artık geçmişinizi değil geleceğinizi eşinizle yaşacaksınız... Şu haldeki yaşadığınız hayat muhimdir.. Bu yüzden Her daim tövbe ile ibadet ile güzel kulluk ile hayatınızı devam ettiriniz kardeşim...

26.12.2011 - Kaside-i Bürde

Allah.a şükürler olsunki

Allah.a şükürler olsunki beynimikurt gibi kemiren sorular cvp.landı. Yani ısrarla sorarsa 'hiçbirşey yaşanmadı' diye yalan söyleyemem,öyle bir vicdan azabını taşıyamam-kandıramam.Öyle olsaydı o kısmetim olarak gelen ve kalbime aklıma yatan kişiye aynı şeyi yapardım kaybetmemek için. Ama büyük bir ders oldu bana, bana düşen dillendirmemekti/ birşey anlatmadan geri çekilmekti..Bundan sonra nasıl davranacağımı-duruma nasıl yaklaşacağımı biliyorum Allahn izniyle.
Kıymetli cvp.lar için çok tşk.ederim.Allah razı olsun.

26.12.2011 - gam84ze

Rabbim sizdende...

Tüm kardeşlerimizden de razı olsun
Günahlarımızı bağışlasın....

27.12.2011 - Kaside-i Bürde

CVP:kaside-i bürde kardeşim,

Her gerçek heryerde söylenilmez. Siz geçmişte bir günah işleyip tevbe ettiniz ise bunu söylemek zorunda değilsiniz. O sizin günahınız.

25.12.2011 - ifşa

Soru : Bayanların bayan pantolonu giymesi haram mıdır?

Soru : Bayanların bayan pantolonu giymesi haram mıdır?
Cevap:
Peygamber efendimiz buyuruyor ki:

(Kadın elbisesi giyen erkeğe, erkek elbisesi giyen kadına lanet olsun!)"Hakim"

(Erkeğe benzemeye çalışan kadın, kadına benzemeye çalışan erkek bizden değildir.)"İ.Ahmed"

(Kadın gibi davranan erkeğe, erkek gibi davranan kadına lanet olsun!)"Buhari"

(Erkeklere benzeyen kadınlara ve kadınlara benzeyen erkeklere Allah lanet etsin!)"Taberani"

Benzemek niyeti olmasa da, erkeğin boynuna kolye, koluna bilezik ve kulağına küpe takması kadınlara benzemek olur ve caiz değildir. Kadının da, benzemek niyeti olmadan da, pantolon giymesi caiz olmaz. Pantolon erkek kıyafetidir.

Tergib-üs-salât’daki hadis-i şerifte,"Örtülü olan çıplaklara ve erkek gibi giyinen kadınlara ve kadın gibi giyinen, süslenen erkeklere lanet olsun" buyuruluyor.
Hele dar pantolon, erkeklere de caiz değildir. Çünkü, kaba yerleri dışardan belli olmaktadır.
Bundan başka, kadınların pantolon giymeleri eskiden de, şimdi de İslam âdeti değildir. Dinsizlerden, İslam tesettürünü bilmeyenlerden gelmektedir. Haramlar yayılsa, yerleşseler de, İslam âdeti olamazlar. Kâfirlere benzeyenin, onlardan olacağı, hadis-i şerifte bildirilmiştir.
*****************************************
Velilerin sözleri, ab-ı hayatla dolu, saf, dupduru bir ırmak gibidir. Fırsat elde iken ondan kana kana iç de gönlünde manevi çiçekler,güller açsın...!

19.12.2011 - Kaside-i Bürde

Soru : Bayanlar için kuaförlük mesleği günah mıdır?

Soru : Bayanlar için kuaförlük mesleği günah mıdır?

Cevap :Kuaförlük yapmak haram değildir. Ancak kuaförlük yaparken haram durumlardan sakınmak gerekir. Süslenme konusunda dinimizin ölçülerine göre hareket etmek gerekir.

Her hangi bir mesleği icra etmenin caiz olup olmaması, yapılan işlerin dine uygun olup olmamasına bağlıdır. Dinen meşru olan işlerin yapılmasına vesile olan meslekleri icra etmek caiz; dinen meşru olmayan işlerin yapılmasına vesile olan meslekleri icra etmek ise caiz değildir.

Kadın olsun erkek olsun her Müslümanın, vücudundan örtülmesi gereken yerlerini örtmesi dini bir yükümlülüktür. Mecbur kalınmadıkça bu bölgelerin (avret mahallinin) açılması caiz değildir.

Kadının erkeğe karşı avret mahalli eller, ayaklar ve yüzü hariç tüm bedenidir. Kadının kadına karşı avret mahalli, diz kapağı ile göbek arasıdır. Zaruret ve ihtiyaç olmadan bu yerlerin dışındaki uzuvların başka kadınlara veya erkeklere gösterilmesi caiz değildir.

Ayrıca kaş alma ve kadınların saçlarını kesmeleri ile ilgili bazı sahih hadisler vardır. Dikkat çekmek, daha güzel görünmek amacıyla, yaratılıştan verilmiş olan özellik ve şekillerin değiştirilmesi İslâm dininde, fıtratı bozma kabul edilerek yasaklanmıştır.

Hz. Peygamber (s.a.v.) bir hadislerinde,

“Allah yüz tüylerini yolan ve yolduran kadına lânet etsin...” (Buhârî,Müslim)

buyurmuş olup, bu yasağın hangi nevi fiilleri kapsadığı İslâm hukukçuları arasında tartışma konusu olmuştur. Kadının saçını kısaltması câiz, traş etmesi ise mazeret yoksa haram görülmüştür.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) hacda ihramdan çıkılırken erkeklerin saçlarını traş etmelerini, ama kadınların saçlarının dörtte birini keserek kısaltmalarını istemiş, "Erkeklere traş, kadınlara kısaltma vardır."(Ebû Dâvûd,Nesâî,Tirmizî) buyurmuştur.

Bir başka hadis de şöyledir:

"Rasulullah (s.a.v.), kadınlara benzemeye çalışan erkeklere ve erkeklere benzemeye çalışan kadınlara lanet etti."(Buhari,)

Yukarıda belirtilen ölçülere uymak şartıyla, bayanların bayanlara kuaförlük yapmalarında bir engel bulunmamaktadır.

08.12.2011 - Kaside-i Bürde

SORU : Başkasının spermiyle hamile kalmak caiz mi?

SORU : Başkasının spermiyle hamile kalmak caiz mi?

Cevap :Kadın ancak kendi kocasının spermini alabilir. Kendi kocası dışında birisinin spermiyle hamile kalması caiz değildir.

Sperm bankasına konan sperm, erkeğin ileride kendi nikahlı eşinin rahmine, tüp bebek yöntemiyle yerleştirilip gebe kalmasını sağlamak amacıyla verilecekse, bu uygulama zaruret durumlarında caizdir. Ancak böyle yapılmayıp, bankada toplanan spermler, daha sonra talepte bulunacak olan diğer kadınlara verilecekse caiz değildir. Çünkü bu işlem, zinanın yasaklanış gerekçelerinden birisi olan çocuğun nesebinin sahih olmaması, nesep karışıklığı sonucunu doğuracaktır. Onun için sperm verenin de talip olup alanın da ortak sorumluluğu vardır. Aralarında nikah bağı olmadığı için yaptıkları iş günahtır.

Kısaca sperm bankasına sperm vermek, sperm almak -nikahlı eşler arasındaki alışveriş hariç- haram olmanın yanısıra, sosyal bir felakettir. Çünkü bütün ilahi dinlerin ortak beş hedefinden birisi neslin korunmasıdır. Zinanın haram kılınmasının en önemli nedenlerinden biri de budur. Bu uygulama nesillerin dejenere olmasına, nesebi belli olmayan çocukların dünyaya gelmesine, sperm yoluyla stratejik amaçlı olarak bir çok hastalıkların aktarılabilme olasılığına vb. bir çok sosyal problemlerin ortaya çıkmasına sebebiyet vereceği için caiz değildir.

Ancak çeşitli tıbbî nedenlerden dolayı kişinin kendi spermi alınıp dondurularak daha sonra kendi nikahlı eşine verilirse bu uygulama caiz olur.

08.12.2011 - Kaside-i Bürde

SORU : Kalıcı dövme yaptırmak caiz mi?

SORU : Kalıcı dövme yaptırmak caiz midir..?

CEVAP :Hz. Ebû Hureyre (ra) anlatıyor: "Resûlullah (asm) şöyle buyurdular:

"İğreti saç takana da, taktırana da, bedene dövme yapana da, yaptırana da Allah lânet etsin!" (Buhârî, Müslim)

Hadis-i Şerif’ten açıkça anlaşıldığı üzere dövme yaptırmak kesinlikle haramdır.Çünkü dövme vücuttaki tabîiliği bozar Dövme,vücudun belli yerlerine mesela elin sırtına, bileğe, pazuya, yüz veya dudağa kalıcı şekilde işlenen nakışlara denir. Deriye iğne veya çuvaldız gibi sivri bir şey kan akıtacak kadar batırılır. Deri altındaki boşluğa mürekkep kına vs. basılır. Deri altında bunlar kuruyunca bir daha çıkmayacak renkli lekeler bırakır.

Âlimler, dövme yapılan yerin necis olduğuna hükmederler.Bu sebeple dövme gusle manidir. Çünkü orada akan kan hapsolmuş ve kurumuştur. Yaralama pahasına da olsa temizlenmesi vâcibtir. Fakat temizlenmesi uzva zarar verecekse olduğu şekilde kalması caizdir. Günahından kurtulmak için tevbe edilir.

(Kaynak: Kütüb-i Sitte)

25.11.2011 - Kaside-i Bürde

Soru : Müminler Neden Pek çok Sıkıntıya Maruz Kalmaktadır..?

Soru : Müminler Neden Pek çok Sıkıntıya Maruz Kalmaktadır..?

Cevap :Dünyada, dertsiz, sıkıntısız insan yoktur. Dünya, mümin için huzur yeri değildir. Azap yeri de değildir. Esas huzur ve azap yeri, ahirettir. Dünya, ahiretin tarlasıdır. Yani dünya kazanç yeridir. Dünyada ne ekilirse, ahirette o biçilecektir. Her nimet, bir külfet karşılığıdır. Külfet de sıkıntısız olmaz.

Mümin, diğer insanlara göre daha çok sıkıntı çeker. Çünkü müslüman, komşularının ve diğer insanların eziyetlerine katlanır. Bunlar da birer sıkıntıdır. Helal kazanmak ve ebedi yurduna azık hazırlamak için yorulur. Bunlar da birer sıkıntıdır. Müslüman için asıl huzur Cennettedir. Çünkü dünya, mümin için sıkıntı yeridir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Dünya müminin zindanı ve kıtlık yıllarıdır.Dünyadan ayrılınca zindandan ve kıtlıktan kurtulmuş olur.) [Hakim]

Dünyada, müminden bela, sıkıntı eksik olmaz. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Mümin, kertenkele deliğine girse de, ona eza edecek biri musallat olur.)[Beyheki]

Sıkıntılar, musibetler, günahlara kefaret olur.Sıkıntı istememeli; fakat sıkıntılardan da şikayet etmemelidir!Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Belayı nimet, rahatı musibet saymayan, kâmil mümin değildir.) [Taberani]

25.11.2011 - Kaside-i Bürde

Soru : Namazda Neden İki Kere Secde Ederiz...?

Soru : Namazda Neden İki Kere Secde Ederiz...?

Cevap :Allah Rasulu (s.a.v.):"Beni nasıl namaz kılarken görüyorsanız siz de o şekilde kılın" buyurmuştur.(Buharî, Ahmed b.Hanbel,Musned) Bu Hadisi Şerif dahi bizler için kafidir.

“Melekler şöyle demişti: "Ey Meryem! Allah seni seçti, seni tertemiz kıldı ve seni âlemlerdeki kadınlara üstün eyledi.Ey Meryem! Rabbine ibadet et; secdeye kapan, huzurunda eğilenlerle beraber sen de eğil."(Al-i İmran,42-43)

Namazdaki ruku ve secdenin anlamları hakkında çeşitli yorumlar yapılabilmektedir. Bu yorumlardan bir kaçı...!

Rukuda deve, keçi, koyun gibi hayvanların ve sürekli rukuda duran meleklerin ibadetlerini temsil ediyoruz.

Secde de sürüngenlerin, otların ve sürekli secde de duran meleklerin ibadetlerini temsil ediyoruz.

Secdeyi iki kere yapmanın hikmetini hususunda bazı alimler de şöyle açıklamışlardır:

"Şeytan bir kere dahi secde etmekten içtinab etmiştir. Biz ise iki kere secde ediyoruz ki hem Allaha şükrümüzü eda edelim hem de secdenın yüzünü yere sürtelim."

25.11.2011 - Kaside-i Bürde

SORU : Masturbasyon,Kendi Kendini Elle Tatmin etmek Caiz Midir.?

SORU : Masturbasyon,Kendi Kendini Elle Tatmin etmek Caiz Midir.?

CEVAP : Müstehcen neşriyatın çevremizi sardığı, açık saçıklığın salgın hastalık gibi cemiyete musallat olduğu bir devirde yaşıyoruz. Bu hastalık az çok herkesi tesiri altına almaktadır. Bilhassa gençliği kemirmekte, içten içe cevherini ve manevî duygularını yaralamaktadır.

His ve heveslerine mağlûp düşen bazı kimselerde harama nazarın tahrikiyle vücuttan yapılan israf, umumiyetle ihtilâmla olur. «İstimna, mastürbasyon" bu hususta en sık başvurulan tatmin yoludur: Her şeyden önce, anormal bir hareket olan bu iş, iradesi zayıf kimselerde görülen bir alışkanlıktır.

Evlenme çağına gelip de imkân bulamayan böyle kimselere Rabbimiz iffetli olmalarını tavsiye etmektedir:

"Evlenmeye imkân bulamayanlar, Allah kendilerini fazl u kereminden zengin kılıncaya kadar zinaya karşı iffetlerini korumaya çalışsınlar." (Nur Süresi,33)

Nefis ve heveslerinin tazyiki altında bulunan gençlere Peygamberimizin (asm) gösterdiği yol en güzelidir. Bu yolla genç, hem ibadet yapmış olur, hem de kendisine hâkim olma çaresini bulur.

İbni Mesud'un rivayet ettiği hadisi şerifte Peygamberimiz (a.s.m) şöyle buyurmaktadır:

"Ey gençler topluluğu, sizden evlenmeye gücü yeten evlensin. Çünkü evlilik gözü harama bakmaktan son derece önleyici, iffeti de en iyi koruyucudur. Evlenme masrafına gücü yetmeyen kimse de oruç tutsun. Çünkü oruç kuvvetli bir şehvet kırıcıdır." (İbni Mâce)

Başta oruç olmak üzere, İslâmî ve imanı meselelerle meşguliyet ve insanı günahtan koruyan bir çevrede bulunmak, kişinin iffetini muhafaza eden, onun harama gitmesine engel olan en güzel çarelerdir.

Elle tatmin, âlimlerin çoğuna göre caiz değildir; haram sayılmaktadır. Şafiî, Mâliki âlimleri ve İmam-ı Nesefî, istimnanın haram olduğuna hükmetmişlerdir.Eğer caiz olsaydı, Hz. Peygamber (asm) tarafından bir yol gösterilirdi, demektedirler.

İmam Ahmed bin Hanbel ve îbni Hazm'a göre ise

"Meni, vücudun, dışarı atmaya muhtaç olduğu bir şeydir, onu eliyle atan kan aldıran gibidir ve caizdir."

Hanbelî âlimleri bu caiz oluş şeklini iki şarta bağlamışlardır: Kişinin zinaya düşme tehlikesi, evlenmeye gücünün ve imkânının bulunmayışı.

Hanefî mezhebinin görüşlerini nakleden İbni Âbidin, bu hususta bazı âlimlerin görüşlerine yer vermektedir. Kişinin şehveti baskın gelir, kalbini meşgul edecek derecede fazla olur, bekâr bulunur veya evli olup da bir özürden dolayı hanımına yaklaşamazsa, şehvetini teskin etmek isteyen kimse için Fakih Ebulleys, «Böylesine bir vebal olmayacağını umarım.» demektedir. Ama sırf şehvetini celbetmek, kendisini zorla tahrik etmek için yaparsa günahkâr olur.(İbni Âbidin)

Yine Hanefî âlimlerinden Şürünbilâli,"Bekâr kimse harama gireceğinden korktuğu zaman şehvetini teskin için istimna caizdir. Bu işinden dolayı ne sevap, ne de günah kazanır. Fakat sırf lezzet almak için yaparsa günahkâr olur" görüşündedir.
(Meraku'l-Felâh)

İstimnayı alışkanlık haline getirmek makul bir insana yakışmayan çirkin bir iş olur. Zaten fazla (sû-i istimalat) kişide zekâ ve hafıza kaybına sebep olmaktadır.

Böyle anormal durumlara düşmemek için sık sık imanî eserleri mütalâa etmek, aklı ve kalbi devamlı İslâmî hizmetlerde çalıştırmak, ulvî şeyleri düşünmek, lezzetleri kıran ve acılaştıran ölümü çok sık hatırlamak, harama nazardan sakınmak ve müstehcen yayınlara iltifat etmemek lâzımdır.

23.11.2011 - Kaside-i Bürde

Soru : Barda çalışmak caiz mi?

Soru : Barda çalışmak caiz mi?

Cevap :İslam dini faiz, kumar ve fuhuş müesseselerinde çalışmayı yasakladığı gibi şarap, içki işiyle meşgul yerlerde çalışmayı da yasaklamıştır. Bu itibarla günaha girmek istemeyen kimse mutlaka böyle bir müessesede çalışmaktan sakınmalıdır. İçki içmek haram olduğu gibi, onu satıp ticaretini yapmak da haramdır.
Bu hususta ihtilaf yoktur.

Hz. Enes’ten şöyle rivayet edilmiştir:

“Allah’ın Rasulü, içki sebebiyle on kişiyi lanetlemiştir:Onu yapan, yaptıran, içen, taşıyan, kendisi için taşıtan, sakilik yapan, satan, parasını yiyen, satan ve kendisi için satın alınan kimseler.” (Tirmizi)

22.11.2011 - Kaside-i Bürde

Soru : Öğle namazının sünneti terk edilebilir mi?

Soru : Öğle namazının sünneti terk edilebilir mi?

Cevap : Öğle namazının sünnetleri sünnet-i müekkededir
Sünnet-i müekkede:Hz.Peygamber'in (asm) devamlı olarak işleyip nadiren terkettiği;farz ve vacib olmayan amellerine denir.Fukahâ'dan bazıları ise sünnet-i müekkede'yi Hz. Peygamber'in(asm) terketmeksizin yaptığı ameller olarak anlamışlardır.(İbn Nüceym, el-Bahru'r-Raik)

Sünnet-i müekkedeleri yerine getirme dini hayatı kemale erdirmeyi ifade eder.
(Seyyid Şerif el-Cürcânî)
Bu sebeple sünneti müekkedeleri terketmek dinle alay kabul edilmiştir.
Hz. Peygamber (asm) "sünnetimi terkeden şefaatime nail olamaz" buyurmuştur. Buna göre sünnet-i müekkedeleri terketmek harama yakındır ve Hz. Peygamberin şefaatinden mahrum kalma neticesini doğurur.

Ancak buradaki terkten maksat özürsüz olarak sünnet olan fiili işlememekte ısrar etmektir. Sünnet-i müekkedeleri yerine getiren kişi ise sevap kazanır.(Cürcânî)

Meselâ sabah namazının farzından önce iki rekat, öğle namazının farzından önce dört rekat, sonra iki rekat, akşam namazının farzından sonraki iki rekat ile yatsı namazının farzından sonra kılınan iki rekatlık namazlar sünnet-i müekkede'ye örnektir
(el-Mevsılî,el-İhtiyâr,Alaüddin el-Haskefî,ed-Dürrül-Müntekâ)

Anlaşılacağı üzere öğle namazının sünnetlerini terketmemek gerekir.

22.11.2011 - Kaside-i Bürde

Konular