Çocuklara Din ve Ahlak Anlatılırken Nelere Dikkat Etmeli

Dinsiz toplumlarda insanlar mutsuz, karamsar, saldırgan ve güvenilirlikten uzaktırlar. Bunun tek sebebi, çocuk yaştan itibaren alınan materyalist eğitimdir. Çevrelerinde gördükleri herşeyin kör tesadüfler sonucu oluştuğunu düşünürler. Yakınları ve kendilerinin ölümünü ise bir son, yani yok oluş zannederler.

Din eğitimi almayan çocuklar var oluşu ve ölümü anlayamadığı için ruhları boşlukta kalır. Din ise ruhun ilacıdır, tek şifa kaynağıdır.

Kur'an'dan mü'minler için şifa ve rahmet olan şeyleri indiriyoruz. Oysa o, zalimlere kayıplardan başkasını arttırmaz. (İsra Suresi, 82)

Çocukla iletişim kurarken ona saygı duymak ve değer vermek gerekir. Çocuğa sanki bir şeyden anlamayan aklı zayıf kişi muamalesi yapmak doğru değildir. 'Çocuktur, nasılsa anlamaz' demek yerine, 30 yaşında bir insanla konuşuyormuşcasına hürmet ve saygı ile konuşmak gerekir. Şayet 'nasılsa aklı ermez' diye düşünülerek konuşulursa, çocuğun üstüne şeytani bir delilik çöker.

Çocuklar derin sevginin yaşanacağı Allah'ın tecellileridir. Çocuğa, onu sevdiğinizi ve ona saygı duyduyduğunuzu hissettirmeniz gerekir. Çocukların çoğu meşru isteklerine, şımarır düşüncesi ile red cevabı vermek her zaman doğru değildir. Bu tür isteklere olumlu cevap vermek çocuğun size olan sevgi ve saygısını artırır. Bu jestleri çocuk asla unutmaz.

Çocuklar, sevgi ve saygı duyduğu kişileri model alır ve söylediklerini çok önemserler. Öncelikle Kuran ahlakına uygun tavırları yaşamın her alanında göstererek çocuğa örnek olmak çok önemlidir. Çünkü çocuk, model aldığı kişiyi taklit etmekten çok hoşlanır.

Çocuğun Allah'ı çok sevmesi için, Allah'ın yarattıkları üzerinde düşünmesine vesile olmak gerekir. Örneğin, çikolatayı, elmayı Allah yaratıyor dedikten sonra elma ağacının detayları çocuğa anlatılıp düşünmesi sağlanabilir. ''Küçücük bir elma çekirdeği toprağa atılıyor ve 80 metre yüksekliğinde bir ağaca dönüşüyor. Hiç bir zaman bir elma ağacından portakal çıkmıyor. Kimi elma ağaçları kırmızı, kimi sarı kimi de yeşil elma veriyor. Her biri çamurlu toprakta yetişmesine rağmen mis gibi kokuyor ve enfes lezzetler üretiyor. Her ağaç, binlerce dal ve meyve veriyor. Bunun oluşması için sadece biraz zaman gerekiyor. 30 Yılda gelişen bir ağacın 30 saniyede geliştiğini düşün...'' şeklinde bir anlatım, Allah'ın varlığı ile beraber büyüklüğünü de kavramasına vesile olur inşaAllah.

Çevrenizde gördüğünüz herşeyi vesile kılıp Allah'ın varlığını ve büyüklüğünü anlatmanız mümkün elbette. Mesela Allah'ın tavuskuşunda yarattığı renkler, kelebek kanatlarındaki simetri detaylı olarak anlatılabilir. Bu anlatım esnasında çocuğa sorular da sorulmalıdır. Örneğin ''kelebek kanatlarındaki simetri ve desenler sence tesadüfen olabilir mi?'' ya da ''Küçücük tahta parçası olan tohum, sence kendi kendine bu kadar çeşitli bitkileri üretiyor olabilir mi?'' gibi...

Bütün bu iman hakikatlerini anlatırken, ona bunların tam tersini söyleyen şeytan diye bir varlığın da bulunduğunu hatırlatmak çok önemlidir. ''Şeytan herşeyin tesadüf sonucu oluştuğunu söyler, sence sen, ben, kuşlar, çiçekler... tesadüfen olmuş olabilir miyiz?'' diye sorular sorularak çocuğun düşünmesi ve aklını kullanması sağlanmalıdır inşaAllah.
Yaratan, hiç yaratmayan gibi midir? Artık öğüt alıp-düşünmez misiniz? (Nahl Suresi, 17)

Çocuğa, ibadete ilişkin teklifler getirmeden önce ibadetin mantığı anlatılmalıdır. Sabırlı olmak, güzel söz söylemek, iyilik yapmak, israf etmemek gibi önemli ibadetler çocuğa sevdirilmeli ve uygulama ortamları oluşturulmalıdır. Tabağında yemek bıraktığında ''arkandan ağlar'' gibi gerçek dışı bir üslup kullanmak yerine, daha gerçekçi ve Kuran'i bir üslupla israf etmenin iyi bir şey olmadığı, bu yiyeceklere ulaşamayan çocukların var olduğu anlatılmalıdır.

Çocuğa aile fertlerinden önce Allah ve peygamberleri tanıtılmalı ve sevdirilmelidir. Allah'ın varlığını kavrayan çocuk O'nu çok sever, O'nun sevgisini kaybetmekten korkar. Allah'ın cenneti yarattığını, iyi insanlarla ve ailesi ile cennette buluşacağını bilmelidir. Ölümü yok oluş zanneden çocuk öfke duyar, bunalıma girer, kinlenir. Oysa ölümün bir son değil, asıl başlangıç olduğu, ölen yakınları ile cennette buluşacağını bilen çocuk huzur dolar, sakinleşir.

Çocuğa din anlatılmazssa ruhu boşlukta kalır. Dini çağ dışı görüp dinden uzak, düşünemeyen, sisteme köle edilmiş olarak yetiştirilen çocuklar genelde ukala, saldırgan, çılgın ve kavgacı olurlar. Oysa din ruhun gıdasıdır, insanların neşeli ve sağlıklı olmasını sağlar. Din yok edildiğinde insanların, dolayısıyla toplumların sağlığı bozulur. Bugün Türkiye ve dünyada yaşanan cinnet, cinayet, ahlaksızlık, bunalım, savaş ve zulmün nedeni, dinden uzak yaşamlardır. Bu zihniyete göre, kör tesadüfler sonucu oluşan canlıların bir hayvan kadar değeri yoktur.

Çocuklarımızı şeytanın kurmuş olduğu bu sistemin içinden çekip kurtarmak için lütfen ertelemeden, onlara iman hakikatlerini ve Allah'ın varlığını anlatalım. Ve bunu yaparken onlara bir yetişkin gibi davranıp kişilikli bireyler olmalarına vesile olalım. Hz. İbrahim'in henüz koşma çağındaki çocuğu ile rüyasını istişare ettiğini ve Hz. İsmail'in de koşma çağında bir çocuk olmasına rağmen olgun ve teslimiyetli tavrını örnek alalım ve imanın insana olgunluk feraset kazandırdığını asla unutmayalım! Yaşı kaç olursa olsun...

Böylece (çocuk) onun yanında koşabilecek çağa erişince (İbrahim ona): 'oğlum” dedi. 'Gerçekten ben seni rüyamda boğazlıyorken gördüm. Bir bak, sen ne düşünüyorsun.” (Oğlu İsmail) Dedi ki: 'Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşaAllah, beni sabredenlerden bulacaksın.” (Saffat Suresi, 102)

İbrahim Akın

http://www.facebook.com/Allahkesinvar