Küfrün Her Anı Acıdır
İnkarcı için dünya ve ahiret hayatının her anı acıdır. Fıtrat olarak Rabb'ini bilip tanımaya ve imana yatkın yaratılan insan, şeytanın telkinlerine ve nefsinin tutkularına aldandığı, dünya hayatının çekici süslerinin ardında hırsla koştuğu için sıkıntı içinde yaşar. Allah ona yakınken o yüz çevirir; bu yüzden henüz dünya hayatında azabı başlar.
Furkan Suresi'nde, “O, üzerinde bulunduğunuz şeyi elbette bilir ve O’na döndürülecekleri gün yaptıklarını kendilerine haber verilecektir. Allah her şeyi bilendir.” buyrulur. O'na döndürüldüğümüz gün, dünya hayatındaki tüm konuşmalarımızı, davranışlarımızı ve görüntülerimizi içine alan bir kitap verilir elimize. Bütün yapıp-ettiklerimiz bize gösterilir. O kitap küçük-büyük demeyip her şeyi sayıp döker.
İman edenlerin kitabı sağ ellerine, iman etmeyenlerin ise sol ellerine verilir. Kitabını sağ eline alan mutludur. Önünde ve sağ yanında ışık vardır. Cennet ehli olduğunu şiddetle umut eder. Zaten ölüm anında da canının ölüm melekleri tarafından güzellikle ve selamla alınmasından her şeyin zincirleme çok iyi gideceğini anlamıştır. İnsan ölüm anında canının yanacağını, korkacağını düşünür. Ancak Allah, ölüm şekli nasıl olursa olsun, iman sahibine bu duyguları hissettirmez. Çünkü imtihanı bitmiştir ve artık zorluk, sıkıntı ve çilenin bir gereği yoktur.
Ahirette de herhangi bir korku, ürperti, tedirginlik yaşamak iman sahibi için söz konusu değildir. Ancak küfrün, tam aksine yaşadığı her an sıkıntı, acı ve azaptır. Canının, yüzüne ve sırtına vurularak alınması ayrı bir acıdır, ahirete gidiş anı ayrı bir acıdır, cehennemin kenarında beklediği an ayrı bir acıdır, sürüklenerek ve aşağılanarak yüzükoyun azaba götürülmesi apayrı bir acıdır. Bundan sonra onu bekleyen ise yüreklere tırmanan, pişmanlık dolu sonsuz bir acı ve sonsuz bir azaptır.
Dünyada yaşanan hiçbir azap ve hiçbir acı, kapıları sonsuza kadar kilitlenmiş o mekândakiyle mukayese bile edilemez. Her hücresi acı duyar insanın. Azabı beş duyusuyla yaşar. Gözleri en iğrenç görüntüleri görür, kulakları en iğrenç sesleri işitir, burnu en iğrenç kokuları alır, dili en iğrenç tatları tadar, derisi kavurucu azabı hisseder. Yok olmayı ister ancak yok olmaz; ne ölü ne de diridir.
En büyük acı da azabın bitmeyecek olduğunu bilmesidir. Sonsuza kadar pişmanlıkla ve ümitsizce acıyı yaşayacak olmasıdır. Bu acının ne bir benzeri ne de çıkış için bir yol yoktur…
Furkan Suresi'nde, “O, üzerinde bulunduğunuz şeyi elbette bilir ve O’na döndürülecekleri gün yaptıklarını kendilerine haber verilecektir. Allah her şeyi bilendir.” buyrulur. O'na döndürüldüğümüz gün, dünya hayatındaki tüm konuşmalarımızı, davranışlarımızı ve görüntülerimizi içine alan bir kitap verilir elimize. Bütün yapıp-ettiklerimiz bize gösterilir. O kitap küçük-büyük demeyip her şeyi sayıp döker.
İman edenlerin kitabı sağ ellerine, iman etmeyenlerin ise sol ellerine verilir. Kitabını sağ eline alan mutludur. Önünde ve sağ yanında ışık vardır. Cennet ehli olduğunu şiddetle umut eder. Zaten ölüm anında da canının ölüm melekleri tarafından güzellikle ve selamla alınmasından her şeyin zincirleme çok iyi gideceğini anlamıştır. İnsan ölüm anında canının yanacağını, korkacağını düşünür. Ancak Allah, ölüm şekli nasıl olursa olsun, iman sahibine bu duyguları hissettirmez. Çünkü imtihanı bitmiştir ve artık zorluk, sıkıntı ve çilenin bir gereği yoktur.
Ahirette de herhangi bir korku, ürperti, tedirginlik yaşamak iman sahibi için söz konusu değildir. Ancak küfrün, tam aksine yaşadığı her an sıkıntı, acı ve azaptır. Canının, yüzüne ve sırtına vurularak alınması ayrı bir acıdır, ahirete gidiş anı ayrı bir acıdır, cehennemin kenarında beklediği an ayrı bir acıdır, sürüklenerek ve aşağılanarak yüzükoyun azaba götürülmesi apayrı bir acıdır. Bundan sonra onu bekleyen ise yüreklere tırmanan, pişmanlık dolu sonsuz bir acı ve sonsuz bir azaptır.
Dünyada yaşanan hiçbir azap ve hiçbir acı, kapıları sonsuza kadar kilitlenmiş o mekândakiyle mukayese bile edilemez. Her hücresi acı duyar insanın. Azabı beş duyusuyla yaşar. Gözleri en iğrenç görüntüleri görür, kulakları en iğrenç sesleri işitir, burnu en iğrenç kokuları alır, dili en iğrenç tatları tadar, derisi kavurucu azabı hisseder. Yok olmayı ister ancak yok olmaz; ne ölü ne de diridir.
En büyük acı da azabın bitmeyecek olduğunu bilmesidir. Sonsuza kadar pişmanlıkla ve ümitsizce acıyı yaşayacak olmasıdır. Bu acının ne bir benzeri ne de çıkış için bir yol yoktur…
Konular
- Porno film izlemenin ibretlik sonu
- Yassıada'dan İmralı'ya son yolculuk: Adnan Menderes'in idamı
- Porno Filmde Oynayan Üniversiteli Kız
- Aşk Denilen Sahtekâr
- Flörtle Kirlenen Namus ve Hayaller...
- İhya Rüya Tabirleri
- Bİ YARDIM EDİN YA
- Adet Döneminde Namaz kılmanın ve Kuran okumanın hükmü
- Üniversite mezunu cahillerin yarışı… 6 Kasım 2014 yenisafak.com yazısı
- yardım
- yardım
- Evli bir kadını aldatmaya iten şeytanın vesveseleri
- Başörtüsünü bir araç olarak kullanmayınız!
- Kapalı kadın ile evlenirken dikkat edilmesi gerekenler
- Evlilik yasak, seks çağdaşlık
- istemden bosalma
- Sapıklar internet üzerinden peydahlanıyor
- Fuhuş çeteleri internete dadandı
- İnternetten darbe yapanların başka tuzakları
- Şu anki meşguliyetin geleceğini tayin edecek!
- Orospuya sponsor olmanın vebali var mıdır
- Evlilikte eşlerin ebced değeri nasıl bakılır
- Günümüzde Özellikle Genç Fidanlarımızın Çevresini Kuşatmış Şehvet Taarruz Kuvvetleri için Etkili Stratejiler
- İstanbul Sözleşmesi ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ..
- EŞCİNSELE SAYGI DUYAN MÜNAFIK BEYLER, CEHENNEME KADAR YOLUNUZ VAR.
- DUA İLE ALAY EDEN KIZ!
- Ahlaksız ve Pornocu Medyanın Sevmediği Kavramlar
- Toplumun Yüz Karası Ahlaksız Suikastçılar ve Kadın Düşmanları.
- KADIN CİNAYETLERİNDE SUÇLU ARAYANLAR!
- Kadın Hakları Havarilerinin Gerçek Yüzleri..