Allaha Ne Zaman Teşekkür Edeceksiniz....

İnsanın fıtratında kemal ve cemale karşı bir muhabbet olduğu gibi, ihsana karşı ise bir minnet duygusu vardır. Fıtratındaki kemal ve cemale karşı muhabbet meyelanı olan insanın, o muhabbetin ölçüsünü iyi ayarlaması gerektiği gibi ihsanata karşıda minnetinin ölçüsünü iyi ayarlaması gerekir. Kemal, cemal ve ihsanattaki bekayı ya da fenayı iyi hesaplamadığı zaman muhabbeti ve minneti karşılıksız kalabilir ya da akim olabilir. Muhabbete layık olanlara sevilmeye ve minnet duyulmaya layık olanlara karşı lakayt kalırken muhabbete hakiki manada layık olmayanlara ve hak etmeyenlere karşı minnet duyup muhabbet edebilir. Muhabbet ve minnetin yönü haktan batıla güzelden çirkine dönebilir.
Mesela insanlar yardım gördüğü, hizmet gördüğü veya ilgi ve alakala gördüğü insanlara karşı muhabbet duyarlar ve o yardımsever, hizmetsever ve iyilik severlere karşı minnet duydukları için teşekkür etmeyi ya da sağol demeyi ya da onlara tazim etmeye kendilerini mecbur bilirler. Pazardan meyve, marketten yiyecek ve içecek aldığı zaman parasını verdiği halde poşeti eline veren kasiyere teşekkür eder. Kendisine birisi yol gösterse ona teşekkür eder. Yol gösterene, yardım edene, akıl verene, işverene, destek olana, yüzüne gülene, ilgi ve alaka gösterenlere teşekkür eder. Babası harçlık verse, teşekkür eder. Teşekkürü, iyilik yapanlara ve yardım edenlere karşı borç bilir. Minnet duyduğu için sağolun der. İnsanlar nazırında nankör ve iyilik bilmeyen olmamak için, ne kadar kaba adam ya da ne kadar düşüncesiz adam denilmesin diye teşekkürü dilinden düşürmez. Hele kendisine büyük bir iyilik yapılsa, bir ömür boyu iyilik sahibini unutmaz. Onu anar ve dua eder. Hatırlar ve yad eder.

İnsanlara karşı iyiliği ve teşekkürü ve minnet etmeyi mecbur bilenler; acaba bu minnet ve teşekkürün küçük bir parçasını Hayy ismiyle hayatlarını verene, Kayyum ismiyle hayatlarını ayakta tutana, Rezzak ismiyle ağzının tatlandırıp karnını doyurana ve havayı getirip ağzına kadar sokana, Kuddüs ismiyle evi olan dünyasını temizleyene, Kerem ismiyle nimetleri bol bol verene, Şafi ismiyle hastalığını iyi edene, Basar sıfatıyla gözüne görmesi için ışık verene, Semi ismiyle kulağına güzel sesleri duyurana, Vedud ismiyle kalbine sevgiyi verene, Cemal ismiyle mahlukatı sevdirene, Rab ismiyle mevcudatı insan için ıslah edip terbiye edene karşı teşekküre mecbur değilmidir. Daha saymakla bitiremeyeceğimiz kadar nimetlerle insanları perverde eden, nazını çeken, rızıklarını yoktan, hiçten ve gaybden getirip insanın önüne döken Rablerine karşı teşekküre mecbur değilmidir. Rahmeti ve kudreti ve keremi mutlak olan bir Zata karşı teşekküre muhtaç değilmidir.

Şükür ve teşekkür etmenin en büyük ücreti namaz, ibadet, kulluk, dua, zikir ve hamd etmek iken, birçok insan bunları yapmamakla beraber mesuliyetten kaçınmak için çok şükür diyoruz ya daha ne yapalım diyerek Allaha karşı teşekkürü basit ve kavli bir lisanla geçiştiriyoruz. Halbuki bu tarz teşekkürün Allah katında değeri olmaz. Dil ucuyla ve gönülsüz ve manasız olduğu için kıymeti olmaz. İnsanlara verdikleri basit, fani ve fena bulan ihsanları için teşekkürün en alasını edenler, onlara derinden minnet edenler, onlara tazim edenlerin nimetlerin güzellerini, şirinlerini devamlı bir şekilde veren ve cennette dahi vermeyi vaat eden Zata karşı teşekkürü borç bilmemek, şükür etmeyi basit görmek, minnet etmeyi gereksiz görmek insanı ancak nankör ve şükürsüz eder.

Nasıl ki insanlar manavdan veya kasaptan et aldıkları zaman sadece teşekkür ederek çıkıp gitmezler. Parasını da verirler. Parasını vermeyip sadece kuru teşekkür edene mal sahibi deli veya ahmak diyebilir. Çünkü o nimetin bir bedeli, zahmeti ve meşaketi vardır. Parasını veremeden teşekkür etmeden çıkıp gidemez. Öylede insan, Rabbinin kendisine verdiği ve vereceği sonsuz nimete, rahmete ve kereme karşı kuru ve basit bir teşekkürle geçiştiremez. Çok şükür demekle o nimete hakiki manada şükür etmiş veya teşekkür etmiş olamaz. Bu teşekkürü namaz gibi hareketlerle, zikir gibi tavırlarla, oruç gibi emirlerle, kulluk gibi ubudiyetle göstermesi gerekir. Pazardan veya manavdan aldığı meyvelere veya sebzelere bir fiyat ödüyorsa asıl mal sahibi olan Allaha dahi şükür ve teşekkür fiyatını ödemesi gerekir.
Her gün 5 defa kıyama, rükuya, secdeye giderek lisanı haliyle ve kavliyle teşekkür ederim Allah”ım demeli. Yılda bir kere orucunu tutarak teşekkür ederim Allah’ım demeli. Sıhhat için, nimet için, her gün yeni bir gün için, evlatlar, eşler, mallar, mülkler ve güzellik için teşekkür ederim Allah’ım demeli. Teşekkürü zikir, fikir ile desteklemeli, Tesbih ve tazim ile ziyadeleştirmelidir. Teşekkürle kendisine verilen fani nimetleri ebedi ve daimi bir surete çevirmelidir. Zıddını yaptığı takdirde ise nimeti çirkinleştirip, değerini düşürüp, bereketini giderip, kıymetini çürütüp ebedi şekavete çevirdiğini bilmelidir. Vesselam.Muhammed Şamil Kafkasyalı..Tahkik.Org.


Konular