Burdasınız..

-Onun en sevdiğine bir salat ve selam niyetine.
Hayata ait elimizde her ne ki güzel bir şey var bu nerden gelmiştir?
Bütün hayırlar, güzellikler Onun ikramıdır. Ve siz bütün güzelliklere ve hayırlara en güzel vesile olansınız.
Siz işte bu yüzden bize verilen bu güzelliklerin, hayırların, kemalin içindesiniz. 1400 yıl geride kalmadınız. Size ihtiyacımız buraya bedeninizle gelmeniz değil. Bizi bedeninizle kapımızı çalıp ziyaret etmenizi de arzuluyor değiliz.
Çünkü siz zaten burdasınız. O kadar çok burdasınız ki.
Bakın. Sağ eliyle yemek yiyorsa bir insan ve bunu siz yaptığınız için yapıyorsa bu eylemin içinde siz varsınız. Bir çiçeği incitmeyen bir insan davranışındaki bu nezihliği sizden başka kimden öğrenmiştir ki?
Ayı neden seviyoruz biliyor musunuz? Siz sevmeseydiniz ayı nasıl sevebilirdik? Gecenin vakti gözlerinizi dikip “Seni Yaratanla beni yaratan aynı” dediğiniz için gözlerimiz gökyüzüne çevriliyor. Her ayı seyredişimizde aydaki nur sizin nurunuzun tecellisidir. Ve nurunuzla siz burdasınız. Yoksa ayı seyretmenin bir anlamı olur muydu? Ya da aydaki anlamı biz başka nasıl bulurduk?
Siz buradasınız. Yemeğe başlarken bismillah dememizde. Namaza başlama biçimimizde. Namazdan sonraki dualar sizin dualarınız değil mi? Cevseni neden okuyoruz ki? Cevsenin her bir satırında siz burada değil misiniz?
Siz tamda hayatımızın merkezindesiniz.
Evimize girerken sağ adımımızı atmamızdasınız. Ağzımızdan nazik sözcüklerin çıkmasındasınız. İhtiyacı olan bir insanın ihtiyacını gidermemiz sizin kalbinizdeki merhametin bir sonucu değil mi? Hayat yolunda eğer zerre kadar doğruluğun içindeysek bu doğrulukta siz yok musunuz?
Hayatımızdaki her iyiliğin sizin nurunuzdan çıktığının farkındayız ve bu kalbimizi kalbinize bağlıyor.
Eğer bir insan bizden korku değil emniyet, düşmanlık değil kardeşlik ve dostluk hissediyorsa bu sizin burada olmanızdandır. Siz kainatın en emniyet duyulacak insanıydınız. Biz de sizin yolunuzda düşe kalka da olsa yol almaya çalışan yolcular.
Sizi özlüyoruz evet. Ama her özlemimiz size benzemek için gösterdiğimiz gayretimizle, sizin gibi yaşayabilme tutkumuzla gideriliyor. Çünkü siz “güzel ahlak” idiniz. Biz de güzel ahlakı hallerimize kattıkça o hallerin içinde sizi buluyoruz.
Sizi istersek birçok şeyle hatırlarız. Hayata bakışınızda, çocuğunuzu sevme biçiminizde, ayı seyrederken ağzınızdan dökülen sözlerle, Rabbinize tanıklık etme biçiminizle, giyim biçiminizle, dişlerinizi günde birden çok misvakla temizlemenizle.
Ve sizi her hatırlamamız gerçekte Onu hatırlamaktır. Sizin hayatınızda Onu bir an bile unuttuğunuz olmadı değil mi? Bu sizin hayattaki en büyük onurunuz oldu. Biz de sizi hayatımızı katmakla onurlanıyoruz.
Bize ne umud veriyor biliyor musunuz? Biz de sizin dünyanızda çok önemli olduk. Bizim üzerimize o kadar titrediniz ki. Sizin ne çok dualarınızdaydık. Hüzünlerinizde, acılarınızda, şefkatinizde, merhametinizdeydik. Size sonsuz karşılık vermek isterdik. Biz size sonsuz karşılık verecek takatte değiliz. Ama Rabbimizden size sonsuz karşılık vermesi için duadayız.
Hayatımıza elimizden geldiğince sizi katmaya çalışıyoruz. Daha çoğunu yapmak isterdik. Bu niyete sahibiz.
Kalbimizin size olan özlemini gidermemiz için kalbimize yardım edecek misiniz?
Bu hayatta olmayabilirsiniz. Ama hayatımızdasınız.
Sizi her özlediğimizde sizin yaşam tarzınızı yaşam tarzı kılma gayretimiz ruhumuzu teskin edecek. Biz size tutundukça siz de bizi ebediyete taşıyacaksınız. İşte o zaman bütünüyle özlemimiz gidecek.
Sizinle ebedi olarak özlem gidermenin bir bedeli olmalı değil mi? Ve biz inşaallah bu bedeli onur duyarak ödeyip size hem şimdi hem de öteki dünyada kavuşacağız.
Mustafa ULUSOY