Hz. İsa (as) Ölmedi!

Bir kısım din alimi Hz. İsa'nın ölmediği ve ahir zamanda tekrar yer yüzüne geleceği konusunda mutabıkken, bazı din adamları da Kuran'da net delilleri olan bu gerçeğe muhalefet ederler. Oysa Allah pek çok ayette Hz. İsa'nın ölmediğini, onu Kendi katına aldığını, Hz. İsa'nın kıyamet saati için bir alamet olduğunu ve kitap ehlinden, ölmeden önce ona iman etmeyecek kimse kalmayacağını bildirmiştir. Şimdi ayetlerde geçen bu konuyu detaylıca ele alalım.

Kuran'da peygamberlerin ölümünün anlatıldığı ayetlerde, ölümü ifade eden kelimelerin Arapçası ''katale'' (öldürmek), ''mate'' (ölmek), '' el mevte'' (ölüm), ''haleke'' (helak olmak), ''salebe'' (asmak) şeklindedir. Hz. İsa'nın ölmediğinin bildirildiği Nisa Suresi 157. ayette Allah; ''...Oysa onu öldürmediler (ma katelehu) ve onu asmadılar (ma salebuhu). Ama onlara (onun) benzeri gösterildi.'' buyurmuştur. Yani kesin olarak ölümün gerçekleşmediği bu ayetten anlaşılmaktadır. Ancak bazı kişiler Ali İmran Suresi 55. ayette "Ey İsa, doğrusu seni Ben vefat ettireceğim (müteveffiyke), seni Kendime yükselteceğim (refiuke)'' ayetini delil göstererek Hz. İsa'nın vefat ettiğini ve vefat ettikten sonra Allah katına yükseldiğini iddia ederler.

Oysa ayette vefat ettirme olarak çevrilen kelime, tevaffa kökünden türemiş olan müteveffiyke kelimesidir. Kuran'da bu kelimenin geçtiği diğer ayetlere bakıldığında, anladığımız manada ölümü anlatmadığını görürüz. Örneğin Enam Suresi 60. ayette; ''Sizi geceleyin öldüren (uyutan) (teveffakum) ve gündüzün 'güç yetirip etkilemekte (yapıp kazanmakta) olduklarınızı' bilen, sonra adı konulmuş ecel doluncaya kadar onda sizi dirilten (uyandıran) O'dur. buyrulmuştur. Yine Zümer Suresi 42. ayette; ''Allah, ölecekleri (mevt) zaman canlarını alır; (tevaffa) ölmeyeni de uykusunda (bir tür ölüme sokar). (lem temut) Böylece, kendisi hakkında ölüm kararı (el mevte) verilmiş olanı(n ruhunu) tutar, öbürüsünü ise adı konulmuş bir ecele kadar salıverir.'' buyrulmuştur.

Ayetlerden anlaşıldığı gibi Allah uyuyan insanın canını alır. Ama hakkında ölüm kararı verilmemiş olanı eceli gelinceye kadar salıverir. Burada anladığımız manada ölmüş olmaz. Yani ruh, geçici bir süre bedenden ayrılıp farklı bir boyuta geçmiş demektir. Hz. İsa da ölmemiş, farklı bir boyuta, Allah katına yükselmiştir.

Kuran'da Hz. İsa dışındaki peygamberlerin ölümleri için, kesin ölümü ifade eden kelimeler kullanıldığını yazının başında açıklamıştım. Bu konuyu bir kaç örnekle anlatmak istiyorum.

Firavun dedi ki: "bırakın beni, Musa'yı öldüreyim (aktul) de o (gitsin) Rabbine yalvarıp-yakarsın..." (Mü'min Suresi, 26)

...peygamberleri haksız yere öldürmelerindendi... (yaktulune) (Bakara Suresi, 61)

Bu iki ayette geçen aktul ve yaktulune kelimeleri, ''katele -öldürmek'' fiilinden türemiştir.

Böylece onun (Süleymanın) ölümüne (el mevte) karar verdiğimiz zaman, ölümünü (el mevtihi), onlara, asasını yemekte olan bir ağaç kurdundan başkası haber vermedi... (Sebe Suresi, 14)

Yoksa siz, Yakub'un ölüm anında (el mevte), orada şahidler miydiniz? (Bakara Suresi, 133)

Mate, yani ölmek fiilinden türeyen bu kelimeler yine peygamberlerin ölümlerinin anlatıldığı ayetlerde geçmektedir.

Sonuç olarak ayetlerden de anlaşılıyor ki Hz. İsa ölmedi ve onu asmadılar. Allah Hz. İsa'yı tıpkı uyku halinde ruhumuzun boyut değiştirmesi gibi farklı bir boyuta, Kendi katına almıştır. Ve ahir zamanda tekrar yeryüzüne gelecektir.

(Bir sonraki yazımda, Hz. İsa as'ın tekrar yeryüzüne geleceğini Kuran'dan ayetlerle anlatacağım inşaAllah)

İbrahim Akın

Hz. İsa (as) Ölmedi! yorumları

  • Image Description
    günaha girmekten vazgeçin....
    27.08.2012

    Kur’an-ı Kerim’e göre İsa aleyhisselam canlı değildir, Allah onun canını almıştır:

    “Allah Teâlâ buyurmuştur ki: Ey İsa, seni vefat ettireceğim, seni kendime yükselteceğim, seni inkar edenlerden arındıracağım ve sana uyanları kıyamete kadar kafirlerden üstün kılacağım. Sonra dönüşünüz bana olacak. İşte o zaman ayrılığa düştüğünüz şeyler hakkında aranızda ben hükmedeceğim.” (Al-i İmran, 3/55 )

    “ (İsa der ki:) Ben onlara, ancak bana emrettiğini söyledim. Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a kuluk edin dedim. İçlerinde bulunduğum müddetçe onlar üzerine kontrolcü idim. Beni vefat ettirince artık onlar üzerine gözetleyici yalnız sen oldun. Sen herşeyi hakkıyla görensin.” (Maide, 5/117)

    Başka bir ayette ise Allah, peygamberi İsa’yı yahudilerin elinden kurtardığını bildirmiştir. Çünkü onlar onu çarmıha germek istiyorlardı.

    “ Ve Allah elçisi Meryem oğlu İsa’yı öldürdük demeleri yüzünden … Halbuki onlar onu ne öldürdüler, ne de astılar. Fakat (öldürdükleri) onlara İsa gibi gösterildi. Onun hakkında ihtilafa düşenler bundan dolayı tam bir kararsızlık içindedirler. Bu hususta zanna uymak dışında hiçbir bilgileri yoktur, ve kesin olarak onu öldürmediler. Bilakis Allah onu kendi katına yükseltmiştir. Allah büyük izzet ve hüküm sahibidir.” (Nisa, 4/157-158)

    İslam alimlerinin bir çoğu bu ayetteki “Allah onu kendi katına yükseltmiştir” ifadesine bakarak İsa aleyhisselamın ölmediğini ileri sürmüşlerdir. Onlara göre Allah, onu kudretiyle manevi semalardaki hususi mevkiine kaldırmış, kıyametten önce tekrar dünyaya gönderecektir. Halbuki yukarıda verilen ilk iki ayette Allah, İsa’nın öldüğünü açık bir şekilde bildirmiştir. Ayrıca ilk ayette de; “seni kendime yükselteceğim” ifadesi, “seni vefat ettireceğim” ifadesinden sonra geçmektedir: “ Seni vefat ettireceğim ve seni kendime yükselteceğim.”

    Bu ayetten anlaşıldığı gibi Allah, eceli gelince İsa aleyhisselamı vefat ettirmiş ve onun ruhunu kendi katına almıştır.

    İsa aleyhisselamın kıyametten önce tekrar dünyaya geleceğini bildiren hadisler bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi şöyledir:

    “Ruhum yed-i kudretinde olan Allah’a yemin ederim ki, Meryemin oğlu İsa, adil bir hakem olarak aranıza inecek, haçı kıracak, domuzu öldürecek, cizyeyi kaldıracak,

    İslamdan başka şeyi kabul etmeyecektir. Mal o kadar çok olacak ki, kimse dönüp de bakmayacaktır. Fakat bir secde, dünya ve dünyadaki her şeyden daha hayırlı olacaktır.” ( Buhari, Enbiya, 50; Müslim, İman, 71; Tirmizi, Fiten, 54)

    Bu ve bunun gibi hadisler incelendiğinde hepsinin ana teması şudur: İsa ve Mehdi gelecek, sıkıntı ve buhran içinde bocalayan müslümanları kurtaracaktır. Hatta başka bir hadiste: “Su kabı su ile dolduğu gibi, yeryüzü barışla dolacaktır. Din birliği de olacak, artık Allah’tan başkasına tapılmayacaktır.” (İbni Mace, Fiten, 33) idafesi geçmektedir.

    Dikkat edilirse, İsa aleyhisselamın dünyaya tekrar geldiğinde yapacağı söylenen domuzu öldürme, haçı kırma, gayri müslimlerden alınan cizyeyi kaldırma, herkesi müslüman yapma gibi şeylerin tek bir örneği dahi Kur’an’da yoktur. Ayrıca hiçbir peygamberin insanları zorla müslüman yapma görevi yoktur. Onların görevi sadece tebliğdir. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

    “Peygamberlere düşen sadece tebliğdir.” (Maide 5/99)

    “Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzündekilerin hepsi elbette iman ederlerdi. Sen, insanlara, inanıncaya kadar baskı mı yapacaksın?” (Yunus, 10/99)

    “Dinde zorlama olmaz [1]. Doğru ile eğri birbirinden iyice ayrılmıştır. Her kim azgınları tanımaz [2], Allah’a inanırsa, en sağlam kulpa yapışmış olur. Onun kopması imkansızdır. Allah işitir, bilir.” (Bakara, 2/256)

    Birçok İslam alimi, bu hadislerin sadece Kütüb-i Sitte (meşhur altı hadis kitabı)’de yer almalarını yeterli görmüşlerdir. Bu eserlerin müelliflerinin (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Nesai, Tirmizi, İbn Mace) otoriteleri, bu rivayetlerin eleştirilmesinin önünde doğal bir engel oluşturmuştur.

    Bu tür hadislerin senedleri sahih olsa bile, bu iddialar metin yönünden Kur’an ile uyuşmamaktadır. Çünkü Allah, Kur’an-ı Kerim’de peygamberlerin birer müjdeliyici ve uyarıcı olduklarını bildirmektedir:

    “Sen sadece bir uyarıcısın. Biz seni müjdeliyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Her millet içinde mutlaka bir uyarıcı bulunmuştur.” (Fatır, 35/23-24)

    “Eğer yüz çevirirlerse biz seni onların üzerine bekçi göndermedik. Sana düşen yalnız duyurmaktır..” (Şura, 42/48)

    “Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzündekilerin hepsi iman ederlerdi. O halde sen, inanmaları için insanları zorlayacak mısın?” (Yunus 10/99)

    İsa aleyhisselamın kıyametten önce geleceğine inanmak, bir inanç konusu yapılmıştır. Halbuki bunu iddia eden alimler, ahad haberle inanç belirlenemeyeceğini söylerler. İsa’nın geleceğini bildiren hadisler ahad haberlerdir.

    Sonuç olarak müslümanların “nasıl olsa İsa gelecek, dünyayı kurtaracak” şeklinde bir beklentiye son vermeleri ve var güçleri ile İslam için çalışmaları gerekmektedir. Çünkü, Allah Teâlâ şöyle buyurur:

    “Bir toplum, kendilerinde olanı değiştirmedikçe Allah, o topluma verdiğini değiştirmez.” (Ra’d 13/11)

    “Bilinsin ki; insan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur.” (Necm, 53/39)