İMANINIZA CHECK UP YAPTIRIN.!

İnsanlar sağlıklarını koruma ve sağlıklı yaşama adına her sene gider chekup yaptırırlar. Yani baştan aşağıya kadar muayene olup bedenlerinde ne gibi hastalıklar var veya yok diye kontrolden geçirirler. Eğer hastalıklar varsa hastalığın mahiyetine göre tedbirler alırlar.sağlıklı yaşamak için kendini kontrolden geçirdiği gibi kendisine fayda veren her türlü araç ve gereçlerini de kontrol ettirir..Mesela arabasını her sene kontrole sokar ki arabanın eksiklikleri ve sorunları tespit edilsin ve bilinsin ta kendini yolda bırakmasın. Hayatına faydası olan her şeyini kontrol ettiren ve mutluluğuna katkı sağlayan işlerde hep bir adım ötesini düşünen insanlar bu kontrol mekanizmalarını dünyevi işlerde devreye soktukları gibi uhrevi işlerde de devreye sokmaları gerekir. Kendisini checkup ile kontrol ettiren insanın ebedi hayatını kazandıracak ve en büyük menfaati olduğu iman ve islamını dahi böyle bir analiz ve kontrolden geçirmesi gerekir. İman, din ve kullukları noktasında belli zamanlarda chekup tarzında kendi imanlarını ve İslami hayatlarını, peygamberin sünnetine ittibalarının derecesini, takvalarının ölçüsünü, ihlâslı olup olmadıklarının seviyesini, kulluklarının sorgu ve suallerini vicdanlarıyla beraber yaptırmak zorundadırlar. Bu sorgu ve analiz günleri kandiller veya yeni yılların başlangıcı veya doğdukları günler olabilir. İmanlarına ve ahlaklarına ve İslami yaşayış tarzlarına bakıp ahlaki, imani, itikadi, kurani ve ihlâslı olmak noktasında, Takvalarında hayâ, iffet ve edepleri noktasında gerileme mi var yoksa artış mı var. Diye sorgu ve kontrol yapmaları lazım. Böyle yapıldığı zaman vicdan aynasında kendine bakıldığı zaman eksiklikler ve gedikler açığa çıkar ve bilinir. Eksilenler, gerileyenler ve bozulanlar noktasında tedbirler ve önlemler alınır. Eksiklik ve bozulmaların sebepleri yoklanır. kemalatı ve fazileti eksilten şeylere karşı önlemler alınır, kuran ve sünnetin çizgisinden çıkılmış ise o çizgiye dönülmeye çalışılır. Dünyevi kaygılar ve endişeler, kariyer, mevki makam yüzünden ahlak ve imanda gerilemeler varsa önlemler alınır. Nefsanî ve hayvani ve dünyevi ve sufli şeylerin etkisi varsa etkisi kırılmaya çalışılır. Böyle yapıldığı zaman ancak insan İslami noktada ki ilerleyişini veya gerileyişini tespit edip çözümler ve çareler bulabilir. Yoksa bir zaman sonra artık o Müslümanların hayatlarında inandıkları gibi değil yaşadıkları gibi inanma hükmetmeye başlar. Dün takva gördükleri şeyleri yarın aşırı görmeye başlarlar. Dün gerekli gördükleri şeyleri yarın fuzuli görmeye başlarlar. Dün haram gördükleri şeyleri yarın mübah görmeye başlarlar. Bugün sünnet bildiği şeyleri yarın gereksiz görmeye başlarlar. Dün nefret ettiği hayatları yarın sevmeye başlar. Dün farz gördüğü örtüsünü yarın zorla giymeye başlar. Dün sakındığı haram ortamları yarın zevkli görmeye başlar. Dünyevi noktada hayatı ve yaşamı güzelleştikçe uhrevi vazifeleri gerilemeye başlar. Birinci sırada yer alan uhrevi hedefler ve vazifeler ikinci üçüncü dereceye kadar geriler. Gündemi hep dünyevi şeyler oluşturmaya başlar. Mesleğinde ve İşinde hep bir adım ötesini düşünüp ve bulunduğu konumla yetinmeyip daha yüksek bir derece ve mevkiye çıkmaya, maddi ferahlık noktasında üst bir seviyede yaşamaya çalışırken, uhrevi noktadaki manevi kemalat ve makamlara çıkmayı geri bırakmaya başlar. Rızayı ilahiye, cennet ve Allahın cemalini kazanmayı ciddi olarak düşünmez ve ona iştiyakla çalışmaz.

Ama eğer kendisini iman ve itikat testine tutarsa dünyevi, mevki, makam, kariyer, para, mal ve şöhretin neticesi olarak neler kazanıp neleri kaybetmeye başladığını görmeye ve anlamaya başlarlar. İmani ve itikadi ve kurani bir hayattan uzaklaşıp batıl. Malayani, seküler bir hayatın içerisine doğru sürüklendiğini görür. İmanına meydana gelen zevali görüp o zevalin imansızlığa veya zaif imana doğru gitmesine müsaade etmez. İman ve ahlakına zarar verecek veya veren şeyleri terk etmeye başlar. İmanına zarar verip onu manevi zararlara sokan ortamları terk eder. İman ve İslami hayatının nurani bir hale gelmesi için çalışmaya başlar. Hayasını ve ahlakını gerileten yer ve zeminleri terk etmeye başlar.
Evet, şeytan ve nefis insana kusurlarını ve eksikliklerini göstermese de insan yaşayışını kuran ve sünnet mihengine ya da vicdan terazisine koyduğu zaman islamın ve imanın ne halde olduğun görecektir. Uhrevi ve dünyevi noktalarda yükselişte mi alçalışta mı olduğunu bilecektir. Manevi kar mı zararda mı olduğunu bilecektir. Dünyevi hayatın iman ve islamından neleri çalıp götürdüğünü idrak edecektir. Dünyevi makamları ve rahatlıkları kazanırken uhrevi rahatlık ve makamları yavaş yavaş kaybettiğini bilecektir. Bilmeyen veya görmeyen ya da görmek istemeyenlerin halleri ve imanlarının varacağı nokta “Ey iman edenler iman edin” ayetinin ihtar tehlike sınırıdır.

Nefis ve şeytanları imanları ve itikatları zaafiyete uğrayıp dünyevi hayata âşık olan ve Allahın ayetlerini ucuza satan insanların zararlarını onlara göstermese de insaf ve iman sahipleri onların uğradığı zararları görüyorlar. Dün takva içerisinde yaşayan bir müslümanın para, mevki ve kariyer sahibi olduktan sonra nasıl yavaş yavaş değiştiğini görüyor. Dün takva ile örtünen bayanların bugün meslekleri ve paralarının gücüyle nasıl haya ve ahlakta gerilediğini görüyor. Dün İslam, kuran ve iman davası olanların dünyevi rahatlık, para ve şöhrete kavuştuktan sonra onları dava yaptığını gözlemliyorlar. Dün Helale ve haramlara dikkat edip takva üzere yaşamaya çalışanların dünyevi hayatın büyüsüne kapıldıktan sonra değişip bozulduklarını görüyor. Onlar gözlerini kapatıp hakikate gece yapsalar da, onlar çeyrek iman porsiyonu kalan itikatlarına ve yaşamlarına güvenseler de, onlar kendi kendilerini yeni takva anlayışları geliştirip uygulasalar da, onlar dünyevi işlerini dört dörtlük yaparken uhrevi işlerini yarım yamalak yaptıklarının farkında değilmiş gibi davransalar da, onlar eksilen imanları, ahlakları, inançları ve itikatlarını tam görseler de, onlar bir zamanlar ihlâs, iman, ahlak ve hayâ abidesi iken bugün aksi hale geldiklerini görmemezlikten gelseler de, onlar kuran ve sünnetin çok uzaklarında olduklarını kabul etmeseler de; onların halleri, imanları ve itikatlarının değişip ve tahrip olduğunun farkında olan nice Allahın nuruyla bakanlar biliyor. Onların imanları ve ahlaklarının tamire, tadilata, yenilenmeye, düzeltilmeye, asrısaadet kalite ve ayarına çevirmeye, kuran ve sünnet odaklı hale getirmeye ihtiyaçları olduğunu iman feraseti olanlar biliyorlar. Sağlıklarını ve hayatlarını korumak için kontroller geçirenlerin imanlarının hastalıkları ve zafiyetlerinin tedavisi içinde kuran ve sünnetin, âlimlerin ve velilerin kontrollerinden geçmeleri gerektiğini izanları biliyordur. Himmetlerini ve kuvvetlerini ve zamanlarını uhrevi bir hayatın kalitesini artırmak için, derecesini ilerletmek için, lezzetini takviye etmek için, sarf etmeleri gerektiğini yakinleri biliyor. Bu bakanların bildikleri ve gördükleri yaşadıkları içindir. Yaşamayanlar veya yaşamaktan uzaklaşanlar ise iman, izan ve itikatlarını kaybettikleri için galatı his nevinden nefsin aldatmalarıyla görmüyor ve idrak edemiyorlar. o zavallılar Alıştıkları güzel ve rahat hayatı terk edemedikleri ve alıştırıldıkları hayattan vazgeçemedikleri için o hayatı artık doğru ve mübah görmeye başlamışlardır. Bu aldanışın ve kaybedişin farkına vardıracak insanlarla rabbim onları karşılaştırsın. Yoksa bu gidiş nereye diyen ayetin ihtarı onlara her zaman bakacak. yada Allahın ayetlerini karşılığında ne verirseniz ucuza düşecek şeylerle değiştirmeyin tehdidine maruz kalacaklar. Veya onlar dünya hayatını severek ahirete tercih edenler içerisinde yer alacaklar.14/07/2011