"Haşyette melekleşenler"
Haşyette Melekleşenler
Dünyada korkanlar, ahirette korkudan emin olacaklardır. Onun içindir ki bir hadis-i kudside: 'İki emniyeti ve iki korkuyu bir arada toplamam' (1) buyurulmaktadır.
Bu mesele ile alakalı olarak Buhari ve Müslim'de Efendimiz tarafından şöyle bir hâdise nakledilir:
Geçmiş ümmetlerden birinde, ehlullah'tan (Allah'ın veli kulu) bir zât vefat edeceği zaman çocuklarına vasiyette bulunur ve 'Ben öldüğümde cesedimi yakın, külünü de savurun' der. Adam ölünce evlatları babalarının dediğini yaparlar. Cenab-ı Hakk bu kulu karşısına alır ve cesedini niçin yaktırdığını sorar. Kul: 'Senin korkundan Ya Rabb!' cevabını verir. Bunun üzerine Cenab-ı Hakk ona: 'Ben de seni afvettim' (2) karşılığında bulunur.
Hz. Muaviye (ra), Asr-ı Saadet'in en büyük siyasi dahilerinden birisidir. İstenmeyen pek çok hadiseye karışmıştır; ancak bu durumdan kendisi de memnun değildir.
Vefat edeceği an çocuklarını yanına çağırır. Kalbinin üzerinde sakladığı küçük bir keseyi çıkarır. İhtimamla açar. İçinde birkaç kıl ve birkaç tırnak vardır. Bunları çocuklarına gösterir ve şöyle der: 'Evlatlarım! Ben, Rasulü Ekrem (as) ile beraber bulundum. Ona sahabi olma şerefine erdim. Birgün traş olurken herkes gibi ben de yere dökülen mübarek kıllarından kapabildiğim kadar aldım. Tırnaklarını keseceği anı gözetledim ve yine onlardan bir kaçını alma imkanına sahip oldum. Ömrüm boyunca bunları mukaddes bir emanet olarak sakladım. Şimdi ölümüm yaklaştı. Uzuvlarım birbirine veda etmek üzere. Vücud viranesi yıkılıyor. Felek adım adım sûra yaklaşıyor. Arş-ı emânımdan sûr sesi gelmeye başladı. Size vasiyetim şudur: 'Beni kabrime koyarken bazı azalarımın üzerine bu mübarek kıl ve tırnaklardan yerleştirin. Öyle inanıyorum ki Rabbimin huzuruna bunlarla gidersem kurtulabilirim.' (3)
İşte her sahabinin endişe ve korkusu. Hz. Muaviye ki, onun devrinde nice ülkeler fethedildi. İslam ordusu İstanbul surlarına kadar dayandı. Kıbrıs o devrede İslam diyarı oldu. Türk'ün sahabisi diyebileceğimiz Ebu Eyyub el-Ensâri Hazretleri İstanbul'a onun devrinde geldi. Ancak o bütün bu olanlara bel bağlamıyordu. Şefaatını umduğu tek şey, Efendimiz'e ait mübarek tırnak ve tüylerin kendisiyle beraber bulunacak olmasıydı.
Bu bir anlayış meselesidir. Dinde yeri vardır-yoktur, burada onun münakaşasını yapacak değiliz. Belki bunlar şifreyi çözen davranışlardır. Rahmet, bu şifrenin çözülmesiyle ihtizaza gelecektir. Nitekim kendini yaktıran adam da şeriata göre amel etmiş değildir. Fakat onun korku ve endişe yüklü bu ameli kurtuluşuna sebebiyet vermiştir.
Melekler de melekleşmiş insanlar da 'haşyet' içindedirler. Çünkü onlar 'Allah'ı bilmekte ve O'nu tanımaktadırlar. Bu manaya işaret içindir ki Kur'an'da 'Allah'a karşı en çok haşyet içinde olanlar Allah'ın âlim kullarıdır.' (Fâtır, 35/28) buyurulmaktadır. Allah'ı bilen, elbette O'na karşı haşyet içinde olacaktır.
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Heysemi, Mecmau'z-Zevaid, 10/308; Ali el-Müttaki, Kenzü'l-Ummal, 3/141,709
[2] Buhari, Tevhid 35; Müslim, Tevbe 25,27
[3] İbn Esir, Üsdü'l-Gâbe, 4/433-436; İbn Hacer, İstîab, 3/473
Yorumlar Yeni Ekle RSS
Dünyada korkanlar, ahirette korkudan emin olacaklardır. Onun içindir ki bir hadis-i kudside: 'İki emniyeti ve iki korkuyu bir arada toplamam' (1) buyurulmaktadır.
Bu mesele ile alakalı olarak Buhari ve Müslim'de Efendimiz tarafından şöyle bir hâdise nakledilir:
Geçmiş ümmetlerden birinde, ehlullah'tan (Allah'ın veli kulu) bir zât vefat edeceği zaman çocuklarına vasiyette bulunur ve 'Ben öldüğümde cesedimi yakın, külünü de savurun' der. Adam ölünce evlatları babalarının dediğini yaparlar. Cenab-ı Hakk bu kulu karşısına alır ve cesedini niçin yaktırdığını sorar. Kul: 'Senin korkundan Ya Rabb!' cevabını verir. Bunun üzerine Cenab-ı Hakk ona: 'Ben de seni afvettim' (2) karşılığında bulunur.
Hz. Muaviye (ra), Asr-ı Saadet'in en büyük siyasi dahilerinden birisidir. İstenmeyen pek çok hadiseye karışmıştır; ancak bu durumdan kendisi de memnun değildir.
Vefat edeceği an çocuklarını yanına çağırır. Kalbinin üzerinde sakladığı küçük bir keseyi çıkarır. İhtimamla açar. İçinde birkaç kıl ve birkaç tırnak vardır. Bunları çocuklarına gösterir ve şöyle der: 'Evlatlarım! Ben, Rasulü Ekrem (as) ile beraber bulundum. Ona sahabi olma şerefine erdim. Birgün traş olurken herkes gibi ben de yere dökülen mübarek kıllarından kapabildiğim kadar aldım. Tırnaklarını keseceği anı gözetledim ve yine onlardan bir kaçını alma imkanına sahip oldum. Ömrüm boyunca bunları mukaddes bir emanet olarak sakladım. Şimdi ölümüm yaklaştı. Uzuvlarım birbirine veda etmek üzere. Vücud viranesi yıkılıyor. Felek adım adım sûra yaklaşıyor. Arş-ı emânımdan sûr sesi gelmeye başladı. Size vasiyetim şudur: 'Beni kabrime koyarken bazı azalarımın üzerine bu mübarek kıl ve tırnaklardan yerleştirin. Öyle inanıyorum ki Rabbimin huzuruna bunlarla gidersem kurtulabilirim.' (3)
İşte her sahabinin endişe ve korkusu. Hz. Muaviye ki, onun devrinde nice ülkeler fethedildi. İslam ordusu İstanbul surlarına kadar dayandı. Kıbrıs o devrede İslam diyarı oldu. Türk'ün sahabisi diyebileceğimiz Ebu Eyyub el-Ensâri Hazretleri İstanbul'a onun devrinde geldi. Ancak o bütün bu olanlara bel bağlamıyordu. Şefaatını umduğu tek şey, Efendimiz'e ait mübarek tırnak ve tüylerin kendisiyle beraber bulunacak olmasıydı.
Bu bir anlayış meselesidir. Dinde yeri vardır-yoktur, burada onun münakaşasını yapacak değiliz. Belki bunlar şifreyi çözen davranışlardır. Rahmet, bu şifrenin çözülmesiyle ihtizaza gelecektir. Nitekim kendini yaktıran adam da şeriata göre amel etmiş değildir. Fakat onun korku ve endişe yüklü bu ameli kurtuluşuna sebebiyet vermiştir.
Melekler de melekleşmiş insanlar da 'haşyet' içindedirler. Çünkü onlar 'Allah'ı bilmekte ve O'nu tanımaktadırlar. Bu manaya işaret içindir ki Kur'an'da 'Allah'a karşı en çok haşyet içinde olanlar Allah'ın âlim kullarıdır.' (Fâtır, 35/28) buyurulmaktadır. Allah'ı bilen, elbette O'na karşı haşyet içinde olacaktır.
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Heysemi, Mecmau'z-Zevaid, 10/308; Ali el-Müttaki, Kenzü'l-Ummal, 3/141,709
[2] Buhari, Tevhid 35; Müslim, Tevbe 25,27
[3] İbn Esir, Üsdü'l-Gâbe, 4/433-436; İbn Hacer, İstîab, 3/473
Yorumlar Yeni Ekle RSS
Konular
- Porno film izlemenin ibretlik sonu
- Yassıada'dan İmralı'ya son yolculuk: Adnan Menderes'in idamı
- Porno Filmde Oynayan Üniversiteli Kız
- Aşk Denilen Sahtekâr
- Flörtle Kirlenen Namus ve Hayaller...
- İhya Rüya Tabirleri
- Bİ YARDIM EDİN YA
- Adet Döneminde Namaz kılmanın ve Kuran okumanın hükmü
- Üniversite mezunu cahillerin yarışı… 6 Kasım 2014 yenisafak.com yazısı
- yardım
- yardım
- Evli bir kadını aldatmaya iten şeytanın vesveseleri
- Başörtüsünü bir araç olarak kullanmayınız!
- Kapalı kadın ile evlenirken dikkat edilmesi gerekenler
- Evlilik yasak, seks çağdaşlık
- istemden bosalma
- Sapıklar internet üzerinden peydahlanıyor
- Fuhuş çeteleri internete dadandı
- İnternetten darbe yapanların başka tuzakları
- Şu anki meşguliyetin geleceğini tayin edecek!
- Orospuya sponsor olmanın vebali var mıdır
- Evlilikte eşlerin ebced değeri nasıl bakılır
- Günümüzde Özellikle Genç Fidanlarımızın Çevresini Kuşatmış Şehvet Taarruz Kuvvetleri için Etkili Stratejiler
- İstanbul Sözleşmesi ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ..
- EŞCİNSELE SAYGI DUYAN MÜNAFIK BEYLER, CEHENNEME KADAR YOLUNUZ VAR.
- DUA İLE ALAY EDEN KIZ!
- Ahlaksız ve Pornocu Medyanın Sevmediği Kavramlar
- Toplumun Yüz Karası Ahlaksız Suikastçılar ve Kadın Düşmanları.
- KADIN CİNAYETLERİNDE SUÇLU ARAYANLAR!
- Kadın Hakları Havarilerinin Gerçek Yüzleri..