124 yorum 8. sayfa

cinsel isteksizlik

eşim 1 ay yapmasam tık demiyo bense erkek olarak hergün olsa hayır demem 6 yıllık evliyiz ne olcak böyle? neyapmalıyım?

25.05.2011 - hincedal

Esimle kavga ediyorum

selamun aleyküm hocam ! ben yeni 7 aylik evliyim... esimin ailesiyle ayni evde kaliyoruz. ailesinden sikayetim yok kayin babam cok iyi bir insan onunla iyi anlasiyorum ama sira esime gelince akan sular duruyor.. SAYGI DEGER HOCAM biz hergün kavga ediyoruz findik kabugnu doldurmayacak sebepler yüzünden kavga ediyoruz bana cok agir sözler sarf ediyor sonradanda pisman oluyor benimde hatalarim var en büyük hatam veya kötü huyum küsmek küstügüm zaman cok kavga ediyoruz ben alingan bir insan oldugum icin tez küsüyorum bunada esim katlanamiyor herzaman kavga ediyoruz oda cok sinirli bir kisilige sahib agzindan cikani kulagi duymuyor erkekdir diyorum ama bu önemli bir neden degil erkek kadin fark etmez saygi olmadiktan sonra.. ALLAHA SÜKÜR bir dedigimi iki etmiyor mutluyum onunla ama böyle her gün kavga yaptikca soguyoruz birbirimizden bunuda engelleyemiyorum.
HOCAM ne olur yardim edin bana bana bir iki öneride bulunun yuvam dagilsin istemiyorum ne yapmam gerektigini yazarsaniz cok sevinirim ..Selametle kalin Hocam yardiminizi bekliycem

07.04.2010 - hiranur061

burda hoca yok ama!

kardes kimden yardım istiyorsan söyle yazsın.çunku burda hoca yok.yazının yazarından mı istiyorsun.yorım yazanlardan mı.

Boş ve abes sözlerin maskaralığını yapmaktansa
güzel sözlerin hamallığını yapmayı tercih ederim.

08.04.2010 - tahkik

Yozgatli kardesim

Yozgatli kardesim ayni durumlari yasiyor olmaniza cok uzuldum.gercekten zor bir durum insanin esiyle problemlerinin olmasi degil mi?insanin esiyle imtihan olmasi,cok fazla sabir gerektiren bir durum bence.mesela bir arkadasinizla kavga yapsaniz belki ondan uzaklasirsiniz ve birdaha kavga yapacak bir ortam bulamassiniz ama es oyle bir seyki kavga da yapsaniz,araya kirginliklar da girse isteseniz de istemeseniz de o insanla gece gunduz berabersiniz.belki de boyle oldugu icin esler arasindaki problemlerde sabir daha cok gerekli.sizinde soylediginiz gibi oyle insanlara Allah-u teala ya azametiyle ya da adaletiyle muamele edecektir.insallah bu durum; hicbirsey daha fazla zora girmeden biran once gerceklesir benim tek dilegim budur.sizinde belirtttiginiz gibi sabir ile Allah'a siginmak,on'a guvenmek gerekir.Allah bizlere sabir versin,onlara ise akil,fikir versin.gozlerine inen gaflet perdesini kaldirsin ki gercekleri gorsunler insallah.tum darda ve zorda olan din kardeslerimize Allah-u Teala yardim etsin.yozgatli kardesim sizin icin cok dua edicem.Allah yar ve yardimciniz olsun.selam ve dua ile......

13.07.2008 - gurbetkizi

Allah razi olsun sizden

Allah razi olsun sizden tahkik bey.cok guzel aciklamissiniz konuyu.bu okuduklarimdan su sonucu cikardim:herkes kendi yaptigindan sorumludur.ben sorumluluk sahibi bir insan olarak esime gereken uyarilari yapmam gerekiyor.fakat bu uyarilari dinleyip hayatinda uygulayip uygulamamak onu kendi iradesiyle yapacagi bir tercih.yani esim illaki cehenneme gidicem demek istiyorsa hareketleriyle demekki o yolunu secmistir.inanin kendimi oyle yiprattim ki,esimin sorumsuzlugu,aldatmalari,dinden bihaber yasantisi yuzunden sagligim bozuldu benim.sinir hastasi oldum resmen.insanlara olan guvenimi kaybettim,kendime olan guvenimi kaybettim.ama ne kazandim biliyormusunuz? namazlarimdan daha cok zevk aliyorum simdi.Allah'tan baska kimseye hicbir zaman ,hicbir sekilde guvenmemeyi ogrendim.sevgi konusunda asiriya gitmemeyi ogrendim.daha cok dua etmeyi ogrendim.yalnizliklarin da bizimle oldugunu,mezarda ve mahser aninda yalniz olacagimizi ve yalniz hesap verecegimizi,hem bu dunyada,hemde ahirette inanan insanlarin mutlaka Allah'in yardimina muvaffak olacagini ogrendim.esimin bu davranislari beni daha cok olgunlastirdi.herkes yolunu cizmisse artik o insani engellemek mumkun olmuyor malesef.Allah esiyle imtihan olan insanlara sabir versin.eslere de hidayet versin.bu konuyla ilgili yazilarinizin devamini insallah tekrar okuruz tahkik bey.tekrar tesekkur edrim bilgilendirdiginiz icin.Allah razi olsun cumle musluman kardeslerimizden.selam ve dua ile....

12.07.2008 - gurbetkizi

AYNI SEY FARKLI HIC BIRSEy YOK

ALLAH BAGISLAYICIDIR YETERKI TEVBE ETMEYI BIL s.a gurbet kizi senin yasdigin sorunlari birebir yasiyor ve Allaha ben ve benim gibi eslerinden cekenlér icin cok dua ediyorum dilerim mevlam onlara hidayet verir bizlerede sabir ayni sekilde üzüntü ve sinirden bir cok hastalik cikiyo ama yüce yaratici isini bilir onlara adaletiylede azametiylede muamele etmeyi bilir o yüzden ben sadece yüce mevlama siginiyorum ALLAHIN SELAMETI ÜZERIMIZE OLSUN

12.07.2008 - yozgatli66

Neden?

Tahkik bey;yazinizin basligi cok dikkatimi cekti.bazen Rabbim bir deliye bir veli,bir veliye de bir deli verir diyerek aslinda gunumuz evliliklerinin nasil bir cikmazda oldugunu anlatmissiniz.bu devirde evlilikleri korumak oyle zorki.harama bulasmak cok kolay.birde dini hassasiyet yoksa artik insanlar evdeki esi unutup disardakilerle gununu gun ediyor.sokakta bulunan sokakta terkedilir.
bunu bildikleri halde zinanin her cesidini kendilerine mubah goren insanlar malesef cogalmaya devam ediyorlar.ustelik cevresinde ahlakli yasamaya calisan insanlari da kendi yaptiklari hatalara surukluyorlar.birde onlarin kul haklarina giriyorlar.boyle insanlar cehennemde cifte kavrulacaklardan degillermi?kafama takilan birsey var onu sormak istiyorum.kuranda belirtilmis;temiz kadinlar temiz erkekler icindir,temiz erkekler ise temiz kadinlar icindir.kafama takiliyor; neden ozaman bekarligi boyunca zina etmis bir adam temiz ve namuslu bir kizla evlenmis ve evlendigi halde yine zina yapiyor.onunla bununla geziyor tozuyor, gununu gun ediyor.nicin zina yaptigi sorulunca da aldatmak benim icin normal,herkes simdi ayni seyi yapiyor,kimse benim hayatima karismasin diyerek anne ve babasini bile tehdit edecek kadar ileri giden;ben boyleyim istesenizde istemesenizde beni cekmek zorundasiniz,evi terkederim ,izimi kaybettiririm vs..gibi sozlerle esini ve anne_babasini karsisina alan bir insan neden ozaman kendisi gibi zina yapan biriyle evlenmemis te namuslu bir kizla evlenmis.bunun sebebi imtihan vesilesimidir?yoksa Allah-u Teala o erkege esi vesilesiyle dogru yolu bulmasi konusunda bir firsatmi vermistir?(ama esinin sozlerini onemsemeyen aldiris etmeyenler haric) heran imtihandayiz bunun farkindayim.hayatta demekki zit kutuplarda yasayan insanlarda biraraya gelebiliyormus diye dusunuyorum.bu konuda cok kafam karisiyor.bilgilendirirseniz sevinirim Tahkik bey.simdiden tesekkur ederim.selam ve dua ile..


HERSEY ENINDE SONUNDA SESSIZDIR!
BIR GUNUN KIRILGANLIGINDAN ARTA KALAN,MUTEELLIM BIR INSAN SESININ BIRAKTIGI AGLAMANIN KIRIGI SESSIZDIR!

10.07.2008 - gurbetkizi

Allah hikmetiyle bir kapıyı kapatsa,Rahmetiyle başka kapı açar.

Kardeşim bu yazılardan senin ve senin mabeyninde herkes hissedar olur inşallah.ben 20 günlüğüne ulvi ve kudsi olarak gördüğüm ve küfre karşı verilen mücadelenin merkezi olan Isparta vilayeti ve civarlarına gideceğim. BEN ZİYARETGAH DEĞİLİM,SİZİN GİBİ TALEBEYİM,diyen münzevi bir hayat yaşayan ve bilinmek istemeyen, tam ihlasa muvaffak olmuş,şöhret ve riyadan uzak,bir zatın dualarını almak ve elini öptürmese bile yanında olmak şerefine erişmek ve huzura kabul edilmek umuduyla o kutlu iklimde ikamet eden zatı ve dava arkadaşlarını ziyarete ve görmeğe gideceğim.dost ve ahbaplarımla beraber inşallah.ilk kez göreceğim nasip olursa hizmetimin mümesilini,önderini.bu kutlu davanın öncüsünü,çok heyecanlıyım.

Kardeşim 20 gün belki bu siteye girmek zor olacak.ama inşallah sizlerden haberdar olurum.fırsat buldukça girmeye çalışırım.nerde olursak olalım.küfrün fıskın günahın bataklıklarına düşen kardeşlerime iman kuran sünnet can simitlerini inşallah atmaya devam edeceğiz.inşallah bu ziyaretler imanımıza davamıza metanet cesaretimizi artırır.o büyük insanların duaları ile selamet inayet bularak döneriz.hiç bir zaman şahıslar önemli olmadığı için bu dava ve hizmetimizde bu şahsı manevi hizmetinin önderini görüp dualarını alacağız.kurana ve sünnete imana hakkıyla hizmetkar olmak için.

Kardeşim benden sualler ediyorsun.bu suallerin cevaplarını ilmimiz fikrimiz ölçüsünde verelim inşallah.
Kardeşim bu kutlu yolculuk için Isparta denizli ve oradan da 10 senedir görmediğim anacığımı görmek için izmire gideceğim.Orda ki ailemin dağ gibi dertleriyle boğuşmaya gideceğim.sanmayın ki dert sadece sizde bizimkilerde mükemmel değiller,alkolik abi,serseri sorumsuz kocaları yüzünden boşanma süreçlerine giren kız kardeşler,evlerine bağlılık göstermeyip netlerin fahişelerini ve ahlaksız kadınlarını evlerine kuma getiren kardeşimle uğraşmaya gideceğim.bakın dert problem islamın yaşanmadığı bütün evlerde milletlerde var.benim ailemde bile var.ama onların dertleri ile sizinkilerini ayırt etmeden elinden geleni yapmaya çalışıyorum.

Kardeşim
Rabbim bizi üç sabır ile mükellef tutuyor masiyet üzere sabır,musibet üzere sabır ve taat üzere sabır.hepimiz elimizdeki sabır kuvvetini bu üç şık için istimal etmek zorundayız.çünkü hepimiz darı imtihandayız,eşle çocukla mal ile bela ile ölüm ile ayrılık ile musibet ile ibadet ile imtihan ediliyoruz.bu imtihanda muvaffak olmak ve ebedi saadet ebedi gençlik ve güzellik kapısını açmak için verilen sabır ve tevekkül anahtarını iyi kullanmak gerekir.verilen sabır kuvvetini iyi kullanmak gerekir.sabır kuvvetini sağa sola dağıtıp bedini aklı ruhu iflas derecesine getirmemek gerekir.rabbimiz bizleri karar kavşaklarında serbest bırakmıştır ki kul yarın itiraz etmesin.bu karar kavşaklarında bizler kara verirken bazen ebedi hayatımız ömrümüzü ve dünyamızı olumlu yada olumsuz etkileyecek kararları verirken o karar anında meylimize nefsimizi katarız yada hevamızı hevesimizi katarız.hissiyatlarımızla karar veririz aklın muhakemesini bırakırız.yaptığımız tercihte yüzde 99 irade bizimdir.yani bizim ihtiyarımıza kudretin taaluku ile vücuda gelir ve o bizim nasibimiz olur.kaderimiz olur.kaderimizde o iyi yada kötü hayata tahammül etme yada etmeme ihtiyarı vardır.yani kadercilik anlayışını mahkum olarak eşlerin birbirlerini haramlarını günahlarını taklit etme durumu söz konusu olamaz.insan uhrevi ve dünyevi noktada eğer bir birinin tamamlamıyorsa birbirlerini hakkını ve hukukunu gözetmiyorsa ve dindar olan olmayanın islahı için çalışıp muvaffak olamıyorsa o evliliği hayvani nefsani mertebede devam ettirmenin manası nedir.eğer eş kendi iffetini korumuyorsa eşinin iffetini hakkını hukukunu korumuyorsa işin işinde rızayı ilahi çıkmışsa nikah bağları kopmuşsa o evlilik evlilikten çıkmıştır.belki haram bir hal almıştır.eğer eşi islah olmak istiyor başaramıyorsa ,eşinin haklarını gözetiyor ama kötü ise yada eşini seviyorsa dindar olan kadın eş sabır ile eşinin ıslahına çalışmalıdır.ama adam nikah bağını yıkan zinayı açıkça işliyorsa ,eşine nikah ahdi ile bağlı kalkmıyorsa,haramları açıkça ve severek işliyorsa bundan pışmanlık duymuyorsa o adamın dini imanı tehlikededir.nikahı gitmiştir.iffetli eşini iffetsiz kadınlarla aldatıyorsa,iffetli eşin iffetsiz bir adamla paylaşacak hangi bağı kalmıştır.
Kardeşim bazen iki mümin bir evde olur biri deli biri veli olur ama ikisi de dindardır yada ikisi de gafildir ama huyları noktasında biri birisine tahammül eder.sabır eder.bu delilik velilik meselesi bir nevi dengedir.yani deli deliye denk gelse ikisi de birbirlerine tahammül edip evliliği bitirecekler birbirlerini idare etmeyecekler.ama bu bütün bütün sınırlayıcı değildir.büyük zat varmış eşi deli biriymiş yani huysuz biriymiş ama bu zat onun sayesinde sabır ederek büyük makamlar kazanmış ama sonunda boşamış ve kendisiyle huzur sükunet bulacağı bir eş bulmuş,dinimiz evlilikte dinin aklın neslin korunmasını gözetir.eğer evlilik dini nesli aklı korumuyorsa koruyacak bir seyri yoksa o evlilik neye hizmet eder.öyle yuvalardan mükemmel evlat meyveleri çıkmaz.dinimiz saadetin yolunu göstermiştir.diyanet,asalet,zenginlik güzellik bu dört noktada denklik olduğu zaman evlilik ulvi ve kudsi bir zeminde olacaktır.eşlerin birbirlerine sabrederk veli olmasında ki etken iki tarafın birbirlerinin kötü hasletlerine tahammül etmesindendir.yani kadının deli kocayı idare etmesi yada deli kadını akıllı erkeğin idare etmesi,etrafınıza bakarsanız ne kadar böle tezat evlilikler var,ne kadar cefakar kadınlar var eşine tahammül eden.ne kadar kötü adamlara düşen eşler var.bu eşler tahammül ediyorlar çünkü kocaları vazifelerini kötüde olsa yerine getiriyor.kendi kız kardeşlerimin kocaları alçaklığı bile hakketmeyecek kadar iyi insanlar değiller.ama kardeşlerim sabır ediyorlar.ben diyorum eğer şerefinizi lekelemiyorsalar rızkınızı veriyorsalar hakkınızı hukukunuzu gözetiyorsalar sabır edin yoksa boşanmak haram değildir.eğer hayatı çekilmez evliliği tahammül edilmez bir hale getirilmişse evlilikte iki tarafın birlerine zulüm etmesinin ne mantığı vardır.iki taraf birbirlerinin ahiretini gözetmiyorsa birbirlerine hayrı iyiliği tavsiye etmiyorlarsa ne hükmü vardır bu evliliğin.
Bazen birbirine zıt olan insanlar bir araya gelerek uyumlu bir hal sergileyebilirler.ama bu bütün bütün değildir.çünkü bütün kanunlarda uyumluluk vardır tezat değil.ama bazen insanın niyeti temizdir eşini iyi ister ama karşısına istediği gibi birisi çıkmaz.yada çıkan insanın onun istediği gibi olması için çalışması gerekebilir.sizin gök kubbenize demek ki elmas yerine kömür düşmüş ama bazen o kömürün içinde elmas istidadı olabilir.yoksa kömür olarak kalır.bu erkeğin sizin kısmetiniz olmasında kaderin sizin çevrenizin ailenizin hisselerini en iyi siz bilirsiniz.sizin düşüncelerinize arzularınıza göre rabbim birisini karşınıza çıkarmıştır.belki o zamanlar siz kriterlerinizi belirlerken daha çok din diyanet ahlak yerine iş kariyer meslek yakışıklılık rahatlık gözetmişsinizdir.ondan böyle bir kısmetiniz olmuştur.evlendikten sonra siz değişince yada o değişince aranızda ayrılıklar sürtüşmeler çıkmıştır.siz vazifenizi yapıyorsunuz ve eşinize sadakat gösteriyorsunuz.ve sevginizi ondan başkasına layık görmeyip saçmıyorsunuz.ulvi kudsi sevginizi paralatmıyorsunuz layık olmayanlara,ama karşınızdaki yapıyor işte.bunu yapması onun diyanetinin olmayışındandır.diyanet Allah korkusu olsa günahtan haramdan ödü patlayacak ,yılandan çıyandan kaçar gibi kaçacak,sizi bırak bedeniyle diliyle, gözüyle,hayaliyle bile aldatmayacak.sevgisini muhabbetini başkalarına değil sadece size hasrı nazar ettirecek.rabbim eşinizi aldatan onu yoldan çıkaran kadınlara akıl fikir iman basiret versin yoksa cehennemdeki kadınların hallerini peygamber efendimiz öyle acıklı anlatıyor ki dinlemesi bile insanı ürpertiyor.kardeşim siz eşinize tertemiz gitmişsiniz ama ö size gelince tövbe ve istiğfar etmeden gelmişse tabiî ki kirli gelmiştir.ama geçmişinden günahından tövbe ederek gelseydi rabbimizin katında tertemiz olurdu ve öyle kalırdı.siz tercih yaparken karşınızdaki insanın ruhi ve imani olarak temizliğini belki bilmiyordunuz.bilseydiniz belki kalbi ruhu aklı temiz olan birisini tercih ederdiniz.çünkü günahların kırıntısı kalınca insanı tekrar eski hayatına göre iade edebiliyor.sizi evinde kayıtlı tutarken kayıtsız olanlardan da istifade edebilir.dinimiz şüphe vereni bırak şüphe vermeyene bak demiştir.eğer kol kangren olduysa o kolu kesip atmazsanız bütün bedini ele geçirir ve o insanı hayatını alır.şimdi aşk evlilik beraberlik eğer kangren olmuşsa kesip atmak ve rabbimizden hayır talep etmek daha evladır.bir serseri asi dinsiz adamın kahrını çekmektense bekar olarak iffetiyle kalmak daha evladır.nice dullar gördüm 20 sinde geldiler kırkına ama hala iffetlerini koruyorlardı.bu insanların sabır ile iffet ile ahirette kazanacakları mükafatı düşününce sevindim ve gıpta ettim.hürmetten merhametten sevgi saygı hoşgörü diyanet ahlaktan uzak bir evlilik ne dine ne imana ne insanlığa nede mutluluğa fayda vermez.insan ya sabredecek yada cenabı haktan daha hayırlısını talep edecek.musibetin büyüğü dine gelendir.eğer eşiniz sizin dininize musibet getiriyorsa o musibet sizin imanınız dininiz çalacaksa musibeti terk etmek gerekir.kardeşim cenabı hak hikmetiyle bir kapıyı kaptasada,rahmetiyle başka bir kapı açar.siz rahmet kapısını çalın.
Kardeşim aklım fikrim biraz karışık olduğu için çok faideli yazmadım.inşallah sorunlarınızı iyi bir analiz ederek yeni bir yazı yazarım.
aşağıdaki yazılar inşallah faideli olur.

EVLİLİK VE KISMET

Evet her şey tamamen nasip, kader, kısmet işidir. Fakat bu, cüz’î irademizi inkâr etmemiz ve yok saymamız mânâsına da gelmiyor. Bir şeyde her ikisini birden algılayabilmeliyiz. Nasip ve kısmet işi olan bir şey, genelde bizim cüz’î irademiz tarafından da tercih edilmiş olabiliyor. Ya da bizim cüz’î irademizle tercih ettiğimiz bir şey, genelde ve aynı zamanda nasip ve kısmetimiz de olabiliyor!

Bununla beraber, cüz’î irademizle seçmediğimiz bir şey bazen kısmetimizde çıkmıyor değil. Ya da kimi zaman cüz’î irademiz başka bir hususta tercih bildirirken, bazen ummadığımız ve beklemediğimiz bir kapı başka bir cihetten açılmıyor değil!

Ne var ki bu tecelli yalnız evlilik tercihinde değil, her konuda ve her zaman söz konusu olmaktadır. Rabb-i Zülcelâl’imiz bunun için, “Belki sevmediğiniz şey, hakkınızda hayırlıdır. Bazen de sevdiğiniz bir şey sizin için şer olur. Allah her şeyi bilir, siz bilmezsiniz”1 buyurmakta ve dikkat nazarlarımızı kendi yüksek ve sonsuz ilmine ve iradesine çevirmektedir. Fakat hemen belirtelim: Büyü ile kader asla değişmez.

Yönelişlerimizde Allah’ın ilim ve iradesi hâkim olmasaydı, sayısız hatalardan kendimizi elbet koruyamayacaktık. Hep doğruyu ve hayırlı olanı mı seçtiğimizi sanıyoruz? Hiç, iyi diye seçtiğimiz, fakat başımıza belâ getiren birçok tercihimizi hatırlamıyor muyuz? Şer riskinden korunmak için, Allah’tan hep hayırlısını istemiyor muyuz?

Emin olmalıyız ki, bizim için nasip ve kısmet olan şey, hayırlı olan şeydir. Öbür seçenekler bize hayırlı değildir ki, nasip ve kısmet olmamıştır. Başkasına hayırlı olması, bize de hayırlı olacağı mânâsına gelmez. Biz bize özgü bir tecelli bekleriz ve buna liyakatimiz vardır. Cenâb-ı Hak da bize, bize özel davranıyor. Başkasına verdiği şeyi bazen bizden bunun için esirgiyor. Çünkü bizim hayrımıza olan şey, o anda Allah’ın esirgemesindedir.

Nasip, Cenâb-ı Hakkın bir şeyi bizim için tensip buyurması, uygun görmesi ve onu takdir etmesidir. Kısmet de, Cenâb-ı Hakkın herkese kendi özel şartlarında, kendine lâzım olacak şeyleri, diğer sayısız seçeneklerden seçip ayırıp vermesidir. Her ikisi de Allah’ın tensip ve takdiri demektir.

Bizim cüz’î irademiz ise bir duâ mekanizmasıdır. Bir şeyi dilimizle duâ edip istediğimiz gibi, kalben de istediğimiz şeye yöneliriz. Cüz’î irade kalbin yönelişinden ibarettir ki, bir nev'î fiilî duâdır. Veya fiilî duâ başlangıcıdır. Fakat bu bir duâ olduğundan, yöneldiğimiz şeyin hayırlı olmasını ve hayırlı olması halinde ihsan edilmesini de isteriz. Aynı zamanda o yöne doğru adımlarımızı atarız, harekete geçeriz. Allah’tan hayır umarak doğru bildiğimiz yolda yürürüz. Eğer istediğimiz şey gerçekleşirse, bunun bizim için hayırlı olan bir takdir, nasip ve kısmet olduğuna hükmederiz.

Evleneceğimiz adayı tesbit ederken, izlememiz gereken yol da budur. Önce Allah’tan hep hayırlısını isteriz. Sonra bizim için hayırlı olabileceğini umduğumuz şahıslara ilgi duyarız. Ardından, ilgi duyduğumuz şahıslara haberci gönderip, “Allah’ın emriyle, Peygamber’in (asm) kavliyle” evlenmek niyetimizi açıklarız. Bu aşamaların hepsinde, bu teşebbüsümüzün bizim için hayırlı olmasını, bizi hayra yönlendirmesini Cenâb-ı Hak’tan hep isteriz. Hem isteriz, hem de teşebbüslerimize devam ederiz. Bir yerlerde bir olumsuzluk çıktığında, akl-ı selimle hareket edip çözmeye çalışırız. Olumsuzluklar artarsa, akl-ı selimi yine elden bırakmayız. Bu esnada etrafımıza ve çevremize de akıl danışırız, istişâre ederiz. Olumsuzlukları aşamaz ve fakat bu tercihimizin bizim için hayırlı olacağını hâlâ umarsak; Allah’a dayanarak ve Allah’tan hayır bekleyerek çözüm üretmeye devam ederiz. Pes etmeyiz. Ümitsiz olmayız.

Fakat olmayacak duâya da “âmin!” demeyiz. “Hayırsızsa da bu olsun, hayırlıysa da bu olsun!” tarzında bir ısrar ile hayır duâmızı bulandırmayız. “Hayır” istemekten vazgeçmeyiz. İşimiz yolunda gitmediğinde her şeyin bittiği evhamına kapılmamıza gerek yoktur. Allah’ın bizim için bir hayır tercihi yaptığını düşünmeliyiz. Tevhid inancı bunu gerektirdiği gibi, huzur ve saadet de bundadır!

Evlilik meselesinde erkeğin daha özgür olduğunu, kızların özgürlüklerinin kısıtlandığını düşünmek yanlıştır. Erkekler kadar kızlar da hayat arkadaşlarını seçmekte özgürdürler ve seçicidirler. Kızın veya kız tarafının da bir erkeğe talip olması söz konusu olabilir. Kız ailesi uygun gördüğü erkek tarafına yakın durabilir, haber gönderebilir. Bu ne ayıptır, ne de günahtır! Yeter ki, âdâb, erkân, ahlâk ve haya yok sayılmasın!

Sehl bin Sa’d (ra) bildirmiştir: Bir kadın geldi ve bir toplulukta kendisini Resûlullah’a arz etti. Dedi ki:

“Yâ Resûlallah! Ben evlilik için kendimi size arz ediyorum. Nasıl isterseniz öyle yapın! İster kendiniz alın, ister başkasıyla evlendirin!”

Bunun üzerine topluluktan birisi kalkarak:

“Yâ Resûlallah! Beni onunla evlendirin!” dedi.

Resûlullah da (asm):

“Öyleyse haydi git, araştır. Demir de olsa bir yüzük bul, getir!” buyurdu.

Adam gitti, fakat demir bir halka bile bulamadı. Bunun üzerine Resûlullah (asm):

“Kur’ân sûrelerinden ezberinde bir şey var mı?” buyurdu. Adam:

“Evet!” deyince, Resul-i Ekrem (asm), ezberinde olan Kur’ân sûreleriyle adamı o kadınla evlendirdi.2






EVLİLİKTE DENKLİK MUTLULUĞU ETKİLER

Evlilikte denk olmak, evlenecek kız ve erkeğin soy ve sopta, boy ve bosta, yaş ve başta, mal ve mülkte, hür olup olmamakta, servet ve meslekte, din ve inanç anlayışında, huy ve ahlâkta mümkün mertebe birbirine yakın değerler taşıması demektir. Bunlardan en önemlileri dinde ve dindarlıkta denkliktir. Sırayla görelim:

1- Dinde denklik: Evlenecek kız ve erkeğin dinde birbirine denk olması Allah’ın emridir, yani farzdır. Her ikisi de Müslüman veya kadın en azından ehl-i kitap olmalıdır. Müslüman bir erkeğin müşrik bir kadın alması haram olduğu gibi, Müslüman bir kadını müşrik bir erkekle evlendirmek de haramdır.

İlgili âyetler şöyledir:

*“İman etmedikçe putperest kadınlarla evlenmeyin. Beğenseniz bile, putperest bir kadından, imanlı bir câriye kesinlikle daha iyidir. İman etmedikçe putperest erkekleri de (kızlarınızla) evlendirmeyin. Beğenseniz bile, putperest bir kişiden inanmış bir köle kesinlikle daha iyidir.”1

*“Mümin kadınlardan iffetli olanlar ile daha önce kendilerine kitap verilenlerden iffetli kadınlar da, mehirlerini vermeniz şartıyla, namuslu olmak, zina etmemek ve gizli dost tutmamak üzere size helâldir.”2

*“Ey iman edenler! Mümin kadınlar hicret ederek size geldiği zaman, onları, imtihan edin. Allah onların imanlarını daha iyi bilir. Eğer siz de onların inanmış kadınlar olduklarını öğrenirseniz onları kâfirlere geri göndermeyin. Bunlar onlara helâl değildir. Onlar da bunlara helâl olmazlar. Onların (kocalarının) sarf ettiklerini (mehirleri) geri verin. Mehirlerini kendilerine verdiğiniz zaman onlarla evlenmenizde size bir günah yoktur. Kâfir kadınları nikâhınızda tutmayın, sarf ettiğinizi isteyin. Onlar da sarf ettiklerini istesinler. Allah’ın hükmü budur. Aranızda O hükmeder. Allah bilendir, hikmet sahibidir.”3

2- Dindârlıkta denklik: Evlenecek kız ve erkeğin dindarlıkta, dini yaşama arzusunda, âhirete hazırlanma kaygısında, güzel huyda, güzel ahlâkta, edep ve terbiyede, iffet ve namusta, dürüstlük ve doğrulukta, haramlara karşı hassasiyette ve helâlleri tercih etme duyarlılığında, hizmet anlayışında ve usûlünde ve Allah korkusunda birbirine denk olması sünnettir.

İlgili hadisleri buraya alalım. Peygamber Efendimiz (asm) buyurmuştur ki:

*“Kadınlar ile dört tür hasleti için evlenilir: 1-Malı, 2- Soyu, 3-Güzelliği, 4-Dindarlığı. Ey mü’min! Sen bunlardan dindar olanını seç! Yoksa fakirliğe düşersin!”4

*“Kadınları sırf güzellikleri için nikâhlamayınız! Çünkü onların güzelliği onları böbürlenmek ve kibirlenmek gibi tehlikelere sürükleyebilir. Kadınları sırf malları için nikâhlamayınız! Çünkü mal üstünlüğü onları azdırabilir ve isyana sevk edebilir. Lâkin kadınları dindarlıkları için nikâhlayınız! Şüphesiz burnunun bir kısmı kesik, kulağı delik ve teni siyah dindâr bir câriye dindar olmayan hür ve güzel kadından daha efdaldir.”5

Bu hadislerin tefsirini yapan Üstad Bedîüzzaman nikâhı, insanın en fazla ihtiyâcını tatmin eden kalbe mukabil bir kalp ile sevgilerini, aşklarını ve şevklerini karşılıklı yaşayabilecekleri, lezzetlerde birbirine ortak, gam ve kederde birbirine yardımcı olabilecekleri önemli bir saadet kurumuna atılan adım olarak tanımlar.6

Üstad Hazretlerine göre bu saadet kurumunda kadın ve erkek dindarlıkta, güzel ahlâkta ve Allah korkusunda birbirine denk olmalıdırlar. Ebedî hayatta eşini kaybetmemek için, eşinin dindarlığını örnek alan ve eşini dindarlığı ve güzel ahlâkı için seven erkek, dünya-âhiret elemsiz mutluluğu yakalamış demektir. Kocasının dindarlığına bakıp, ebedî hayatta kocasını kaybetmemek için Allah korkusuna ve takvâya giren kadın da bahtiyardır, ebedî mutluluğa ulaşmış demektir.

Yoksa, saliha kadınını ebedî kaybettirecek sefâhette ve kötü davranışlarda bulunan erkek kendisine yazık etmiş olur. Kadın da, Allah korkusunu yaşamaya çalışan kocasının izinden gitmemesi sebebiyle, o ebedî arkadaşını kaybederse kendisine yazık eder. Kadın ve erkek ise birbirinin fısklarını, günahlarını ve kötü davranışlarını taklit ediyorlar ve böylece birbirini ateşe atıyorlarsa, sevgilerine, aşklarına ve mutluluklarına binlerce defa yazık etmiş olurlar.7

Eşinin maddî ve fizikî güzelliğinden ziyâde, huy ve ahlâk güzelliğine, şefkatin madeni ve Rahmetin hediyesi oluşuna sevgisini bağlayan bir erkeğin, eşinden aynı derecede sevgi ve hürmet göreceğini bildiren Said Nursî Hazretleri, bu karşılıklı hürmet ve muhabbetin her iki taraf yaşlandıkça ve çirkinleştikçe artacağını, böylece dünya hayatının da bir mutluluk yumağına döneceğini, yoksa yalnızca sûret güzelliğine bağlanan bir sevginin çok geçmeden bozulacağını ve yerini geçimsizliklere bırakacağını haber verir.8

Üstad Bediüzzaman’ın ifâdesiyle, eşini latîf şefkatine, güzel hasletine, güzel huyuna ve güzel ahlâkına dayalı olarak sevmenin ve böylece eşini günahlara girmekten korumanın âhiretteki neticesi ise, Rahîm-i Mutlak tarafından ebedî Cennette hûrilerden daha güzel, daha alımlı ve daha câzibedâr bir fizikî ve ruhî güzellikle eşinin kendisine ebedî bir eş, latîf bir dost, güzel bir arkadaş ve sâdık bir sevgili olarak verilmesidir.9

Çocuklarımızın böyle büyük mükâfatlara ermelerini temin için, evliliklerinde dinde ve dindarlıkta mutlaka denklik aramalı, sâir unsurları çok fazla abartmaya değer görmemeliyiz.

Bediüzzaman’a göre kadın ve erkek yalnız dünya hayatının ihtiyaçları için bir arada duruyor değiller. Birbirleriyle nikâhlanmaları, birbirlerini meşrû dairede sevmeleri ve saymaları, birbirlerine meşrû şekilde ilgi duymaları, birbirlerine âşık olmaları, evlenmeleri, çoluk çocuk sahibi olmaları ve birlikte hayat sürmeleri yalnız dünya hayatına ait bir ihtiyacın tatmini sebebiyle değildir. Gerek kadın kocasını, gerekse koca karısını yalnız dünya hayatının ihtiyaç ve ihtiyaçları için seviyor değildirler. Karı koca arasındaki sevgi, saygı, ilgi, aşk, muhabbet ve münasebet dünyada başlar, fakat ebedî hayata kadar uzanır. Yani kadın ebedî âhiret hayatında dahi kocasının, hurilerden daha güzel şekilde, eşidir ve ebedî hayat arkadaşıdır. Koca da dünyada olduğu gibi, yine ebedî âhiret hayatında dahi karısının eşidir ve ebedî hayat arkadaşıdır.

Kadın madem ebedî hayatta dahi kocasının eşidir ve hayat arkadaşıdır. Elbette ebedî arkadaşı ve dostu olan kocasının nazarından gayrı, başkasının nazarını kendi güzelliklerine çekmemesi, kocasını darıltmaması ve kıskandırmaması gerekir. Kendi güzelliklerini yalnız ve yalnız kocasına açması gerekir. Gözü yalnızca kocasını görmesi, gönlü yalnızca kocasını sevmesi gerekir. Madem mü’min olan kocası iman sırrına binaen onu yalnız dünya hayatına mahsus ve yalnız nefsanî ve güzellik vaktine mahsus geçici bir hevesle sevmiyor; bilâkis ebedî hayata kadar uzanmaya kabiliyetli ciddî bir sevgi ve hürmet ile kendisini seviyor ve kendisine ilgi duyuyor. Ve bundan dolayı sevgisini yalnız gençliğine ve güzellik vaktine bağlamıyor; kendisini yaşlılık ve çirkinlik vaktinde de ciddî derecede seviyor ve hürmet ediyor. Elbette ona mukabil kadın da kendi güzelliklerini yalnız kocasının nazarına göstermesi, sevgisini ve aşkını yalnız kocasına mahsus kılması, her şey bir yana, insanlığının gereğidir. Yoksa kaybeder.

Erkek ile eşinin dinî hassasiyet noktasında birbirine denk veya birbirinin hislerine ve meşrû dairedeki tercihlerine saygılı olmaları, her ikisini de –Allah’ın izniyle- ebedî saadet kapısını açan salih amel ve davranışlara götürür.

Karısının dinî duyarlılığını takdir edip örnek alan ve dinde karısını taklit eden erkek dünyada ve âhirette mutludur ve bahtiyardır. Koca emin olmalıdır ki, yalnız dindarlığı ile, dindar eşini ebedî hayatta da yanında ve yalnız kendisini seviyor bulur.

Kocasının dindarlığına bakarak giyim-kuşam ve sair tercihlerini dinin emirleri doğrultusunda yapan ve dinin yasaklarından kendi rızası ile sakınan kadın dünya-âhiret bahtiyardır, iki cihanda mutludur. Böyle dindar bir kadın da emin olmalıdır ki, ebedî hayatta kocasını yanında ve kendisini aynı ciddiyetle seviyor bulacaktır.

Saliha kadınını ebediyen kaybedecek şekilde günahlara ve sefâhete bulaşmış olan erkek ancak kendisine yazık eder. Dindar kocasını taklit etmeyen, o mübarek ebedî arkadaşını kaybedecek şekilde tercihlerini dinin haram kıldığı davranışlardan yana yapan, meselâ açık saçık giyinen, dar veya şeffaf giyinen, tesettüre riayet etmeyen, dinin örtünmesini istediği yerleri örtmeyip açan, iffetini korumayan ve kocasına rağmen günahlara giren kadın da ancak kendisine yazık etmiş olur.

Birbirlerini günahta taklit eden, sefâhette teşvik eden, haramlara sürükleyen, görgü ve görenek belâsıyla birbirini dinin yasaklarına iten, birbirinin günahlarına ve kötü ahlâkına göz yuman karı-koca da ancak ve ancak kendilerine yazık etmiş olurlar.

3- Bir ailenin mutluluğu, eşler arasındaki karşılıklı emniyet, güven, samimî hürmet ve ciddî muhabbetle kurulur ve devam eder. Tesettür bu güveni sağlamlaştırır, bu hürmeti takviye eder, bu muhabbeti ziyadeleştirir, karı koca arasındaki meşrû aşkı ihtiyarlıkta bile devam ettirir



TEMİZ EŞ SEÇİMİ

Kötü kadınlar ve kötü sözler, kötü erkeklere; kötü erkekler, kötü kadınlara ve kötü sözlere; temiz kadınlar ve temiz kelimeler ise temiz erkeklere; temiz erkekler de temiz kadınlara ve temiz sözlere yakışır. Bu temiz insanlar, o iftiracıların dedikodularından berîdirler, onlara mağfiret, değerli ve büyük bir nasip vardır. (Nur 26)

Dileyen dilediği yolu seçebilir. Dileyen dilediğini tercih edebilir. Allah’ın istediği temizliği tercih edenler temiz olur, Allah’ın değer yargılarına göre pisliği tercih edenler de pis olabilirler. Allah bu dünyada kimseyi zorlamıyor. Eğer Rabbimiz zorla benim dediğim gibi olacaksınız deseydi hepimizi temiz yaratırdı, hattâ cinsel organlarımızı ya-ratmazdı, melekler gibi, ya da şu taşlar gibi hiç birimizi günâh işleye-mez bir biçimde yaratırdı olur biterdi. Ama Allah böyle istememiş. Bizleri hem tayyip hem de habis olabilme özelliğinde, ikisinden birini tercih edebilme iradesinde, özgürlüğünde yaratmış ve haydi dileyen dilediğini tercih etsin buyurmuştur. Ve işte bunun kaderini de şöylece belirliyor Rabbimiz:

Habis kadınlar habis erkekler içindir. Kötü kadınlar kötü erkekler içindir. Habis erkekler de habis kadınlar içindir. İffet ve hayasız kadınlar iffet ve hayasız erkekler içindir, namussuz erkekler de namussuz kadınlar içindir. İffet ve hayalı kadınlar iffet ve hayalı tertemiz erkekler içindir, iffet ve hayalarını Allah’a göre ayarlayan tertemiz erkekler de iffet ve hayalı tertemiz kadınlar içindir. Evet demek ki temiz erkeklere temiz kadınlar, temiz kadınlara temiz erkeler yaraşır, onlar kendilerine ancak onları lâyık görürler. Kötü erkekler de aynen kendileri gibi kötü kadınları eş seçerler, kötü kadınlar da kendileri gibi kötü erkeklerden hoşlanırlar.

Veya kötülük, kötü söz, çirkin söz kötü erkekler hakkındadır, kötü erkeklere de kötü söz yakışır. İyi söz, tayyip söz iyi ve temiz erkeklere aittir, güzel sözler iyi erkeklere, temiz erkeklere yakışır. Kötüler, kötü sözlere dalarlar, iyilerin o kötü sözlerle asla bir ilgisi olamaz.

Evet burada bir hususa dikkat çekelim. Bir delikanlı düşünün ki Allah’ın ortaya koyduğu temizlik anlayışından uzak bir hayat yaşıyor. İstediği yerlerde istediği kimselerle düşüp kalkıyor. Toplumun yasallaştırdığı pis yerlere gidip geliyor. Namussuz ve iffetsiz bir hayat yaşıyor. Sonra nihâyet evlenme vakti geldiği zaman da iffetli ve namuslu bir kadın arıyor kendisine eş olarak. Peki kadın için de aynı şey mümkün mü? Elbette hayır. Bırakın nikâh dışı bir ilişkide bulunarak bir günâh işlemeyi, sözlüsünden ayrılan, kocasından boşanan bir kadın bile sanki ebedîyen suçlu görülmektedir. Ama erkek delikanlılık döneminde istediği gibi yaşayacak, istediği şeyleri yapacak ama evlenirken tertemiz bir kız arayacak ve onunla evlenecek.

Tabii evlendikten sonra da yine aynı pislikleri yapmaya devam edecek, ama evdekinin tertemiz kendisini beklemesini isteyecek. İşte Rabbimizin bu âyetlerinde böyle bir anlayışa yer yok. Hanımının temiz olmasını isteyen erkek kendisi de temiz olmak zorundadır. Kocasının temiz olmasını isteyen kadın kendisi de temiz olmak zorundadır. Öyle değil mi? Sen Allah’a ihanet et, sen kendine ihanet et, sen azalarına ihanet et, sen karşındaki kocana, hanımına ihanet et sonrada da karşındakinin tertemiz olması konusunda çaba harca. Olacak şey mi bu?

Öyleyse hanımımız hakkında istediğimizi kendimiz için de isteyeceğiz. Kocamız hakkında istediğimizi kendimiz hakkında da isteyeceğiz. Biz tertemiz olalım ki tertemiz kadınlar bize gelsin. Biz tertemiz olalım ki hanımlarımız da tertemiz hayatlarını devam ettirsin. Allah’a hainlik yapan, Allah’a karşı gelerek bir hayat yaşayan ne erkeğin, ne de kadının tertemiz insanların kanına girmeye hakkı yoktur. Öyle değil mi? Eğer sen Allah tanımaz, temizlik tanımaz, pislik içinde bir hayattan hoşlanıyorsan o zaman git keyfine göre yaşayan, Allah tanımaz kimselerle evlen. Niye temiz bir Müslümanın kanına girmeye çalışıyorsun da?

Eğer namusluluktan, temizlikten hoşlandığın için temiz bir kadın arıyorsan sen de namuslu ol. Niye Müslümanların tertemiz kızlarına, tertemiz erkeklerine ihanet ediyorsunuz? Niye kendi değer yargılarınızla başkalarının değer yargılarını sıfırlamaya çalışıyorsunuz? Ne hakkınız var buna? Allah diyor ki bakın: Ey adam, eğer benim değer yargıma göre habissen, pissen git dünyada benim değer yargılarıma göre yaşamayan bir çok insan var onlardan biriyle evlen. Git dilediğin gibi yaşa, ama benim tertemiz kullarıma ilişme, bulaşma ve onları kö-tülüğe doğru çekip götürme, onların kanlarına girme diyor Rabbimiz.



Evlilikte Ölçüler

Nikah hakkındaki ahkam-ı ilahiyyeyi beyan eden Ayetlerde küffar ile
yuva kurmak ve günlük hayatta onlarla yakın yaşamak nehyolunmuşdur.


Mü' minler, mü' minlerle evlenirler. Ahlaksız kimseler ahlaksız
kimselerle yahud müşriklerle evlenirler. "Habis kadınlar habis erkekler
içindir, temiz kadınlar temiz erkekler içindir."



Allah Teala Buyuruyor:

"Ey mü' minler, müşrik kadınlarla, onlar Allah' a iman edinceye kadar
evlenmeyin. Mü' mine bir cariye, müşrike bir kadından o müşrike hoşunuza
gitse de elbette hayırlıdır. Müşrik erkeklere de onlar iman edinceye
kadar mü' min kadınları nikahlamayın. Mü' min bir köle, bir müşrikden o
müşrik sizin hoşunuza gitse de elbette hayırlıdır. Onlar sizi cehenneme
çağırırlar. Allah ise yaptığı beyanatıyle cennete ve mağfirete çağırır.
0, insanlara Ayetlerini çok güzel açıklar. Umulur ki onlar bu Ayetleri
iyice düşünüp öğüt alsınlar. (Bakara; 221)


Erkeklerin meşru surette kadınlar üzerindeki hakları gibi
kadınların da onlar üzerinde hakları vardır. Yalnız erkekler onlar
üzerinde bir dereceye kadar maliktirler. Allah mutlak galiptir, gerçek
hüküm ve hikmet s4hibidir." (Bakara; 228)


Nikah hakkındaki ahkam-ı ilahiyyeyi beyan eden bu Ayetlerde kuffar
ile yuva kurmak ve günlük hayatta onlarla yakın yaşamak nehyolunmuşdur.


Mü' minler, mü' minlerle evlenirler. Ahlaksız kimseler ahlaksız
kimselerle yahud müşriklerle evlenirler. "Habis kadınlar habis erkekler
içindir, temiz kadınlar temiz erkekler içindir."



Hadis-i şeriflerde de şöyle buyuruluyor:

"Evlenin, çünkü ben diğer ümmetlere karşı sizin (çoğalmanız)la iftihar edeceğim." (Taberani)


"Ademoğlunun bahtiyarlığına medar olan şeyler üçtür; Ademoğlunun
bahtsızlığına sebep olanlar da üçtür. Bahtiyarlığına sebep olanlar:
iyi, mü' mine ve iffetli (saliha) bir zevce; iyi, sülületli ve sür' atli
binek; geniş ve rahat evdir. Bahtsızlığına sebep olanlar da: Kötü, dar
ve sıkıntılı ev; fena kadın, kötü binektir." (Ebü Davud)


Binek denilince üzerine binilen her türlü hayvan ve vasıtaya
şamildir. Bir evin kötü, dar ve sıkıntılı olmadığı keyfiyeti şahısların
halleriyle takdir edilmek lazımdır. Öyle dar evler vardır ki, bazı
kimseler için geniş ve diğerleri için sıkıntılı sayılır.



"İnsanların en kötüsü ehli (Ailesi) üzerinde çok baskı yapandır." (Teberani)



Münavi diyor ki, Bu hadisin tamamı mealen şöyledir: Ashab dediler:

Ya Rasülallah! Kişi ehli üzerinde nasıl tazyik yapar?.

Buyurdu ki:

"- Adam evine girince karısı korkusundan titrer, evladı kaçar, evden
çıkınca ise karısının yüzü güler; ailesi ferahlığa ve sevgiye kavuşur."

"Kadınların bereketçe en büyüğü yükü diğerlerinden daha hafif olandır." (Ahmed b. Hambel)


Gerek düğünlerde ve gerekse evlendikten sonra türlü türlü fuzuli
masraf kapıları açan, bu yüzden hem kendi Ailesini hem de cemiyetini
iktisaden yıpratan ve bu sebeple geçimsizliklere, ayrılıklara ve hattA
boşanmalara sebep olan kadınlarımız eğer müslümanlıkta sadık iseler
sevgili Peygamberimiz - Sallallahu aleyhi ve sellem' in bu mubarek
hadisinden ibret almalıdırlar.

"Nikahın (evlenmenin) hayırlısı kolay ve külfetsiz) olanıdır.". (Ebü Davud)


"Allah, bir kimsenin kalbinde bir kızı veya kadını nikah ile
istemek temsyülünü uyandırırsa onun o (kızı, yahud kadını) görmesinde
bir beis yoktur." (İbni Mace)


Nikah ile istemek kaydı, şehvet şevkiyle bakmaya mani olduğu gibi
"küfv"ü (dengi) olmayana bakmayı da men eder. Bu hadisin şerhlerinden
anlaşıldığına göre nikah ile istenecek kız veya kadının yalnız yüzüne
ve ellerine bakmakla iktifa edilir. Bu bakmayı bir kaç defa tekrarlamak
da caizdir. "Sizden biriniz evlenme yemeğine (ziyAfetine) davet
edilirse icabet etsin!" (Müslim)

Hayat Gayeyi maksadını bilenlere güzel
Bilmeyenlere zehir zıkkım bir gazel

Boş ve abes sözlerin maskaralığını yapmaktansa
güzel sözlerin hamallığını yapmayı tercih ederim.

11.07.2008 - tahkik

eşlerin anlaşamaması

ev-lenecek kişilerin birbirleri ile her bakımdan ortak özelliklere sahip olması gereği unutularak evlilik yapılır,bu evlilik başka bir hane üzerine bina edilir,dış müdahalelere açık olur ise...
ya eşlerden biri gözünü/gönlünü kitleyecek ve her şeye katlanmayı göze alacaktır
ya da hayatları zehrolacaktır.

aşk ile kurulan evlilikler zaman içerisinde ya sevgi ya da nefret doğuracaktır ve kişilerin evlilik öncesi gözleri "aşk" ile kararmış ise mantıklı düşünme imkanı kalmayacaktır.
aşk beraberinde mantık da bulundurmuyor ise işler pek müşkül bir hale gelebilir.

hasılı kelam,kişiler birbirlerinin yetiştiği bölge+ırk+inanç+hayattan beklentileri+başkalarına karşı davranışlar+sosyal durum+eğitim ve öğrenim konusunda ortak noktalarda olmak zorundadırlar

"ikimiz tartılacak isek eğer bir terazide,
terazinin bir kefesinde sen,diğerinde ben
bir kefe büyük,diğeri küçük olabilir de,
terazinin terazide durmasıdır istenen..."

diye düşünülmesinde fayda görmekteyim

09.07.2008 - yanlış harf

Manevi sorunlar

Bence evliliklerin en buyuk sorunu manevi sorunlar.cunku insan harama helale dikkat etmiyorsa haramlik selamlik konusunda,insan iliskilerinde pervasiz davraniyorsa,namaza hic ama hic yaklasmiyorsa,artik varin siz dusunun o evliligin sonunu.bu devirde en buyuk aile gecimsizliklerinin sebebi manevi sorunlar.maddi problemler gelip gecici olabilir.sonucta zenginlikte fakirlikte gelip gecici seyler.calisip para kazanirsin kimseye muhtac olmadan gecinip gidersin,ya da zenginsen iflas edersin herseyini kaybedersin.yani maddi durum evlilikleri etkilemez diye dusunuyorum.ama maneviyat yoksa bir evlilikte: huzur, mutluluk,sabir,sukur,anlayis,merhamet,sevgi,saygi,aile ici iletisim hic olmuyor diyebiliriz.cunku bu vasiflar genelde dini konularda hassas olan insanlarin vasfi.o hassasiyet te yoksa bu vasiflarin cogu hayata gecirilmiyor malesef.once manevi sorunlar cozulmeli ailede.maneviyati olmayan bir insan'a hersey normal geliyor.aldatmak,yalan,riya, cinayetvs... ornekleri cogaltabiliriz.yani seytanin tum zehirli oklarina maruz kaliniyor.manevi boslugu,inancsizligin boslugunu seytan ve hileleri dolduruyor.esimle ben de anlasamiyorum.benim derdim maneviyat uzerine.esim maneviyattan habersiz bir yasam icinde.cok dua ediyorum ona.elimden baska bisey gelmiyor.aslinda biz birbirimizi severek evlendik.gorusmelerimizde namaz kilan,dini konularda hassas oldugunu soyleyen,dini uzerine bir yasam surdugunu ileri suren bir insan oldugunu soylerdi hep.nabza gore serbet veren bir insanmis aslinda.cunku ben dini hassasiyetleri olan bir ailede yetistim basortuluyum,dinimi yasamaya calisan biriyim.esimde beni ve ailemi taniyinca dini konularda bizim gibi hassas oldugunu soylemis ki benimle evlenebilmek icin.namaz kildigini soylerdi hep.ama evlenince gordumki ne namaz;ne abdest,gece hayati,kagit oynar,aldatma,baska kadinlarla gezip tozma vs...seytanin zehirli oklarinin cogu yasantisinda var malesef.ben sordugumda neden boyle yaptin benim hayatimi karatiyorsun neden yalan soyledin bana ve aileme dedigimde:seninle evlenebilmek icin,ben ailene dini yasayan biri olmadigimi soyleseydim bizi evlendirmezlerdi dedi.bu nasil bir anlayiski yalan soyleyerek bu evliligi yapti kendi adina.simdi dusunuyorumda bu yalanlar yuzunden anlasmazliklarimiz cok diyorum.evliligimde istedigimi bulamadim.ama sabrediyorum.Allah'a guveniyorum.biliyorumki esim icin yaptigim dualar birgun mutlaka gerceklesecek.biliyorum bosu bosuna degil bu hayatta hicbirsey.herseyin bir karsiligi var.dualariminda karsiligi olacak bu dunyada olmazsa bile ahirette mutlaka olacak.Allah herkese hidayet nasip etsin,dogru yolu gostersin,seytandan ve seytanlasmis insanlarin serrinden emin eylesin.iyiki inaniyorum Allahim!Sana sonsuz sukurler olsun!ya birde inancsiz olsaydim bu dunyanin yukunu nasil kaldirabilirdim,nasil kafayi yemeden yasayabilirdim bilmiyorum.ne kadar sukretsem azdir.Allah herkesin yuvasini islamla sereflendirsin,dini yasayan ve cevresine guzel ornek olan esler nasip etsin,Allah diyenleri cogaltsin insallah.Selam ve dua ile..HERSEY ENINDE SONUNDA SESSIZDIR!BIR GUNUN KIRILGANLIGINDAN ARTA KALAN MUTEELLIM BIR INSAN SESININ BIRAKTIGI AGLAMANIN KIRIGI SESSIZDIR!

07.07.2008 - gurbetkizi

ben ne kadar

ALLAH BAGISLAYICIDIR YETERKI TEVBE ETMEYI BIL s.a ben ne kadar ugrasamda esim ben yokmusum gibi davranmaya devam ediyo akraba evliligi bizimki sanirim onu da benim gibi ailesi zorlamis evlenmeye simdi ben esimi sevmeye calisiyorum ama o bunu yapmak icin ugrasmiyo bile bence kadin cok fedakar bir varlik sevsede sevmesede esine bagli olma geregi duyuyo ama erkek Allah korkusu ve biraz olsun merhameti yoksa onu aldatiyo yipratiyo dövüyo sövüyo herseyi yapiyo ne yazikki ben ne kadar ugrassamda o beni sevmemeye devam ediyo yani esimle anlasamiyorum ne olur bilmiyorum sonu nereye gider bilmiyorum bana akil verirmisiniz biraz cünkü buna ihtiyacim var beni dinliyecek kimse yok etrafimda annemden baska yorumlarininzi bekliyorum ne yapabilirimki esim benim onun hayatinda oldugumu farketsin simdiden tesekkür ederim Allahin selameti üzerimize olsun

07.07.2008 - yozgatli66

Bazen rabbim bir deliye bir veli, Bir veliye de bir deli verir.

Kardeşim insanın görücü usülü ile evlenmesi eşlerin birbirini sevmemesi anlamına gelmez.yani birbirini sevecek o kadar güzel hasletler bulunabilir.yeter ki kişiler biz birbirimizi sevmeden görücü usulü ile evlendik saplantısı ile hareket etmesin.eğer insan sadece dünyevi kriterleri önde tutarsa görücü usulü evlilikte tabi ki sevme sadece nefsi olarak kalacaktır.birbirlerini delice sine sevip sonra birbirlerine karşı hayvancasına nefretcesine düşmanlık edenlerde var.ölçü sadece sevmek değildir.ama kriterler uhrevi olursa eşler birbirlerinde o kadar ortak özellik bulacaklar ki ,din diyanet siyanet iffet ibadet,dua ahiret vb gibi aynı amaç dava için birliktelikleri düşüncesi iki tarafın birbirini sevmesine yardım edecektir.çünkü mümin müminin aynası olması hasebiyle iki taraf birbirlerinin diyanetini sevecekler güzel hasletlerini sevecekler.ama iki tarafta da aynı denge olmadığı zaman,bir taraf hep ağır basacaktır.yani denge olmayınca iki tarafın arasında sükunet olmayacaktır.kendi eşiyle paylaşması gereken güzellikleri saadeti sırları götürüp başkalarıyla paylaşacaktır.eğer eşinizin diyaneti yoksa o noktada ona diyanet kazandırarak dengeleri kurabilirseniz size bakış açısı değişecektir.sizdeki manevi değerlerin farkına varacaktır.elinde elması hazineleri olan iffeti şerefi hayayı taşıyan bir cevher olduğunu fark edecek.çünkü iman insana bakış nazariyesi kazandırır.o imanın ferasetiyle bakan farklı görür.eşiniz şimdi sizin değerinizi bilmiyor.elindeki elmasları cam parçacıklarına değişiyor.

Evet kardeşim bazı zorbalar insanların akibetlerini hayatlarını kolaylaştırmak yerine zorlaştırmak yolunu tutuyorlar.insanların gönüllerini kalplerini tahakkümle berilerine bağlamaya çalışıyorlar.bilmiyorlar ki böyle bir bağlama ipi çürük olur,sağlam olmaz,şimdi siz ve eşinizin aranızdaki pamuk ipliğine bağlanmış olan muhabbetiniz küçük sürtüşmelerde kavgalarda hemen kırılıyor.bozuluyor.erkeğin egemen kültürdeki konumu onu zalimliğe itiyor.eşine tahakküme itiyor.çevresindeki bayanlara her türlü iltifatı şahaneleri eksik etmeyen bu erkekler onlara centilmenliğin alasını sunan ve dillerinden bal akan insanlar evlerine ise zehir derk ederler,küfrün hakaretin büyüklerine ikram ederler.başkalarına çiçekler ikram eden eşler evlerindeki mazlum mubarek eşlerine ise tekme tokat yumruk hediye ve ikram ederler.belki muhabbet ettikleri bayanlar insanlar ne o sevgiye layıktır nede o sözlere,ama layık görülüp edilir evdeki ise mazlum masum namus timsali hayalı eşten esirgenir bu sözler.elmasın kıymetini elmasçı bilir.elmasçı olmayana istediğiniz kadar elmasın kıymetini anlatın.nafile.

İnsanın eli yetişmediği yerlere eli yetişen birisinden yardım istemesi gerekir.eğer bu sizin kısmetiniz ise sabır içinde tahammül edeceksiniz ve dualarınızı o insanın kalbine ulaştırıp o insanın kalbine nuru hidayeti ilka edecek olan bir zatın kapısını her gün çalacaksınız.onun islahı için dua niyaz edeceksiniz.rabbimizi şerleri de hayra tebdil edebilir.sonunuzun hayra gitmesi için tabiî ki iki tarafın kalben ruhen fikren cismen bir olması gerekir.eğer evliliğin temelinde sadakat saygı sevgi muhabbet,aşk diyanet siyanet samimiyet sabır yoksa zaten o evlilik sadece yüzeysel hayvani bir beraberlikten öteye geçmez.hayretler sevinçler kederler elemler paylaşılmıyorsa eşler birbirinin sığınağı olmuyorsa birbirilerine hayrı iyiliği tesviye etmiyorsa o evlilik değil geçici bir menfaat bağı yada tahammül edilmez bir birlikteliktir.eşler birbirlerinin sevecek yönlerini bulmalıdırlar.bazen küçük güzel bir haslet yüzlerce cazibe ve güzelliğin yerini tutar ama bunu eşler görmezler.hissiyatın kör akılsız tahakkümü dışarıdaki çıplakları hayasızları iffetsizleri öyle güzel görür ki o hevesine aldanıp eşinden soğur bilmez ki o hayasızlar sadece insanın uçkuruna davetiye çıkarıyor,sadece uçkuru tatmin edecek bir seviyede kalıyor.belki itaat sadakat taat ahlak olarak sukut etmişlerdir insanlıktan ama zahiren cezbedici oldukları için eşlerin sadakatini kırmada en mühim sebeptir bu kadınlar.bu kadınlar işyerlerinde olmasalar,dışarıda olmasalar,açık olmasalar hangi erkek eşini onlarla kıyas edip eşine soğuyacak.bu ahlaksız kadınlar yüzünden eşlerin huzuru muhabbeti kırılmış,bu hırsızlar mutlulukları çalmışlar evlerden eşlerden.insanın eşi ne kadar güzel olursa olsun bu çıplak kadınlar karşısında hep çirkin düşerler çünkü o anlık heves ve sefahete ve sufliyata hitap ettikleri için eşler bu ahmakları evlerindeki iffetli eşlerine tercih eder.

Kardeşim eşinizin zaaflarını öğrenin,onun asabiyet yönlerini öğrenin,onun güçlü yönlerini öğrenin,onun size karşı olan hislerindeki ölçüyü anlamaya çalışın,sizinle evlenirken görücü usulü ile evlenmeye şartlandırdığı için mi mutlu olmayacağını düşünüyor,siz elinizdeki kıymaetli cevherlerin farkına varmasını sağlayın,öyle insan vardır günde 50 kilo sirke satar tatlı diliyle öylesi de var acı dili yüzünden 10 kilo bal satamaz. Hz Ali der ki hasmını mağlup etmek istersen onun kötülüğüne karşı iyilikle mukabele et.şimdi siz hep iyilikle muamele edin.ona sevdiğinizi sadakatinizi sevginizi hissettirin.vicdanı ölmemiş insan anlar kıymeti.hayatın asıl gayesini ona göstermeye çalışın,meftun olduğu şeylerin muhabbet ettiği şeylerin fenalığını gösterin.eşiniz iyi bir diyanet dairesine girse değişebilir.o zaman ilmi siyasetle onu değiştirmeye çalışın.siz bayanların bu asırda hissesine maalesef keder elem acı düşmüş,serkeş sarhoş nesillerin cezasını sizler çekiyorsunuz.imanın dinin kadından çıkan bu nesli meydana getirenler cezasını sizlere çektiriyorlar.dinden imandan ahlaktan uzak bıraktıkları eşlerinizin sizlere olan ve yada olacak muhabbetini çalan o kadar serseri başıbozuk bayan var ki evinizdeki tv nizdeki çıplaklardan tutun ta komşunuzdan tutun yabancı kadınlara kadar hepsi hırsızlık edip o muhabbetleri çalıyorlar.evliliğin gerileme dönemi olan 35 inden sonra kadın fedakarlık ile evini dinini iffetini korurken erkek diyanet yoksa hemen günahlara haramlara dalarak oralardan meded ummaya başlar.bulduğu zehirli bir baldan başka değil.üç kuruş lezzet beş kuruşluk manevi sancılarla dolu vehmi farazı mutluluklar.
Hayatın nuru ziyası olan dini eşinizin kalbine koymaya çalışın o zaman o karanlıklı kalp aydınlanır.karanlık aydınlanınca odadaki kıymetli antikalar ışıkta görünmeye başlar.sabır ile ıslaha çalışın.bazen rabbim bir deliye bir veli verir,bir veliye de bir deli verir.bu deli eğer sizin namus ve şerefinizi koruyup gözetiyorsa sabır edin ama hakkınızı hukukunuzu gözetmiyorsa.başka hayırlar talep edin.nice şerlerden sonra hayır bulan insanlar gördüm.eğer insan eşiyle ebed yolunda beraber gidip o ebedi saadeti kazanamayacaksa o yolda kendine destek olacak ebedül abad yolculuğunda eşine yoldaş arkadaş sırdaş olmayacaksa böyle bir eşten hayır gelmez.

Hayat Gayeyi Maksadını bilenlere güzel
Bilmeyenlere zehir zıkkım bir gazel.

09.07.2008 - tahkik

tesekkürler tahkik kardes

ALLAH BAGISLAYICIDIR YETERKI TEVBE ETMEYI BIL s.a ben sana bu güzel yorumun icin cok tesekkür ederim Allah sen ve senin gibilerden razi olsun cok güzel bilgi verdin bana tekrar tesekkürler Allahin selameti üzerimize olsun

10.07.2008 - yozgatli66

sual.

SELAMUN ALEYKÜM. HOCAM BEN YENİ 2 SENELİK EVLİYİM. AİLEMİ ÇOK SEVİYORUM. FAKAT EV İÇERİSNDE BÜYÜK HUZURSUZLUKLAR VAR.NE YAPACAĞIMI BİLEMİYORUM. ANNEM İLE EŞİM ARASINDA KALIYORUM HANGİSİNİ TERCİH EDECEĞİMİ BİLEMİYORUM. AYET VEYA HADİSLER NETİCESİNDE NE YAPMAM GEREKTİĞİNİ YAZARSANIZ SEVİNİRİM.

12.02.2007 - günahkar

kadın aldatırsa

konularda hep erkeklerin aldattığı konuşuluyor peki çalışan bayanların yaptığı aldatma , flört ,telefonla konuşma msn vb.illaki cinsel ilişki oluncamı aldatma oluyor evli bir kadının eşinden başkasına seni seviyorum demesi ne derece doğru, telefonda ÖPTÜM hoşçakal demesi, SEVGİ MESAJLARI YAZMASI ne anlama geliyor doğru mu? bu zinaya girermi onunla BULUŞUP konuşması eşinden habersiz flört etmesi ilgi göstermesi iyilikte bulunması doğrumu

03.02.2007 - rumuz

Konular