Haya

İffet ve hayanın önemi

Sual: İffet ve hayanın önemi nedir?
CEVAP
Allahü teâlâ, insan neslinin devamı için, erkek ve kadını birbirine karşı cazip kılmıştır. Aynı zamanda, bu kuvvetli duygu karşısında, insanları, dünyada çetin bir imtihana tâbi tutmuştur. Dünyadaki kısa ömrümüz içinde, en zor imtihan iffet imtihanıdır. Bu imtihanda kazanan bir insan, dünya ve ahiretin kahramanıdır.

karma sınıf zilleti

KESİNTİSİZ ZULÜM

ABD kIz-erkek ayrI eğItImI teşvik ediyor

Utanma duygusu ? sizce anormalmi

Utanma Duygusu (Hayâ), Değeri Ve Bu Duyguya Sahip Olmaya Teşvik Etmek



İbni Ömer radıyallâhu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, utangaç kardeşine bu huyunu terketmesini söyleyen Medine’li bir müslümanın yanından geçerken ona:

“Onu kendi haline bırak; zira hayâ imandandır” buyurdu.[1]



* Utanma başın yere eğilmesi yüz kızarması gibi değişik şekillerde ortaya çıkan ahlaki bir vasıf olup imanlı olan kimselerde bulunur. İmanı olmayan veya zayıf olanlarda görülmez.[2]

kadınlara bakmak günah mı?

Kadınlara bakmak ve Tokalaşmak

Sual: Yabancı kadınlara bakmak günah mıdır?

CEVAP
Kadınlara da erkeklere de lüzumsuz veya şehvetle bakmak günahtır. Âyet-i kerimede mealen buyuruldu ki:
(Ey Resulüm, müminlere söyle, harama bakmasınlar ve avret yerlerini haramlardan korusunlar! İmanı olan kadınlara da söyle, harama bakmasınlar ve avret yerlerini haramdan korusunlar!) [Nur 30]
Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:
(Erkeğin kadına, kadının da erkeğe [şehvetle] bakması haramdır.) [Taberani]

Efendimiz(s.a.v)'nin Acı Kaybı.....

“Ben Cüleybib’imi kaybettim!”

Damat Efendi

Mecmau'l-Enhür sahibi Muhammed b. Süleyman, “Damat Efendi” lakabıyla meşhur olmuştur. Çünkü, bu iffet âbidesi, talebelik döneminde bir gece yarısı, mum ışığı altında ders çalışmaktadır. İlmî mütâlaalara daldığı bir esnada kapısı çalınır. O vakitte birinin gelmesinin hasıl ettiği hayret ve misafirin kimliği hakkındaki merakla hemen kapıyı açar. Karşısında genç ve güzel bir kızcağız durmaktadır. Misafir, yolunu kaybettiğini ve etrafta başka bir ışık göremediği için onun kapısını çalmaya mecbur kaldığını söyler.

Müslüman Erkek Kadınını Uçan Kuştan Esirger

Her memlekette,bilhassa Avrupa'da,sadece hanımı ile ömrünün sonuna kadar beraber yaşayıp,başka bir kadınla ilgisi olmamış güçlü,kuvvetli kimse pek azdır.Orada,kendi hanımı ile beraber oturmak ayıp olduğu için,herkes hanımını başka bir erkekle oturtur.Kendisi de,bir başkasının hanımını alarak dans eder.Böyle bir görüşmede,gerek erkek,bir diğer kadına ve gerek kadın,bir diğer erkeğe çaresiz meyleder.Bunun için Hristiyan memleketlerinde,kadınlar ve erkekler,birbirleri ile karıştıkları,görüştükleri ve konuştukları için zina etmeden ömür geçirmiş bir erkek ve kadın pek nadir bulunur.

Kadının hayâ perdesi kalkınca...

Bilhassa son yıllarda internetin ülkemizde yaygınlaşmasıyla hayasızlık çok hızlı bir şekilde artış göstermektedir. Toplumumuzda, edeb dışı görüntüler ve yazılar gün geçtikçe sıradan, normal bir hayat tarzı şeklinde sunulmaktadır. Bazan daha ileri gidilerek dini günlerde yapılmaktadır bu sunum.

Çalma kapıyı, çalarlar kapını!

Image Hosted by ImageShack.us

Bugün aileyi, dolayısıyla toplumu yıkan etkenlerin başında gayrı meşru ilişki gelmektedir. Bunu önlemenin yolu da şuurlu bir dini inançtır. İnanan, Allahtan korkan ve kuldan utanan böyle işlerden uzak durur. Bunun için fuhuşu yaymak istiyenler “utanma duygusu”nu yok ediyorlar. Utanma, haya, sadece insana mahsus olan utanma duygusudur. Allahü teâlânın razı olmadığı çirkin şeyleri yapmaktan sakınma, başkalarının kötülemelerinden korkma, kötü iş yapınca utanma; utanmak, sıkılmak gibi manalara da gelmektedir haya.

KADINLA TOKALAŞMAK CAİZ MİDİR?

KADINLA TOKALAŞMAK CAİZ MİDİR?

Mahrem olmayan kadına bakmak haram olduğuna göre, onlara dokunmak veya tokalaşmak mutlaka haramdır. Peygamber'e (sav) bi'at eden kadınlar dediler ki: Ey Allah'ın Resulü biat ederken elimizi tutmadınız. Peygamber (sav) kadınların elini tutup tokalaşmam buyurdu (Ahmed bin hanbel, Nesai, İbn Mace). Hazret, Aişe (ra) biat ile ilgili şöyle buyuruyor: Allah'a yemin ederim ki Resulüllah'ın eli bir kadının eline dokunmadı. Sadece sözle onlardan biat aldı" (Müslim). Peygamber (sav) bir hadis-i şerifinde şöyle buyuruyor: "Sizden biriniz başına iğne ile dürtülmesi kendisi için helal olmayan bir kadına dokunmaktan daha hayırlıdır."İslam dini kadınla tokalaşmayı yasaklamakla kadını tezyif etmiyor. Bilakis şerefini kurtarıyor. Kötü niyetli kimselerin şehvetle el uzatmasına engel oluyor.

Çıplaklık tacizdir

Kızları, kadınları el ve dil ile taciz edenlerin (onlara karşı üzen, korkutan, rahatsız eden, inciten, can yakan, zarar veren davranışlarda bulunanların) çoğaldığından şikayet ediliyor, tacizin engellenmesi için tedbir alınması isteniyor. Tedbir olarak da eğitim ve ceza üzerinde duruluyor.

"Karşı taraf ne yaparsa yapsın taciz edilmemeli" diyenlere karşı, "Hayır, açılmada sınırı aşanlar tacize davetiye çıkarıyorlar; taciz olmasın ama karşı taraf da taciz için insanları tahrik etmesin" diyenler var. Ben ise "çıplaklık tacizdir" diyorum. Evet çıplaklık, vücudun cinsi cazibesi olan yerlerini, kamuya açık olan yerlerde açıp göstermek, bununla da kalmayıp ya davranışlarıyla veya orasını burasını süsleyerek, kokular sürünerek karşı tarafın dikkatini daha fazla çekmek tacizdir. Çünkü bunu yapanlar karşı tarafın hem bakmasını, ilgi duymasını istiyor, hem bakmalarından, talepten ve ilginin bazı şekillerinden rahatsız oluyor, bunu taciz sayıyorlar. Bu durumda karşı tarafa (örneğimizde erkeğe) ya bakmamak ya bakıp da görmemek ya görüp de etkilenmemek yahut da baktığı, gördüğü, etkilendiği halde kendini zaptetmek, arzusunu bastırmak, ya meşru olmayan yollardan kendini tatmin etmek veya bu eziyete katlana katlana ruh sağlığını bozmak kalıyor; işte bütün bunlar tacizdir; gerekenden fazla yerlerini açıp gözler önüne seren kadın ve kızların karşı tarafı (erkekleri) taciz etmesidir.

hayâ duygusunda zaafiyet ve yozlaşma

Yusuf Konukoğlu

"Bir insan İslam’a sadık kaldıkça, herşey onun tarafına doğru yol alır ; Toplum, güneş, ay hatta yıldızlar. "


Gecesi gündüz gibi aydınlık olan bu din, karanlık bir gecede siyah taşın üstündeki siyah karıncaya dikkat etmemizi bize öğretirken; insanın yozlaşmasının kalbinin taa derinliklerinden geldiğine de dikkat çekmiştir.


Yozlaşma, kelime manası ile tabii, doğal, yaratılıştan gelen dokunun veya ilişkilerin bozulması, ölçüye uygun gözüken ama ölçü dışı olması... Yozlaşmalar, ferdi ve toplumsal bazda olmakta ayrıca eşyayı yani çevremizi de etkilemektedir. Doğru kabul edilen, fıtrattan gelen değerlerin sulandırılması, seyreltilmesi, süte veya ayrana kıvamından fazla su katılması gibidir. Değerleri korumak özen ister. Bazı değerler ise insana ve eşyaya özen gösterir. Değerlere özen göstermek insanları, insanlara özen göstermek ise, değerleri korur.

HAYASIZLIK BİZİ NEREYE GÖTÜRÜYOR?

‘Moda’ diye yutturulan şey hayasızlıktır

Hayâ; nefsin çirkin şeylerden sıkılması ve bunun için kötü şeyleri terk etmesi, hoş ve güzel olmayan bir şeyin ortaya çıkmasından, kalpte meydana gelen bir rahatsızlık olarak ifade edilebilir. Hayâ, herkese nasip olmayacak kadar değerlidir.

İffet ve hayâ, utanma duygusuyla beraber çalışır. Topluma baktığımızda, utanma, arlanma duygusu, temizliğin işareti olan iffeti bulmak, bir hayli zorlaşmıştır. Ar damarı çatlamış olmak, tehlikelidir. Çünkü Allah’tan korkmayan, kuldan utanmayan, her türlü kötülüğü rahatlıkla yapabilmektedir. Hayâdan mahrum kişi arlanmaz, utanmaz.

HAYA

Bazı işlere başvurmak, insanın hayvanî yaradılışının kuvvetli olmasına bağlıdır. Zina, hırsızlık, yalancı­lık ve yapılması yasaklanan öteki suçlar gibi... Bu fiillerin hepsi insan fıtratına aykırıdır. Kur'an-ı Kerim'de, bahis konusu işler için, terim olarak "Münker" (kötü işler) deyimi kullanılmıştır.
Bu kelimenin lûgat karşılığı "bilinmeyen" (meçhul), yahut da "tanın­mayan" (gayrimaruf) demektir. Sözü geçen fiillere "münker" denmesindeki amaç şudur:
İnsanın yaradılışı, fıtrat va tabiatı, bu gibi işleri tanımaz ve bilmez. Ancak hayvanî taraf kuvvetlenip zorlansa, insan, o zaman bunlara başvurur. Hatta istekle değil, hayvanî tabiatın etkisiyle, yani mecburiyet altında... Esasen insanın yaradılışı, in­sanlık tabiatı, bütün "münker'lerden kaçınmak ister. Nitekim, şeriat ve hikmet sahibi Efendimiz (salât ve selâm ona olsun) de bu meseleye işaret etmişlerdir. Bu bakımdan kötü işlerden ka­çınmaya utanma duygusu" (haya) denmiştir.

Haya İle Gelen Yükselişler

BİR HADİSİNDE, “ASHÂBIM yıldızlar gibidir” buyurmuştur Hz. Peygamber Aleyhissalatu Wesselam. Onun her biri ‘yıldızlar gibi’ ışık saçan sahabileri içinde Hz. Osman’ın misali, deyim yerindeyse, başka yıldızların ışıltısı arasında kendini pek belli etmeyen bir yıldız, meselâ kutupyıldızı misalidir. Kutupyıldızı gibi... Çünkü, tıpkı onun gibi, Hz. Osman da, ilk bakışta kendini göze farkettiren bir ışık yaymaz. Ama nisbeten zayıf ışığıyla birlikte kutupyıldızı çağlar boyu insanlara yön ve yol gösteren bir yıldız olageldiği gibi, Hz. Osman da bindörtyüz yıldan beri bir yol, bir iz sunmuştur Allah’ın hak yolunun yolcularına.

Oysa, bir kez daha belirtelim, Asr-ı Saadetin büyük olayları içerisinde, Hz. Osman’ın ismi pek önlerde gözükmez. Hz. Peygamber’in hayatını yahut İslâm’ın ilk asrına dair kitapları okuyan herkes, bu örnek asrın hadiseleri içinde Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Hamza, Hz. Ali, Hz. Talha gibi parlayıp ışık saçan simaları görür de, bu simalar arasında Hz. Osman bir derece geride durur.