Zina ile ilgili bazı sorulara cevaplar

www.sorularlaislamiyet.com dan alıntıdır.


zina eden birisinin evlenmesi
anonim
Toplam Soru Sayısı : 2298 Zina işleyen bir şahsın zina işleyen bir başka şahısla izdivacı ? Zina işleyen bir erkeğin bu cürmünü gizleyerek (yahut gizlemeden karşılıklı mutabakat sağlanarak) iffetli bir kadınla evlenmesi? Bu hususlarda detaylı bilgi almak istiyorum.
08-Ağustos-2006 - 18:09:56

Cevabımız

Değerli Kardeşimiz;

Nur suresi üçüncü ayet-i kerimede "zina yapan erkek, zina yapan kadınla ya da bir müşrik kadınla evlenir. zina yapan kadın da zina yapan bir erkekle ya da müşrik bir erkekle evlenir." buyurulmuştur. Peki yanlışlıkla bu yola sapmış birisi sonradan tevbe-i nasuh ile tevbe ederse durum ne olur?

Bu ayet ile ilgili açıklamaları Elmalı Merhumun Tefsirinden şöyle özetleyebiliriz. Önce farklı görüşleri verip, 7. maddede sonucu belirteceğiz:

1- Bazıları " bu ayette maksat, nikahın hükmünü açıklamak değil, zinanın kötülüğünü açıklamadır. Burada nikah çiftleşme manasındadır ve bu sebepten haramlık ta zinanın haramlığıdır" demişlerse de anlamsızdır. Çünkü Kur'an da nikah, hep akit "nikahlanma" manasına geldiğinden çiftleşme manası verilmesi doğru değildir. Bir de bu manaca ayetin hiçbir fayda ifade etmemiş olacağı gösterilmiştir.

2- Hz. Aişe (r.a) dan rivayet edilmiştir ki: "Bir erkek bir kadınla zina etse onu nikahlayamaz, bu ayette haramdır. O işe başladığında zina etmiş olur…" Ebu Hayyan tefsirinde: Ashab-ı kiramdan İbn-ü Mesud ve Bera b.Azib (r.anhüma) nin de görüşlerinin böyle olduğu bildirilmiştir.(1) Fakat buna karşılık Hz. Peygamber (sav)den bu konu sorulmuş "Evveli akılsızlık, ahiri nikahtır, haram, helali haramlaştırmaz." (2) buyurduğu nakledilmiştir. Ebu Bekr'i Sıdık, İbnü Ömer, İbnü Abbas ve Cabir'den ve Tavus, Said b. Müseyyeb, Cabir b. Zeyd, Ata, Hasen'den ve dört İmam'dan naklonunan görüşte caiz oluşudur. (3) Ancak Fahrür Razi tefsirinde zikredildiği üzere zina eden erkek ve zina eden kadının iffetli erkek ve iffetli kadın ile ve iffetli erkek ve iffetli kadının, zina eden erkek ve zina eden kadın ile evlenmesinin haram olması, Hz. Aişe ve İbnü Mes'ud gibi Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Ali'nin de mezhepleridir, (4)deniliyor.

3- Hasen'in görüşüne göre bu haramlık, belirli zina eden erkek ve zina eden kadın haklarındadır. Had cezası dediğimiz sopa vurulmuş zina eden erkek, ancak zina etmiş bir kadınla evlenebilir, Hz.Ali böylesinin nikahını reddetti diye, rivayet edilmiştir.

4- Bazıları bu hükmün Medine de İslam'ın başlangıcında gelmiş olup, daha sonra nesh edildiğini söylemişlerdir. Said b. Müseyyeb bu süredeki "Aranızdaki bekarları evlendirin." (Nûr 24/32) ve Nisa süresindeki "Size helal olan kadınlardan nikahlayın." (Nisa 4/3)ayetlerinin umumlarıyla birlikte neshedildiği rivayet edilmiş ve bu görüş yaygınlık kazanmıştır.(5) Mutezilen Cübbai de icma ile nesholunmuştur, demiş. Fakat Fahrür-Razi tefsirinde açıkladığı üzere araştırmacı alimler bu iki görüşün ikisinin de zayıf olduğunu anlatmışlardır. (6) Çünkü neshedenin icma olduğunu söylemek ise, icmanın nasih olmayacağı Fıkıh usülü ilminde sabittir. Bir de Ebu Bekir, Ömer, Ali gibi zatların muhalefetleri bulunan bir konuda icma sahih olamaz. Bu sebepten icma ile nesholunmuştur, demek doğru olmayacağı gibi mensuh olduğuna icma edilmiş demek te doğru değildir. Çünkü açıklandığı üzere aksi sabittir. Gerçi " ve enkihul eyame minkum" ve "fenkihu ma dabe lekum" emirleri geneldir. Fakat bunların da dinen bir engel bulunmayanlara ait olduğunda şüphe yoktur. Bundan dolayı diğer haramlar gibi buradaki haram kılınmanın da engellerden biri olması düşünülebilir.(7)

5- Abdullah b. Ömerden, İbnü Abbastan (r.anhüm) Mücahidden, Said b. Cübeyr'den ve yine Said b. Müseyeb'den gelen rivayetlere göre bu ayetin iniş sebebi şudur: Cahiliye devrinde fahişeleri işleten kirahaneler (Kerhaneler) kerhaneciler vardı. İslam geldiği vakit Medine de bunlardan Ümmü Mehzûl gibi meşhur karılarla, kapıları bayraklı, alametli dokuz kadar kerhane bulunuyordu. Bu karılar, bu kerhaneciler hep müşriklerden idi. İçlerinde servet edinmiş olanları vardı.İslamda zina haram olduğundan bu fahişelerden bazıları, yeni müslüman olmuş olan bazısına nikah teklif temiş ve kabul ederlerse nafakalarını taahhüt etmek istemiş, onlarda fakirlikleri ve ihtiyaç içinde bulunduklarından dolayı Resülullahtan izin istemişler, bunun üzerine bu ayet indirilmiş, o nikahın mü'minlere haram olduğu anlatılmıştır.

Bundan dolayı bazı tefsirciler bu haramlığın nüzul sebebi olanlara mahsus olduğunu zannetmişlerdir ki, "elif lamlar" ahd için demek olur. Gerçi karine tamam olduğu zaman hüküm, nüzul sebebine tahsis oluna bilir. Fakat burada hüküm, umumi sıfat üzerine gelmiş ve bu suretle haramlığa sebep olanların şahıslarında değil; ötede zinakarlık, beride iman vasıfları arasında zıtlıkta gösterilmiştir. Bu ise tamim, yani umumilik karinesidir. Öyle ki "lam" ahde yorumlansa bile, hükmün kıyas ile genelleştirilmesi zorunlu olacaktır. Bundan dolayı, nüzul sebebine mahsustur, diyenlerin muradı da bu haram kılmanın özellikle kerhane fahişeleri hakkında olduğunu söylemektir.

Ve bu fahişelerin belirgin özelliği ise zinayı helal kabul etme veya hafife alma demektir ki, küfürdür. İslamiyetin hakimiyeti ile o cahiliyet kalıntısı olan kerhaneler kalkmış ve had cezalarının konulması ve uygulanması İslam topraklarında artı öylelerinin ortaya çıkmasına meydan bırakmamış olduğu müddetçe, bunların nevi şahıslarına münhasır kalmış olmasından dolayı bu, onların şahıslarına mahsus kaldı, diyenler de olmuştur. Bununla beraber:

6- Tefsircilerin çoğunun açılamasına göre, bu haram kılma, zina edenleri nikahlamaktan müminleri sakındırıp korkutmak için mübalağa içindir. Çünkü diyorlar; zina damgası basılmış fasıkların peşine takılmak caiz değil, mahzurludur. Fasıklara benzemesine, töhmet mevkiinde bulunmasına, hakkında kötü lakırdılar edilmesine ve daha birçok bozgunculuğa sebeptir. Günahkarlar topluluğunda oturmakta bile günahlar işlemeye maruz kalmak tehlikesi ne kadar çoktur! Artık zina eden kadınlar, kahpelerle evlenmek nasıl olur? " Aranızdaki bekarları, kölelerinizden ve cariyelerinizden iyi olanları evlendirin" (Nur, 24/32) emrindeki "salah" "iyi olanlar" kaydında da bu manaya dikkat çekilmiştir.Ancak bir mümin, kaçınılması gereken böyle haram bir nikahı -faraza- yapmış olsa o nikah nikah olur mu? Yoksa o da bir zinamı olur?

7- Şimdi bunu özetlemekle ayetin manasını tesbit edelim: Burada üç kısım vardır: Müşrikler, zinayı helal kabul edip hafife alanlar, bir de böyle olmayanlar.

BİRİNCİSİ: Herhangi bir mümin erkeğin veya mümin kadının, şirk koşan bir kadın veya şirk koşan bir erkekle nikahı sahih olmaz, kesinlikle haramdır, o bir zina olur.

İKİNCİSİ: Zina eden erkek ve zina eden kadın, ayetin nuzul sebebi olan kerhaneciler ve sermaye olarak kullandıkları kadınlar gibi zinayı helal gören veya zinayı hafife alan takımdan ise, haramlığı nass ile benimsenmiş olanı helal kabul etme veya hafife alma küfür olduğu için, bunlar müşrik hükmünde olduklarından, nikahları nikah olmaz, kesinlikle haramdır, müşrik nikahı gibidir.Onun için ayette zina eden erkek ve kadın, müşrik erkek ve kadına denk tutulmuş, "Bu müminlere haram kılınmıştır" buyurulmuştur. Ayet bu iki kısmın nikahının haram oluşuna delildir. Ancak gerçekten tövbe etmiş olanlar başkadır.

ÜÇÜNCÜSÜ: Helal sayma veya hafife alma gibi küfür delili olmayarak zinası tesbit olunmuş, önceden de başından hiç nikah geçmemiş ise, iffet sahibi müminlerin bunları nikahlamaları tahrimen mekruh, fakat nikahları sahih olur. ayetin tahriminin bu kısmı içine aldığı hususunda bir çeşit şüphe vardır. Onun için içtihada yol açmıştır. İşte zikredilen ihtilaf, bu kısım hakkındadır. Yalnız Hz. Aişe ve İbnü Mesud ve Bera b. Azib hiçbirisinde nikahlanmayı uygun bulmamış, bu kısmın haramlığını da diğer iki kısım derecesinde tutmuşlardır.

Özetle söylemek gerkirse Zinayı helal sayanlar ancak zina eden biriyle evlenmelidir. Zinanın haram olduğunu kabul edip nefsini uyarak zina eden bir müminin zina etmeyen birisiyle evlenmesi helaldir. Ayrıca içten ve samimi yapılan tövbeler inşallah kabul edilir.

(1)Ebu Hayan a.g.c. VI, 430
(2) Alûsi a.g.c. XVIII, 88.
(3) Kurtubi, el-Camiu li Ahkami'l- Kur'an, XII, 169; Süyuti, ed-Durrul-Mansur,VI,126-130.
(4)Fahrü'r Razi, a.g.c.XXIII, 151.
(5) Alusi Ruhul Meani IX, 87
(6) Fahrür Razi a.g.e. XXIII,152
(7) Suyuti, ed durul Mansur,VI, 128, 130.

Selam ve dua ile...

Editör
www.sorularlaislamiyet.com

acizz ÜÇÜNCÜSÜ: Helal sayma veya hafife alma gibi küfür delili olmayarak zinası tesbit olunmuş, önceden de başından hiç nikah geçmemiş ise, iffet sahibi müminlerin bunları nikahlamaları tahrimen mekruh, fakat nikahları sahih olur...Denirken " önceden de basından hiç nikah geçmemiş" şartı biraz daha acılabilirmi?(Zinayı helal saymadan vede hafife almaksızın nefsine uayarak buna dahil olmus ve tövbe etmiş Dul bir kadınla sahih nikah edilemiyeceği mi anlamına geliyor?)

Cevabımız

Değerli Kardeşimiz;

Burada kendileriyle evlenmenin haram ya da tahrimen mekruh olduğu kast edilen kadınlar, isteyerek ve meslek edinerek bu işi yapanlar hakkındadır. yoksa, nefsine uyarak zinayı işleyen ve bundan ciddi manada muzdarip olup tevbe edenler ile evlenmek caizdir.

Özetle söylemek gerkirse Zinayı helal sayanlar ancak zina eden biriyle evlenmelidir. Zinanın haram olduğunu kabul edip nefsini uyarak zina eden bir müminin zina etmeyen birisiyle evlenmesi helaldir. Ayrıca içten ve samimi yapılan tövbeler inşallah kabul edilir.


Selam ve dua ile...

Editör
www.sorularlaislamiyet.com

hayata Allah'ım affetsin bizleri maalesef bu hatayı bu ayetin varlığından bi haberken yaptım fakat daha önce danıştığım birisi dini konularda epey araştırma yapmış ve hakikaten dinine sahip birisidir. o bu konuda hocaların fetva vermekten kaçındığı ve tövbe edilse bile kesilen cezayı çekmek zorunda olduğunu söylemişti ben şu an evlilikle burun burunayım ve ayeti duyduğumdan beri korku ve kaygı içindeyim çünkü talip olduğum kişi kurs terbiyesi gömüş dini bilgileri fazlaca olan bir kişi korkum bu izdivaç helal mı olur yoksa haram mı aydınlatırsanız çok müteşekkir kalırım.

Cevabımız

Değerli Kardeşimiz;

Başta da açıklandığı gibi bu konudaki hükümler 7 maddede özetlendi. Özellikle 7. maddeyi tekrar okumanızı rica ederiz.

Buna göre zinayı haram bilen ve onu hafife almayan bir müslüman zina etse bile, zina etmeyen bir kadınla evlense helal olur.

Zina meselesinin hükmü İslam Dininde açıktır. Suçunu ikrar eden veya dört şahidi bulunan birisi hakkında karar verilir. Şayet bu insan evli ise recm cezası, yoksa bekar bir insan için verilecek karar recm değildir, yüz değnek sopa vurulur.

Fakat hem kendisi suçunu açık bir şekilde itiraf etmemiş veya yaptığı bu fiili kimse görüp şikayet etmemiş ise bu insanın yapacağı tek şey günahından dolayı pişmanlık gösterip bir daha yapmamak üzere tövbe etmektir.

Ayrıca böyle bir suç işleyen kimse suçunu itiraf etse bile şu anda bunun cezasını uygulayacak bir merci yoktur. Geriye iki şey kalıyor. Biri kul hakkıdır. Varsa helalleşmek gerekir. Diğeri de Allah hakkı için tövbe, istiğfar etmek ve bir daha o günaha girmemektir.

İnsan hem iyilik hem de kötülük yapmaya uygun yaratılmıştır. Onun için zaman zaman isteyerek veya istemeyerek günahlara girebiliyor. Bu konuda Kur’anı Kerim de, “Allah, kendisine şirk koşulmasının dışındaki istediği kimselerin bütün günahlarını bağışlar.(Nisa Süresi,48;116)” buyurarak hangi günah olursa olsun affedebileceğini bildirmektedir.

Kitaplarımız da canı gönülden yapılan tövbenin Allah tarafından kabul edileceği ifade edilir. Nitekim Allah’u Teala, “Ey iman edenler, nasuh tövbe ile tövbe edin ki Allah da sizin kabahatlerinizi affetsin ve altlarından ırmaklar akan cennetlerine koysun.” (Tahrim Suresi,8) buyurarak yapılan tövbelerin kabul edileceğini beyan eder. Ayette geçen nasuh tövbe ise şöyledir:

1-Allah’a karşı günah işlediğini bilerek, bu günahtan dolayı Allah’a sığınmak ve pişman olmak.
2-Bu suçu işlediği için üzülmek, Yaratıcıya karşı böyle bir günah işlediğinden dolayı vicdanen rahatsız olmak.
3-Bir daha böyle bir suça dönmeyeceğine dair bir karar içerisinde olmak.
4-Kul hakkını ilgilendiriyorsa onunla helalleşmek.

Bir hadiste Peygamberimiz şöyle buyurmuş. Nasuh tövbe şudur:
-Günahlara pişmanlık.
-Farz ibadetleri yapmak.
-Zulüm ve düşmanlık yapmamak.
-Kırgın ve küskünlerle barışmak.
-Bir daha o günaha dönmemek üzere karar vermek.

İnşallah bu şartları yerine getirirsek Allah’ın tövbelerimizi kabul edeceğinden ümitli oluruz.

Ancak insan her zaman korku ve ümit içerisinde olmalı. Ne ibadetlerimize güvenip övünebiliriz. Ne de günahlarımızdan ümitsizliğe düşebiliriz. Ben çok iyiyim, bu işi hallettim demek ne kadar yanlışsa; ben bittim, beni Allah kabul etmez demek de o kadar yanlıştır. Ayrıca, suçunu anlayıp tövbe edip, Allah’a sığınmak da büyük bir ibadettir.

Selam ve dua ile...

Editör
www.sorularlaislamiyet.com

Zina eden kimse tövbe etse bağışlanır mı?
anonim
Toplam Soru Sayısı : 2298 Çok fazla zina yapan bir insan sonra tövbe edip af dilersen doğru yolu bulursa af olunurmu mu?
28-Ağustos-2006 - 15:34:44

Cevabımız

Değerli Kardeşimiz;

Zina meselesinin hükmü İslam Dininde açıktır. Suçunu ikrar eden veya dört şahidi bulunan birisi hakkında karar verilir. Şayet bu insan evli ise recm cezası, yoksa bekar bir insan için verilecek karar recm değildir, yüz değnek sopa vurulur.

Fakat hem kendisi suçunu açık bir şekilde itiraf edip ceza istemeyen veya yaptığı bu fiili kimse görüp şikayet etmemiş ise bu insanın yapacağı tek şey günahından dolayı pişmanlık gösterip bir daha yapmamak üzere tövbe etmektir.

Ayrıca böyle bir suç işleyen kimse suçunu itiraf etse bile şu anda bunun cezasını uygulayacak bir merci yoktur.Geriye iki şey kalıyor. Biri kul hakkıdır. Varsa helalleşmek gerekir. Diğeri de Allah hakkı için tövbe, istiğfar etmek ve bir daha o günaha girmemektir.

İnsan hem iyilik hem de kötülük yapmaya uygun yaratılmıştır. Onun için zaman zaman isteyerek veya istemeyerek günahlara girebiliyor. Bu konuda Kur’anı Kerim de, “Allah, kendisine şirk koşulmasının dışındaki istediği kimselerin bütün günahlarını bağışlar.(Nisa Süresi,48;116)” buyurarak hangi günah olursa olsun affedebileceğini bildirmektedir.

Kitaplarımız da canı gönülden yapılan tövbenin Allah tarafından kabul edileceği ifade edilir. Nitekim Allah’u Teala, “Ey iman edenler, nasuh tövbe ile tövbe edin ki Allah da sizin kabahatlerinizi affetsin ve altlarından ırmaklar akan cennetlerine koysun.” (Tahrim Suresi,8) buyurarak yapılan tövbelerin kabul edileceğini beyan eder. Ayette geçen nasuh tövbe ise şöyledir:

1-Allah’a karşı günah işlediğini bilerek, bu günahtan dolayı Allah’a sığınmak ve pişman olmak.
2-Bu suçu işlediği için üzülmek, Yaratıcıya karşı böyle bir günah işlediğinden dolayı vicdanen rahatsız olmak.
3-Bir daha böyle bir suça dönmeyeceğine dair bir karar içerisinde olmak.
4-Kul hakkını ilgilendiriyorsa onunla helalleşmek.

Bir hadiste Peygamberimiz şöyle buyurmuş. Nasuh tövbe şudur:
-Günahlara pişmanlık.
-Farz ibadetleri yapmak.
-Zulüm ve düşmanlık yapmamak.
-Kırgın ve küskünlerle barışmak.
-Bir daha o günaha dönmemek üzere karar vermek.

İnşallah bu şartları yerine getirirsek Allah’ın tövbelerimizi kabul edeceğinden ümitli oluruz.

Ancak insan her zaman korku ve ümit içerisinde olmalı. Ne ibadetlerimize güvenip övünebiliriz. Ne de günahlarımızdan ümitsizliğe düşebiliriz. Ben çok iyiyim, bu işi hallettim demek ne kadar yanlışsa; ben bittim, beni Allah kabul etmez demek de o kadar yanlıştır. Ayrıca, suçunu anlayıp tövbe edip, Allah’a sığınmak da büyük bir ibadettir.

Selam ve dua ile...

Editör
www.sorularlaislamiyet.com

sevdiyar02 sayın hocam bilgilkerinizden dolayı çok teşekkür ederim allah razı olsun...
yasar3 Nişan olunca Allahu teala bizim işlediğimiz günahları affeder mi? Ayrıca evliliğimiz helal olur mu?

Cevabımız

Değerli Kardeşimiz;

Erkek ve kadın zina ettiği kimse ile evlenebilir.

Nişan nikah değildir. Bu nedenle nikahlanmadan yapılacak kadın erkek ilişkileri haramdır. Ayrıca nikahlanmak bir ibadet olmakla beraber nikahtan önce işlenen günahkları yok etmez. Günahların bağışlanması için gerekli şartlar vardır. Bunları yerine getirmek gerekir.

Konu hakkında bilgi almak için tıklayınız.

Selam ve dua ile...

Editör
www.sorularlaislamiyet.com


9 yorum

zorla eski sevgilimden zorlandırıldım

benm 16 yasndayken eskı sevqılm vardı. Bni evde zorladı istedi yapma dedıkce yapmaya calıstı ama yapmadı sevişti sadce kendı kendıne bense onu opmedım bıle.. ağladım çok kucuktm bısey bılmıyordm. snra benım bileğimi burktu biqün ayrıldk.. benım hakkımda kızlıqını bozdum falan dıye herkeze ıftıra atmıs. bzm burası kucuk biyer ve benm su ankı nısanlm duydu benden ayrıldı sonra yalan olduqunu hıssedıp dusunup bana qeri qeldi bana sordu zorladımı senı dıye soyleyemedm belkıde soyleseydm askından öldürebilirdi yani bi cana kıyardı söyleyemedm ama zorladı yani beni. bnm nsanlımda baska bırısıyle zına ıslemıs 1 deıl 2 deıl 3 deıl ama ben onu kabul ettım o hıcbıseyı bılmıo anlatamadm bense hergün tevbe edıorm onun uzerınede bıdaha zına ıslemedm zaten sızce dualarım kabul olrmu ve nişanlım ahirette bana hesap sorarmı?

24.06.2013 - ceylisengun

Re: zorla eski sevgilimden zorlandırıldım

nasıl onursuz erkekler var şu dünyada anlamıyorum gerçekten,nişanlısının böyle bir kız olduğunu,kendisinden önce başka bir erkekle bunları yaşadığını öğrenmesine rağmen hala o kızla nişanlı duran erkek olsa olsa deyyustur

26.06.2013 - (yusuf a.s)

CVP:Re: zorla eski sevgilimden zorlandırıldım

o da aynı yolun yolcusudur belki.. Ya da çok saftır. iyi niyetlidir. Sevmiştir! kıza tutulmuş bırakamıyordur. Ya da ona bunların normal olduğuna inandırmışlardır. Veya çaresi yoktur. çıkmıştır bir kere yola. nişanlısına tamam desede içinde binlerce fırtına kopuyordur..

En kötüsü de nişanlı gibi gözüküp işini görüp sonra terk etmeyi planlıyordur. Kimbilir!

26.06.2013 - kimbilir

Re: CVP:Re: zorla eski sevgilimden zorlandırıldım

evet öyle saflarda özellikle böyle avcı tipinde kızları bulur.

güzel bir atasözü:HERKES EKTİĞİNİ BİÇER

26.06.2013 - (yusuf a.s)

iki ayet

"Resulum!Mümin erkeklere,gözlerini harama dikmemelerini ,ırzlarınıda korumalarını söyle .Çünkü bu ,kendileri için daha temiz bir davranıştır.Şüphesiz Allah onların yapmakta olduklarından haberdardır."NUR Suresi 30. ayet.
"Zinaya yaklaşmayın .Zira o bir hayasızlıktır ve çok kötü bir yoldur."İSRA suresi 32. ayet.
Unutmayın en güçlü insan nefsine hakim olan insandır.3-5 dakikalık dünya zevki için ebedi ahiret hayatınızı kaybetmeyin gençler.

18.06.2007 - unnina

Demiştim ya, sözlerimde

Demiştim ya, sözlerimde hata varsa bana aittir diye, O söz, zinanın afetini bilmeden zina eden için değil, tövbeli bir insana, yani bana söynendi. Mesela sizin için? Siz bütün bu afetleri bile bile, seçim yapmanız gerekse, tekrar zina edip tövbe etmeyi mi, yoksa bir davada katil olup tevbe etmeyi mi isterdiniz. Ben bu saatten sonra Allah'ın huzuruna çıktığımda, zina etmemiş biri olarak çıkmak isterdim. Yani, kötünün iyisini tercih ederdim. Ashab ise, Resulullah'a inandıktan ve Kur-an tamamlandıktan sonra zina etmedi. (şayet dinden çıkmamışsa)Velev ki böyle yapmış olan bir sahabi olsa bile(haşa), bu durum bütün ashabı da karalayacağı için, değil yazmak, söz açılsa hemen o sözü örtmek biliyorsunuz islam adabındandır . Zaten bir Allah dostu için gühahın küçüğü ile büyüğü arasında fark yoktur. Ha içki içmiş, ha kulak zinası yapmış fark etmez onlar için. Yani küçük günahı küçük görmezler. Elbette ki hangi günahı işersek işleyelim, tevbe kapısı açıktır ve başka şansımız yoktur.Bir gıybetin onyedi zinaya bedel olduğunu düşündüğümüzde, zinadan çok daha büyük günahlar olduğu açıktır. Söz konusu misal, zinadan ne kadar çok korkmak gerektiğine örnek olarak verilmiştir sadece. Aksi halde insanlar, "yapayım, nasıl olsa tövbe ederim" düşüncesi ile günaha düşmek isteyebilirler. Allah'a emanet olun.

03.04.2007 - ali serdar cinemre

Ali Serdar Beye Hitaben...

Sevgili Ali Serdar Bey;

Zaman ve emek ayırarak çok değerli konulara temas etmişsiniz.Allah zerreler adedince razı olsun.Görüşlerinizden istifade ettik.Ama sitenin editörü ben değilim.Bunu öncelikle belirtmek isterim.

Bahsettiğiniz konular çok geniş bir açılımı beraberinde getiriyor.Allah'a hamdolsun bize meçhul değil bunlar.

Ömrümüz bu tarz çalışmalar içinde geçiyor.Burada sadece fıkhi bir konuya açıklık getirmek için bu alıntıları yaptık.Çalışmalarımız tabiki bundan ibaret değil.

Allah işin bir ucundan tutan tüm himmet sahiplerinden razı olsun.

Günahın günah olduğunu kabullendikten sonra haramların dereceleri konusunda farklı yaklaşımlar olabilir.

Demişsiniz ki, zinaya düşmektense tüm insanların aradığı bir katil veya zalim olmayı tercih ederim.

Görüştür, saygı duyarım,ama asla onaylamıyorum.Sahabedende zina edenler vardı.Cezasını da çektiler.Ama yine sahabeydiler.

Ben bu asırda en çok doğruluğu ve dürüstlüğü önemsiyorum.Bu konuda bir makaleyi yakında yazacağım.Sahtekarlığı fırıldakçılığı ve yalanı meslek haline getiren insanların son nefesinde imanını koruyabileceği konusunda ciddi şüphelerim var.Ama bilmeyerek günahlara düşen ve samimiyetle tevbe eden insanlar içinde ne büyük zatlar var olduğunu biliyorum.Doğruluk ve dürüstlük ( gırtlağına kadar battığı çirkeften onu bir şekilde kurtarırken) fırıldakçılık iki yüzlülük oldugu gibi görünmemek,göründüğü gibi olmamak yalanı meslek haline getirmek ( imanı kaybettirebilir,son nefesinde buzlu kadehle imanı takas ettirebilir) Bu benim kanaatim,tartışılabilir ama ben doğruluk ve dürüstlüğü herşeyden çok önemsiyorum.

Efendimiz onlarca günaha batmış ve çare isteyen bir gence;
-benim için İLKÖNCE yalanı terket demiştir.

Yalanı terkeden genç bütün kötülüklerden teker teker kurtulmuştur.

Efendimizin saçlarını ağartan ayet

"EMROLUNDUĞUN GİBİ DOSDOĞRU OL" AYETİYDİ

METOTLAR FARKLI OLABİLİR.BUDA ANLAŞILABİLİR ZATEN.

SELAM VE MUHABBETLE KALALIM.


Nusret KARDELEN

HER ŞEY MAVİSİNİ YİTİRMİŞ BİR HAYATIN YENİDEN İNŞAASI İÇİN

03.04.2007 - Nusret KARDELEN

ZİNANIN MANTIĞI

S.A. Nusret kardeşim,
Zina ile ilgili birşeyler paylaşmak istiyorum sizininle, ama önceden kısa bir anektodla konuya giriş yapmak istiyorum.
Feyz dergisi camiası da sizlerin yaptığı gibi, Müslümanların kafasındaki soru işaretlerini mümkün olduğu kadar azaltmaya çalışan, ama bundan ziyade, kendisinin bile farkında olmadığı temel marazlarını iyileştirme mücadelesini veren bir camia. Dergi sahibimiz ve aynı zamanda başyazarımız olan Şenel İlhan beyefendi hem ehli beyttir hem de alim bir kişiliğe sahiptir ve yirmibeşe yakın kitabı ile insanların temel sorunları üzerinde itina ile durmaya devam etmektedir. Biz de ayırd etmeden bir yandan bütün evliyaların tellallığını yaparak, bir yandan da içinde bulunduğumuz çağın müslümanı olarak yaşamanın ölçülerini bu alim zatdan almaktayız. S.Şenel İlhan der ki, “Yirminci yüzyılın silahları ile saldıran bir adama, okla, mızrakla karşılık vermek sonuç getirmez, aynı silahlarla karşılık vermek gerekir. Bu yüzden, Kur-an ve sünnete muhalif olmadan, ama ille de bu yüzyılın silahları ile mücadele şarttır.” Hani köle ağasıyla övünür derler ya, evet bu doğrudur ve böyle olması da gerekir. Ancak bendeki marazların düzelmesine ondan daha çok vesile olan birine henüz rastlamadım.
Uzun yıllar önce S.Şenel İlhan bey bir gün zina ile ilgili bir sohbetinde (hata yaparsam bana aittir) hatırladığım kadarı ile şöyle demişti ;
Geneleve gidip bir kadınla beraber olmak isteyen kişi şunları mutlaka düşünmelidir ;
- Bu kadın kesinlikle bir babanın kızıdır. (yerden bitmediğine göre,)
- Bu kadın bir kişinin kardeşi veya ablasıdır. (büyük bir ihtimalle)
- Bu kadın bir kişinin karısıdır. (Yada büyük bir ihtimalle önceden öyleydi.)
- Bu kadın bir kişinin halası veya teyzesidir. (büyük bir ihtimalle)
- Ve bu kadın mutlaka bir kişinin anasıdır. (genelde bu kadınlar yaşlılık garantileri için çocuk sahibidirler, hemen hepsinin en az bir çocuğu vardır.)

Dolayısıyla, orada bir kadınla beraber olmak isteyen bir erkek, birinin anasıyla, birinin bacısıyla, hatta bir babanın canı kadar sevip bağrına bastığı, gül gibi koklamaya kıyamadığı kızını koynuna aldığını nasıl düşünemez. Hadi diyelim ki Allah’tan gafil biri bu adam, o anda o kadının çocuğu, babası veya kardeşi de onları izleyecek olsa... Bir insan bunu yapabiliyorsa, kendi anasını, kendi bacısını hatta kendi kızını bile birilerinin (cinsel ihtiyaç adına) koynuna almasını normal karşılayan bir yapıya sahip olmalı değil midir... Ve hal böyleyken, aynı kişi kendi anasını, kendi kızını koynuna almayı (o an için, o ortamda,) normal karşılayan bir ruh haline sahip değil midir. Yani bir adam, herhangi bir kişinin (nikah olmadan) anasının biriyle yatmasını normal karşılıyorsa, kendi anasının da aynı şekilde birileriyle yatmasını normal görüyor demektir. Bu mantıkla baktığınız zaman, genelevde biriyle yatan adam, kendi annesi le yatmış bir kişi gibi değil midir. Bu nasıl mümkün olabilir. Elbette ki mümkün değildir. Oraya giden erkeklerin hepsi sapık mıdır, Allahsız mıdır, deli midir...? Belki bir kısmı, ama asla hepsi öyle değildir. O zaman neden o adam bunu yapmaktadır.? Yukarıda saydığımız açıdan bakmayı beceremediği, ya da ona konuyu bu açıdan gösteren biri tarafından uyarılmadığı içindir. Birisinin ona konuyu bu pencereden göstermesi neticesinde, DANK diye jetonu düşüp, adeta bir uykudan uyanırcasına “Eyvah...!” diyerek sağlam bir tövbe ile tamamen vazgeçeceği, kendisi kötü bir insan olmadığı halde kötü şeyler yapan bir insan olduğunu farkedecek bir çok temiz yürekli insanlar vardır onların arasında. Buradan da net olarak görüldüğü gibi, zina etmek öylesine aşağı bir seviyeye düşmektir ki, ben bir defa zina eden biri olmaktansa, tüm dünyanın aradığı bir katil veya bir zalim olmayı tercih ederdim. Tabii ki doğru teşhisi koymak şarttır ama, ilim sahibi birisinin teşhis koyması o kadar da zor değildir. Zor olan, tedavidir. Bir meseleyi deliller göstererek anlatmak, o meseleyi izah etmekten öteye geçmez. Dolayısıyla, ilim sahibi çok, ama ameliyatı yapacak olan yok. Şu haramdır, bu kötüdür, şu sağlığa zararlıdır, o mesele KK. de şu ayettedir, bu hadiste de şöyledir... Eee ? Tamam, doğruyu öğrendik de, şimdi ben nasıl düzelecem. ? Tedavi nasıl olacak, tedavi...! İnsanların teşhise değil, tedaviye ihtiyaçları var. İlim adamlarının çoğunun yaptığı şey, yol göstermek. Ameliyat eden yok. Dişi ağırana uyuşturucu verip ağrısını geçirmek. Uyuşturucunun etkisi geçince yine dişi ağırır o adamın. Önemli olan dişi tedavi etmektir. Tedavinin süresini bile bilmeyen ilim adamlarının verdiği zararlar, adama eski halini mumla arattırır. Yıllar yılı insanların vücuduna bir yığın kazık girmiş. İş, eş, okul, para, kariyer, günahlar vs. kazıkları. Bu kazıkların kimisi hemen çıkarılabilir ama kimi büyük kazıklar hemen çıkarıldığında, o insan kan kaybından ölür. Bu gibi kazıkların çıkmarılması yıllar sürer. Çünkü bazı büyük kazıklar bir anda değil, yıllar süren bir süreçte yavaş yavaş girdiği için, çıkarılması da yıllar alır. Operatörün değil de hemşirenin eline düşen bir hasta, bu kazığın bir anda çıkarılması ile kan kaybından ölmeye mahkumdur. (yarım hoca dinden, yarım doktor candan eder, misali)
Evet, konuyu S. Ş. İlhan beyefendi kadar güzel vurgulayamadım belki ama, en azından bir bakış açısını izah ettim sanırım. Tabi bununla ilişkili olarak S.Şenel İlhan, “Günah ihtiyaç mıdır” başlıklı makalesinde de buna ciddi şekilde değinmişti. İnsanların, ihtiyaç adına girdikleri günahlarının, daha güzel ve helal alternatifleri olduğunu, günahın insanın asla ihtiyacı olmadığını, bunun zanlar ve yanlış bilgilendirmelerden kaynaklandığını ve akıllı her insanın kesin dolarak düzelmesine vesile olduğu fikir yazıları mevcuttur. Allah’a emanet olun.

03.04.2007 - ali serdar cinemre

Re: ZİNANIN MANTIĞI

kız çocuklarının evlattan bile kabul edilmediği bir çağda ne diyorsunuz ki siz?hastanede kız çocuğu olduğunu duyunca:
"ay gene mi kız,olsun sağlıklı olsun da..."gibi teselli cümleleriyle geçiştirilen bir toplumdayız.sanki erkekler zina işlerken onu mu düşünüyor.sadece işinize öyle geliyor.öyle pislik çukuru bi yere gidipte kimse bu iyi niyetli düşünceleri zaten göstermez.namussuza da acınmaz

26.06.2013 - (yusuf a.s)

Konular