Cehennemde Yanar Çıkarım Yanılgısı
Kuran ahlakı ile yaşamayan insanların kendilerini kandırma yöntemlerinden biri, cehennemde yanar çıkarım mantığıdır. Bu insanlar ölümden sonraki hayata inanırlar. Ancak böyle bir kanaate nasıl vardıkları bilinmez, cennet için kendilerini yeterli görürler.
Hataları varsa da, biraz yanıp çıkacaklarını ve sonunda yine cennette olacaklarını düşünürler. Çevrelerinde ve televizyonda izledikleri insanlarla kendilerini kıyasladıklarında, namaz kıldıklarını, oruç tuttuklarını, kalplerinin temiz olduğunu, dürüst ve iyi insan olduklarını düşünür ve bunların cennet için yeterli olduğunu zannederler. Oysa Kuran’da tarif edilen iyi insan, cahiliye toplumlarının iyi insan anlayışından çok farklıdır.
Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik değildir. Ama iyilik, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip-dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenler(in tutum ve davranışlarıdır). İşte bunlar, doğru olanlardır ve müttaki olanlar da bunlardır. (Bakara Suresi – 177)
Rabbimizin ayette bildirdiği gibi iyiliğin ilk şartı, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman etmektir. İnanmak ve iman etmek birbirlerinden çok farklı kavramlardır. İnsanın sadece diliyle Müslüman olduğunu ve inandığını söylemesi tek başına yeterli değildir. İman etmek, dil ile tasdik etmenin yanında Allah'ın dinini fiili olarak yaşamak ve yaşatmakla mümkün olur. Yüce Rabbimiz Kuran'da iman eden insanları şu özellikleriyle tarif etmiştir:
(Öyle) Adamlar ki, ne ticaret, ne alış-veriş onları Allah'ı zikretmekten, dosdoğru namazı kılmaktan ve zekatı vermekten 'tutkuya kaptırıp alıkoymaz'; onlar, kalplerin ve gözlerin inkılaba uğrayacağı (dehşetten allak bullak olacağı) günden korkarlar. (Nur Suresi -37)
Bu konuda Kuran'da yer alan bir diğer ayet ise şöyledir:
Mü'min olanlar, ancak o kimselerdir ki, onlar, Allah'a ve Resûlü'ne iman ettiler, sonra hiç bir kuşkuya kapılmadan Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad ettiler. İşte onlar, sadık (doğru) olanların ta kendileridir. (Hucurat Suresi -15)
Bir başka Kuran ayetinde ise Müslümanım demenin ve iman etmenin farklı olduğu şöyle anlatılmıştır:
Bedeviler, dedi ki: "İman ettik." De ki: "Siz iman etmediniz; ancak "İslam (müslüman veya teslim) olduk deyin. İman henüz kalplerinize girmiş değildir. Eğer Allah'a ve Resûlü'ne itaat ederseniz, O, sizin amellerinizden hiç bir şeyi eksiltmez. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir." (Hucurat Suresi -14)
Ben Müslümanım, inançlıyım demek belki iman etmenin ilk aşamasıdır ancak tek başına yeterli değildir. Allah’a inandığını söyleyip, ibadetler konusunda çekimser kalan ve yaptığı kadarını cennet için yeterli gören insanların durumu, ayette şu şekilde haber verilmiştir:
Ama iman edenler ve salih amellerde bulunanlar, onlara ecirlerini eksiksiz ödeyecek ve onlara kendi fazlından ekleyecektir de. Çekimser davrananlar ve büyüklenenler, onları acıklı bir azabla azablandıracaktır ve kendileri için Allah'tan başka bir (vekil) koruyucu dost ve yardımcı bulamayacaklardır. (Nisa Suresi -173)
İnsanın, cehennemde hatalarının cezasını çekip, ardından çıkacağını düşünerek içini rahatlatması, büyük bir gaflet içinde olduğunun en önemli göstergesidir. Allah’ın gücünü ve büyüklüğünü takdir edemeyen bu insanlar, bir an bile cehennem ortamını hayal etmedikleri için, biraz yanıp çıkmanın kolay olacağını zannederler.
Sonsuz ahiret hayatı, dünyada yaşadığımız ortalama altmış yılla kıyaslanmayacak kadar uzundur. Bunu bir örnekle anlatmak gerekirse; bir trilyon ve bir trilyonu çarpsanız, bunu bir trilyon kere yapsanız ve çıkan sonucu toplasanız, sonsuzluğun yanında yine sıfır olur. Sonsuzluk gibi uçsuz bucaksız bir zaman kavramı içinde insanın yanıp çıkacağını düşündüğü en kısa anın altmış yıl olduğunu farz edersek, bu düşünceye sahip insanların ne büyük bir gaflet içinde olduklarını daha iyi anlayabilirsiniz. İnsan, yanan bir mumun alevinde dahi elini birkaç saniyeden fazla tutamazken, cehennem ateşi ve azabına dayanabileceğini nasıl düşünebilir? Bütün bu düşünceler, şeytanın yanıltma taktiğinden başka bir şey değildir.
Ahirette, insanların sonsuz hayatını belirleyecek olan iyi ve kötü amelleri tartılacaktır. Bu tartı sonucunda iyi amelleri ağır olanlara kitapları sağ yanlarından verilecek ve sonsuz mekanları olan cennete gireceklerdir. Aynı şekilde kötü amelleri ağır olanlara kitapları sol yanlarından verilip, ebediyen kalacakları cehenneme sürüklenecekler ve kapılar üzerlerine bir daha açılmaksızın kilitlenecektir. Artık kimse için, Allah dilemedikçe sonsuza kadar bulunduğu yerden çıkış olmayacaktır.
Artık kimin tartısı ağır basarsa, işte onlar, kurtuluşa erenlerin ta kendileridir. (Mü'minun Suresi -102)
Kimin tartısı hafif gelirse, işte onlar da kendi nefislerini hüsrana uğratanlar, cehennemde de ebedi olarak kalacak olanlardır. (Mü'minun Suresi -103)
Kimse, cenneti hak ettiği ve cehennemde yanıp çıkacağı konusunda kendisini kandırmamalıdır. Allah’a boyun eğip teslim olmadığı ve Rabbimizi razı edemediği sürece hiç kimse cennetin kapılarından içeri giremeyecektir. Bunun imkansız olduğu, Rabbimiz tarafından şu şekilde bildirilmiştir:
Şüphesiz ayetlerimizi yalanlayanlar ve onlara karşı büyüklenenler, onlar için göğün kapıları açılmaz ve halat (ya da deve) iğnenin deliğinden geçinceye kadar cennete girmezler. Biz suçlu-günahkarları işte böyle cezalandırırız. (Araf Suresi -40)
Allah bir başka ayetinde, cehennemde sayılı gün kalıp çıkacağını zanneden insanların bu iftiralarının, dinleri konusunda kendilerini yanılgıya düşürdüğünü şu şekilde ifade etmiştir:
Bu, onların: "Ateş bize sayılı günler dışında kesinlikle dokunmayacak" demelerindendir. Onların bu iftiraları, dinleri konusunda kendilerini yanılgıya düşürmüştür.(Al-i İmran Suresi – 24)
Bu konuda Kuran'da yer alan bir diğer ayet ise şöyledir:
Dediler ki: "Sayılı günlerin dışında, ateş asla bize değmeyecektir." De ki: "Allah katından bir ahid mi aldınız? -ki Allah asla ahdinden dönmez- Yoksa Allah'a karşı bilmediğiniz bir şeyi mi söylüyorsunuz?" Hayır; kim bir kötülük işler de günahı kendisini kuşatırsa, (artık) onlar, ateşin halkıdırlar, orada süresiz kalacaklardır. İman edip salih amellerde bulunanlar ise cennet halkıdırlar, orada süresiz kalacaklardır. (Bakara Suresi -80, 82)
Bu insanların cehennemde yanıp çıkacaklarını düşünmelerindeki sebeplerden biri de, cehennemin büyüklüğünü hayal edemedikleri için, herkesi alamayacağını ve bu nedenle de cezasını çekenin çıkacağını zannetmeleridir. Cehennemin o kadar büyük olamayacağını düşünürken, nedense aynı şeyi cennet konusunda düşünmek akıllarına gelmez. Ancak çok önemli bir gerçek vardır ki Rabbimizin, “Sen şiddetle arzu etsen bile, insanların çoğu iman edecek değildir” (Yusuf Suresi – 103) ayetinde belirttiği gibi insanların çoğu iman etmeyecektir. Dolayısıyla, cehennemde bütün bu insanlara ve daha fazlasına da yer vardır. Bu gerçek bir ayette şöyle bildirilmiştir.
O gün cehenneme diyeceğiz: "Doldun mu?" O da: "Daha fazlası var mı?" diyecek. (Kaf Suresi -30)
Kendimizi ve amellerimizi yeterli görmeden, var gücümüzle ahiret için çaba sarf ederek Rabbimizi razı edebileceğimiz vesileler aramak dileğiyle…
İbrahim Akın
Hataları varsa da, biraz yanıp çıkacaklarını ve sonunda yine cennette olacaklarını düşünürler. Çevrelerinde ve televizyonda izledikleri insanlarla kendilerini kıyasladıklarında, namaz kıldıklarını, oruç tuttuklarını, kalplerinin temiz olduğunu, dürüst ve iyi insan olduklarını düşünür ve bunların cennet için yeterli olduğunu zannederler. Oysa Kuran’da tarif edilen iyi insan, cahiliye toplumlarının iyi insan anlayışından çok farklıdır.
Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik değildir. Ama iyilik, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip-dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenler(in tutum ve davranışlarıdır). İşte bunlar, doğru olanlardır ve müttaki olanlar da bunlardır. (Bakara Suresi – 177)
Rabbimizin ayette bildirdiği gibi iyiliğin ilk şartı, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman etmektir. İnanmak ve iman etmek birbirlerinden çok farklı kavramlardır. İnsanın sadece diliyle Müslüman olduğunu ve inandığını söylemesi tek başına yeterli değildir. İman etmek, dil ile tasdik etmenin yanında Allah'ın dinini fiili olarak yaşamak ve yaşatmakla mümkün olur. Yüce Rabbimiz Kuran'da iman eden insanları şu özellikleriyle tarif etmiştir:
(Öyle) Adamlar ki, ne ticaret, ne alış-veriş onları Allah'ı zikretmekten, dosdoğru namazı kılmaktan ve zekatı vermekten 'tutkuya kaptırıp alıkoymaz'; onlar, kalplerin ve gözlerin inkılaba uğrayacağı (dehşetten allak bullak olacağı) günden korkarlar. (Nur Suresi -37)
Bu konuda Kuran'da yer alan bir diğer ayet ise şöyledir:
Mü'min olanlar, ancak o kimselerdir ki, onlar, Allah'a ve Resûlü'ne iman ettiler, sonra hiç bir kuşkuya kapılmadan Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad ettiler. İşte onlar, sadık (doğru) olanların ta kendileridir. (Hucurat Suresi -15)
Bir başka Kuran ayetinde ise Müslümanım demenin ve iman etmenin farklı olduğu şöyle anlatılmıştır:
Bedeviler, dedi ki: "İman ettik." De ki: "Siz iman etmediniz; ancak "İslam (müslüman veya teslim) olduk deyin. İman henüz kalplerinize girmiş değildir. Eğer Allah'a ve Resûlü'ne itaat ederseniz, O, sizin amellerinizden hiç bir şeyi eksiltmez. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir." (Hucurat Suresi -14)
Ben Müslümanım, inançlıyım demek belki iman etmenin ilk aşamasıdır ancak tek başına yeterli değildir. Allah’a inandığını söyleyip, ibadetler konusunda çekimser kalan ve yaptığı kadarını cennet için yeterli gören insanların durumu, ayette şu şekilde haber verilmiştir:
Ama iman edenler ve salih amellerde bulunanlar, onlara ecirlerini eksiksiz ödeyecek ve onlara kendi fazlından ekleyecektir de. Çekimser davrananlar ve büyüklenenler, onları acıklı bir azabla azablandıracaktır ve kendileri için Allah'tan başka bir (vekil) koruyucu dost ve yardımcı bulamayacaklardır. (Nisa Suresi -173)
İnsanın, cehennemde hatalarının cezasını çekip, ardından çıkacağını düşünerek içini rahatlatması, büyük bir gaflet içinde olduğunun en önemli göstergesidir. Allah’ın gücünü ve büyüklüğünü takdir edemeyen bu insanlar, bir an bile cehennem ortamını hayal etmedikleri için, biraz yanıp çıkmanın kolay olacağını zannederler.
Sonsuz ahiret hayatı, dünyada yaşadığımız ortalama altmış yılla kıyaslanmayacak kadar uzundur. Bunu bir örnekle anlatmak gerekirse; bir trilyon ve bir trilyonu çarpsanız, bunu bir trilyon kere yapsanız ve çıkan sonucu toplasanız, sonsuzluğun yanında yine sıfır olur. Sonsuzluk gibi uçsuz bucaksız bir zaman kavramı içinde insanın yanıp çıkacağını düşündüğü en kısa anın altmış yıl olduğunu farz edersek, bu düşünceye sahip insanların ne büyük bir gaflet içinde olduklarını daha iyi anlayabilirsiniz. İnsan, yanan bir mumun alevinde dahi elini birkaç saniyeden fazla tutamazken, cehennem ateşi ve azabına dayanabileceğini nasıl düşünebilir? Bütün bu düşünceler, şeytanın yanıltma taktiğinden başka bir şey değildir.
Ahirette, insanların sonsuz hayatını belirleyecek olan iyi ve kötü amelleri tartılacaktır. Bu tartı sonucunda iyi amelleri ağır olanlara kitapları sağ yanlarından verilecek ve sonsuz mekanları olan cennete gireceklerdir. Aynı şekilde kötü amelleri ağır olanlara kitapları sol yanlarından verilip, ebediyen kalacakları cehenneme sürüklenecekler ve kapılar üzerlerine bir daha açılmaksızın kilitlenecektir. Artık kimse için, Allah dilemedikçe sonsuza kadar bulunduğu yerden çıkış olmayacaktır.
Artık kimin tartısı ağır basarsa, işte onlar, kurtuluşa erenlerin ta kendileridir. (Mü'minun Suresi -102)
Kimin tartısı hafif gelirse, işte onlar da kendi nefislerini hüsrana uğratanlar, cehennemde de ebedi olarak kalacak olanlardır. (Mü'minun Suresi -103)
Kimse, cenneti hak ettiği ve cehennemde yanıp çıkacağı konusunda kendisini kandırmamalıdır. Allah’a boyun eğip teslim olmadığı ve Rabbimizi razı edemediği sürece hiç kimse cennetin kapılarından içeri giremeyecektir. Bunun imkansız olduğu, Rabbimiz tarafından şu şekilde bildirilmiştir:
Şüphesiz ayetlerimizi yalanlayanlar ve onlara karşı büyüklenenler, onlar için göğün kapıları açılmaz ve halat (ya da deve) iğnenin deliğinden geçinceye kadar cennete girmezler. Biz suçlu-günahkarları işte böyle cezalandırırız. (Araf Suresi -40)
Allah bir başka ayetinde, cehennemde sayılı gün kalıp çıkacağını zanneden insanların bu iftiralarının, dinleri konusunda kendilerini yanılgıya düşürdüğünü şu şekilde ifade etmiştir:
Bu, onların: "Ateş bize sayılı günler dışında kesinlikle dokunmayacak" demelerindendir. Onların bu iftiraları, dinleri konusunda kendilerini yanılgıya düşürmüştür.(Al-i İmran Suresi – 24)
Bu konuda Kuran'da yer alan bir diğer ayet ise şöyledir:
Dediler ki: "Sayılı günlerin dışında, ateş asla bize değmeyecektir." De ki: "Allah katından bir ahid mi aldınız? -ki Allah asla ahdinden dönmez- Yoksa Allah'a karşı bilmediğiniz bir şeyi mi söylüyorsunuz?" Hayır; kim bir kötülük işler de günahı kendisini kuşatırsa, (artık) onlar, ateşin halkıdırlar, orada süresiz kalacaklardır. İman edip salih amellerde bulunanlar ise cennet halkıdırlar, orada süresiz kalacaklardır. (Bakara Suresi -80, 82)
Bu insanların cehennemde yanıp çıkacaklarını düşünmelerindeki sebeplerden biri de, cehennemin büyüklüğünü hayal edemedikleri için, herkesi alamayacağını ve bu nedenle de cezasını çekenin çıkacağını zannetmeleridir. Cehennemin o kadar büyük olamayacağını düşünürken, nedense aynı şeyi cennet konusunda düşünmek akıllarına gelmez. Ancak çok önemli bir gerçek vardır ki Rabbimizin, “Sen şiddetle arzu etsen bile, insanların çoğu iman edecek değildir” (Yusuf Suresi – 103) ayetinde belirttiği gibi insanların çoğu iman etmeyecektir. Dolayısıyla, cehennemde bütün bu insanlara ve daha fazlasına da yer vardır. Bu gerçek bir ayette şöyle bildirilmiştir.
O gün cehenneme diyeceğiz: "Doldun mu?" O da: "Daha fazlası var mı?" diyecek. (Kaf Suresi -30)
Kendimizi ve amellerimizi yeterli görmeden, var gücümüzle ahiret için çaba sarf ederek Rabbimizi razı edebileceğimiz vesileler aramak dileğiyle…
İbrahim Akın
Konular
- Porno film izlemenin ibretlik sonu
- Yassıada'dan İmralı'ya son yolculuk: Adnan Menderes'in idamı
- Porno Filmde Oynayan Üniversiteli Kız
- Aşk Denilen Sahtekâr
- Flörtle Kirlenen Namus ve Hayaller...
- İhya Rüya Tabirleri
- Bİ YARDIM EDİN YA
- Adet Döneminde Namaz kılmanın ve Kuran okumanın hükmü
- Üniversite mezunu cahillerin yarışı… 6 Kasım 2014 yenisafak.com yazısı
- yardım
- yardım
- Evli bir kadını aldatmaya iten şeytanın vesveseleri
- Başörtüsünü bir araç olarak kullanmayınız!
- Kapalı kadın ile evlenirken dikkat edilmesi gerekenler
- Evlilik yasak, seks çağdaşlık
- istemden bosalma
- Sapıklar internet üzerinden peydahlanıyor
- Fuhuş çeteleri internete dadandı
- İnternetten darbe yapanların başka tuzakları
- Şu anki meşguliyetin geleceğini tayin edecek!
- Orospuya sponsor olmanın vebali var mıdır
- Evlilikte eşlerin ebced değeri nasıl bakılır
- Günümüzde Özellikle Genç Fidanlarımızın Çevresini Kuşatmış Şehvet Taarruz Kuvvetleri için Etkili Stratejiler
- İstanbul Sözleşmesi ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ..
- EŞCİNSELE SAYGI DUYAN MÜNAFIK BEYLER, CEHENNEME KADAR YOLUNUZ VAR.
- DUA İLE ALAY EDEN KIZ!
- Ahlaksız ve Pornocu Medyanın Sevmediği Kavramlar
- Toplumun Yüz Karası Ahlaksız Suikastçılar ve Kadın Düşmanları.
- KADIN CİNAYETLERİNDE SUÇLU ARAYANLAR!
- Kadın Hakları Havarilerinin Gerçek Yüzleri..