YÜREĞİMDEKİ TARİFİ İMKANSIZ DOSTTA

YÜREĞİMDEKİ TARİFİ İMKANSIZ DOSTTA

Yüreğim ne kasırgalar geçirdi, ne boranlar kopardı dost dediklerinden dostum dediklerinden . Bu yüreğim nicelerini dost bildi, bâki dostu bilmeden, 'Onu' yüreğinin derinliklerinde hissedemeden.

Dilim bunları söylerken, gönlüm tarifi imkansız haykırışlarda, 'Seni' arayışta.
...
Dost dedikleri nasıl bir şeydir ki, benim serhad gibi yüreğimi birden sallandırdı. Dost dedikleri nasıl bir duyguyduki, gönlümü Hz.Yusuf (a.s)'un kuyuda tutsak olduğu zaman gibi yakarışta, o zaman gibi hüzünlü tâ ki Senin dostluğuna kavuşana kadar. Dost dedikleri aşk yüreğimde nasıl bir kordur ki, yüreğimi Mecnun'un yüreğinde yanan ateş gibi kor, o ateş gibi Sana muhtaç kılan.

Peki neydi insanı bu kadar duygu yoğunluğuna iten,insana şiirler yaztırtan? Ya da nasıl bir duyguydu ki Sana içten seslendiği vakit nemlenen gözleri yaşartan, yüreğimize manevi iklimler saçan?

Bunu nasıl anlatabilirim ki?

Çünkü bu diller lâl oldu. Seni anlatamamaktan, Seni Mecnun'un aradığı gibi arayamamaktan.

Ey yüreğimizdeki tarifi imkansız Dost!

Sana yöneldim, Sana haykırıyorum. Biliyorum Senin dostluğuna lâyık değilim amma ümitvârım. Dostluğunun limanındayım aç yelkenleri aç tâ dostluğuna geleyim.

N'olur beni dostluğuna kabul et.