İNKAR EDENLERİN CEHENNEMDE YAŞADIKLARI AŞAĞILANMA ve AZAPLAR
İnkar edenler, dünya hayatında yaptıklarının karşılığı olarak cehennemde sonsuza kadar kalacaklardır. Kendilerine yapılan uyarılara kulak tıkayan, ölümü ve ahireti düşünmeyerek, dünyaya sıkıca bağlanan inkarcılar için yaratılmış olan cehennem, o gün kendilerine tam bir sunuşla sunulur.
Ve o gün, cehennemi, inkâr edenlere tam bir sunuşla sunmuşuz. (Kehf Suresi - 100)
O’nun yedi kapısı vardır; onlardan her bir kapı için bir grup ayrılmıştır.”(Hicr Suresi 44). Her inkarcı, suçunun şiddetine uygun bir tabakaya yerleştirilir. Bu gerçek, bir ayette Rabbimiz tarafında şu şekilde bildirilmiştir:
(Allah) diyecek: "Cinlerden ve insanlardan sizden önce geçmiş ümmetlerle birlikte ateşe girin." Her bir ümmet girişinde kardeşini (kendi benzerini) lanetler. Nitekim hepsi birbiri ardınca orada toplanınca, en sonra yer alanlar, en önde gelenler için: "Rabbimiz, işte bunlar bizi saptırdı; öyleyse ateşten kat kat artırılmış bir azab ver diyecekler. (Allah da:) "Hepsi için kat kattır. Ancak siz bilmezsiniz" diyecek. (Araf Suresi - 38)
Cehennemde bulunan katların en altında yer alan bölüm, elbette ki en şiddetli acıların bulunduğu bölümdür. Dünyada iken, mümin olmadığı halde mümin taklidi yapan ve Allah’ın salih kulları ile mücadele edip onlara tuzaklar kuran, ikiyüzlü karaktere sahip münafıklar, cehennemin en alt tabakasında sonsuza kadar yaptıklarının cezasını çekerken, dünyadaki işbirlikçilerini de yanlarında bulamayacaklardır.
Gerçekten münafıklar, ateşin en alçak tabakasındadırlar. Onlara bir yardımcı bulamazsın. (Nisa Suresi, 145)
Dünyada iken çoğunluğun peşine takılıp, nasılsa cehennemde herkesi alacak kadar yer olmaz diyerek kendilerini avutan bu insanlar, ne büyük bir yanılgı içinde olduklarını anlayacaklardır. Çünkü cehennem, “Beşere delicesine susamıştır.” (Müddessir Suresi - 29). Nefret dolu ve inkar edenlere aç olan cehennem, çok sayıda inkarcı içine atıldığı halde “Daha fazlası var mı?” (Kaf Suresi -30) diyecektir.
Cehennemden içeri girdikleri andan itibaren kapılar inkarcıların üzerlerine kilitlenir. Artık sonsuza kadar yaşayacakları ve Allah’ın dilemesi dışında asla kurtulamayacakları acı dolu mekanlarında korku ve azabı tatmaya başlayacaklardır. Karşı karşıya kaldıkları azap ise, Kuran'da bildirildiğine göre "büyük bir azap" (Al-i İmran Suresi -176), "şiddetli bir azap" (Al-i İmran Suresi - 4) ve "acıklı bir azap"tır. (Al-i İmran Suresi -21).
Cehennem, Allah’ın kahredici (Kahhar), intikam alıcı (Muntakim) ve istediğini zorla yaptıran (Cebbar) sıfatlarının tecelli ettiği yerdir. İnkarcıların hiç yok olmayacakmış gibi sarıldığı dünya hayatı artık yok olmuştur. Cehennem ise sonsuza kadar devam edecektir. Cehennemde, dünyada iken yaşanan azapların, zorlukların, korkuların hepsinden daha şiddetli acılar vardır. İnsanın hayal dahi edemeyeceği kadar şiddetli olan bu acılar, hem fiziksel hem de psikolojik olarak inkar edenleri sarıp kuşatır. Sorumsuzca yaşadıkları dünya hayatında, bugünleri ile kavuşmayı unutan inkarcıların, artık kendileri de unutulmuş ve hiçbir yardımcıları olmadan ateşte sonsuza kadar barınmak zorunda kalmışlardır.
Denildi ki: "Bugününüzle karşılaşmayı unuttuğunuz gibi, biz de sizi bugün unutuyoruz. Barınma yeriniz ateştir. Ve sizin için hiç bir yardımcı yoktur." (Casiye Suresi – 33, 34)
İnkarcılar, kendileri için hazırlanan bu azapları bütün duyuları ile hissederler. Gözleri, daha önce hiç şahit olmadıkları kadar kötü şeylere şahit olur. Kulakları, sürekli olarak kemikleri çatırdatan inlemeleri, uğultu ve çığlıkları duyar. Dilleri, dayanılmaz tatları ve acıları tadar. Derileri ise tek bir noktası dahi eksik kalmadan yanar ve tarif edilemez acılar çeker. Ancak bütün bu yaşanan acılar sonunda ölüm yoktur. Aynı acıları tekrar tekrar yaşamaları için derileri sürekli yenilenir. Azapta en ufak bir hafifletilme sonsuza kadar mümkün değildir. Artık inkarcılar "sabretseler de birdir, sabretmeseler de". (Tur Suresi - 16) Bu konuyla ilgili ayetler şöyledir:
İşte bunlar, ahireti verip dünya hayatını satın alanlardır; bundan dolayı azabları hafifletilmez ve kendilerine yardım edilmez. (Bakara Suresi - 86)
Cehennem ehli, "cayır cayır yanmakta olan" (Mearic Suresi, 15), öfkeli, "alevleri kabardıkça kabaran" (Leyl Suresi, 14) ve "çılgınca yanan" (Furkan Suresi, 11) cehennem ateşinin içinde, dünyada iken değer verdikleri her şeyin ne kadar boş olduğunu anlayacaklardır. Önem verdikleri ve teşhir etmekten zevk aldıkları güzellikleri artık yok olmuştur. “Ateş, onların yüzlerini yalayarak yakar da onun içinde onlar, (etleri sıyrılmış olarak sırıtan) dişleriyle kalıverirler.” (Mü’minun Suresi - 104) Bununla karınları içinde olanlar ve derileri eritilmiş olur. (Hac Suresi - 20) Delicesine bağlandıkları dünya hayatında inkarcılar, her konuda olduğu gibi dış görünüşlerinde de Allah rızasını gözetmemişlerdir. Cehennemde ise ateşten elbiseler giyerek yapıp ettiklerinin karşılığını bir kez daha görürler.
Giyimleri katrandandır, yüzlerini ateş bürümektedir. (İbrahim Suresi - 50)
Bir saniye dahi dayanamayacağınız ateş veya kaynar su azabı, cehennemde sonsuza kadar aralıksız olarak sürecektir. Derilerinizin sürekli olarak yenilendiğini ve tekrar tekrar aynı acıyı hissederken, erimiş olan suratınızın sıyrılmış derileri arasında sırıtan dişlerinizle kaldığınızı hayal edin. Dünyada hiçbir şey, bu duruma düşmeye değmez. Ancak unutmamak gerekir ki, Allah rızasına uygun yaşamayan her insan bir gün bu azabı tadacaktır. Allah Kuran’da, uyarıldıklarında yüz çeviren bu insanların, kendilerine vaat edilen sonla karşılaştıkları zaman, bir kez daha dünyaya dönüp yaptıklarından başka salih amellerde bulunmak için yalvaracaklarından bahseder. Ayette inkarcılara, dünyada iken kendilerini uyaran geldiği ve öğüt alabilecek olanın öğüt alabileceği kadar bir ömür de verildiği hatırlatılır. Zalimler içinse bir yardımcı yoktur.
İçinde onlar (şöyle) çığlık atarlar: "Rabbimiz, bizi çıkar, yaptığımızdan başka salih bir amelde bulunalım." Size orda (dünyada), öğüt alabilecek olanın öğüt alabileceği kadar ömür vermedik mi? Size uyaran da gelmişti. Öyleyse (azabı) tadın; artık zalimler için bir yardımcı yoktur. (Fatır Suresi - 37)
Dünyada iken Allah’a ortak koştukları diğer konu, sürekli yığıp biriktirdikleri mal ve mülkleridir. Allah’a ait olan mülkü kendilerinin sanıp da bununla nefislerini doyuran bu insanlar cehennemde, yığıp biriktirdiklerini acı içinde tadacaklardır.
... Altını ve gümüşü biriktirip de Allah yolunda harcamayanlar... Onlara acı bir azabı müjdele. Bunların üzerlerinin cehennem ateşinde kızdırılacağı gün, onların alınları, böğürleri ve sırtları bunlarla dağlanacak (ve:) "İşte bu, kendiniz için yığıp-sakladıklarınızdır; yığıp-sakladıklarınızı tadın" (denilecek). (Tevbe Suresi – 34, 35)
Bütün bu aşağılanmalarının ve yaşadıkları rezilliğin tek sebebi, dünya hayatında Allah’ı unutup bütün zevkleri tüketmeleri dolayısıyladır. Allah’ı unutmanın karşılığı olarak hayvanlardan daha beter bir muamele göreceklerdir. Saçlarından tutulup yerlerde sürüklenecek, ayaklarından yakalanacak ve cehenneme atılacaklardır. Bu gerçeklerin anlatıldığı Kuran ayetleri şöyledir:
(Çünkü o gün) Suçlu-günahkarlar, simalarından tanınır da alınlarından ve ayaklarından yakalanırlar.” (Rahman Suresi -41)
Dünyada iken insana en çok sıkıntı veren ortamlar, dar, pis, karanlık ve sıcak ortamlardır. Güvenli olmayan karanlık ve dar sokaklarda tek başına gezemeyen insan, eğer inkarcı ise cehennemin dar ve karanlık mekanlarında tek başına gezerken başına gelecek her belayı defalarca yaşayacak ve her seferinde ilk kez yaşıyormuşçasına acı çekecektir.
Elleri boyunlarına bağlı olarak, sıkışık bir yerine atıldıkları zaman, orada yok oluşu isteyip-çağırırlar. Bugün bir yok oluşu çağırmayın, birçok (kere) yok oluşu isteyip-çağırın. (Furkan Suresi - 13, 14)
Dünyada en vahşi olanları dışında hayvanlara dahi zincir vurulmazken, inkarcıların hiç bükmedikleri kibirli boyunlarına demir halkalar ve ayaklarına zincirler geçirilir ve savunmasız bir halde ateşte tutuşturulurlar.
Boyunlarında demir-halkalar ve (ayaklarında) zincirler olduğu halde sürüklenecekler. Kaynar suyun içinde; sonra ateşte tutuşturulacaklar. Sonra onlara denilecek: "Sizin şirk koştuklarınız nerede?" (Mümin Suresi - 71, 73)
İnkarcılar, dünyada sahip oldukları bütün acizlikleri, kat kat artmış şekilde cehenemde de yaşayacaklardır. Acıkacaklar, susayacaklar ve uyumak isteyeceklerdir. Ancak dünyada iken iğrendikleri ve asla ağızlarına alamayacakları şeyler tek besinleri olacaktır. Tomurcukları şeytanın başlarına benzeyen zakkum ağacı ve darı dikenini yemek zorunda kalacaklardır. Yedikleri ise, “Pota gibi; karınlarda kaynar-durur;” (Duhan Suresi - 45) . Kendilerine bakan korkunç bir canlının kafasını andıran ağaçtan başka bir alternatifleri de olmayacaktır.
Nasıl, böyle bir konaklanma mı daha hayırlı yoksa zakkum ağacı mı? Doğrusu Biz, onu kafirler için bir fitne (bir imtihan konusu) kıldık. Şüphesiz o, 'çılgınca yanan ateşin' dibinde bitip çıkar. Onun tomurcukları, şeytanların başları gibidir. Artık gerçekten, ondan yiyecekler böylelikle karınlarını ondan dolduracaklar. (Saffat Suresi - 62, 66)
Susadıklarında içtikleri, kaynar su, irin ve kan olacaktır.
Orada ne serinlik tadacaklar ne bir içecek.Kaynar sudan ve irinden başka.(İşlediklerine Uygun olan bir ceza olarak (Nebe Suresi -24,25)
İrin ve kan karışımından başka bir yemek yoktur. Bunu da hata edenlerden başkası yemez. (Hakka Suresi - 35, 37)
Susuzluktan o kadar perişanlardır ki, bu iğrenç içecekler boğazlarından geçmese de içeceklerdir. Her defasında irin ve kanla boğulup acı çekerler ve her defasında yine ölmezler.
(Böylesinin) Önünde cehennem vardır ve (orada) irinli sudan içirilecektir. Yutkunmaya çabalayacak ve boğazından geçirmeyi başaramayacak, ona her yandan ölüm gelecek, oysa ölmeyecek de. Ardından daha katı bir azab olacak. (İbrahim Suresi, 16–17)
Bu çaresizlik içinde, azap ve pişmanlıklarını daha da artıran, cennet ehlini ve cennetin o muhteşem nimetlerini görürler. Bu arada, cennet ehlinden biraz kendilerine de nimet verilmesini isterler, ama bu boşuna bir yalvarıştır. Onların bu yakarışları Araf Suresi'nde şöyle haber verilmektedir:
Ateşin halkı cennet halkına seslenir: “Bize biraz sudan ya da Allah’ın size verdiği rızıktan aktarın.” Derler ki: “ Doğrusu Allah, bunları inkar edenlere haram (yasak) kılmıştır.” (Araf Suresi -50)
Uyumak istediklerinde ise yine ateşten bir yatak ve ateşten bir örtüleri olacaktır. Hiçbir zaman cehennemde rahat edebilecekleri bir ortamla karşılaşamayacaklardır. Elbette ki ne kadar çok isteseler de ateşten bir yatağın üzerinde ne uyuyabilecekler ne de dinlenebileceklerdir.
Onlar için cehennemden yataklar ve üstlerine örtüler vardır. Biz zulme sapanları işte böyle cezalandırırız. (A'raf Suresi -41)
Ayetlerden de anlaşıldığı gibi inkarcıların ölümü, ahirette dirilişi ve cehennem hayatları büyük azap ve aşağılanmalarla gerçekleşir. Hayatlarını üzerine kurdukları değerler, ölüm gelip çatınca kendilerinden uzaklaşıp gider. Güç ve onuru yanında aradıkları insanlar, yaşadıkları o güzel mekanlar, güzellikleri, makamları, gezip gördükleri yerler artık anlamsızdır. Bütün bu gerçekleri şuan öğrenmiş olan her insan, hiç vakit kaybetmeden tevbe etmeli ve Allah’ın dosdoğru yoluna girmelidir. Zira her an ölüm gelip çatabilir ve burada anlatılan bütün detaylarla yüzleşmek zorunda kalınabilir.
O inkar edenler Müslüman olmayı nice kereler dileyecekler. Onları bırak, yesinler, yararlansınlar ve onları (boş) emel oyalayadursun. İleride bileceklerdir. (Hicr Suresi - 2, 3)
Ve o gün, cehennemi, inkâr edenlere tam bir sunuşla sunmuşuz. (Kehf Suresi - 100)
O’nun yedi kapısı vardır; onlardan her bir kapı için bir grup ayrılmıştır.”(Hicr Suresi 44). Her inkarcı, suçunun şiddetine uygun bir tabakaya yerleştirilir. Bu gerçek, bir ayette Rabbimiz tarafında şu şekilde bildirilmiştir:
(Allah) diyecek: "Cinlerden ve insanlardan sizden önce geçmiş ümmetlerle birlikte ateşe girin." Her bir ümmet girişinde kardeşini (kendi benzerini) lanetler. Nitekim hepsi birbiri ardınca orada toplanınca, en sonra yer alanlar, en önde gelenler için: "Rabbimiz, işte bunlar bizi saptırdı; öyleyse ateşten kat kat artırılmış bir azab ver diyecekler. (Allah da:) "Hepsi için kat kattır. Ancak siz bilmezsiniz" diyecek. (Araf Suresi - 38)
Cehennemde bulunan katların en altında yer alan bölüm, elbette ki en şiddetli acıların bulunduğu bölümdür. Dünyada iken, mümin olmadığı halde mümin taklidi yapan ve Allah’ın salih kulları ile mücadele edip onlara tuzaklar kuran, ikiyüzlü karaktere sahip münafıklar, cehennemin en alt tabakasında sonsuza kadar yaptıklarının cezasını çekerken, dünyadaki işbirlikçilerini de yanlarında bulamayacaklardır.
Gerçekten münafıklar, ateşin en alçak tabakasındadırlar. Onlara bir yardımcı bulamazsın. (Nisa Suresi, 145)
Dünyada iken çoğunluğun peşine takılıp, nasılsa cehennemde herkesi alacak kadar yer olmaz diyerek kendilerini avutan bu insanlar, ne büyük bir yanılgı içinde olduklarını anlayacaklardır. Çünkü cehennem, “Beşere delicesine susamıştır.” (Müddessir Suresi - 29). Nefret dolu ve inkar edenlere aç olan cehennem, çok sayıda inkarcı içine atıldığı halde “Daha fazlası var mı?” (Kaf Suresi -30) diyecektir.
Cehennemden içeri girdikleri andan itibaren kapılar inkarcıların üzerlerine kilitlenir. Artık sonsuza kadar yaşayacakları ve Allah’ın dilemesi dışında asla kurtulamayacakları acı dolu mekanlarında korku ve azabı tatmaya başlayacaklardır. Karşı karşıya kaldıkları azap ise, Kuran'da bildirildiğine göre "büyük bir azap" (Al-i İmran Suresi -176), "şiddetli bir azap" (Al-i İmran Suresi - 4) ve "acıklı bir azap"tır. (Al-i İmran Suresi -21).
Cehennem, Allah’ın kahredici (Kahhar), intikam alıcı (Muntakim) ve istediğini zorla yaptıran (Cebbar) sıfatlarının tecelli ettiği yerdir. İnkarcıların hiç yok olmayacakmış gibi sarıldığı dünya hayatı artık yok olmuştur. Cehennem ise sonsuza kadar devam edecektir. Cehennemde, dünyada iken yaşanan azapların, zorlukların, korkuların hepsinden daha şiddetli acılar vardır. İnsanın hayal dahi edemeyeceği kadar şiddetli olan bu acılar, hem fiziksel hem de psikolojik olarak inkar edenleri sarıp kuşatır. Sorumsuzca yaşadıkları dünya hayatında, bugünleri ile kavuşmayı unutan inkarcıların, artık kendileri de unutulmuş ve hiçbir yardımcıları olmadan ateşte sonsuza kadar barınmak zorunda kalmışlardır.
Denildi ki: "Bugününüzle karşılaşmayı unuttuğunuz gibi, biz de sizi bugün unutuyoruz. Barınma yeriniz ateştir. Ve sizin için hiç bir yardımcı yoktur." (Casiye Suresi – 33, 34)
İnkarcılar, kendileri için hazırlanan bu azapları bütün duyuları ile hissederler. Gözleri, daha önce hiç şahit olmadıkları kadar kötü şeylere şahit olur. Kulakları, sürekli olarak kemikleri çatırdatan inlemeleri, uğultu ve çığlıkları duyar. Dilleri, dayanılmaz tatları ve acıları tadar. Derileri ise tek bir noktası dahi eksik kalmadan yanar ve tarif edilemez acılar çeker. Ancak bütün bu yaşanan acılar sonunda ölüm yoktur. Aynı acıları tekrar tekrar yaşamaları için derileri sürekli yenilenir. Azapta en ufak bir hafifletilme sonsuza kadar mümkün değildir. Artık inkarcılar "sabretseler de birdir, sabretmeseler de". (Tur Suresi - 16) Bu konuyla ilgili ayetler şöyledir:
İşte bunlar, ahireti verip dünya hayatını satın alanlardır; bundan dolayı azabları hafifletilmez ve kendilerine yardım edilmez. (Bakara Suresi - 86)
Cehennem ehli, "cayır cayır yanmakta olan" (Mearic Suresi, 15), öfkeli, "alevleri kabardıkça kabaran" (Leyl Suresi, 14) ve "çılgınca yanan" (Furkan Suresi, 11) cehennem ateşinin içinde, dünyada iken değer verdikleri her şeyin ne kadar boş olduğunu anlayacaklardır. Önem verdikleri ve teşhir etmekten zevk aldıkları güzellikleri artık yok olmuştur. “Ateş, onların yüzlerini yalayarak yakar da onun içinde onlar, (etleri sıyrılmış olarak sırıtan) dişleriyle kalıverirler.” (Mü’minun Suresi - 104) Bununla karınları içinde olanlar ve derileri eritilmiş olur. (Hac Suresi - 20) Delicesine bağlandıkları dünya hayatında inkarcılar, her konuda olduğu gibi dış görünüşlerinde de Allah rızasını gözetmemişlerdir. Cehennemde ise ateşten elbiseler giyerek yapıp ettiklerinin karşılığını bir kez daha görürler.
Giyimleri katrandandır, yüzlerini ateş bürümektedir. (İbrahim Suresi - 50)
Bir saniye dahi dayanamayacağınız ateş veya kaynar su azabı, cehennemde sonsuza kadar aralıksız olarak sürecektir. Derilerinizin sürekli olarak yenilendiğini ve tekrar tekrar aynı acıyı hissederken, erimiş olan suratınızın sıyrılmış derileri arasında sırıtan dişlerinizle kaldığınızı hayal edin. Dünyada hiçbir şey, bu duruma düşmeye değmez. Ancak unutmamak gerekir ki, Allah rızasına uygun yaşamayan her insan bir gün bu azabı tadacaktır. Allah Kuran’da, uyarıldıklarında yüz çeviren bu insanların, kendilerine vaat edilen sonla karşılaştıkları zaman, bir kez daha dünyaya dönüp yaptıklarından başka salih amellerde bulunmak için yalvaracaklarından bahseder. Ayette inkarcılara, dünyada iken kendilerini uyaran geldiği ve öğüt alabilecek olanın öğüt alabileceği kadar bir ömür de verildiği hatırlatılır. Zalimler içinse bir yardımcı yoktur.
İçinde onlar (şöyle) çığlık atarlar: "Rabbimiz, bizi çıkar, yaptığımızdan başka salih bir amelde bulunalım." Size orda (dünyada), öğüt alabilecek olanın öğüt alabileceği kadar ömür vermedik mi? Size uyaran da gelmişti. Öyleyse (azabı) tadın; artık zalimler için bir yardımcı yoktur. (Fatır Suresi - 37)
Dünyada iken Allah’a ortak koştukları diğer konu, sürekli yığıp biriktirdikleri mal ve mülkleridir. Allah’a ait olan mülkü kendilerinin sanıp da bununla nefislerini doyuran bu insanlar cehennemde, yığıp biriktirdiklerini acı içinde tadacaklardır.
... Altını ve gümüşü biriktirip de Allah yolunda harcamayanlar... Onlara acı bir azabı müjdele. Bunların üzerlerinin cehennem ateşinde kızdırılacağı gün, onların alınları, böğürleri ve sırtları bunlarla dağlanacak (ve:) "İşte bu, kendiniz için yığıp-sakladıklarınızdır; yığıp-sakladıklarınızı tadın" (denilecek). (Tevbe Suresi – 34, 35)
Bütün bu aşağılanmalarının ve yaşadıkları rezilliğin tek sebebi, dünya hayatında Allah’ı unutup bütün zevkleri tüketmeleri dolayısıyladır. Allah’ı unutmanın karşılığı olarak hayvanlardan daha beter bir muamele göreceklerdir. Saçlarından tutulup yerlerde sürüklenecek, ayaklarından yakalanacak ve cehenneme atılacaklardır. Bu gerçeklerin anlatıldığı Kuran ayetleri şöyledir:
(Çünkü o gün) Suçlu-günahkarlar, simalarından tanınır da alınlarından ve ayaklarından yakalanırlar.” (Rahman Suresi -41)
Dünyada iken insana en çok sıkıntı veren ortamlar, dar, pis, karanlık ve sıcak ortamlardır. Güvenli olmayan karanlık ve dar sokaklarda tek başına gezemeyen insan, eğer inkarcı ise cehennemin dar ve karanlık mekanlarında tek başına gezerken başına gelecek her belayı defalarca yaşayacak ve her seferinde ilk kez yaşıyormuşçasına acı çekecektir.
Elleri boyunlarına bağlı olarak, sıkışık bir yerine atıldıkları zaman, orada yok oluşu isteyip-çağırırlar. Bugün bir yok oluşu çağırmayın, birçok (kere) yok oluşu isteyip-çağırın. (Furkan Suresi - 13, 14)
Dünyada en vahşi olanları dışında hayvanlara dahi zincir vurulmazken, inkarcıların hiç bükmedikleri kibirli boyunlarına demir halkalar ve ayaklarına zincirler geçirilir ve savunmasız bir halde ateşte tutuşturulurlar.
Boyunlarında demir-halkalar ve (ayaklarında) zincirler olduğu halde sürüklenecekler. Kaynar suyun içinde; sonra ateşte tutuşturulacaklar. Sonra onlara denilecek: "Sizin şirk koştuklarınız nerede?" (Mümin Suresi - 71, 73)
İnkarcılar, dünyada sahip oldukları bütün acizlikleri, kat kat artmış şekilde cehenemde de yaşayacaklardır. Acıkacaklar, susayacaklar ve uyumak isteyeceklerdir. Ancak dünyada iken iğrendikleri ve asla ağızlarına alamayacakları şeyler tek besinleri olacaktır. Tomurcukları şeytanın başlarına benzeyen zakkum ağacı ve darı dikenini yemek zorunda kalacaklardır. Yedikleri ise, “Pota gibi; karınlarda kaynar-durur;” (Duhan Suresi - 45) . Kendilerine bakan korkunç bir canlının kafasını andıran ağaçtan başka bir alternatifleri de olmayacaktır.
Nasıl, böyle bir konaklanma mı daha hayırlı yoksa zakkum ağacı mı? Doğrusu Biz, onu kafirler için bir fitne (bir imtihan konusu) kıldık. Şüphesiz o, 'çılgınca yanan ateşin' dibinde bitip çıkar. Onun tomurcukları, şeytanların başları gibidir. Artık gerçekten, ondan yiyecekler böylelikle karınlarını ondan dolduracaklar. (Saffat Suresi - 62, 66)
Susadıklarında içtikleri, kaynar su, irin ve kan olacaktır.
Orada ne serinlik tadacaklar ne bir içecek.Kaynar sudan ve irinden başka.(İşlediklerine Uygun olan bir ceza olarak (Nebe Suresi -24,25)
İrin ve kan karışımından başka bir yemek yoktur. Bunu da hata edenlerden başkası yemez. (Hakka Suresi - 35, 37)
Susuzluktan o kadar perişanlardır ki, bu iğrenç içecekler boğazlarından geçmese de içeceklerdir. Her defasında irin ve kanla boğulup acı çekerler ve her defasında yine ölmezler.
(Böylesinin) Önünde cehennem vardır ve (orada) irinli sudan içirilecektir. Yutkunmaya çabalayacak ve boğazından geçirmeyi başaramayacak, ona her yandan ölüm gelecek, oysa ölmeyecek de. Ardından daha katı bir azab olacak. (İbrahim Suresi, 16–17)
Bu çaresizlik içinde, azap ve pişmanlıklarını daha da artıran, cennet ehlini ve cennetin o muhteşem nimetlerini görürler. Bu arada, cennet ehlinden biraz kendilerine de nimet verilmesini isterler, ama bu boşuna bir yalvarıştır. Onların bu yakarışları Araf Suresi'nde şöyle haber verilmektedir:
Ateşin halkı cennet halkına seslenir: “Bize biraz sudan ya da Allah’ın size verdiği rızıktan aktarın.” Derler ki: “ Doğrusu Allah, bunları inkar edenlere haram (yasak) kılmıştır.” (Araf Suresi -50)
Uyumak istediklerinde ise yine ateşten bir yatak ve ateşten bir örtüleri olacaktır. Hiçbir zaman cehennemde rahat edebilecekleri bir ortamla karşılaşamayacaklardır. Elbette ki ne kadar çok isteseler de ateşten bir yatağın üzerinde ne uyuyabilecekler ne de dinlenebileceklerdir.
Onlar için cehennemden yataklar ve üstlerine örtüler vardır. Biz zulme sapanları işte böyle cezalandırırız. (A'raf Suresi -41)
Ayetlerden de anlaşıldığı gibi inkarcıların ölümü, ahirette dirilişi ve cehennem hayatları büyük azap ve aşağılanmalarla gerçekleşir. Hayatlarını üzerine kurdukları değerler, ölüm gelip çatınca kendilerinden uzaklaşıp gider. Güç ve onuru yanında aradıkları insanlar, yaşadıkları o güzel mekanlar, güzellikleri, makamları, gezip gördükleri yerler artık anlamsızdır. Bütün bu gerçekleri şuan öğrenmiş olan her insan, hiç vakit kaybetmeden tevbe etmeli ve Allah’ın dosdoğru yoluna girmelidir. Zira her an ölüm gelip çatabilir ve burada anlatılan bütün detaylarla yüzleşmek zorunda kalınabilir.
O inkar edenler Müslüman olmayı nice kereler dileyecekler. Onları bırak, yesinler, yararlansınlar ve onları (boş) emel oyalayadursun. İleride bileceklerdir. (Hicr Suresi - 2, 3)
Konular
- Porno film izlemenin ibretlik sonu
- Yassıada'dan İmralı'ya son yolculuk: Adnan Menderes'in idamı
- Porno Filmde Oynayan Üniversiteli Kız
- Aşk Denilen Sahtekâr
- Flörtle Kirlenen Namus ve Hayaller...
- İhya Rüya Tabirleri
- Bİ YARDIM EDİN YA
- Adet Döneminde Namaz kılmanın ve Kuran okumanın hükmü
- Üniversite mezunu cahillerin yarışı… 6 Kasım 2014 yenisafak.com yazısı
- yardım
- yardım
- Evli bir kadını aldatmaya iten şeytanın vesveseleri
- Başörtüsünü bir araç olarak kullanmayınız!
- Kapalı kadın ile evlenirken dikkat edilmesi gerekenler
- Evlilik yasak, seks çağdaşlık
- istemden bosalma
- Sapıklar internet üzerinden peydahlanıyor
- Fuhuş çeteleri internete dadandı
- İnternetten darbe yapanların başka tuzakları
- Şu anki meşguliyetin geleceğini tayin edecek!
- Orospuya sponsor olmanın vebali var mıdır
- Evlilikte eşlerin ebced değeri nasıl bakılır
- Günümüzde Özellikle Genç Fidanlarımızın Çevresini Kuşatmış Şehvet Taarruz Kuvvetleri için Etkili Stratejiler
- İstanbul Sözleşmesi ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ..
- EŞCİNSELE SAYGI DUYAN MÜNAFIK BEYLER, CEHENNEME KADAR YOLUNUZ VAR.
- DUA İLE ALAY EDEN KIZ!
- Ahlaksız ve Pornocu Medyanın Sevmediği Kavramlar
- Toplumun Yüz Karası Ahlaksız Suikastçılar ve Kadın Düşmanları.
- KADIN CİNAYETLERİNDE SUÇLU ARAYANLAR!
- Kadın Hakları Havarilerinin Gerçek Yüzleri..