ÇOK ŞEY BiLDiM DE BiR KENDiMi BiLEMEDiM

Nefsini dizginleyip kamil olanlar dışında “Ey bedbaht nefsim, ey sersem nefsim” diyeni bulmanın zorluğunun farkında olan Bediüzzaman “Ben nefsim için ders yapıyorum, isteyen benimle beraber dinlesin” derdi. Bu sözleriyle o, bir yandan “Ben bilirim” diyebilecek nefisleri avlıyor, diğer yandan nefsinin, aklına ve imanına galip gelmesini önleyerek onu tevazuya çağırıyor, bildiklerini bizzat yaşayarak öğretiyordu. Değil mi ki, ilmi artanın gurur ve kibri azalır. İlmin ve alimliğin zirvesi kişinin kendi bilgisizliğini bilmesidir

KENDİ İLMİNİZİ BİZE GÖSTERSENİZ…

Anlatılır ki; Şeyhülislam Kemalpaşazade ilimde mütebahhir ve allame olunca bir ara kendisine bir kibir ve gurur arız olmuştu. Öğrencilerinden birisi bu hali ayıplayıp ona bir oyun oynamak istemiş ve bir ders sonrası sormuş:

- Hocam, bir sualim var; Allah’ın ilmine nisbetle kulların ilmi ne kadardır?

Kemalpaşazade kızarak:

- Be hey torlak molla; bu söylediğin teşbih kabul etmez şeydir.

Molla:

- Öyle de üstadım, farz ederek de mi ölçemeyiz? Diyerek sorusunda ısrar eder.

Bunun üzerine Kemalpaşazade büyükçe bir kağıda bir yuvarlak çizip içine de küçük mü küçük bir nokta koyarak,

- Bak a molla, demiş. Bu daire Allah Teala’nın ilmi olsun. İşte kulların bildiği de ancak şu noktacık kadardır.

Molla fırsatı kaçırmayıp taşı gediğine koymuş:

- Hocam kerem buyurup şu noktanın içinde siz de kendi ilminizi bize gösterseniz!..

Molla’nın demek istediğini bir çırpıda anlayan Kemalpaşazade o günden sonra böbürlenmeyi bırakıp mütevazı bir alim olarak yaşamış