hayâ duygusunda zaafiyet ve yozlaşma

Yusuf Konukoğlu

"Bir insan İslam’a sadık kaldıkça, herşey onun tarafına doğru yol alır ; Toplum, güneş, ay hatta yıldızlar. "


Gecesi gündüz gibi aydınlık olan bu din, karanlık bir gecede siyah taşın üstündeki siyah karıncaya dikkat etmemizi bize öğretirken; insanın yozlaşmasının kalbinin taa derinliklerinden geldiğine de dikkat çekmiştir.


Yozlaşma, kelime manası ile tabii, doğal, yaratılıştan gelen dokunun veya ilişkilerin bozulması, ölçüye uygun gözüken ama ölçü dışı olması... Yozlaşmalar, ferdi ve toplumsal bazda olmakta ayrıca eşyayı yani çevremizi de etkilemektedir. Doğru kabul edilen, fıtrattan gelen değerlerin sulandırılması, seyreltilmesi, süte veya ayrana kıvamından fazla su katılması gibidir. Değerleri korumak özen ister. Bazı değerler ise insana ve eşyaya özen gösterir. Değerlere özen göstermek insanları, insanlara özen göstermek ise, değerleri korur.


Var olan toplumlara bakın! bir bozukluk görüyorsunuz değil mi? yani yozlaşma... Sebebi ise basit bir etkene dayanıyor: utanma duygusu. Bu duygu nasıl oluşmakta, yozlaşanlar ve yozlaştırılanlar nasıl oluşmakta? Bu konuda öncelikle, tüm kitapların bir kitabı anlatmak için yazıldığı, Kuran'ı Kerim'e bakmak, incelemek gerektiğini anlıyoruz. Zira tüm insanlığın hayat düsturu, Allah İnsan ilişkisinin nasıl olması gerektiğini anlatan kulluk kitabı, özellikle tertip sırası ile kitabı projeksiyona tâbi tuttuğumuzda şunları algılamaktayız. Önce besmele ile başlıyoruz.
Bismillah, Allah adı ile başlar ve bize nedensellik kanununun ilki, olmazsa olmazını öğretir yani herşey, ilk başlangıç Allah ile sonrası, Fatiha suresi ile devam eden iman, hamd, ibadet, sığınma, duâ ve dosdoğru yolu isteme, gazaba uğrayanların ve sapıtanların yoluna değil salihlerin yoluna.
İnsan olmaya atılan ilk adımdan sonra, bir şifre ile karşımıza çıkan Bakara suresi, salihlerin yolunun kitabından bahseder ve üç insan tiplemesi ile inanan, inanmayan ve inanır görüneni anlatır, artık muttakiler belli olmuştur yani Allah'tan korkanlar. Sure, insanın yaratılışı, Adem, İbrahim ve yahudiler anlatılırken, ilmi alıp amelini yapmayan yahudileşenlere de dikkat çekilmektedir. Ali İmran suresinde ise, hıristiyanlar ve körü körüne amele saplanıp ilmi terkeden hıristiyanlaşanlar anlatılmaktadır. Nisa suresinde Salihler toplumu; Maide suresinde salihlerin nasıl bir hukuk üzere olacağı; En'âm suresinde hayvan ve hayvanlaşanlar; Araf suresinde arada kalanlar, cehenneme bakıp sevinenler, cennete bakıp üzülenlerin trajedisi görülmektedir. Ve Enfal ile Tevbe sureleri ile insanlığın psikolojisi anlatılırken ancak Allah için mücadele edenlerin mutluluğu bulacağı, esenlik yurduna ulaşacağı işlenmektedir.


Sünnetullah gereği, Allah (c.c.)'ın insanoğluna vahyettiği kulluk kitabı Kur'an'ı bilmeyenler; bilipte gereğini yapmayanlar; Kur'andaki ölçüleri ciddiye almayanlar; ölçüden çıkanlar; Alemlerin Rabbi Allah'ın rızalığını düşünmeyenler; Allah'ın razı olduğunu, O'nun razı olduğu şekilde yapmayanlar; başka alternatif kulluk kitaplarının muhatapları olacaklardır ve olmaktadırlar. Başka kulluk kitapları yani beşeri dinlerin kitapları ise asırlardır insanlığı kan, gözyaşı, sömürü, ezilmişlik, günaha bulanma ve yozlaşma dan başka bir şey vermemiştir ve vermeyecektir de. İnsanlık, geçmiş tarih ile bunların şahididir.


Günümüzün beşeri dini olan kapitalizmin ise, insanlığın yozlaşmasında ki fonksiyonu ise tartışılmaz. Yozlaşmanın çok basit bir sebebi var. İki cihan serveri Allah Rasulü (a.s.v.) buyurdu ki: "Hayâ, İmandandır." Kim ki utanmıyor, istediğini yapsın! Kapitalizm, insanların ar ve hayâ duygularını kaybettirmektedir. Her şeye ekonomik sebeblerle bakmayı öğreten kapitalizm, erkekleri, kadınları, çocukları utandığı ve sıkıldığı ortamlarda çalışmayı mazur göstermektedir. Ekonomik gerekçelerin arkasına sığınan bu insanlar, yozlaşmanın da kapısını aralamaktadırlar. Ayrıca kapitalizmin bu yozlaşmayı hızlandıran sosyologları, psikologları, antropologları da mevcuttur. En'âm suresi 112.113.ayetlerde bahsedildiği üzere, insan ve cin şeytanlar, insanları peygamberin yolundan alıkoymak için yaldızlı ve güzel sözler söylerler. Ve yaldızlı güzel sözlerle yozlaştırırlar. Güncel örneklerle sözümüzü bağlayalım: Bugün, batı orijinli bir hayatı yaşayan, plaja iç çamaşırı ile girmeye kalksa kınanırken, farkı olmayan mayo ile girince tabii karşılanmaktadır. Sokağa pijama ile çıkamazsınız, zira size öğretilen örtünmenin zorunluluğu değil giyinmenin zorunluluğudur. Peki, kadın iç çamaşırı satan ve ondan alanlara ne demeli! Bu iç çamaşırı alışverişi umursamazlığı korkunç değil mi? Bir kadının bir erkeğin saçları ile saatlerce oynamasına süs ve güzellik adına nasıl izin verildi, Bu işler kadınlara nasıl kabul ettirildi? Anlamak mümkün değil.


Şu kadarını söyleyelim, bu kapitalizmin dayattığı uygarlık, hayâ duygumuzu inciten pek çok olgunun uygarlık, özgürlük, insan hakları gibi yaldızlı güzel sözlerin ve yüksek fikirler (!)'in himayesinde bize kabul ettirildiğidir... ( *)
Hayâ duygusu, Harama yaklaşmanın en ufak cezasıdır. Utanıyor iseniz, bu salih toplumlar ve salih kişiler için en büyük cezadır. İnsanoğlu, hayâ duygusu ile hareket ettikçe, haramdan uzak durmayı başarmaktadır. Hayâ terk edilince günaha bulaşma kolaylaşmaktadır. Buradan da anlaşılıyor ki, hayâ duygusu, insanoğlunu günahtan koruyan bir kalkandır. Allah Rasulü (a.s.v.) buyurdu ki: "Hayâ iyilikten başka bir şey getirmez ." Her türlü kötülük, hayâsızlıktan kaynaklanıyor diyebiliriz. İnsanoğlu, iyilik ile kötülük arasında gidip gelmektedir. Özü ise, utanma duygusu ile doğru orantılı değişime uğramaktadır. Utanma duygusu yoğunlaştıkça, insani yönü güçlenen insanın, utanma duygusu gevşedikçe de insanî yönü de gevşemekte, yani insan olmaktan uzaklaşmaktadır. (**)
Yozlaşma, kitaptan uzaklaşma ile başlamaktadır;
Kitaptan uzaklaşanlar, Dinde yozlaşırlar;
Dinde yozlaşanlar, Ahlâkta yozlaşırlar;
Ahlâkta yozlaşanlar, Hayâ da yozlaşırlar;
Hayâ da yozlaşanlar, Amelde yozlaşırlar;
Amelde yozlaşanlar, İtikatta yozlaşırlar;
İtikatta yozlaşanlar, İlimde yozlaşırlar;
İlimde yozlaşanlar, Düşüncede yozlaşırlar.
Düşüncede yozlaşanlar, İlmi; İlimde yozlaşanlar, İtikadı; İtikatta yozlaşanlar, Ameli; Amelde yozlaşanlar, Ahlâkı; Ahlâkta yozlaşanlar, Hayâ yı; Hayâ da yozlaşanlar, Dini; Dinde yozlaşanlar, Kitabı Kaybetmişlerdir... Kitabı kaybeden ise, kendini kaybetmiştir. Kendini kaybedenin yozlaşması ise malumunuzdur.