Zina, evlilik dışı girilen cinsel ilişkidir!

Bu, indirerek yasa olarak yayimladigimiz bir sure olup ögüt alasiniz diye içine apaçik ayetler yerlestirdik. (24/1)

Zina kisa ve öz tabiriyle; "evlilik disi girilen cinsel iliskidir". Kuran´a göre bunun bir baslangici veya siniri yoktur. Yani her kim, hangi inanisa sahip olursa olsun, evlilik sözlesmesi yapilmadan kurulan iliskilere zina denir.

Çagimizin bazi aydin görüslü-görünüslü gençleri(!), zina hükmüne girmemesi için degisik yöntemler kesfetmeye koyulmuslardir. Örnegin, gebeligi önleyici araçlar kullanarak(!). Kimileri de, "Parasiyla degil mi kardesim! Kim karisir?" felsefesiyle hareket etmekte, kendi çapinda Allah´in kurallarini degistirmeye çalismaktadir. Yusuf Peygamber´in ahlakindan habersiz olan bu toplumun, farkinda olmadan yol açtigi olumsuzluklari görmezlikten gelemezsiniz. Sadece ülkemiz genelinde, hemen hemen her ilde, bir çocuk yuvasi ve buralarda anasi-babasi belirsiz onlarca-binlerce çocuk bulunmaktadir. Sonuç; "tinerci-tecavüzcü-uyusturucu vb. kurbani gençlik".

Insanlik tarihi boyunca, onlarca kavim ve bunlari uyaran peygamberler geçmis olmasina ragmen, bazi peygamber-kavim iliskilerinin özellikle anilmasi, neyi gösterir sizce? Kuran´in bir ayetinde der ki; "Yoksa siz, sizden öncekilerin basina gelenler gibisi sizin de basiniza gelmeden cennete gireceginizi mi saniyorsunuz? ...2/214 " Diyebilir miyiz ki; "Yusuf ahlakina sahip olanlar ile olmayan Seytan ordulari birbirinden ayrilacak!" ve Allah, dünyada zinaya karismayan mümin kullarina su müjdeyi veriyor; "Dizilmis koltuklara yaslanmislardir ve onlari güzel eslerle eslendirmisizdir. 52/20" ve "Oralarda, daha önce ne bir insan ne de bir cin tarafindan dokunulmamis, bakislarini dikmis esler vardir.55/56"

Allah, bir seyin yapilmasini uygun görmüyorsa, bunun mutlaka geçerli bir sebebi vardir. Zinanin da öyle. Ölümcül hastaliklar(aids,frengi vb.)-siddetli geçimsizlikler vs. zinanin baslica sebep oldugu yikimlardir. Geçmis yillarinizda bir sekilde zinaya karismis olsaniz dahi, bunun sonucu, siz evlendikten sonra da çikabiliyor (çocuklarinizdaki soyaçekim, gensel özellikleri vb.).

ZINAYI ÖNLEMEK

Akli kasiklarina inmis birine, "Allah, zinayi yasak-evliligi helal kilmistir" deseniz, "Yok ya! Hoca mi kesildin basimiza!" deyip üzerinize yürür mazallah. Tabiki yöntem bu degil! Allah kitabinda zina edenleri "halkin önüne çikarip yüz celde vurun!" der (bkz.24/2). Bu hükmü, çagdas cahiliyeciler, "Yobazlik-gericilik" olarak nitelendirilirler. Fakat her nedense, kendi aile baglarini koruyamazlar, evlatlarina sahip olamazlar. Adlari çikinca da "asacagim-kesecegim!" diye nara atmaya baslarlar. Sonuç "kan ve gözyasi".

Cahil ve zevke düskün insan, "ne yapsam da Allah´in hükümlerini yumusatsam" gibisinden birtakim telkinlere kaptirir kendini. Daha küçük yaslarda, kiz ise erkegi-erkek ise kizlari tavlama yöntemleri (!) kesfetmeye baslar. "Gençlikte çapkinlik mübahmis!". Bosuna yirtinmayin Seytan elçileri, sizin ve insanligin durumu ortada!

Oysa bir caydirma yöntemi olan yüz celde, zina edenlere uygulanmis olsa, olumsuzluklar yasanmaz ve herkes namus güvencesi altinda, mutlu bir hayat sürdürür.

ZINANIN CEZASI

Eger esinizi biriyle zina ederken yakalamis iseniz, Allah sizden dört sahid getirmenizi ister. Bunun bilimsel bazi açiklamalari da olabilir.Yada ortada bir iftiranin dönüp-dönmedigi diger insanlar tarafindan da anlasilsin babinda degerlendirilebilir (bkz.24/4). Her iki duruma göre, dört kat daha ince düsünmeli ve çabuk karar vermelisiniz!(bkz.24/6-9 ve 2/226). Eger çikmaza gireceginizi düsünüyorsaniz Kuran´in yöntemi; "güzellikle saliverin!" ama "affederseniz de, Allah affedicidir!". (bkz.2/229 ve 65/2)

Bundan ayri bir de yukarida da degindigimiz gibi, yüz celde ile caydirma yöntemi vardir ki, bu, bildigim kadariyla dünyanin hiçbir ülkesinde uygulanmiyor. Dünyanin asil sahibi Seytan, kendisine sadik ögrenciler yetistirmesini bilmis!. (bkz 24/21)

Yahudi uydurmasi olan "taslama usulü" ise, Kuran´da yer almayan bir uygulamadir. Hem, hiçbir sekilde, insanin öldürülmesini istemeyen Allah, bu hükmü vermis olamaz. Bu olsa olsa, kendisi zina ettigi halde, kendisi disinda kalanlarin bu ise bulasmamasini saglamak amaciyla(!), uydurdugu bir önlem(!) olabilir.

EVLILIK

Kuran der ki; "Bekarlarinizi, erdemli kadin ve erkek hizmetçilerinizi evlendiriniz; eger yoksul iseler, ALLAH onlari kendi lütfundan zengin edecektir. ALLAH Cömerttir, Bilendir.24/32" Eger zinaya karismaktan korkuluyorsa, ebeveynler, çocuklarini biran önce evlendirmelidir. Ayette geçtigi üzere eger yoksul iseler, biraz daha sabretmeleri gerekir ki sabir, müminin bir vasfidir.

Evlilik bir sözlesmedir. Bir bagdir. Ahlaki degerlere sahip çikmak ve bunu korumak için gereklidir. Allah bunu helal, zinayi haram kilmistir.

Öte yandan ebeveynler, daha evlenememis olan çocuklarina, ahlaki egitimi Kuran´daki sekli ile kendileri vermelidirler. Bu egitime özen göstermeleri gereklidir. Yoksa, alinlarina vurulacak namussuzluk damgasi söz konusu. Müminler, iftira atmaz. Bu büyük bir günahtir (bkz.24/23). Fakat bazi cahiller ki onlar, vaktiyle, Hz. Meryem´e dahi iftirada bulundular (bkz.19/27-30), kendileri su an kadinlari sex kölesi olarak kullanmaktadirlar. Bu kisiler evlenseler dahi bu, pek uzun sürmüyor. Çocuk ise, pesimist toplumlarin arasina giriveriyor.

Çocugunuza, açik filmler izlemesini siddetle yasaklarsaniz, ilk eline geçen harçlikla geneleve gider! Kontrolü elinize alin ve siniri asmamasini ögütleyin! Kendisine zinanin yasak oldugunu israrla anlatin, inanmiyorsa da zorlamayin! Allah, ona hakettigi bir yasayis tarzi sunacaktir.

Evlenebileceginiz kisiler hakkinda Kuran, açiklayici bilgiler verir. Mezhepçi ögretilere kurban gitmeyin! (bkz. 4/22-25 ve 24/23) Yabancilarla evlilik durumu ise; "Ey inananlar, inanan göçmen kadinlar size sigindiginda onlari sorgulayin. ALLAH onlarin inançlarini çok iyi bilir. Inançli olduklarini anlarsaniz, onlari kafirlere geri göndermeyin. Ne bunlar o inkarcilara helaldir, ne de onlar bunlara helaldir. Inkarcilarin harcadigi mehirlerini onlara geri verin. Mehirlerini ödediginiz taktirde bunlarla evlenmenizde bir sakinca yoktur. Inkarci kadinlari sorumlulugunuzda tutmayin. Onlara harcadiginiz mehirlerinizi isteyebilirsiniz, onlar da verdikleri mehirlerini isteyebilirler. Bu, ALLAH´in hükmüdür. O, aranizda yargida bulunur. ALLAH Bilendir, Bilgedir. 60/10"

SINIRI ASANLAR

Allah, kendi saltanati altindakilere hep iyiyi-güzeli ögretmektedir. Seytan ise bunun tam tersini telkin eder. Öyle ki insan artik kendi hemcinsleri ile zina etmeye baslar (geçmiste oldugu gibi). Hangi inanisa sahip olursaniz olun, kendi cinslerinizle iliskiye girmeniz affedilemez! Bütün ilahi kitaplarda bu mesaj vardir. Onlarin baslarina neler geldigi de bu kitaplarda kayitlidir. Ayrica bunlarin canli tanik-kanitlari da yeryüzünde-gözlerinizin önünde durmaktadir.

Benim bir teorim var: "Yoksa siz, sizden öncekilerin basina gelenler gibisi sizin de basiniza gelmeden cennete gireceginizi mi saniyorsunuz? ...2/214 " ayeti geregince, geçmiste bu tür ters-sapkin iliskilere girmis kavimlerin hortlayacagini-çogalacagini ve akabinde Allah´in bosuna yaratmadigi volkanik daglarin, hepsinin, ayni anda faliyete geçip "suçlu günahkarlarin basina ates yagdiracagini" tahmin ediyorum.(bkz.51/32-34) Ama bu tezime katilirsiniz yada katilmazsiniz, o, sizin bileceginiz bir is!.

ZINA HAKKINDA SÖYLENEN YANLISLARDAN

  1. Gebeligi önleyici etmenler (evlilik disi ise) zinaya sebep olmaz gibi bir sacma düsünce
  2. Keyfi üç-bes esle evlilik zina sayilmaz
  3. Gençlikte çapkinlik mübahtir demek!
  4. Zina edenler tasla öldürülmelidir
  5. Çocuklarin/gençlerin yaptigi zina sayilmaz
  6. Parasiyla kurulan cinsel iliski mübahtir diyecek kadar alcalmak!
  7. Çiplak vücuda sehvetle bakmak göz zinasi degildir gibi bir yanlis bilgi.
  8. El-ele tutusmak, öpmek vb. zina sayilir.
  9. Nisanli iken iliskiye girmek yasak degildir diye söylenen sözler yanlistir!


Inananlarin arasindan hayasizligin yayginlasmasini arzulayanlar, dünya ve ahirette aci verici bir cezayi hakketmislerdir. ALLAH bilir, siz bilmezsiniz. (24/19)

Zina, evlilik dışı girilen cinsel ilişkidir! yorumları

  • Image Description
    Vesile
    20.03.2015

    Zina etmeyin.

  • Image Description
    exhem94
    22.11.2013

    kimseye anlatamadigimi sizlerle paylasmak istiyorumm arkadaslarim

  • Image Description
    exhem94
    22.11.2013

    Gercekten yardiminiza ihtiyacim lutfen yardim edin bana..!
    ben yabanci bir ulkede ailemle birlikte yasiyorum okul hayatim hep burda gecti ve lisede bir arnavut cocukla tanistim 16 yasindayken ve zina yaptim. 3 yildir beraberiz.suan 19 yasindayim. Bu cocuk sunnet degil ama cok duzgun Allahtan korkan duasini eden bi insan .. ona dua ogrettim hep okur .. ama tabiki muslumanligi cok iyi bilmiyor.. ben onu cok seviyorm oda beni ayni sekilde. ona diyemiyorum benimle evlenmen lazim benimle yattin diye cunku onlarda boyle bi kural yok. yabancilarin hepsi boyle zaten.neyse. benim soylemek istedigim sey bu ,benim tevbe ettigim halde yine birlikte oluyorum bu cocukla. dua ediyorum insallah benimle hic ayrilmaz ve benimle evlenir diye. tevbe ediyorum her gece..abdest aliyorum hergun zikrediyorum dualarim kabul olurmu. ben cok uzgunum.. gercekten kimseyle konusamiyorum bu durumumu belki sizler bana bi akil verirsiniz..

  • Image Description
    Zehirliok Ziyaretçisi
    02.02.2014

    evliyim ama başkasıyla zına yaptım bu kişi daha once sevdıgım bır ınsandı ailem beni ona vermedı yıllar sonra onla karşılaştım amma onunla ilişkiye gırdım bu günahımdan nasıl kurtulurum bana yardım edın cok pişmanım yuvamın bozulmasınıda ıstemıyorum kocamıda cok sevıyorum bır tanede cocugum var cok pişmanım bana akıl verın

  • Image Description
    Kaside-i Bürde
    30.11.2013

    Tevbe etmek dmek, yapılan günaha bir daha dönmemek demektir...,Zina Ediyorsun, haram işliyorsun tevbe ettim diyorsun yine aynısını yapıyorsun.. yaptığın basit bir günah değil....Zina büyük bir günah insan bir kere düşerse tevbe eder daha yaklaşmaz sen devamlı yapar olmuşsun.. iffetini kaybetmişsin.. Hemde evlenmen haram olan Müslüman olmayan biri ile... Yani yanlış üzerin yanlış... haram üzerine haram işlemeye devam ediyosun... Üstüne üstlük lafına bakar mısın :\"Bu cocuk sunnet degil ama cok duzgun Allahtan korkan duasini eden bi insan .. \" Allahtan korkan zina işler mi bire ahmak....! Nasıl çok düzgün biri senin aklın aklın başında mı...?
    Kendine gel... Şeytanın oyuncağı oluyorsun farkında değilsin. O adam kafir bilmiyor peki sen.. böyle mi müslümanlığnı tebliğ edeceksin.. Demeycek mi siz nasıl Müslümansınız zina ediyorsunuz... iffetinizi korumuyorsunuz ben sizin dininizi istemem diye bir laf etse.. bu dinden soğusa Müslüman olmasa ebedi cehennemlik olsa sen bunun nasıl hesabını vereceksin.. Diniini böyle mi tebliğ ediyorsun sen...
    Müslüman bir kadın Müslüman olmayan bir erkekle evlenemez haramdır...
    Zina ettin hala ediyorsun haramdır....
    Tevbe ettim diyorsun yine aynı günahı ısrarla işliyosun Allah ile dalga geçer gibi.. Böyle olmaz tevbe....
    İffetini, Namusunu elinden almış birine Allahtan korkuyor diyorsun.. Allah korkusu nedir onu bilmiyorsun... yazık ediyorsun kendine...
    \"benim tevbe ettigim halde yine birlikte oluyorum \" dua ediyorum benimle evlensin diye diyorsun yine haram üzerine haram işliyorsun... yazık be kardeşım.. Kendine gel.... Kendine.. yırtmışsın haya perdelerini.. Kaybetmişsin iffetini hayanı... Hemde evlenmenin dinen haram olduğu bir erkekle haram üzerine haram işliyorsun... Rabbim ıslah etsin seni....

    Akıl istersen snaa akıl vereyim... Şİmdi adam akıllı dinle....

    Birincisi iffetini ve Namusunu Kaybetmişsin.... Daha kaybeceğin bir şey kalmamış.... Bari bundan sonraki hayatın için temiz sayfa aç..
    İkincisi : Müslüman kadın, kitapsız kâfirle evlenemediği gibi, ister harbi olsun, ister zimmi olsun hiçbir kitap ehli kâfirle de evlenemez. Evlenmeye karar verdiği zaman kâfir olur. (Redd-ül Muhtar)

    Yani sen haram olan bir şey için dua ediyorsun benimle evlensin diye... Dininden haberin yok.. Hiç mi İslam ilmihali okumadın.. Peygamber Efendimizin Hayatını okumadın... Kuranı Kerim hiç mi okumuyorsun...
    Bak bu gidişin pek hayır değil..
    Aklını başına al... Bütün günahlarına tevbe et.. gözyaşı ile pişmanlık ile ve salih amel işle... namazlarını kıl... rabbinin günahlarına keffaret kılması için hayırlı ameller işle... tevbe et... Kelime-i Şehadet getir.. Dinini, iffetini, namusunu bundan sonrası için muhafaza et bari.. ve o çocuktan kesinlikle ayrıl... Kesinlikle ayrıl.. Kesinlikle ayrıl... Belki ağır kelimeler yazdım ama hafif bunlar yazamadım..
    Namazlarını kıl...
    Kuranı Kerimini oku..
    Her gün zikrini çek..
    İmihal oku...
    Siyeri Nebi oku...
    Hadisi şerifler oku..
    Dini sohbetlere katıl..
    Ve o erkekten ayrıl..
    Bu gidişin hiç hiç hiç iyi değil..
    Rabbime yönel.. tevbeye sarıl.........
    AMa bu günahlarına devam ederek böyle tevbe olmaz...

  • Image Description
    suskun77
    06.11.2013

    defalarca büyük günah işleyen bir insan kendi başına tövbe etse ve iyi amellere yönelse namaz kılmaya başlasa, dini kitaplara dini sohbetlere yönelse bu yeterli midir? biyerde büyük bir din alimi ile birlikte tövbe etmesine gerek olduğunu okumuştum bu nekadar doğru?? lütfen yardım edin.. affedilmeme korkusu, ölüm korkusu içinden çıkılmaz bir durumdayım.

  • Image Description
    Kaside-i Bürde
    08.11.2013

    Mürşid ile Tevbeye Mecbur Muyuz?

    Bir mümin, diğer mümin kardeşine: “Gel, bir Allah dostunun elinde tevbe et, istikamet bul.” diye tavsiyede bulunduğunda bazıları bu daveti hoş görmekte. Bazıları ise: “Ben tek başıma tevbe edemez miyim? Tevbe için başkasına ne hacet? Tevbe için tekkeye-Mekke’ye gitmenin ne gereği var? Ayrıca mürşidle tevbe dinde var mı? Allah ile kul arasına kimse giremez.” diye itiraz ve tenkitte bulunmaktalar. İlk bakışta çok makul gözüken bu itiraz ve tenkit gerçekte ne kadar haklı?

    Bir mürşidle tevbeye davet eden kimsenin davet ettiği mürşid kâmil ve kendisi de samimi ise, bu davetiyle sevap kazanır. Davetine uyan ve tevbe edip istikamet bulan kimsenin işlediği hayırlardan bir hisse de kendisi alır. İtiraz ve tenkid edenin ise ona bir zararı olmaz.

    Böyle bir daveti kabul etmeyenlerin bir kısmı mazur, bir kısmı sorumlu olurlar.

    Mazur olan kimse, tevbe etmeye karşı çıkmaz, tevbenin farz olduğunu bilir. Allah dostlarını sever, sevilmesi gerektiğini söyler ve onlarla beraber olmayı ister. Fakat bu zamanda gerçek mürşid kalmadı diye daveti ihtiyatla karşılar.

    Bu kimsenin imandan değil, ihsandan zararı vardır. Yani kâmil mürşidle elde edeceği büyük menfaatları farkedemediği için birçok hayırdan mahrum kalır. Ancak güzel niyeti ve edebinin kendisini bir gün o cevherle buluşturması umulur.

    Sorumlu olan kimse ise ya cahil, ya da bilen birisidir. Cahil kimse, dinde olan bir şeye yok demekle veya hayrı şer, şerri hayır görmekle mesul olur. Bilenin ise benlik ve kibri kalbini öldürür. Bu kimse yalnızca kendi bildiğini hak görür, başkasına hak vermez. Önüne konan ayeti kendince yorumlar, hadisi inkara gider, alimlerin sözlerini küçümser, hep ben bilirim der ve hayra yönelen kimsenin yolunu keser. Bundan dolayı mesuldür.

    İstiğfar ve Tevbe Aynı Şey Değil

    Önce şunu belirtelim ki, hepimiz Yüce Allah’a istiğfar ve tevbe etmekle mükellefiz. İkisi de farzdır.

    İstiğfar, Allahu Tealâ’dan affını istemek, bağışlanmayı istirham etmektir. Bu dil ile yapılır, sonuç Allah’a bırakılır. Tevbe ise değişmektir. Tevbe, ölü kalbi diriltmektir. Tevbe, bozuk hali ve kötü arkadaşı terketmektir. Tevbe, kötülüklere iyilik diye sarılmış nefsi ıslah etmektir. Tevbe, özü, sözü ve her yönüyle Allah’a dönmektir. Tevbe, nefis, şeytan ve kötü şartlarla mücadele etmektir. Tevbe, Yüce Allah’ın seveceği bir hale gelmektir. Bu ise hem dilin, hem kalbin, hem de bedenin işidir.

    İstiğfar tek başına yapılabilir, fakat tek başına tevbe yapmak ve o tevbeyi korumak dünyanın en zor işidir. Bunun için Yüce Rabbimiz:

    “Ey iman edenler! Hep birden Allah’a tevbe ediniz ki, kurtuluşa eresiniz.” (Nûr/31) uyarısında bulunmuştur. Ayrıca Allahu Tealâ takvaya ulaşmak ve güzel edebi korumak için yardımlaşmamızı (Maide/2), kendi yolunda toplu halde, birlik ve dirlik içinde olmamızı istiyor. (Âl-i İmran/102-103) Takvaya ulaşmak ve istikameti korumak için sadık kulları ile beraber olmamızın gerektiğini belirtiyor. (Tevbe/119)

    Tevbe, Ancak Cemaatle Kolay

    Mürşid deyince cemaat akla gelir. Mürşid-i kâmilin imam olduğu cemaatin niyeti ve hedefi dinin ihyası ve Allah’ın rızasıdır. ‘Gel mürşid elinde tevbe et!’ demek, ‘gel şeytana karşı cemaat kalesine gir, nefsin hücumuna karşı müminleri siper et, onların dua ve sevgisi ile kendini koruma altına al, Allah yolunda kardeşlerinle kuvvetlen, dağınıklık ve yalnızlıktan kurtul!’ demektir.

    Müminlerin en temel işi, günahlardan temizlenmektir. Bu ortak bir vazifedir. Efendimiz (A.S.) bu vazifemizi şu temsille belirtiyor: “Müminler, iki el gibi devamlı birbirlerini temizlerler.” (Zebidî, İthafu’s-Sâde) Ayrıca, hadis-i şeriflerde Allah yolunda birlik ve dirlğin insanı nasıl dirilttiği, yalnız kalanın ise nasıl felakete gittiği şöyle anlatılmıştır:

    “Sizin cemaat halinde olmanız gerekir. Ayrılıp tek başına kalmaktan sakının. Şüphesiz şeytan, tek kalanla beraberdir (onu kolayca etkileyip, kalbine vesvese verir). İki kişiden ise çok uzak durur. Kim iman selâmeti ile ölüp cennetin tam ortasında olmak istiyorsa, cemaate yapışsın. Kimi iyilikler sevindiriyor, kötülükler üzüyorsa, o gerçek bir mümindir.” (Tirmizî, Ahmed, Hakim)

    “Şüphesiz Allahu Tealâ, ümmetimi dalâlet (sapık fikir ve fitne) üzerinde bir araya getirmez. Allah’ın eli (rahmet ve desteği) cemaatle birliktedir. Kim cemaatten ayrılırsa ateşe gider.” (Tirmizî, Tabaranî)

    “Hiç şüphesiz şeytan, cemaatten ayrılan kimseyle beraberdir. Onun içine yerleşip, istediği yola çeker.” (Beyhakî,Tabaranî)

    “Şüphesiz müminlerin birbirlerine yaptıkları dualar onları destekler.” (Ahmed, Darimî)

    Günah Çıkarma Hezeyanı ve Mürşidle Tevbe

    Allahu Tealâ’dan başka kimseye el açılıp ‘günahımı affet’ denmez. Peygamberler dahil, kimsenin böyle bir yetkisi ve görevi yoktur. Eğer bir kimsenin şahsına karşı bir kusur işlemişsek kendisinden özür dileriz, bizi affetmesini istirham ederiz. Bu şahısla ilgili bir hak olduğu için böyle yapılır. Bunun ötesinde hiç kimsenin Allah’a karşı yapılan kusurları affetme, temizleme görevi ve yetkisi yoktur. Ancak, günahkâr bir insanın tevbesine yardımcı olmak vardır. Bu yardım, günaha düşeni uyarmak, gıyabında hayır dua etmek, onun için Allah’a istiğfar ve gözyaşı dökmek şeklinde olur. Cenab-ı Hak, günahla nefsine zulmeden kullarına en güzel tevbe şeklini şöyle tarif etmiştir:

    “Eğer onlar kendilerine zulmettikleri zaman sana gelseler de Allah’tan bağışlanmayı dileseler, Rasul de onlar için istiğfar etseydi, Allah’ı ziyadesiyle affedici ve esirgeyici bulurlardı.” (Nisa/64)

    Demek ki ümmet için en hayırlı tevbe, Allah’ın Habibi Hz. Peygamber’in (A.S.) huzurunda yapılan, onun da şahitlik yaptığı, ayrıca dua ve istiğfarla desteklediği tevbedir. Büyük müfessir Fahruddin Razi (Rh.A.) bu ayetin tefsirinde der ki:

    “Hz. Peygamber ile birlikte yapılan tevbenin bir faydası da, tevbe yapanın istiğfarındaki gaflet ve kusurlarının Hz. Peygamber’in istiğfarı ile giderilmesi ve ilâhî huzura sahih ve sağlam bir tevbe olarak ulaşmasıdır. Çünkü kendileri için istiğfar eden Peygamber’i Allahu Tealâ seçmiş, onu vahyi ile şereflendirmiş, kendisi ile kulları arasında bir elçi yapmıştır. Bundan dolayı, onun şefaat ve vesilesiyle huzuruna gelen bir şeyi geri çevirmemektedir.” (Tefsir-i Kebir)

    Bugün yeryüzünde Allahu Tealâ’nın şahidi ve halifesi sıfatını taşıyan, Rasulullah’ın (A.S.) vârisi ve ümmetinin terbiyecisi olan kâmil mürşidler de, ümmetle yaptıkları tevbe ve istiğfarda Efendimiz’in ayette anlatılan sıfatını temsil etmektedir. Kâmil mürşidler, kulların Allah Tealâ’ya yönelişlerine şahid olmakta, tevbelerinin kabulü için ayrıca yüce huzurda yalvarmaktadırlar. Kâmil mürşidler naz makamında niyaz ettikleri için, onlarla birlikte yapılan tevbeler Allah katında daha sevimli ve daha temiz bir amel olarak kabul görmektedir.

    Bir Allah dostunu şahit tutarak yapılan tevbede, tevazu ve yakaran kalp vardır. Bu durumda insan, kibrini kırmış, nefsini zelil etmiş, acizliğini anlamış, hiçliğini görmüş, ihtiyacını bilmiş ve ilacına koşmuş olmaktadır. Böyle bir tevbeyi hafife almak münafıkların sıfatıdır ve o kimsenin şu ayette anlatılan kimselerden olmasından korkulur:

    “Onlara: ‘Gelin, Allah’ın Peygamberi sizin için mağfiret dilesin.’ denildiği zaman başlarını çevirip kaçarlar ve sen onların kibir içinde uzaklaştıklarını görürsün.” (Münafikun/5)

    Hz. Rasulullah’ın vârisi kâmil bir mürşidin nezaretinde Allah’a yapılan tevbeyi hıristiyanların papaz önünde günah çıkarma hezeyanına benzetenler, tevhid dinini, Kur’an’ın hedefini, Sünnet’te uygulanan bey’atların hikmetini ve tasavvufun edebini bilmiyorlar demektir. Tasavvuf büyükleri, elinden tutan kimse ile şu şekilde tevbe etmektedir:

    “Ya Rabbi! Bütün yapmış olduğum günahlardan ben pişmanım. Keşke yapmasaydım. İnşaallah bir daha ben yapmayacağım.”

    “Müminlerin Günahları İçin İstiğfar Et!”

    Takvaya ulaşmak ve marifetullahı tahsil etmek için kendisine bey’at ve intisab edenlere mürşid-i kâmilin istiğfar etmesi, Kur’an-ı Hakim’in emri ve edebi gereğidir. Cenab-ı Hak, Rasulullah (A.S.) Efendimize şöyle emir vermiştir:

    “Ey Peygamber! İnanmış kadınlar bey’at için sana geldiklerinde bey’atlarını kabul et ve onlar için Allah’tan mağfiret dile. Şüphesiz Allah, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.” (Mümtehine/12)

    “Rasulüm! Hem kendi kusurun, hem de erkek ve kadın müminlerin günahları için istiğfar et!” (Muhammed/19)

    Hiç bir mümin, intisab ve tevbe için elini tuttuğu bir kâmil mürşide: ‘Ben şu şu günahları işledim; beni affet, günahlarımı temizle, beni cehennemden kurtar, cennete koy!’ demez, diyemez. Ancak: ‘Ben Rabbime dönmek, rızasına yönelmek istiyorum; seni bu yolda kendime delil ve imam seçiyorum. Sen de bu amelime Yüce Rabbim huzurunda şahit ol ve affım için O’na yalvar da kalbime nur, gönlüme sürur versin, günahımı affetsin. Beni taatında muvaffak etsin.’ der.

    Başkası için yanmak ve ağlamak peygamber ahlâkıdır. Allah dostlarının en güzel ahlâkı budur. Onlar kendileri için yaşamazlar. Onlar yüce Allah’ın yoluna canlarını kurban etmişlerdir. O’nu tanımak, sevmek ve zikretmek isteyenlere her şeylerini verirler. Bu, kalbi ihya olmuş ariflerin mesleğidir.

    Kendi perişan haline bir damla göz yaşı dökemeyen günümüz insanı, başkası için nasıl ağlasın ve niçin ağlanacağını ne bilsin? Bizim için ağlayacak bir göz bulmaya mecbur değil miyiz?

    Dr. Dilaver SELVİ- SEMERKAND DERGİSİ

  • Image Description
    27082010
    27.09.2013

    s.a ben 22 yaşında bir erkeğim 20 yaşındada sevgilim var onunla hiç cinsel ilişki yaşamadım ama sürekli sevişiyoruz bu günah mı ?

  • Image Description
    Kaside-i Bürde
    01.10.2013

    Kardeşim, Zina İşliyorsunuz, Haram işliyorsunuz..! Nikahsız girilen her ilişki adı ne olursa olsun haramdır. Bu işten kendinizi kurtarınız. Tevbe ediniz..! Allahın helal kıldığı nikah varken haram kıldığı zina ile vakit kaybetmeyin.. Evlenin, helali bırakıp harama kapı açmayınız..

  • Image Description
    bilgi
    30.09.2013

    evet günah.. zina değil ama zinaya yaklaşmış oluyorsunuz. Dokunmak, öpmek vs. bunlar da günahdır.

  • Image Description
    Zehirliok Ziyaretçisi
    01.03.2013

    19 yaşindaym. Namazında niyazında dinine bağlı bi kızım. Sözlendiğim çocukta aynı şekilde müslümanlığı yaşayan biri... Sözlümle tensel olarak elimi tutması dışında bşey yaşamadk ama telefonda cinsel muhabbette bulunduk, ilkinde cok pişman olmama rağmen vicdan azabı cekmeme rağmen bunu birkaç defa daha tekrarladık, muhabbetin sonunda affınıza sığınarak söylüyorum, mastürbasyon yapıp rahatlıyorduk, daha doğrusu rahatlamaya çalìşıyorduk... Sadece telefonda konusarak yapiyorduk... İstemiyoruz bu muhabbetleri yapmayı ama kendimize hakim olamıyoruz, ne yapmalıyız, tavsiyelerinize ihtiyacım var...

  • Image Description
    Zehirliok Ziyaretçisi
    16.08.2013

    Madem ki namazını kılan bir insansın,ve bu yaptığına sonradan pişman oluyorsun ama tekrar yapmaktan kendini alamıyorsun ve alamıyorsunuz o halde ivediyyen nikahınızı yapıp evlenin.Allah yarattığı bizleri beşeri duygularımızla yaratmıştır ve nefsimizle bizi imtihana tabi tutmuştur.Gerek şeytan,gerek nefis hele birde günümüzün sosyal şartlarını düşündüğümüzde çıkmaz bir yol varmış hissi olacaktır.Ama bunun sebebi şudur yasak arzu oluşturur,şeytanın da en çok sevdiği şey budur,siz buna boyun eğmeyin farklı bir günahın içine girmiş olursunuz,Allah muhafaza nasılsa evleneceğiz diye zinaya kurban gidersiniz.Müslümanlığı yaşamak demişsin işte bunları yapmadan yaşamalısın ki doğru bir hal alsın,yoksa namaz kılmak oruç tutmak gibi güzel mülahazalarınız yapılmaması gerekenleri yapmakla çirkin bir hale geliverir,unutmayınız.

  • Image Description
    savaş lordu
    13.08.2013

    rahmet kapısı kapanmaz ve bir an önce evlenin bence...

  • Image Description
    savaş lordu
    13.08.2013

    güzelim en iyisimi siz evlenin çabucak... gerdeğe de girin siz de rahatlayın ümmeti muhammet de :) ... güzel güzel de çocuklarınız olsun Allah a dua et günahın için rahmet kapısı kapanmaz...

  • Image Description
    TugceDmr
    24.12.2012

    S a ben 24 yasinda evli tesetturlu birde cocugu olan bir bayanim. Esim cok iyi bir insan beni mutlu edebiliyor beni seviyor bende onu seviyorum ama benim arada aklim karisiyor esimin bi abisi war 43 yasinda oda cok iyi oldukca muhafazakar namazini kilan evli biri belkide dinine bagli olmasindan dolayi hosuma gidiyor bilmiyorum kaynimi gorunce cok heycanlaniyorum mutlu oluyorum onu gormek icin ortam ayarliyorum oda bana karsi cok iyi davraniyor hep sakaladir takilir bana bir iki kere bakisini yakaladim ama belkide yanls anlamisimdir bilmiyorum gozlerime bakinca yuregim titriyor sonrada boyle dusundugum icin cok pisman oluyrum gunaha girdigimi dusunuyorum esimi aldatmis gibi hissediyorum gunaha girmekten cok korkuyorum nasl dua etmeliyim aklimdan cikarmaliyim bilmiyorum.