Kadın

Kadın konusu üzerinde konuşan ve yazanlardan bazıları İslam'ın kadına bakışı, ona tanıdığı haklar ve yüklediği ödevler gibi meseleleri ele alırken hatalara düşüyor, sloganlaşmış, söylenegelen bazı sözleri -incelemeden, aslını faslını araştırmadan- tekrarlıyorlar. Bu cümleden olarak birden fazla kadınla evlenme, mirasta az hisse alma, dayak, kamu görevinde veya ev dışında çalışma, okuma gibi meselelerde İslam adına yanlış şeyler söylüyorlar. Defalarca yazdık ve söyledik, İslam kadını oldukça kötü bir durumda bulmuş ve durumunu şartların elverdiği ölçüde ıslah etmiş, iyileştirmiş, daha iyiye doğru ilerleme ve gelişme yolunu da açık tutmuştur.

Birden fazla evlilik ne farzdır, ne ibadet mânasında sünnettir. Şartlara bağlı bir izinden ibarettir. Şartlar özel veya genel olarak bulunmazsa caiz olmaz. Genel olarak kötüye kullanılırsa engellenir. Hz. Peygamber (s.a.) kızı Fatma'nın üzerine evlenmek isteyen Hz. Ali'ye engel olmuş, "Ya kızımı boşar veya üzerine evlenmekten vazgeçer" demiştir. "İzin verilen bir şeyi yasaklıyor musunuz?" sorusuna cevap olarak da "Hayır, genel olarak yasaklamıyorum, ama benim kızımın bu yüzden günaha girmesinden korkuyorum ve bu sebeple izin vermiyorum" demiştir. Bugün kocası üzerine evlenen hangi kadın bu yüzden günaha girmez, yapmaması gereken şeyleri yapmaz!

İslam kadının genel olarak dövülmesine izin vermiş değildir. Kur'an'da dövmeye izin veren âyet, "nüşûz" denilen bir durumla ilgilidir; dövme izni nüşuz şartına bağlıdır. Nüşûz ise kadının aile düzenine başkaldırması, hak ve ödevlere riayet etmemesi, ailenin namusuna leke getirmesi ve bunda da ısrar etmesi, alınan bütün tedbirlere rağmen yanlış yoldan dönmemesidir. Bu durumda bile Peygamberimiz (s.a.) kadınları dövmeyi hoş görmemiş, bu tedbirin kullanılmasına sıcak bakmamıştır.

Kadının çalışmasını engelleyen bir âyet veya hadis yoktur.

Diğer konular için benim "İslam'da Kadın ve Aile" isimli kitabıma bakılabilir.

Bazı zaman ve yerlerde kadına zulmedilmiş, ikinci sınıf insan muamelesi yapılmışsa bunun sebebi İslam değil, onu anlama ve uygulamada hataya düşen, kusurlu olan Müslümanlar'dır. Bugün İslam'ın hiçbir yasağını ihlal etmeden kızlarımızın ve kadınlarımızın okumaları, çalışmaları, iş kurmaları, çoluk çocuk sahibi olmaları, sosyal ve kültürel faaliyetlerde bulunmaları, tek kadın olarak evlenmeleri ve evli kalmaları mümkündür. Bunların bir kısmı şurada veya burada mümkün olmuyorsa, engel olan İslam değildir. Günümüzde Müslüman kadını inancına göre örtünerek okumaktan ve çalışmaktan mahrum eden İslam değil, Müslümanlar'ı yöneten idarecilerdir. Türkiye'de okuryazar olmayanların oranı kadınlarda yüzde 20, erkeklerde yüzde 5.4. Kız çocukların dörtte biri, ailesi uygun görmediği için eğitimini yarıda bırakıyor. Bu oran, ilkokulu bitirmemişlerde yüzde 36, bitirmişlerde yüzde 40. Kızlarımızın okuma oranlarının düşük olduğundan şikayet edenlere sormak gerekiyor: "Niçin örtünerek okumak isteyen kızlarımızı bundan mahrum ediyorsunuz? Bu haksız tutumunuzun okuma oranını düşüren sebeplerden biri olduğunu görmüyor musunuz? Belli bir inanca ve hayat tarzına karşı duyduğunuz nefret niçin sizin gözleriniz kör, kulaklarınızı (hatta vicdanlarınızı) sağır ediyor.

Kızlarımızın ve kadınlarımızın yeteri kadar çalışamadıklarından, milli üretime katkıda bulunamadıklarından şikayet edenlere sormak gerekiyor: "Niçin başlarını örterek çalışmak isteyenlere izin ve imkan vermiyorsunuz?"

Geçmişi karalamak yerine bugüne bakmak, bugün kadınlarımızın durumunu iyileştirmek için tedbir almak daha doğru değil midir? Bunu yapmak isteyenlere İslam'ın mani olduğundan kim söz edebilir?