103 yorum 5. sayfa

ALDIRMAM ZEMHERİYE

Bir sevgiyi yazdığım, o defteri kapattım,
Değmesin kirli eller, bir sayfa açıyorum,
Sevgi için sevgiye, gönülden olta attım,
İnsanlığa, evrene sevgiler saçıyorum...

İnsanlığı, sevgiyi hiçe sayan yerlerde,
İki dudak arası, sevgi diyen dillerde,
Gönül gözü körelmiş, yanımızda kal der de,
Sevginin olmadığı, yerlerden kaçıyorum...

Bağlanmış basireti, kurumuş gönüllere,
Sevgiyi şakısınlar, söyledim bülbüllere,
Kin ve nefret kuşanmış, sözüm ona mertlere,
Bunlara esir olmuş, kullara acıyorum...

Benim meselem sevgi, yüreğimi ırgalar,
Sarsamaz dallarımı, deli esen rüzgarlar,
Tüm dünyayı döşesin, en dondurucu karlar,
Aldırmam zemheriye, beyaz gül açıyorum...



Ayser ÖZBAKIR

06.06.2008 - Ayser

GÖNÜL ALACAK KADAR

Gel ki şah-ı bir adım, göster gârip caddeye
Uğra gönül bağıma, gülüm solacak kadar.
Utanıp kaçan yıllar, düşüversin haddeye
Şu âlemden mahşere, izi kalacak kadar...

Yürekler tatsız tuzsuz, taşınmaz yavan yavan
İklimler üzerinden sevgi sal, elvân elvân
Söyle arı bal yapsın, peteğe kovan kovan
Boşalmış bir yüreğin, içi dolacak kadar...

Âşk süslü nimetinden, ölmeden ver bir defa
Ver ki gâribin gönlü, bir nebze sürsün sefa
Vakit dardır sevgini, kaldırma tozlu rafa
Yılda iki kez bayram, selâm salacak kadar...

Dört kıtanın yeline, râyihânı kat yolla
Gizemli ânlar olsun, seher yelini kolla
Hedefine ulaşır, dilersen mendil salla
Esen yellerle kokun, gelip bulacak kadar...

Göğsün imân yüklüyse, hazmetmez gururunu
Ziyâ ile dağıtsan, içinde ki nur-unu
Bir çift söylemle kursan, âşk-ın sağlam sur-unu
Şöyle şah-ı bir sevdâ, gönül alacak kadar...

Ayser ÖZBAKIR

05.06.2008 - Ayser

tbrkler

Güzel şiirlerinizde mahrum kalmamak ümidi ile..güzel çalışmanız için tbrkler.

24.02.2009 - gölgevehüzün

evlilik

evlilik bence cok kutssaldr sorumluluk isterher insanevliligi kaldiramaz evlililk yüce bir kurumdur saygi duyuyorum evlenenlere

28.02.2008 - halise

evet evlilik kutsaldır

evet evlilik kutsaldır çünkü evli olmak insanı insan yapar

25.04.2008 - batuhan

peki o zaman bana cevap ver

peki evlilik kutsaldır diyosun tamam bende bunu kabul ediyorum ama ya bu evlilik gittikce işkenceye dönüyorsa bunun bedeli nedir ben başta isteyerek evlendim 8 yıldır evliyim son 3 yılım ızdırapla geciyor derdimi kimseye söyleyemiyorum aman annem üzülür kardeşlerim üzülür diye ben bu evlilikta ızdırap cekiyorsam bunun neresi kutsaldır lütfen anlat bana

27.07.2009 - gazel

sayın gazel, nefsin gazel okutturuyor sana.

Gazel Kardeşim insanın nefsi alçaktır gafildir ahmaktır.en kötü halde bile olsa ordan hisse çıkarmaya çalışır.kendi menfatine uygun lezzet bulmaya çalışır.en kötü halette iken bile bir şeyler arar.çoğu zaman yaptığı gayri meşru işleri meşru göstermeye çalışır.namaz kılmayan bir insanın kalbi temizdir.içki içen adam öldüren katil cani hırsızlara fuhuş yapanlara sorsanız hep kalpleri temizdir derler.yani gayri meşru işlerini meşru bir zemine oturtmaya çalışırlar.hepsinin kalbi temizdir.bu temize çıkarma işlerini nefis güzel yapar.nefisi kendini aklar paklar durular pırıl pırıl yapar.aldanmamak gerekir kardeşim.

Evet insan varlıklarla sevinir yokluklarla üzülür yani insanın fıtratı hep güzeli arar ister müştak olur teveccüh eder yokluk zamanında varlık ister çünkü yokluk kedere ,eleme sevk eder. insan yokluğunu duyduğu şeyleri paylaşarak tatmin olur mutlu olur, müteleziz olur. bu insanın fıtrati gereği dayanak noktası olarak gördüğü şeyleri insan kaybetmek istemiyor. Mesela bir kadın ne kadar çalışsa da kendince ekonomik özgürlük kazansa da amir memur olsa da yine bir himaye ediciye muhtaçtır. ona para pul mevki makam verseniz de yine eksiklik duyacağı şeyler vardır. şimdi herkes birbirini niye takdir eder ,sever ya o insanda kemal vardır ya cemal yada ihsan vardır bu üç şey için insanlar birbirine yakınlaşır. size her gün bal ikram eden birisini siz sevmezmisiniz tabi ki severseniz çünkü bal tatlıdır güzeldir ikramdır şifadır işte konuştuğunuz kişiden şimdilik gördüğünüz sözler iltifatlar bal gibidir siz karışınızdakini kendince seviyorsunuz.ama o sözlerin acılaşacağı zamanlar vardır.zehir zıkkım olacağı zamanlar gelir.bizler kuranı sünneti peygamberi alimleri niye severiz çünkü bal hükmünde bizlere güzel nasihatler sözler hakikatler verirler hep bekleriz devamını isteriz çünkü müştak oluruz teveccüh ederiz.gayri meşru böyle tatlı sözlere müştak müptela olacağınıza bu zatların vahye dayanan imani kurani nurani sözlerine müşteri olun sığının dayanın teveccüh edin teselli bulun.

Evet, kardeşim belki dağdağa yaşıyor ruhunuz gönlünüz çalkantılar içerisindedir kalbiniz
sükunet bulacak bir yabancı limana sığınmıştır. insan o sığındığı şefkatli ada sahibinin ihsanı vesilesi o insanı mutlu ettiği için o limandan ayrılmak istemez ama o sığınak sahibi yağmacı çıkabilir bir korsan gibi yağmalayabilir. ama tedavi süreçlerinde mühim olan sadece sanal olarak yapılan süreç değildir.illa teselli bulmak için gidip bir namahreme sığınmamak gerekir.gidip bir cemaate sığınabilirsiniz cemaatte en küçük bir ferdin bir ameli size yol gösterebiliyor.oralarda kiminin ihlasıyla boyanır, kimisinin sadakati ile kimisinin samimiyeti ile kiminin sabrıyla kimisinin teslimiyeti ile bilmem neyi ile yani cemaat ortamları huzur sükunet ortamlarıdır mutluluk yerleridir riyasız nifaksız yüzler var oralarda .hayat sadece netten ibaret değildir. Netteki erkeklerden ibaret değildir. Ruhunuzun cehenneminde pişmanlık günah haram keder ateşleri yakmayın, çünkü bu yakma sizi kavuruyordur. O yakıcılığı biraz iman kuran ile tevekkül ile teslimiyet ile söndürünüz.

Kaderi ilahiye sizi farklı bir kulvarda imtihan ediyor unutmayın ki insan en sevdiği şeyleri feda etmez harcamaz iken Allah en sevdiği kulları olan peygamberleri en zor imtihanlara tabi tutmuş onların cennete layık cevherlerini işlemiş sabrın son noktasına gelmişler ezalar cefalar çekmişler.
ama cennette ne biçecekler biliyormusunuz,ebedi güzellik saadet, mutluluk, biçecekler gözyaşı ekseniz de bu dünyada içerisinde tevekkül olsun, acı ekseniz de içerisinde teslimiyet olsun, zor anda denilen bir şükür kelimesi belki size nice cennet meyveleri sarayları köşkleri kasırları netice verebilir. sabrın neticesi azmıdır.mükafatı azmıdır ki sabrın mükafatını böyle ucuz şeylere değişiyorsunuz.kaderi ilahiyeden size gelen musibet taşlarına karşı şekva etmeyin.musibetlerin belaların hastalıkların içerisinde iltifatı rabbaniler,ihtarı rahmaniler,acz fakri zaifi anlayarak kazanılacak huzurlar vardır.,kefareti zünuplar ve derecesine göre nimetler derç edilmiştir.yeter ki kul feraset basiret anahtarıyla hikmetleri açmayı bilsin.anlasın.

Kardeşim gazel, Rabbimin hikmeti sınırlımıdır ki,hele bir siz bu günah kapısını bir kapatın inşallah. Rahmetiyle bir kapı kapanırsa da hikmeti başka bir kapıyı açar. her gün gece gündüz kapılarını açıp kapatmıyor mu? her gün yaz kış yağmur fırtına güneş kapılarına açmıyor mu, kapatmıyor, mu her gün bizlere trilyonlarca kapıları açıp kapatmıyor mu, her gün trilyonlarca hayallerin umutların hikmetlerin kapıları açılıp kapanmıyor mu, her gün kabir kapıları açılıp kapanmıyor, mu, her gün ecel ,hayat ve memat kapılarını açıp kapatmıyor mu, rabbim her gün kabirdekilere cennet yada cehennem kapılarını açmıyor mu kapatmıyor mu, bak rabbimizin ne kadar kapıları açılıyor.meyveler ve sebzelere binlerce yüzlerce toprak kapısından geçip gelmiyorum mu bizlere. ananın karnından yüzlerce çocuk kapıları Açılmıyor mu dünyaya süt kapısı anında açılıp yavrulara imdat etmiyor mu gaybdan, her gün yüzlerce hastaya şifa kapıları açılmıyormu, her gün milyonlarca insana müjde kapıları açılmıyor mu, her gün milyonlarca insana Uyku kapısı açılıp tekrar uyanma kapısı açılmıyormu. yine her gün 8 milyar insanın kalp, akıl, ruh, hayal kapıları açılıp kapanıyor ve daha nice sayamayacağımız kadar Rabbimizin kapıları var yeter ki o kapıları açacak olan anahtarları biz bulalım. gözyaşı anahtarı, Akıl anahtarı, hikmet anahtarı, tevekkül anahtarı, sadakat anahtarı, acziyet ,fakriyat anahtarı yeter ki anahtarı bulun. insanın gözyaşı anahtarı öyle bir anahtardır ki gök kapılarını açar rabbe ulaşır.
gök kapılarını açacak oraya ulaşacak hangi tren uçak jet vardır. bir kapıyı gözyaşı açarsa, başka kapıyı tevekkül ile açarsanız başka bir kapıyı acziyet ile açarsınız ve bu açmalar ile Niyazınıza vesile olursunuz. 8 trilyonun duası niyazi düşüncesini ilmiyle kim açıyor, işitip anlıyor, cevap veriyor ve kabul ediyor.Eğer rabbimiz 8 milyar insanın duasını işitmeseydi isteklerini Maksutlarını verebilirmiydi asla. demek rabbimiz işitiyor kalplerindeki hatıratları sesleri niyazları yakarışları tazarruları biliyor istimdat ediyor. birde buna bütün mevcudattaki varlıkları katın, gözle görülmeyen Varlıkları katın o zaman rabbim büyüklüğü azameti kibriyası azıcık bile olsa anlaşılır. bu kadar şeyden sonra size şimdi ne düşer tevekkül düşer, sabır düşer, kapıları açmak düşer hiç akıl karımıdır. En küçük bir canlının ihtiyacını veren rabbimiz sizin ihtiyacınızı bilmeyecek vermeyecek.ona hissiyatlar, verecek duygular verecek, akıl kalp ruh verecek, ama onlara cevap vermeyecek. Yüreklerinde ki hüzün yağmurlarını dağıtmayacak fırtınaları dindirmeyecek. koca arzı fırtınalardan sükunete çıkaran rab yüreğinizin fırtınalarını dindirmeyecek mi sağnak hüzün yağmurlarını kesmeyecek mi yeter ki kul tevekkül ibadet dua şemsiyesini taşısın.

Gazel Kardeşim, sevginiz şuna benzer ki,insan ayinesini güneşe tutsa ayine de güneş görünür kul güneşi bırakıp o ayine de görünen güneşçiği sevse muhabbet etse sonra birisi çıksa elinde bulundurduğu taşla o ayineyi kırsa ne olur o ayinedeki güneş gider halbu ki yukarıdaki güneş aynen duruyor işte sevdiğiniz şey fanidir ama cemali baki kadiri baki kalıcıdır işte ayine olan güneş olan cemali bakiye teveccüh etmek gerekir öyle bir noktaya gelmelisiniz ki artık ben ayakta durabiliriyorum imanım dinim ibadetlerim dualarım bana kafidir diyebilmelisiniz.
Belki haklı noktasınız şudur ki erkekler kadını köle mantığı severler ve hareket ederler. Bilmiyorlar ki, beden bir et parçasıdır. bedene kıymet veren ruhtur kalptir akıldır hissiyatlardır. eşinin sadece bedenine hükmeden ama ruhuna ulaşamayan ahmak erkekler az değildir..ama bu noktada o kadında eşinin ruhuna kalbine ulaşacak yolu açması lazım.onun ayılığına dayılık ile kötülüğüne kötülük ile somurtkanlığına somurtkanlıkla mukabele etmemeli.eğer karşıdaki adam ilgisiz ise siz ilgi gösterin teveccüh etmeye çalışın o suratını no frostta dondurmuşsa siz fırında ısıtın yüzüne tebessüm edin gülün ,o işin çalışmanın stresi ile evine gelince suratını asarsa siz asarsan ortalık suratsız ruhsuz olur.o karalara bürününce siz beyazlara bürünün.o öfkeye bürünmüşse siz sevgiye hoşgörüye bürünün. O hüzne bürününce siz neşeye bürünün.onun yapmaya cesaret edemediği güzel şeyleri siz teklif edin.hayatınızın rengi karalara bürünmüşse siz o rengi griye çevirmeye çalışın.o bir kara fırça darbesi siz bir kara fırça darbesi vursanız evinizdeki hayat tuvaline ne olacak kapkara bir hayat olacak.unutmayın Net yüzünden eşini seven eşine soğur .eşine sevmeyenin nefreti artar kini artar.öfkesi artar.
unutmayın o size ilgisiz bile olsa sizinle ilgilenin rabbiniz var.her gün sizinle ilgilenmesi için emrinize verdiği 100 trilyon hücreniz var gözünüz kulağınız aklınız kalbiniz var.her gün yüzünüze ışığını vuran güneşiniz var,her gün size ikramlar eden rabbinizin keremini rahmetini gösteren ilgisini alakasını size gösteren baharlarınız var.yazınız var.meyveler sebzeler hayvanlar var.emrinizde olan sizinle ilgilenen hayatınızın devamı için koşuşturan trilyonlarca unsurlar var.nefesi almanızı sağlayan rızkınızı gönderen rabbiniz var.
ibrahim ethem hazretleri tahtini tacını bıraktığı zaman 2 yaşında olan çocuğuyla yıllar sonra karşılaşmış sarılmışlar hasret gidermişler.bu hasret kısa sürmüş gaybdan bir ses hani ondan başkasını sevmeyecektin demiş.ibrahim ethem duraklamış.ama çocuğu sevmeye devam edince ikince kere gelmiş o ses.aynı şeyi diyerek hani rabbinden başkasını sevmeyecektin. İbrahim ethem hazretleri evladını o tarafa itmiş rabbim demiş.ya oğlumun canımı al yada benim canımı demiş.rabbi o anda oğlunun canını almış.rabbi onunla ilgilendiği için çocuğun canının almış ne güzel rabbinin ilgilendiği bir kul olmak.bunlar ve sayamayacağımız kadar bizimle ilgilenen var.bizim haletimizi bilip ruhumuzla kalbimizle ilgilenen işiten duyan gören anlayan rabbimiz var.şeytanın elinde mahvolmayalım diye bize peygamber gönderip bizimle ilgilendiren rabbimiz var.kitap gönderip bizim sıkıntılarımızla ilgilendirip bize sabrı tavsiye edip müjde veren ayetleri var.bizimle ilgilenen yolumuzu bekleyen cenneti var.namusunu koruyup aşını veren ama ilgisiz ve huysuz kocasına sabredenlere eyüp peygamber sevabı vaat eden hadislerimiz var.bu kadar sizinle ve öteki kardeşlerimizle ilgilenenler varken gidip yabancı bir kolda yalancı bir kolda ilgi aramak,teselli aramak karı akıl değildir.mazeret değildir.kendi vicdanınıza danışın şimdi bana ilgi alaka iltifat eden bu adamlar muradını aldıktan sonra hangi şekle renge girecekler.vicdanınıza sorun gayrimeşru ilişkiniz eşinize karşı tahammül sınırlarını, sabır sınırlarını kısaltmadımı,eşinize olan küçük sevginiz gitmedi mi,eşinize olan soğukluk artmadı mı,nefret artmadı mı,ümit ettiğiniz dayandığınız bu adam sayesinde eşinize karşı tahammül sınırları kalkmadı mı,hoşgörünüz bitmedi mi.eminim ki hepsi olmuştur.yol bellidir.ya boşanacaksınız,ya sabır edeceksiniz.

bulacaklarınız kaybedeceklerinizden mükemmel olmayacağını bilin.

nice insanlar sabır ile en vahşi hayvanları islah edip kuzuya çevirmişlerdir.nice deliler iyi bir tedavi ile akıllı olmuşlardır.nice alkolikler tedavi ile iyi olmuşlar.nice yollar sabır ile aşılmıştır.nice azılı suçlulular ıslah olmuştur.şimdi siz kötü bir kocaya düştüyseniz yada iyidi ama kötü oldu diyorsanız,ıslahı için çalışın,tedavisi için çalışın.onu kötülüğünde belasında eleminde bırakıp gidip netlerde teselli aramayın.ona el atın tutun çıkarmaya çalışın.edison lambayı bulmak için 1000 kere deney yapmış sabırla.siz bin kere onu düzeltmek için çaba gösterdiniz mi.size yazmayacaktım ama sanki yaptığınız işi nefsiniz meşru göstermeye çalışıyor gibi geldiği için yazdım.
bir hakikat dinle benden.zengin güzel bir sahabi hanım çirkin bir erkeğe eş olmuştu.ona sormuş kadınlar niçin bu erkeğe vardın diye.demiş bu evlilikte kaderin iki adaleti sebebi vardır.1. demek ki güzellik için ettiğim bir gurur kibir hata yüzünden rabbim beni cezalandırdı.2.rabbim bu adama sabır ile makamı mı yükseltecektir.evlilikte kutsal olan kurumdur.gelecek gün yakınsa çekilecek çile kutsaldır demişler.neticesi eğer ama Allah katında mükafatı büyük olacaksa çekilecek çile kutsal değil mi,neticesi cennet olacaksa çekilecek çile kutsal değilmidir.Hz eyübün eşi o yaralı bereli adama 20 sene tahammül etti.Firavun eşi asiye o imansız eşe nasıl tahammül etti niçin tahammül etti.ibrahim asm haceri ve küçü olan oğlu ismail peygamberi getirip arap çöllerinin ortasına bırakıp çekip gitti,ne aş ne ekmek bıraktı.ne su bıraktı,yıllarca uğramadı.hacerin tevekkülü ona zemzemi buldurdu.peygamber taifte taşlanmasına rağmen sabrı taifi müslüman etti.peygamberin sabrı ve tevekkülü düşmanlarını mümin etti.evliliğin neticesindeki kudsiyet için sabır etmek kötü değildir..sabır faziletini sabır kemalatını sabır ücretini istemeyenler için her şey mübahtır.istediklerini yapabilirler.kıymetli kardeşim gazel,nefsinin sana gazel okutmasına müsaade etme.nefsin gazelleri,bahaneleri,oyunları,numaraları,üç kağıtları,ahmaklıkları,aptallıkları,bitmez.



Boş ve abes sözlerin maskaralığını yapmaktansa
güzel sözlerin hamallığını yapmayı tercih ederim.

29.07.2009 - tahkik

allah razı olsun bu

allah razı olsun bu yazıyı yazdığın için çok büyük dersler var içinde birde okadar içten kelimelerle yazmışsınki insanın yanlışlarını görmesi hiçte zor olmuyor.ama gazel kardeşimize de sabretmesini tavsiye ederim nefsinin isteklerinde allaha sığınsın .7 sene evliliğim zehir oldu hep allahın beni koruması için dualar ettim.nefsin isteklerine baksaydım şimdi yuvam olmayacaktı.şükürler olsun şimdi dokuz senelik evliyim.herşey düzeldi.yapacağım yanlışlardan yapmak istediklerimden beynimin içinden geçenlerden bile allaha sığındım şimdi çok mutluyum.sadece evilik değil diğer yerlerdede nefis şeytan hep uğraşıyor.şimdide sorunlarım var.ama bu yazı sayesinde bikez daha şeytanın farklı yönden uğraştığını gördüm kendimle.allahu teala okadar bol vermişki herşeyi yazıda dikkatimi çken bi noktada bize sunulan hizmetkarlar ve biz bunu farkında bile değiliz.sorunları fazla abartıp gerçeği görmüyoruz.bunların hepsi imtihan.kiminin imtihanı zor kiminin kolay aslında tüm mesele bunu idrak etmekte

23.10.2009 - tuana3479

elinize emeğinize sağlık

elinize emeğinize sağlık kardeşim okadar uzun ve bir okadarda akıcı ve açıklayıcı bu cevabtan inanın kendi adıma çok dersler aldım ...
RABBİME sonsuz hamdü senalar olsun şahsım adına kenndimin öyle bir hata ve günahları olmadı şükür bundan böylede inşallah RABBİM son nefese kadar son nefeste daim dünyada tenimizi ahirette kemiklerimizi haram olan herşeyden korusun ...
sizinde yazınızın çoğu yerinde ifade ettiğiniz gibi herkezin imtihanı değişiktir herkez değişik şeylerden imtihana tabi tuturulur benimde imtihanım çok ayrı meseleler
kendim de az çok olsada kendi kendimi teselli edip hayata küsmedim kimseye kin duymadım sürekli dua ediyorum üzerimizdeki kara bulutların kalkması için yine dediğiniz gibi acaba diyorum RABBİM beni böyle imtihan edip kendisinemi yakınlaştırıyor ve böyle ona niyaz ve dua etmemi istiyor deyip inanın ibadetlerimden ayrı bir zevk alıyorum
ama ne yalan söylüyeyim zaman zaman olsada karamsarlığa düşmüyorum deyil fakat bu halim uzun sürmüyor hemen kendimi toparlayıp büyüklerin çektiği sıkıntıları düşünüyorum başta SEVGİLİ RASULÜMÜZ neler çekti ona gelinceye kadar öbür peygamberler neler çekti evliyaları neler çekti dini celili islamı yaymaya çalışan mürşid kamiller neler çekti deyip istiğfar ediyorum YARADANDAN ümit kesmek niye diye
elbette her şeyin bir sonu olduğu gibi bizimde bu sıkntılarımızın dertlerimizin bir sonu olucak ve bütün sırlarımı kimseye söylemeden verilecek sevabın çokluğu ve tezliği uzamasın diye sabırla aydınlık günlere çıkmamızı bekliyorum...ama o beklediğimiz günlerinde bizi RABBİMİZDEN ayırmaması için dua ediyorum ....yeterki RABBİMİZİ unutmuyalım yeterki ona kulluk ve ibadet itiat edelim varsın bir tarafımız eksik olsun ne büyük derdimiz var değil ne büyük RABBİMİZ var diyorum ve öylede demeliyiz..

RAHMAN ebeden razı olsun...

02.08.2009 - vuslat gülü

cevap alamadım

size bişey sordum ama yayınlanmamış niye yayınlanmadı bilmiyorum ama yayınlanırsacevabınızı bekliyorum

30.07.2009 - gazel

bu hafta yokum.

bu hafta olmayacağım.nette.soru ve sorunlarınız için inşallah öteki kardeşlerimiz yardımcı olurlar.zaten sitede yoruma yer bırakmayacak kadar faideli ve zaruri bilgiler mevcuttur.cenabı hak nefis ,heva, şeytan, kadın,kabir, cehennem azabından,fasıkların, münafıkların, mülhitlerin,sefih sistemin insi cinni, şeytanların ,şerrinden muhafaza etsin.mümnleri.amin.

Boş ve abes sözlerin maskaralığını yapmaktansa
güzel sözlerin hamallığını yapmayı tercih ederim.

31.07.2009 - tahkik

gazel kardeşe

ne sormuştunuz kardeş gözden kaçtı heralde..

31.07.2009 - vuslat gülü

aldım cevabımı

sorum yayınlandı ve uzunca bir cevap aldım

01.08.2009 - gazel

tahkik kardeş son olarak bişey sorucam

öncelikle zaman ayırıp bana cevap verdiğiniz için cok teşekkür ederim söylediklerinizin hepsi olmasada birazının farkındaydım evt ara ara boşanmayı düşünmedim değil bunun üzerinde konuştuğumkişinin de etkisi vardı kabul ediyorum ama birgün gözümü actım ve hayır boşanmıycan cocuğum için sabredicem dedim bunu konuştugum kişiyede anlattım 10 gün önce babamı kaybattim onun gidişi beni dahada dinime bağladı beni ve artık o kişiyle konuşmuycam dedim ama şeytana birkez daha yenik düştüm ve konuşmaya devam ettim sebebi ise içimi dökebildiğim tek kişi olması artık konuşmalarımız arklı bir boyut aldı ama ALLAH a and olsun ki kötü bir niyetle konuşmuyorum şu anki konuşmamız sadece din üzerine ona gercek yolu göstermek istiyorum ve bu konu hakkında araştırmalar yaparak ona yol gösteriyorum bu yüzden tamda olmasa içim biraz rahat ama hala içimde şüpheler var acaba yinede günah işliyormuyum şimdi size soruyorum sizce din üzerinde konuşmam bile günakmı bir namahrem ile yine üstüne basarak söylüyoru onunla konuşurken hiç bir arzu ve şevk hisstmiyorum sadece doğru yolu bulması için yardım etmek istiyorum şimdi ben bu kadar cabadan sonra herşeyi yarıda bırakıp onu yine günahkar bir insan olması yolunda yanlızmı bırakıyım yoksa devam edip kendim gibi onuda bu tuzaktan gerimi cekiyim cevabınızı sabırsızlıkla bekliyorum ALLAHın selamı ve şefaati üzerinize olsun

29.07.2009 - gazel

Gazel, sohbetinizin rengi yeşil bile olsa hakikate kara zinadır.

Kardeşim başka bir kardeşe dediğim gibi sana da derim.Bak kardeşim belki evliliğiniz neticesi belki nefsinizin zulmüne maruz kaldınız ama cenabı hak ise belki bir çok vecihle sizin bu evliliğinizle size adalet etti.belki sabrınız neticesi size adalet edip o sıkıntılara karşılık sizi cennetine koyarak adalet edecek.sabrınız karşılığı sizin makamınızı yükseltecek.ne suçu vardı kardeşim Hz Hüseyinin ki feci şekilde şehit edildi.o zalimler zulm etti ama cenabı hak onu cennetin efendisi yaparak şehitlerin efendisi yaparak adalet etti.Hz vahşi Hz Hamzayı öldürerek zulm etti ama Allah adalet ederek onu cennetin efendisi yaptı.cenabı hak ve efendimiz Hz Hamzanın bedenini parçalayan ciğerin çıkarıp yiyen hind ve Vahşiyi affetmedi mi.sizin eşiniz size bu kadar kötülük mü etti..eğer hayat sadece bu hayattan ibaret olsaydı ve neticesiz olsaydı her kesin yaptığı yanına kar kalsaydı o zaman hakkınız vardı.isyan etmeye.hakkınızı haram etmeye .ama neticesi olan her dökülen gözyaşının acının belanın hastalığın sıkıntının karşılığı olduğu bir hayat varsa ve bu imtihan dünyasında ekilenler orda biçilecekse bire bin on bin yüz bin verilecekse bize sabır düşmez mi.evlendiğiniz başka bir insan afedersiniz sizi satmaya kalksaydı yada dövseydi alkolik olsaydı yada zalim olup çıksaydı yada kötürüm olsaydı yada sakat olsaydı yada kör olsaydı yada sizi öldürseydi yada sizi sakat bıraksaydı yada sizi kötürüm bıraksaydı yada yada yada ların sonu bitmez.belki daha kötü birisinden kurtuldunuz.işte insan belki hayırlısı böyleydi yada benim cenabı hak katında kulluğumun artması bu sabır yolu ile olabir.yada şu andaki konumum belki düşeceğim konumların en hafifidir.daha kötü yerde olabilirdim.belki buna layıkım belki ailem zulmetti ama cenabı hak bana cennete adalet edecek.belki sabrımın ölçüsü imtihanımın ölçüsü bu yolla ölçülecekti.acaba rabbimin bana hiç mi rahmeti hikmeti keremi yok.bütün bütün hep zulüm mü ediyor rabbim bana.acaba rabbime yaklaşmam için mi bu adama katlanmam gerekir.acaba güzel yakışıklı anlayışlı bir eşim olsaydı rabbimi hatırlarmıydım onu anarmıydım onu severmiydim hakkını verirmiydim.acaba rabbim beni sevdiği için beni kendisiyle mi oyalamak istiyor.acaba bütün sevgimi onamı vermemi istiyor.acaba beni sevdiğini trilyonlarca şeyle gösteren rabbime karşı nankörlük mü ediyorum.eşim beni sevmese de ben onu sevmesem de rabbimin beni sevmesi azmıdır.benim onu sevmem azmıdır.evet belki sevgisiz kaldım ama rabbimin sevgisi hep şah damarımdan bana yakındı.rabbimin hayat nimeti hep beni yaşattı.rabbimin keremi şefkati kalbimdeydi diyebilmelisiniz.yaşamanız deme ki rabbinizin her an sizinle beraber olduğunu gösteriyor. kardeşim imtihanın maksadı kulların birilerini delice çılgınca sevmesi için değildi o kullar mallar zinetler vasıtasıyla rabbimizi çılgınca sevmekti.bu göz bu kalp bu yürek bu hissiyatların neticesi delice manyakça taparcasına kulları sevmek için verilmemişti.çünkü bu ulvi hissiyatlar hasseler fani kasır nakıs şeyler için değildi.sadece dünyada aşk meşk için kullanılsın diye verilmedi.ebedi sermedi hakiki aşka gidecek yollar açılsın diye vermiştir.kalp kabesine erkek kadın nefis heva dünya aşk putlarını koyup tapınmak için değildi.eşinden uzaklaşan insan harama günaha isyana değil rabbine yaklaşması gerekir.insan ibadet kulluk sahilinden günahla uzaklaştıkça bir daha oraya yaklaşamaz.nefis şeytan haram dalgaları onu alıp sahilden uzaklaştırır.götürüp uçsuz bucaksız denizin ortasında bırakır.o halette insan ne karayı nede denizin dibini göremez.batıp gider.kardeşim şeytanın hileleri desiseleri bin bir türlüdür.kimini şer ile aldatır.kimisini hayra sevk edip riyayla ucb la aldatır.kimisini ilimle aldatır.yani bin bir türlü hile ile aldatır.hasan basriye yaklaşınca 17 senedir seni kandıramadım diyerek gelir,maksadı onu gurura düşürüp aldatmak.yine hasan basriye önce namazı kaçırttırır.sonra hasan basrinin büyük tövbesi eli makam kazandığını görünce ikinci günün sabahı namaza kaldırıyor ki daha az sevap kazansın.kiminin namazından hırsızlar,kimisinin iffetinden kimisinin hayasından kimisinin imanından ibadetinden takvasından Salih amelinden kimisinin dürüstlüğünden çalıp götürür.galiba sizi de başkasını irşad etme gibi bir oyunla aldatıyor.siz kendiniz ve vicdanınız inanıyor mu,o karşınızdaki kişiyi sadece arkadaş olarak sevdiğinize,ne acaip bir galati şeytaniye değimli suyunun suyuna bandır diyor.yeşile çalsa da bu arkadaşı kılıflı arkadaşlığınız neticesi itibariyle kapkara bir zina değil mi.önce aşık sonra arkadaş olmak demek gündüz vakti gözünü kapatıp sonrada hava karınlık demeye benzer.sadece size karanlıktır.benim vazgeçemediğim arkadaşım yok.insan birbirinden birilerinden vazgeçemiyorsa bunun adı bağımlılık olur,müptelalık olur,yalancı aşk olur.kardeşim şeytan insanı öyle bağlarla birbirine bağlar ki kopmak zor olur.şeytan insanın öyle hissiyatlarını kullanıyor ki,onlara o kadar düğümler atıyor ki,o düğümler kolay kolay çözülmüyor.alkol düğümü,zina düğümü,aşk düğümü gibi düğümler sonrada çözülmesi zor oluyor.şimdiki sizin çözülemeyen düğümünüz gibi.biz arkadaşız demeniz gibi.kardeşim vazgeçilmeyen şeylerin içinde arkadaşlık değil aşk vardır.nefis arkadaşları çok rahat harcar.cenabı hakkın size verdikleri o sanal aşkınızın vereceklerinden daha büyük tatlı güzeldir.hayatı veren ,çocuğu veren baharı veren gözünü aklını ruhunu veren arkadaşın değil.rabbindir.keşke eşinden uzaklaşınca rabbine yaklaşsaydın.ama rabbine değil kula yaklaştın.hem de gayri meşru bir tarzda.ona yaklaştıkça rabbinden çocuğundan eşinden evinden yatağından uzaklaştın.eşinle aranıza nefret adavet kin gıybet öfke soğukluk duvarları ördün.karşındaki adamla sevgi aşk muhabbet bağları ördün.belki onlarca defa eşinin gıybetini o adama yaptın.belki karşındaki adamında eşine ailesine soğumasına neden oldun.günah haneni sadakatsizlikle,ihanetle,doldurdun.namazında bile allahla değil sevgilinle muaşeret ettin.namazından çaldın ki sevgilinle muhabbet edeyim.çocuğundan evinden eşinden çaldın ki onunla muhabbet edeyim.bir kadın kocasının izni olmadan terasa bile çıkamaz diyor imam gazali.bir kadın kocasının izni olmadan nafile ibadet bile edemezken.bir kadın nasıl olurda yabancı kendisine haram olan bir erkekle konuşabilir.eşinin izni olmadan komşusuna bile gidemez,ona bir şey veremez,kocasının razı olmadığı kimselerle konuşamaz görüşemezken nasıl olurda onun izni rızası olmadan bir erkeği irşat etmeye kalkabilir.kadın namazını kılsın iffetini korusun,orucunu tutsun cennetin hangi kapısından istiyorsa girsin diyor peygamber efendimiz.hiç bir kadın bir erkeği irşat temekle mükellef değildir.bu şeytanın püsküllü bir yalanı ve aldatmacasıdır.gayri meşru bir yolla insan ancak zıddı maksuda gider.eşinin rızasını Allahı rızasını kaybetme noktasına gelen bir kadın nasıl eşinin razı olmadığı bir işi yaparak Allahın rızasını kazanmaya çalışabilir. kardeşim Allah sana sormaz o adamı niye ıslah etmedin diye.kendini ıslah edemeyinin başkasının ıslahına çalışması akıl işi değildir.siz hastayken başkasını niye tedavi etmeye çalışıyorsunuz.böyle bir tarz hareketin size farz değil haramdır.dibi delik vazoyu istediğin kadar su doldurmaya çalış.dolmaz.kendi eşinizin karşınızdakinin onun eşinin onun çocuklarının kendi çocuklarınızın hakkına girmeyin.sanal alemden başka dünyalarda var.Haramın suyuna bandırmaktan vazgeçin artık.haramı yemesem de suyuna bandırıyorum denilmez.o adamdan mesul değilsiniz.sohbetin rengi İslami yeşil bile olsa hakikatte kara bir zinadır.kara zinalar çalmayın kendinize.bak etrafına kadınların yüzde 85 i haya perdesinden sıyrılmış.din iman ahlaktan soyutlanmışlar.siz gidin onlara yardım edin.onlara kuran islamı anlatın öğretin.kardeşim eşiniz size gülmese de eşinizin yüzüne gülün sadaka sevabı kazanın.bir zamanlar sevdiğiniz eşinizin şeytanın nefsinin hevasının esiri olduğunu düşünün ve onun düştüğü çukurlardan kurtarmaya bakın.ahde vefasızlık etmeyin.size böyle davranan insan mutlu mudur zannediyorsunuz.unutmayın ki sizde bugün günahın ortasındasınız.beğenmediğiniz hor hakir gördüğünüz eşinizden daha hakir durumdasınız.eğer eşiniz hiç kimse ile gayri meşru bir ilişki içerisinde değilse sadece küçük günahlarda ise siz ondan daha kötü durumdasınız.mertlik nedir biliyormusunuz onun kötülüklerine karşılık ona iyilikle mukabele etmektir.hayrı iyiliği usanmadan eşinize tavsiye edin.ona dua edin.size ne başka erkekten.senin iyilik gördüğün şey cenabı hak katında kötülüktür.o adam eşinle arana girerek sana iyilik ettiğini mi zannediyor.günde kaç saat Allahla sohbet ediyorsunuz.günde kaç saat peygamberle sohbet ediyorsunuz.günde kaç saat komşularınızla akrabalarınızla sohbet ediyorsunuz.günde kaç saat çocuğunuzla sohbet ediyorsunuz.düşünün.

Gayri meşru muhabbetleri imam gazali şuna benzetiyor. Bir padişah oğlunu evlendirmiş oğlan gerdek gecesi içmiş sarhoş olmuş. o sarhoşlukla odaları şaşırıp saraydan dışarı çıkmış gitmiş. uzaktaki ışıkları ev zannetmiş.girmiş eve bakmış ışıklar sönmüş,hiç kimsenin sesi çıkmıyor.bakmış bir tane üzerinde beyaz örtülü birisi.demiş her halde gelin budur.gelin diyerek yanına girmiş.üzerindeki örtüyü kaldırınca bakmış mis gibi kokuyor.gelin bu diye başlamış onunla muaşeret etmeye,dilinde yaşlılık görmüş dilini diline vurdum diye düşünmüş.sonra onunla sabaha kadar muaşeret etmiş.sabah uyandığında sarhoşluktan birde bakmış ki bulunduğu yer bir putperest mezarlığı.yanına uzandığı ise daha yeni ölmüş üzeri beyaz bezle örtülmüş bir yaşlı çirkin kadın.üzerindeki o yaşlılıklar ise kadından çıkan pislikler.o anda o insan ölmek istemiş yerin dibine girmiş utancından.beni bu halde görürse babam ve ailem perişan olurum demiş.o anda onu arayan askerler gelmiş ve şehzadeyi o helde görmüşler.şehzade utancından yerin dibine girmek istemiş o anda.işet gayri meşru leşlerle muaşeret eden insanlar yarın yevmi mahşerde o sevimli güzel görünen aşk meşk muhabetlerinin mahiyeti gösterilince yerin dibine girmek istemeyeceklermidir.kardeşim dışı süslü görünse de gayri meşru muhabbetler hep böyledir.içi yakıcıdır.dışı süslü güzel görünse de içi necistir pisliktir.

Kardeşim bizler başımıza gelen ve gelecek olan hadisatların musibetlerin vücudunu bir nebze anlayıp kadermiş deyip teselli bulsak ta bu hadisatların mahiyetlerini bilemiyoruz, çünkü mahiyeti olan iç yüzü bir nevi rabbimizin kader ilmine taalluk ediyor.İlmi ilahinin bir nevi olan kaderi ilahiye ise ancak ilmi olarak bilinmekten ziyade hali ve vicdani olarak bilinebiliyor.Yani olayların mahiyeti bize münhasır değildir.Çünkü ilmi mutlak olan ve her şeyi kuşatmış olan rabbimizin her şeyi mutlaktır.Onu ihata edecek ne ilmimiz ve fehmimiz ne kudretimiz ne idrakimiz ne zekamız nede irademiz vardır...Rabbimin isimleri kainatta her şey tecelli ederken o tecellileri biz hakkıyla idrak edemiyoruz.İlim sıfatını bütün mevcudatta bilemiyoruz.En küçük bir mikrobu ve atomu bile anlamaktan keşfetmekten aciz olan insan birçok şeyin varlıklarını bilse de mahiyetlerini bilemiyor.Mutlak olan hikmetinin mutlak olan şafi isminin mutlak olan alim isminin mutlak olan kerem isminin mutlak olan rahim isminin tecellilerini göremiyoruz.Başımıza bir musibet geldiği zaman o musibetteki hikmetleri, adaleti, keyfiyeti bilemiyor ve hakkıyla idrak edemiyoruz.Başa gelen olaydaki trilyonlarca şartlara bağlı olan hakikat ve hikmetleri çözemiyoruz.Olay ve hadisatlar karşısında sabrederek neleri kazanacağımızı ve kaybedeceğimizi bilemiyoruz.Mesela üzerimizde rabbin her gün tecelli eden şafi , kerem,rahman,rahim,hay,kuddüs,vb gibi isimlerin tecellisi ne kadar bilemiyoruz.Hakkımızdaki hayır bildiğimiz şeylerin neticeleri itibariyle şer olup olmayacağını bilmiyoruz.yada hakkımızda şer olarak gördüğümüz şeylere ne kadar hayır takıldığını bilmiyoruz.Biz rabbimizin zannı üzere muamele görüyoruz.Biz onu nasıl bilirsek o bize öyle muamele ediyor.

Rabbimiz olan Cenabı Hak her kulunu farklı bir kulvarda, farklı bir hayatla farklı bir zaman-mekan-ortam-şekil-renk-desen-kalp- duygularla zeminde imtihan ediyor..Kulun iman edeceğini bildiği için onu mümin yapar.mümin bir memlekette doğurur.ona kaldıracağı şeyleri yükler ama kul bazen kaldıramayacağı şeylerin kendisine yüklendiğini zanneder.Halbuki o kırılma noktasına Cenabı Hak bir terakiyat vermiş yada koymuştur.Kul bu karar kavşaklarında kaybeder yada kazanır yada biraz kazanır biraz kaybeder.Hepimizin kaybetme ve kazanma kuşaklarıyla dolu bir hayatımız vardır.İnsan bazen kimin evladı olacağına kendi karar veremez.Hangi milletten nerede doğacağına karar veremez.Kimisi nimetlere boğulur,kimisi nimetlerden kısıtlanır,kimisi fazlalıklarıyla kimisi eksiklikleriyle imtihan edilir.Kimisi severek, kimisi sevmeden, kimisi isteyerek, kimisi istemeyerek, bazı şeyleri alır veya kabul eder.Kimisi ümitle kabul eder, kimisi korkudan, kimisi çekinerek,bu kabul ve icaplar neticesi kimisi mutluluk bulur, kimisi mutluluğu arar kimisi mutluluk için çırpınır, kimisi mutluluk ile isyan eder, kimisi mutluluk ile şükreder,kimisi felaketlere isyan eder, kimisi şükreder,kimisi yoklukla azar, kimisi varlıkla,kimisi görerek, bilerek, anlayarak yaşar, kimisi görmeden bilmeden yaşar.yani imtihan sırrı 7 milyar insana 7 trilyon hakikatlerle tatbik edilir.kimi aldatır, kimi aldanır,kimi ağlar, kimi güler,kimisi ağlamayacağına güler, kimisi güleceğine ağlar,kimisi mutluluk adına zillete düşer,illetlere girer,kimi olmayanlar için isyan ederken, kimisi olanlar için isyan eder,kimisi çocuğum yok diye isyan eder, kimisi çocuğum olmaz olaydı der isyan eder.kimisi eşinin aldatmasıyla yıkılır.kimisi eşinin sadakatiyle kudurur.imtihanlar mizaçlara, imkanlara,varlıklara,yokluklara,acılara ,tatlılıklara göre değişir.Herkesin imtihanın bin bir türlüsüyle mücadele eder. Herkesin başına farklı şeyler çöreklenmiştir. Bunların hepsi mahiyet itibariyle musibettir. Ama her musibet ve bela her ne olursa olsun tevekkül istiyor, sabır istiyor. sabırsızlık ise cezayı, belayı, kederi, elemi ve feryadı istihkak ediyor.Yani kar yok zarar var. Sabır mükâfatın karşılığıdır. Bizler bulduğumuz bela ve musibetleri dua ,tevbe ve istiaze ile def etmeye çalışmak yanında;o musibetlerin rengini belki bir nevi siyahtan griye çevirebiliriz.Yani acıları sıkıntıları kederleri salavat.zikir fikir şükür haplarıyla aza indirebiliriz.Unutulmamalı ki sırrı teklif ve imtihan ile dünyaya gönderilen insanı Rabbimiz farklı kulvarlarda, farklı olaylarla, farklı kişilerle, farklı zamanlarla, farklı tarzlarda imtihan ediyor.Kimine diyanet sahibi baba veya eş düşerken kimisine düşmüyor.kimisine İslam düşerken, kimisine düşmüyor,rabbim kullarının mutluluk ve saadetini isterken bazen kullar hem kendi mutluluklarını hem de başkalarının mutluluklarını engelleyebiliyor.ibadetle kazanma istidatı olmayan kulların terakiyatını sabır ile verebiliyor.kimisi müşrik babasıyla savaşma imtihanına maruz kalırken ,kimisi mümin olan babasının zulmüne maruz kalıyor.müşriklerin etmediği zulme maruz kalabiliyor.En büyük hakikat olan imtihan gerçeğini bize farklı şekillerde gösteriyor.Hayra ve şerre gidecek nice yollarda bizi imtihan ediyor.Bu karar kavşaklarında dikkatli hareket etmek zorundayız.Rabbimiz bu çok seçenekli imtihanda bizi kaldırabileceğimiz şeylerle imhtihan etmektedir.Bir peygamberin tahammül edebileceği bir imtihana bizi tabi tutmuyor.Bizim imanımız, inancımız, itikadımız ölçüsünde bizi imtihana tabi tutuyor.Bir ağacın imtihanı ile bir ince otun imtihanı rüzgar karşısında nasıl bir değilse,birinci sınıf öğrencisine lise soruları nasıl sorulmuyorsa öylede Rabbimiz bizi ilmimiz ,imanımız ve sabrımız nisbetinde imtihan ediyor.Sabır ve iman cevherimizi bela musibet ateşiyle ölçüyor,biçiyor,işliyor ve safileştiriyor kıymetini ve değerini artırıyor .

Bu ayrıştırma sürecinin kilit noktası ise sabırdır.Sabır neticeleri ağır hastalık gibidir.Ağır geçse de hastalık neticesinde şifa ve rahatı bırakıp gidiyor..Rabbimiz bu bela ve musibetlere sabrın neticesi ve mükafatı olarak cenneti hazırlamıştır.Sonsuz rahmeti karşısında mükafatı karşısında dünyadan lezzet dilenmek keyif dilenmek karı akıl değildir.Yaşadığımız hayat eğer neticesi olmayan bir hayat olsaydı insan elem, keder ve musibetleri için kahr perişan olmaya hakkı vardı.Ama neticesi şirin nimetler saadetler olacak bir hayatın için ise her şeye karşı sabır ve tevekkül ile katlanmak gerekir. Rabbimizin rahmeti hikmeti keremi bizim nakıs aklımızın sığışmayacağı kadar büyüktür.O büyük rahmet ki,en büyükten tut ta en küçüğü bile unutmuyor.O rahmet ki, yerin altındakilerini,yerin üstündekilerini,suyun içindekilerini ,ateşin içindekilerini,uzayın derinliklerindekini, dahi unutmuyor.Rızıklarını yolluyor.Acziyetleri artıkça rızkın ulaşması hızlanıyor.Koca bir arslanı yavrusuna hizmetkar ediyor.Küçücük bebeğe validesin hizmetkar ediyor.Validesini o aciz bebeğin ağlaması karşısında el pençe durduruyor.Musibet ve belaya giriftar olmuş çocuk hükmündeki büyükler ve mazlumlar eğer rabbin merhametini şefkatini celp eden ızdırarı dualarla ve acz ve fakr ile rablerine dua etseler o ızdırarı dualar rabbin merhamet ve şefkatini çoşturacaktır.Aciz ve fakrını ilan ederek nice kullar rablerinin sırlarına mazhar olurlar..Acz ve fakirlerini bilerek o lisan ile münacat eden nice yaralı ruhlar ve kalpler tiryak bulurlar..Aczini ve fakrını bilerek Rabbini bilen nice kullar rablerinin gizli rahmetlerine ve iltifatlarına mazhar olmuşlar.
Evet musibetlerin büyüğü küçüğü olduğu gibi o musibetlere karşı dayanma gücüde kişiye zamana mekana ortama göre değişir.musibet sabrı ve tevekkülü gerektirir.musibet neticesiz ve boş değildir.sabredenleri müjdele diyen ayeti kerime bu müşkülatlı zaman ve ömre tahammül edenler içindir..kardeşim musibetin güzeli olanı insanın hataları ve kusurları ile değil cenabı hakkın onu yükseltmek için verdiği musibettir.Hz Hüseyinin şehadeti gibi.maalesef bu zamanda ki musibetlerin çoğunluğu insanın imanı zaifliği,tevekkülsüzlüğü,isyanı ve gafilliği neticesinde vücuda geliyor.bu musibet rüzgarları insanı bazen bir yaprak gibi rüzgarın önünde oyuncak eder.bazen insanı bir zalime ram eder,bazen insanı isyankar eder.bazen insanı yatağına mahkum eder.bazen insanı,dünyaya bakmaya haram eder.bazen koşmayı oynamaya haram eder.bazen nefes bile aldırmadan dünyadan göçtürür.vs vs .
İmtihanımız büyük olmakla beraber küçüktür.bizler eski ümmetlerin kaldığı belalara maruz kalmadık.bir Bilal olmadık çöllerde sırtımazda taşlar pişirmedik,başımızda bir baş ağrısı pişse hemen feryada başlıyoruz.bizler sıcak döşeklerimizde ehat ehat diyemezken o mubarek zat koca taşların altında güneşler içerisinde iken ehat ehat diyordu.şu küçücük musibetlerimiz karşısında ne anlam ifade ediyor o imtihan.biz eski ümmetler gibi ateşlere atılmadık.derilerimiz demir taraklarla taranmadı.etlerimiz kemiklerinden ayrılmadı.küçücük bela hastalık ve korku ile imtihan edilmeye bile tahammül edemeyen şu zalim nefsimiz acaba o kutlu insanların yerinde olsaydı kaç kere kaybetmişti imtihanı.

Düşünün saniyelerin saatlerin yılların sonsuzlukla çarpımı neticesinde çıkacak meblağı.Hayır yada şerle çarpılacak olan şu fani sayılı ömrün neticesinde sonsuzlukla çarpılacak ömrümüzden elimize geçecek olan nedir.isyanlarımız günahlarımız hatalarımızın sonsuzlukla çarpımından çıkacak sonuca tahammül edebilecekmiyiz.gafletle geçen rabbi anmaktan uzak geçen,isyan ve delaletle geçen ömrün bela hastalıkla elemle musibetle geçmesini arzu edecekmiyiz.ne kadar çok ah yerine oh çekseymişiz mi diyeceğiz ah daha çok hasta olsaydım mı diyecektik,daha çok belalara maruz kalsaydım mı diyecektik,daha çok secdelerde rükularda mı kalsaydık diyecektik,daha çok mu zikri fikir çekseydik diyecektik.ya şekva ettiğimiz hastalıklarımız için ne kadar pişmanlık feryatları edecektik.neyimizi götürecekti hastalıklar belalar küçücük hayali saltanatımız olan hayatımızı,neyi götürecekti hastalıklar en fazla beş on senelik belalı elemli kederli hayatımızı,neyi götürecekti hastalıklarımız isyan ile günahla geçecek ömrümüzü.

Rahmetler sağnak sağnak gelir kardeşim,affın mağfiretin güzelliğini hikmetini görmeyen bilmeyen nice kör sağır dilsiz kalpler akıllar ruhlar rahmetin küçük ezası karşısında cefası karşısında mukavemetsizlik göstererek o rahmet sağanaklarından kaçmışlar.rahmetlerden eza duymuşlar cefa duymuşlar.ilimle marifetle ahireti kazanamayacak nice insanlara kemalat manevi mevki makam yolu hastalıkla musibetle bela keder ile açılmışta bilememişler.sabır ibadetini kazanamamışlar.ne sabırla ve ibadetle bir sermaye toplayamamışlar.rabbim o sabrı cemili versin.

insan zindanda ise ışık arar,insan hasta ise sıhat arar insan ayrılıkta ise visal arar insan karınlıkta ise aydınlık arar,insan yasta ise teselli arar.insan gurbette ise dost yaren arar.insan kalbine mukabil kalp arar sevinçler neşeler kederleri paylaşmak için.gönüller bazen kaynar kazan gibi fokurdar bazen,med cezirler içerisinde çalkalanır,bazen hüzün gözyaşlarını akıtır,bu ümitsiz,kederli dünyasına bir ümit ışığı ,bir tatlı söz yumağı bir teselli kucağı eli arar.Evet yaşadığınız hayatın karelerinde hüzünler asılı ama o hüzünlerin arkasında ki muhafaza edici zatın ayinesinde ki korunma sırrını görmeye bakın..evet zahirde insanların en üstünü olan peygamberlerin en güzel hayatları olması gerekirken,onlar en sıkıntılı hayatları yaşamışlar.ama onlar batini olarak kalpleri.ruhlarını hissiyatlarını kirletmemişler,rabbim yeri gelmiş firavunun koynunda musayı besletip buyütmüş.rabbim yeri gelmiş ateşin içerisinde ibrahimi barındırmış,bu sıkıntılı görünen tabloların arkasında hep merhamet hikmet vardı.göklere kadar alevleri çıkan ateşleri güllük gülüstana çeviren ibrahimin teslimiyeti ve sadakatiydi.bıcakları köreltip kestirmeyen ismailin teslimiyetiydi.musaları denizleri yardırıp geçiren rabbine olan güveniydi.yunusu denizlerinde dibinde kimsesiz sahibsiz habersiz bir halette iken skurtarıp sahil selamete çıkaran o zatın secdeleri ve tevekkülüydü.eyüpleri sıhate selamete afiyete mazhar eden kurtların acısından ettiği dualar değil samedaniye kalbe hizmet eden dillerin zikirlerden mahrum kalması endişesiydi.yusufları zindanlardan kurtaran zindanların boş ruhsuz duvarları değil,o kutlu zatın rabbine olan imanıydı.nice ateş topları güllere,nice yağmur fırtına selleri durgunluğa,nice sıkıntılı haletler refaha,nice meşakket ve musibet belaları selamete erdi hep sadakatin ihlasın teslimiyetin sırrıyla.

Kardeşim hayat dağdağalı çalkanlatılı fırtınalı bir deniz gibidir.bu çalkantılı deniz üzerinde hayat gemisinde giden insan bu hadisatlardan etkilenmemesi elden değildir.o bi karar hayatında elem keder fırtınalarına da tutulacak,küfür şirk şimşeklerinede maruz kalacaktır.hiç bir şeyin kararında kalmadığı bu hayat denizinde insan kah korkacak kah kaçacak kah gülecek kah ağlayacak kah endişelere düşecek kah yeise girecek kah günaha girecek.önemli olan çıkmayı bilmesidir.kainatın her tarafına yayılan ihtiyaçları karşısında hadsiz ihtiyaçları olan insan her şeyin elemeni kederini hüznünü çekecektir.üzerindeki acz fakr damgası olduğu için.hayatı sabit olmadığı gibi kendiside sabit olmayacaktır.tebeddül teğayür kanunlarına mahkumdur.varlık ile yokluk hayat ile memat ölüm ile yaşam mutluluk ile hüzün beraber olacaktır.bu başkalaşmalar ve değişmeler karşısında imanı dini islamı ahlakı sadakati bir nevi erezyona uğrayacaktır.nefis ve şeytandan aldığı darbeler ile bir nevi bozulacaktır.ama bu bozulmalar ve darbeler karşısında kadiri mutlaka dayanacaktır.rabbine istinad edecek.rabbinden istimdat isteyecektir.zevale uğrayan ve kararında kalmayan imanını tecdid edecektir.rabbim şefkatli zikir dua salavat merhemlerini kullanacaktır.muzdarip olduğu halden hale geçme şekilden şekle geçme değişme bozulma hallerini sahabi efendilerimiz dahi yaşamıştır.onlar dahi huzuru nebevi de bulundukları zaman dünyalar dışına çıkarken huzuru nebeviden çıkıp evlerine dağıldıkları zaman çoluk çocuk dünyaya dalıyorlardı.bu haleti ruhiye için muzdarip olup bizler münafık olduk dedikleri zaman efendimiz onları teskin etmiştir.insan kaynayan bir tencere gibidir durmadan başkalaşır.her saniye anı bir değildir.yüzlerce binlerce hissiyatları duygularının arzularının nefis yüzünden tahakkümüne girip sıkıntı çeker,hem bu noktada sıkıntı çeker hemde vicdanı yaptığı ibadeti beğenmez eksik gördüğü için.bu konuda muzdarip olmamak gerekir.Ahme Hüsret Ustat hazretlerine talebeleri demişler sizin yanınızda iken sanki bu dünyada yokuz.o zat demiş benim yanımda dünya yok diye.onun için böyle hissediyorsunuz.o zat kırk sene evinden dışarı çıkmamıştı.artık nuraniyet kesp ettiği için içi dışı görünüyormuş.şimdi bizler sosyal ve içtimai hayatın içerisine girdiğimiz için o huzur sükunet halini korumak çok zor.özellikle kadınların fitnesi karşısında ,ahir zaman fitneleri karşısında kolay bir şey değil maneviyatını muhafaza etmek.o maneviyatı çalmaya uğraşan şeytanın yanında birde onun avanaleri olan kadınlar sehif hayatlar tv ler imanı çalmaya parçalamaya çalışıyor.bizler bu halden halei geçen değişen imanlarımızı korumak için bol bol vela havle vela kuvvete çekeceğiz.bol bol lailahe illallah çekerek imanımızı yenileceğiz.çünkü etrafımızda ey iman edenler iman ediniz ayetinden haberi olmayan sadece yüzeysel olarak iman edip hakiki manada iman etmeyenlerin tehlikelerine maruz kalmaktayız.imanımızı bu kelime ile yenileyeceğiz.yenilenmeyen tezelenmeyen imanlar zevale uğrar çürür kokuşur gider.cehenneme odun kütük olur Allah muhafaza.
Kardeşim artık böyle uzun yazılar yazmayı düşünmüyorum. Çünkü eğer kalp ölmüşse zaten söz uzunda olsa kısada ölse tesir etmez.bu kadar yazdığım yazılara rağmen insanlar bir şeylerini değiştiremiyorlarsa demek ki kuvvet verilmesi gereken bir iman vardır.iman insanla günah şirk isyan haram arasına sed çeker.şeytan imanı kuvvetli insanı böyle alçakca şeylerle aldatamaz.ismailin babasına ve Allah teslimiyeti imanın eseriydi.ibrahim asm ateşten korkmaması imanın eseriydi.musanın firavundan,yunusun deniz ortasında ki cesareti,eyub asm nin sabrı imanın eseriydi.efendimizin mücadeleleri hep imanın eseriydi.kalp evinize girenlere dikkat edin.ölçün biçin tartın biçin.değerleri elmamsıdır.cam parçalarımıdır.kırılacak günah haram dünya heva cam parçacıklarıyla mı dolu kalbiniz yoksa iman kuran hakikat elmaslarıyla mı.serkeşse nefsiniz onu ibadet kulluk zinciriyle bağlayın cenabı hakkın kapısına.yaptığınızı kocanıza danışın eğer kabul ediyorsa ne ala etmiyorsa demek yaptıklarınız dinle imanla islamla ahlakla ilgisi yoktur.







Boş ve abes sözlerin maskaralığını yapmaktansa
güzel sözlerin hamallığını yapmayı tercih ederim.

31.07.2009 - tahkik

Konular