İNTERNET:Hem Aydınlık Hem Tılsımlı ve Karanlık Dünyaya Açılan Pencere...
Halden anlayan bir çok kişinin de yaşadığı gibi bilgisayar ve İnternet kullanımında olumsuz tespit ve görüşlerin çokluğu sizi şaşırtmasın! Çünkü hep beğendiğim şu özlü sözü burada nakletmek isterim: “Ateş, düştüğü yeri yakar!”
İnternet git gide ateşler ve bataklıklarla dolu bir ülke haline geldi!... Eğer ateş engellerini, tuzakları ve bataklığa düşmeden ‘Hazinelerin bulunduğu gizli ülke’ye yâni erdemliliğe başarıyla ulaşabilirseniz, sizi tebrik ederim! Çok zor…
Hem hayat yolunda hem internet yolculuğunda önce iyi niyet, sonra onu gerçekleştirmek ve tuzaklara düşmemek için güçlü bir irade gerekir! Kararsızlık, tereddüt ve kötüye ilk adım en büyük hata oluyor! Çünkü bataklığa bir adım atan, kolay kolay kendini kurtaramıyor ! Karanlık çekim etkisine ve girdaba karşı da insanın direnme ve rota değiştirme gücü olması gerekiyor.
İnternet bu güne kadar ki fotoğraf, dergi, televizyon gibi etkili yayınlardan daha büyük etkiye sahiptir. Hem aydınlık ufuklara hem de tılsımlı ve karanlık, bilinmeyenlerle dolu bir dünyaya açılan penceredir…
Bugüne kadar dünyada tavsiye verici milyonlarca kitap, filmler ve yaşanmış olaylar olmasına rağmen insan yine de dış görünüşe, hediyelere, göz kırpan bir güzele, yaldızlı, yalan ve güzel sözlere kanabiliyor. Kendini en uyanık sanan insanlar bile zayıf noktasından tuzağa düşebiliyor. Kimseyi kınamamak gerekiyor. Her zaman her şeye karşı tedbirli olmak lazım! Borç, hastalık ve ateşin küçüğü olmazmış! İlk kıvılcımda tedavisini yapmak gerekiyor, yoksa önlenemiyor! Allah korusun!
Acı çekmiş veya aldatılmış erkek veya kadınların birbirlerini, yanlışlığın çoğunu karşı tarafa atarak bir nevi suçluluktan kurtulmaya çalışması bizim hatalarımızı görmemize engel olmamalı! Aslında olumsuz olayları baştan itibaren sakin bir ortamda düşündüğümüzde yanlışlar sıralamasını kolayca yapabiliriz.
Kuran-ı Kerim’de Yüce Allah, hem erkeklere hem kadınlara, karşı cinsten yabancılara bakmamayı emrediyor. Halk arasında sadece hep erkeklerin kadınlara baktığı görüşü hakimdir. Sürekli bakmak tutkuyu ve aşkı doğurur.
Eskiden bir erkeğin beğendiği kadına kur yapması, ona ulaşmaya çalışması zordu. Bir sürü planlar, çekici hareketler yapması gerekiyordu. Ayrıca yabancı erkeğe olsun kadına olsun, yaklaşarak bir süre sohbet edebilmek veya dolaşmak zordu…Bulabilirse tenha bir yer bulmalı, kısa sürede az bir görüşmeyle yetinmek zorundaydı. Günümüzde internet bu kolaylığı sağladı; Karşınızdaki kişinin fotoğrafını görüyor, sesini duyuyor, fikir ve görüşlerini epeyce öğreniyorsunuz tabii ki doğruysa. Hatta hareketlerini video kamerada izleyebiliyorsunuz. Eğer gerçekten ticari veya kültürel alışveriş gibi nedenle iletişim kuruyorsanız kamerada görmek varlığını görme açısından geçerli bir yol.
Gelelim erkekler mi nefsine, şehvetine düşkün; yoksa kadınlar mı? Daha doğrusu hangisi daha fazla meyilli? Biz kadınlarda güzel görünme , beğenilme duygusu hakimdir. Dünya moda sektörü daha çok kadınlara yönelik çalışır. Kadınların, modası geçmiş bir elbiseyi giyebilmesi büyük cesaret ister. Çoğu zaman masum görünen genç kızlar, önüne bakarak yürüseler de hep bakılmak, gözlerin üzerinde olması nefsi açıdan çok hoşlarına gider. Bugün dindar kadınların çoğu bile kaşlarını almak haram olmasına rağmen kaş aldırırlar. Yüzlerine dikkat çekebilmek ve etkili olabilmek için makyaj yaparlar. Örtülü olmalarına rağmen çoğu kadın sade renkli ve desenli örtü yerine çekici renkler, sıcak renkler dediğimiz üstelik çiçekli örtüler giyerek adeta, “Gel, beni kokla!” anlamını verirler. Sonra da , “Ben bir şey yapmadım ki…” derler. Hele bir de koku sürünmüşse, mıknatıs etkisini siz düşünün. Halbuki Hz.Muhammed (a.s) ,kadının koku sürünerek dışarı çıkmasını yasaklamamış mıydı?
Ses konusunda yine Kur’an-ı Kerim’de Yüce Rabb, kadınlara edalı bir şekilde yabancı erkeklere konuşmamalarını çünkü kalbinde şehvetten kaynaklanan hastalık olan kimseye fitneye sebep olabileceğini buyurmamış mıydı? Kadın cilveli ve oynak davranırsa, o zaman bütün erkekler şehvetli bir şekilde etrafını sararlar ve avını parçalamak isteyen yabani hayvanlar gibi davranırlar!
Uluslar arası şirketlerin reklam metotlarında hala yalan ve kadın favori araç olarak kullanılmaktadır. Eskiden Göktürkler zamanında, Çinliler Türk prenslerini hediyeler ve güzel prenses ve genç kızlarla kandırmış! Kardeş kardeşi birbirine düşürerek, ülkelerini parçalamışlar. Tarih boyunca ne değişmiştir !? Bugün de moda sektöründe, güzellik yarışmalarında, sinema ve televizyon alanında, reklamlarda çekim aracı hep ‘kadın’ olmaktadır. Bu en etkili silahlarıdır! Derince bir düşünün şimdi; Korku filmlerinde bile nedense hep kötü, eli bıçaklı bir adam kadın banyodayken gelir…Öyle daha etkili oluyor çünkü. İki heyecanı birden yaşatıyorlar…
Sinema sektöründe olsun, müzik sektöründe olsun –moda zaten belli, ona değinmiyorum- çoğu patronlar, “Kızım, dekolte giyineceksin, şöyle göğüslerin kısmen açık olmalı, eteğin çok kısa olmalı!”, “Büyük davetlerde şeffaf (transparant) giyineceksin ki herkes çevrende susuz köpekler gibi dolansın!” anlamında telkinler veriyorlar. İşte metot hep aynıdır, sözü uzatmaya gerek yok. İnsanlar ve paralar, girdaba böyle akıyor!...
Televizyonun, sinemanın, internetin olumsuz etkilerinden kurtulabilirseniz, ‘siz güçlü iradeli büyük bir savaşçısınız’ , demektir. İnternetin kumar, şiddet, seks dolu dünyasına ilk adımı atmaz, ilk bakışı fırlatmaz, ilk elinizi uzatmazsanız, uyuşturucu etkisinden kurtulabilirsiniz! Uyuşturucu bağımlısı olmazsınız.
90*60*90 seksi bir afetin yıldırım çarpmasına gerçekten maruz kalmak istemiyorsanız, tarayıcınızın penceresini çok küçülterek, ön bilgi olarak bir ipucu alabilirsiniz. En iyisi, hemen zararlı web sitelerini filtreleyen programlardan birini hemen bilgisayarınıza kurmak.
İnsanın niyeti iyi bile olsa çevredeki kötüye sevk eden şartlar çok etkileyici ve önemlidir! Önce onların etkisinden kurtulmak, uzaklaşmak lâzım! Yani kötülükler ülkesine merak ederek meyletmemek gerekir! İrade alanında gerçekten iyi ve güzel olanı yapma niyeti varsa, Yüce Allah ve melekleri ve diğer Salihler bizi tutup, yolumuzu aydınlatacaktır!
İnternet gibi cazip bir pazar yanı başımızdayken evli çiftlerin birbirlerine karşı yapacakları en önemli görevler şunlardır:
Anormal derecede geçimsizlik yoksa, küçük hataları hoş görerek, sabrederek zamanla düzelmesini beklemektir. Katlanmak ve sabretmek, mutluluğun temel direklerinden. Hz. Mevlana , “Kusursuz dost arayan, dostsuz kalır.” Buyurmuş. Bunu göz önünde tutmak gerekiyor.
Bir diğeri. “Güzele 40 günde doyulur, güzel huyluya 40 yılda doyulmaz!” , gerçeğini hiç hatırdan çıkarmamalı. Ahlakımızı güzelleştirirsek, çirkin veya noksanlık zannederek kafa takılan vücut özelliklerimize üzülerek yıpranmayız. Allah (c.c.), her ruha uygun bir neden vermiş.
Ayrıca bu kadar güzellerin cirit attığı ortamda, eşler birbirine karşı çoğu zaman bakımlı, güler yüzlü ve cazip olmaya çalışmalıdır. Böylece erkekler, mankenlere, güzellik kraliçelerine gözü ve aklı takılı kalmasın!
Bir diğer en önemli davranışlardan; Daima iyiliksever ve yardımsever olmak, güzel meyve veren bir ağaçtır.
Son olarak da her zaman mümkün olmasa da eşe karşı ilgili olmak, onu dinlemek, arasıra sürprizler yapıp hediyeler almak, mümkün olan ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmak, küçük hatalarında ağır hakaretler yapmamak, değer verildiğini gösteren erdemli davranışlardandır. Eşler, ateşe karşı birbirini koruyan kalkan olmalıdır. Bahçede aniden ortaya çıkan tılsımlı yabani ata aşık olmamak gerekir; bilinen ve iyilikleri görülen hayat arkadaşına ve yoldaşa sahip çıkmak daha iyi !
Bendeniz, güvenlik ve koruma açısından maddi tedbirleri almakla beraber, daha çok manevi muhafızlara güveniyor ve çevremi şöyle hayal ediyorum: Önce Yüce Allah 360 derece her yönden bizi ve tüm evreni kuşatmış, görüp gözetmekte; sonra önümde Hz.Muhammed (a.s), Sağımda Hızır (a.s), solumda yol gösterici Kâmil Mürşid , arkamda okunan dualar nedeniyle eşlik eden Koruyucu Meleklerin arasında olarak onlara güveniyorum ! Tabii ki bizler suç ve günahları memnuniyetle ve güle oynaya işlemezsek !...Yoksa uyarılar gelir; belalar, musibetler, hastalıklar vb. Tabii ki duyarlı olanlara, gâfil kimselere işaretler, uyarılar vb. pek tesir etmez, taa ki ölüm meleği gelene kadar yâni bir nevi yıldırım çarpışı … Allah (c.c), utandırmasın! İyi insanlar, kardeşlerinin hatalarını gizlesinler ki Allah (c.c.) da, onların günahlarını örtsün !
Ruhunuz esenliğe ulaşsın…İyi dileklerle. Leylamary21 , 07 Şubat 2007
İNTERNET:Hem Aydınlık Hem Tılsımlı ve Karanlık Dünyaya Açılan Pencere... yorumları
Yagmur Öncesi
09.02.2007Güzel bir yazı ellerinize sağlık. İnternet başında yalnız kaldığında kendini unutan insan, gözlerini haramlara diktiğinde beyni uyuşan insan; işte o en büyük yanılgıya düşüyor: " Sürekli izlendiği, sürekli büyük ve yüce bir irade tarafından kontrol edildiği ve tek başına kaldığında aslında yalnız olmadığı" gerçeğinden uzaklaşıyor olabilir. Allah cümlemizi hatalara düşmekten ve hataları yinelemekten korusun.
------------------------------------------------------------
"Mevla bizi affede bayram o bayram olur, cürm-ü günahlar gide bayram o bayram olur."
Alvarlı Efe HazretleriAnlayış
09.02.2007"Çoğu zaman masum görünen genç kızlar, önüne bakarak yürüseler de hep bakılmak, gözlerin üzerinde olması nefsi açıdan çok hoşlarına gider. Bugün dindar kadınların çoğu bile kaşlarını almak haram olmasına rağmen kaş aldırırlar. Yüzlerine dikkat çekebilmek ve etkili olabilmek için makyaj yaparlar. Örtülü olmalarına rağmen çoğu kadın sade renkli ve desenli örtü yerine çekici renkler, sıcak renkler dediğimiz üstelik çiçekli örtüler giyerek adeta, “Gel, beni kokla!” anlamını verirler. Sonra da , “Ben bir şey yapmadım ki…” derler. Hele bir de koku sürünmüşse, mıknatıs etkisini siz düşünün. Halbuki Hz.Muhammed (a.s) ,kadının koku sürünerek dışarı çıkmasını yasaklamamış mıydı?"
Doğru... Bediüzzaman Hz'leri hakiki dindarlıktan bahseder.. Böyle gelenek/görenek belasına teslim olmuş, adet yerini bulsun hesabı, ihlassız, içtenliksiz, vicdansız, basiretsiz, mücahadesiz bir takım ritüeller mi dindarlık? Bu tipler ancak ahmak erkekleri kandırırlar, kandırıyorlar da...
Şu ana kadar bir kaç istisna dışında "geçek iffetli kadın" görmedim, hiç hüsn-ü zannım yoktur... Sakın yanlış anlaşılmasın; belki vardır ama ben görmedim. Ama az ama çok, ama çıplak ama örtülü, ama örtülü ama açıktan hiç görmedim... Ruhumda güven coşkusu uyandıran, hürmet hislerimi ayaklandıran mütevazi ve muhterem kadınları istisnalar dışında malesef, mateessüf görmedim!.. Hatta, dindar bir kız "ben de görmedim" demişti, hoş kendisi de öyleydi ya(Chat yapan, flört eden, erkeklerle lüzumlu lüzumsuz konuşan ve bakan, gerekli gereksiz çarşı pazar gezen ve hakiki tesettüre bürünmeyen kadınlara iffetlidir diyemiyoruz)...
Türbanlı, allı pullu, boyalı, gösterişli, flörtlü sahtekarlıklara lanet olsun, bizden uzak olsun!
Konular
- Porno film izlemenin ibretlik sonu
- Yassıada'dan İmralı'ya son yolculuk: Adnan Menderes'in idamı
- Porno Filmde Oynayan Üniversiteli Kız
- Aşk Denilen Sahtekâr
- Flörtle Kirlenen Namus ve Hayaller...
- İhya Rüya Tabirleri
- Bİ YARDIM EDİN YA
- Adet Döneminde Namaz kılmanın ve Kuran okumanın hükmü
- Üniversite mezunu cahillerin yarışı… 6 Kasım 2014 yenisafak.com yazısı
- yardım
- yardım
- Evli bir kadını aldatmaya iten şeytanın vesveseleri
- Başörtüsünü bir araç olarak kullanmayınız!
- Kapalı kadın ile evlenirken dikkat edilmesi gerekenler
- Evlilik yasak, seks çağdaşlık
- istemden bosalma
- Sapıklar internet üzerinden peydahlanıyor
- Fuhuş çeteleri internete dadandı
- İnternetten darbe yapanların başka tuzakları
- Şu anki meşguliyetin geleceğini tayin edecek!
- Orospuya sponsor olmanın vebali var mıdır
- Evlilikte eşlerin ebced değeri nasıl bakılır
- Günümüzde Özellikle Genç Fidanlarımızın Çevresini Kuşatmış Şehvet Taarruz Kuvvetleri için Etkili Stratejiler
- İstanbul Sözleşmesi ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ..
- EŞCİNSELE SAYGI DUYAN MÜNAFIK BEYLER, CEHENNEME KADAR YOLUNUZ VAR.
- DUA İLE ALAY EDEN KIZ!
- Ahlaksız ve Pornocu Medyanın Sevmediği Kavramlar
- Toplumun Yüz Karası Ahlaksız Suikastçılar ve Kadın Düşmanları.
- KADIN CİNAYETLERİNDE SUÇLU ARAYANLAR!
- Kadın Hakları Havarilerinin Gerçek Yüzleri..