Çıkar ve Menfaat İcabı Dua Etmek

Dua, insan için bir ganimet, bir istimdad edici, bir istinat noktası, işleri kolaylaştırıcı, zorlukları aştırıcı olması cihetiyle rahmet olduğu gibi kemalatı, fazileti, ahreti, imanı, ahlakı takviye etmek ve ebedi saadeti kazandırmak noktasında da bir ibadet ve kulluk şuurudur. Hem dünyevi noktalarda hem uhrevi noktalarda insan için büyük bir rahmet kapısı, kurtuluş vesilesi ve saadet anahtarı olan duayı çokça etmeli, duanın kazandıracağı neticeleri çokça talep etmeliyiz.

Ancak dua ipine sarılıp, duaya müracaat ederken; duayı sadece dünyevi maksatlara alet etmemeli. Duayı sadece işlerini görmek, menfaatlerini celp etmek için kullanmamalıdır. Duadaki isteme sırrını bilmeli, talep etme hakikatini anlamalıyız. Duayı sadece dünyevi çıkarlar için kullanarak bütün neticeleri dünyada istemek talebinde olmamalıdır.

Mesela sadece iyi bir iş sahibi olmak için, sadece iyi bir okulu kazanmak için, iyi bir meslek sahibi olmak, sadece iyi bir araba sahibi olmak, güzel bir eş sahibi olmak için veya çok para kazanıp zengin olmak için dua vesile edilmemelidir. Dua sadece işini görmek çıkarlarına ulaşmak için olmamalıdır.

Eğer insan sadece dünyevi maksatlar için dua etse, onu dünyevi işlerine alet etse, çıkar ve menfaati için ağzını oynatıp, elini açıp yalvarsa ve yakarsa veya rabbine kendini acındırıp rahmetini celp etmeye çalışsa bu noktada az kazanıp çok şey kaybeder. Çıkarlarını elde edip, işlerini yoluna koyup alacağını alıp, işi bitince rabbine sırtını dönse zararı daha büyük olur. İşi bittikten sonra sanki artık rabbine ihtiyacı yokmuş gibi hareket etse, işi bitince veya tehlike geçip bolluğa kavuşunca, rahata erince, işleri yoluna girince, zorluklar bitince, rabbini unutup sadece zorlukta, darlıkta, sıkıntıda hatırlarsa rabb de ahirette onu unutur ne halin varsa gör der… Sadece dünyevi çıkar üzerine kurulmuş olan bir dua fiili ve hareketi ibadet olan duanın ruhuna zıddır.

Çünkü evet insan rabbinden makul ve helal ölçüsünde her şeyi isteyecektir. Her şeyi talep edecektir. Aczini ve fakrini bilip rabbinin kudret ve rahmetine istinat ve istimdad edecektir. Amma duanın ibadet olması cihetiyle bakıldığı zaman duayı sadece dünyevi maksatlar için etmeyecektir. Sadece dünya çıkarları için kullanmayacak. Dua ile hayırlı şeyleri, uhrevi kazançlar menfaatler ve faydalar için isteyecektir. Dünyada aczi ve fakrı gereği yeri geldi mi dünyevi sıkıntı, keder, zorluk, menfaat içinde istimdad isteyecektir. Ama ölçüyü iyi ayarlayarak.

Dua hazinesini ve dua ganimetini sadece dünyevi maksatları için kullanıp ahiret için bir şey istemeyen, kendisi, çoluk, çocuğu, ailesi, dostları için, hep dünyevi menfaatler için bir şeyler isteyen insanlar hem kendilerine hemde ailelerine kötülük etmiş olur. Dünyanın geçici, fani, zail, çürük mallarına, zevklerine, eğlencelerine, malına, mülküne talip olup ahreti unutan ebedi, daimi, sonsuz, baki lezzet, saadet ve mutlulukları kaybetmiş olur.

Dünyanın kırılacak cam parçacıkları hükmünde olan metaları için elini kaldırıp sadece dünyalık isteyen insanlar, bütün dua sermayesini burası için kullananlar manen iflas etmiş ve müflis olmuştur. En büyük ganimet olan ahretin menfaatlerinden mahrum kalmış olurlar. Duayı sadece dünyevi menfaatlerine alet ederek onun için kullanarak ebedi ganimetlerden vazgeçilmiş olur.

Materyalist bir dünya görüşü ve hayatının etkisiyle etrafımızdaki insanların çoğuna dikkat ettiğimiz de görüyoruz ki, Dua ile cenabı haktan bir şeyler isterken insanlar hep dünyevi maksatlar için istiyorlar. Kimisi oğluma dua edin memur olsun, kimisi üniversiteyi kazansın, kimisi doktor olsun, kimisi iş sahibi olsun, kimisi sınavı geçsin, kimisi zengin olsun, kimisi evlensin diyor. Kimsecikler kızım, oğlum, kardeşim, yakınımda kulluk şuuru olsun, namaz kılmıyor kılsın, ibadet etmiyor etsin, oruç tutmuyor, imanı zaif, dine uzak, saygısı yok, helale dikkat etmiyor, haram iş yapıyor, kötü alışkanlıkları var dua edin demiyor. Hep dünyalık hep menfaat için istiyorlar. Hatta kendileri için dahi dua ederken insanlara bakıyoruz istekleri hep dünyalık için. Türbeler, kabirler, eller, camiler ve kandillerde topluluklar dünyalık menfaatler icabı dua ediyor. Rablerine çok şey vermeyenler her şeyi istiyorlar.

Duanın ölçüsü, kriterleri ve şekli noktasında halbuki peygamberlere baktığımızda yaptıkları ekser duaların çoğunluğunun ahret eksenli olduğunu görürüz. Cehennemin azabından, kabrin dehşetinden, imansız ölmekten, büyük günahlara düşmekten, Allaha kulluktan uzaklaşmaktan, ahreti unutup şeytana ve nefislerine uymaktan, sapkınlıktan, yalandan, riyadan, kötülükten, Allaha sığındıklarını müşahede ediyoruz.. Dünya için dua etmişler. Ama sıhhat, afiyet, hayır, mutluluk istemişler. Ama istedikleri dünyalıkları dahi uhrevi hayatı kazanmak için vesile kılmışlar. Dünyanın olumsuzlukları olan belalardan kurtuluş, sıkıntıların def-i ve menfaatlerin celbi için dua etmişler.

Evet, rabbimizin rahmeti şefkati inayeti sonsuzdur. İstemeyi verdiği için istiyoruz. Acizlik ve fakirlik verdiği için istiyoruz. “Duanız olmazsa ne kıymetiniz var” dediği için istiyoruz. Ama dua, dünyevi maksatlardan ziyade uhrevi maksatlar için verilmiş olduğu için ve duanın ibadet olması cihetiyle neticelerin çoğunluğu ahirete baktığı için ahretteki büyük faydalardan mahrum kalmamak için duaların büyük çoğunluğu uhrevi maksatlar için yapılmalıdır.

Rabbimizin huzuruna sadece çıkarlarımızı elde etmek için gitmemeliyiz. Namaz kılmak, zikir, evrat, tesbih ve kuran okumak zaten en büyük duadır. Ellerini açıp özel şeyler istemek ise cabasıdır. Ama namaz kılmadan, Allaha kul olmadan, ibadet etmeden sadece işi düştüğünde camiye gelmek, türbelere koşmak, elini açmak ise menfaat icabı dua etmek olur. Bu ibadet hakiki manada ibadet sayılmaz. Zira ibadetin neticesi ahirete bakar. Mükafatı orada verilir. Burada menfaatleri isteyip ahrette kazanacaklarını yada kaybedeceklerini umursamayanlar elmas hazinelerini eliyle itip cam parçacıklarına dört elle sarılmış olurlar. Bu tercih ise divanece bir tercihtir.

Bütün dünyayı kazanıp ahreti kaybeden bir insanın dünya saltanatı kısa bir rüyaya benzer. Rüya biter cam parçacıkları kırılıp gider. Duasında ahireti unutan dünyalık için isteyen ve istediklerini alan insan bir gün ecel elinden teskere alınca mallarına baka baka arkasına döne döne gözü açık ahirete boş gider. İnsanın en büyük sermayesi olan nefesini boş şeyler için istemek yolunda kullanmak sermayesini zayi etmekten başka bir şey olmaz.

Duamız her zaman olsun. Duasız ömrümüz olmasın. Ama talep ve isteklerimiz ve beklentilerimiz kalıcı, baki ve devamlı olsun.Vesselam.


Konular