Haram ve Helalin Temeli
Dinimizdeki haram ve helallerin temeli, bir şeyin faydali ve zararli olmasından önce o şeyin izin verlilip verilmediği ile alakalıdır. Gerçi izin verilen şeylerin bir çok faydasi elbette vardır, yaşaklanan şeylerin de bir çok zararı vardır. Ama bu fayda ve zararlar sadece birer hikmetidir, yoksa onun emredilmesinin veya yasaklanmasının hakiki sebebebi ve illeti değildir.
Mesela su, oruç tutmakla mükellef bir müslümana imsak iftar arasında oruçlu iken haramdır her ne kadar sıhhate faydalı, fıtri bir içecek olsa da…
Hem açlıktan ölmek üzere olan birisi başka yiyecek bulamadığı takdirde ölmeyecek kadar (sadece üç lokma) yemesine izin verilmiştir, bu helaldir; her ne kadar domuz etinin maddi manevi bir kısım zararları bulunsa da…
Demek ki İslamiyetteki haram ve helallerin temeli Cenab_ı Hakk’ın izin verip vermemesine bakıyor. Mülk O’nundur. O kendi mülkünü istediği gibi idare eder, dilediğini helal kılıp bize ikram eder, dilediğini de yasaklayıp nehyeder.
Dünya ve içindekiler bize ait değil ki sınırsız bir kullanma hakkımız olsun
Evet, içinde yaşadığımız şu dünya bize ait olmadığı gibi kira bile ödemiyoruz ki bize ait olmasa da bari hakiki bir kullanma hakkımız doğsun. Dünyayı ve içindekileri istifademize sunması tamamen O’nun ikramıdır. Evsahibinin misafirine ikramı tarzında… Demek hiç kimse bu dünyadan istifade hususunda hakiki hak sahibi değildir ve Allah’a karşı hak iddia ederek, bu dünyada her istediği şeyi yapma yetkisini kendinde göremez.
Evet, bütün ahlaksızlığın kaynağı olan “Hayat benimdir, istediğim gibi yaşarım!” “Mal benimdir, istediğim gibi kullanırım!” “Canım nasıl isterse, kafam nasıl eserse öyle yaparım!” tarzındaki dinsiz bir anlayış, iman ile taban tabana zıttır ve hiçbir müslüman bu anlayışta olamaz. Bu rezil analyışı hayat felesefesi haline getiren şu dünya misafirhanesindeki nezaketsiz misafirlerin kulakları çınlasın!
1 - Ehl-i Sünnete göre Cenab- ı Hak bir şeyi emrederse güzel olur, nehyederse çirkin olur. Gerçi emrettiği her şeyin aynı zamanda birçok faydası, haram kıldıklaının ise birçok zararı olmakla beraber, aslolan bu fayda ve zararlar değil, Cenab-ı Hakk’ın iradesidir. Irade-i ilahiye asıldır, eşyanın keyfiyeti ona tabidir.
2 - Mutezileye göre, bir şey zatında güzel ise Allah onu emreder, cirkinse yasaklar. Aslolan eşyanın keyfiyetidir. Eşyanın keyfiyeti asıl, irade-i ilahiye (haşa!) ona tabidir. Bundan, eşyanın keyfiyeti Allah’in iradesine yön veriyor gibi bir yanlış anlayış ortaya çıkıyor.
Mesela su, oruç tutmakla mükellef bir müslümana imsak iftar arasında oruçlu iken haramdır her ne kadar sıhhate faydalı, fıtri bir içecek olsa da…
Hem açlıktan ölmek üzere olan birisi başka yiyecek bulamadığı takdirde ölmeyecek kadar (sadece üç lokma) yemesine izin verilmiştir, bu helaldir; her ne kadar domuz etinin maddi manevi bir kısım zararları bulunsa da…
Demek ki İslamiyetteki haram ve helallerin temeli Cenab_ı Hakk’ın izin verip vermemesine bakıyor. Mülk O’nundur. O kendi mülkünü istediği gibi idare eder, dilediğini helal kılıp bize ikram eder, dilediğini de yasaklayıp nehyeder.
Dünya ve içindekiler bize ait değil ki sınırsız bir kullanma hakkımız olsun
Evet, içinde yaşadığımız şu dünya bize ait olmadığı gibi kira bile ödemiyoruz ki bize ait olmasa da bari hakiki bir kullanma hakkımız doğsun. Dünyayı ve içindekileri istifademize sunması tamamen O’nun ikramıdır. Evsahibinin misafirine ikramı tarzında… Demek hiç kimse bu dünyadan istifade hususunda hakiki hak sahibi değildir ve Allah’a karşı hak iddia ederek, bu dünyada her istediği şeyi yapma yetkisini kendinde göremez.
Evet, bütün ahlaksızlığın kaynağı olan “Hayat benimdir, istediğim gibi yaşarım!” “Mal benimdir, istediğim gibi kullanırım!” “Canım nasıl isterse, kafam nasıl eserse öyle yaparım!” tarzındaki dinsiz bir anlayış, iman ile taban tabana zıttır ve hiçbir müslüman bu anlayışta olamaz. Bu rezil analyışı hayat felesefesi haline getiren şu dünya misafirhanesindeki nezaketsiz misafirlerin kulakları çınlasın!
1 - Ehl-i Sünnete göre Cenab- ı Hak bir şeyi emrederse güzel olur, nehyederse çirkin olur. Gerçi emrettiği her şeyin aynı zamanda birçok faydası, haram kıldıklaının ise birçok zararı olmakla beraber, aslolan bu fayda ve zararlar değil, Cenab-ı Hakk’ın iradesidir. Irade-i ilahiye asıldır, eşyanın keyfiyeti ona tabidir.
2 - Mutezileye göre, bir şey zatında güzel ise Allah onu emreder, cirkinse yasaklar. Aslolan eşyanın keyfiyetidir. Eşyanın keyfiyeti asıl, irade-i ilahiye (haşa!) ona tabidir. Bundan, eşyanın keyfiyeti Allah’in iradesine yön veriyor gibi bir yanlış anlayış ortaya çıkıyor.
Konular
- Porno film izlemenin ibretlik sonu
- Yassıada'dan İmralı'ya son yolculuk: Adnan Menderes'in idamı
- Porno Filmde Oynayan Üniversiteli Kız
- Aşk Denilen Sahtekâr
- Flörtle Kirlenen Namus ve Hayaller...
- İhya Rüya Tabirleri
- Bİ YARDIM EDİN YA
- Adet Döneminde Namaz kılmanın ve Kuran okumanın hükmü
- Üniversite mezunu cahillerin yarışı… 6 Kasım 2014 yenisafak.com yazısı
- yardım
- yardım
- Evli bir kadını aldatmaya iten şeytanın vesveseleri
- Başörtüsünü bir araç olarak kullanmayınız!
- Kapalı kadın ile evlenirken dikkat edilmesi gerekenler
- Evlilik yasak, seks çağdaşlık
- istemden bosalma
- Sapıklar internet üzerinden peydahlanıyor
- Fuhuş çeteleri internete dadandı
- İnternetten darbe yapanların başka tuzakları
- Şu anki meşguliyetin geleceğini tayin edecek!
- Orospuya sponsor olmanın vebali var mıdır
- Evlilikte eşlerin ebced değeri nasıl bakılır
- Günümüzde Özellikle Genç Fidanlarımızın Çevresini Kuşatmış Şehvet Taarruz Kuvvetleri için Etkili Stratejiler
- İstanbul Sözleşmesi ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ..
- EŞCİNSELE SAYGI DUYAN MÜNAFIK BEYLER, CEHENNEME KADAR YOLUNUZ VAR.
- DUA İLE ALAY EDEN KIZ!
- Ahlaksız ve Pornocu Medyanın Sevmediği Kavramlar
- Toplumun Yüz Karası Ahlaksız Suikastçılar ve Kadın Düşmanları.
- KADIN CİNAYETLERİNDE SUÇLU ARAYANLAR!
- Kadın Hakları Havarilerinin Gerçek Yüzleri..