Diriliş'ten

Leo Tolstoy

Hayatta her birimiz bir işi yapmak için, bu işin yararlı, önemli olduğuna inanmak isteriz. Bu nedenle bir insanın durumu ne olursa olsun, toplumsal hayat hakkında üstleneceği düşünce, yapmakta olduğu işin önemli, yararlı olduğuna kendisini inandıracak biçimde olacaktır.

Örneğin biz, hırsızların, katillerin, casusların, kötü kadınların mesleklerini beğenmediklerini, bu yüzden utanç duyduklarını sanırız. Oysa iş hiç de öyle değildir. Kaderlerinin, işledikleri hatanın yönlendirmesiyle herhangi bir duruma düşen kişiler, bu durum ne denli aşağılatıcı olursa olsun, yaşam konusunda hemencecik yeni bir görüş ediniverirler. Böylece yeni durumları kendilerine çok yararlı çok saygıdeğer görünür.

Örneğin ustalıklarıyla övünen hırsızları, ahlaksızlıklarıyla övünen fahişeleri, zalimlikleriyle övünen katilleri görünce şaşırırız. Bu şaşkınlığı biz, bu insanların çevrelerinden olmadığımız için duyarız. Oysa bir bakıma onlara hak vermemiz gerekir. Gerçekten de, zenginler varlıklarından (yani vurgunlarından), güçlü insanlarda güçlerinden (yani zorbalıklarından) gurur duymazlar mı?