İNTERNET BAĞIMLILIĞI

İçinde bulunduğumuz bilgi çağının en önemli gereksinimlerinden biri şüphesiz internettir. Öncelikle internetin dünya çapındaki kullanımına bakıldığında karşımıza çıkan internet kullanıcısı sayısı 100 milyonları aşmaktadır. Tarihe bakıldığında kamusal alanın belli bir süreç içinde farklı alanlardaki gelişimini devre devre görmek mümkün olmaktadır. 18. yüzyıla bakıldığında insanların bir araya geldiği kahvehanelerin insanların düşüncelerini paylaştıkları ve tartıştıkları bir ortam olduğu bilinmektedir. Daha sonraki zamanlarda kasaba toplantıları aynı amaca hizmet etmiştir. Günümüze yaklaştığımızda yazılı basının önem kazandığını görmekteyiz. Daha sonra ortaya çıkan ve şu anda da etkisini gösteren televizyon yine aynı amaca hizmet etmektedir. Daha önce de belirtildiği gibi bilgi çağına girilmesiyle 100 milyondan fazla insanın kullandığı internetin yavaş yavaş bu görevi devraldığı görülmektedir. İnternetin genel kullanım ağına bakıldığında, bu ağın çok geniş olduğu dikkat çekmektedir. İnternet, elektronik posta kullanımından milyarlarca web sayfasının kullanıldığı ve bilginin serbestçe yayıldığı bir ortama ek olarak eğitimin, alış-verişin ve sohbet odalarının kullanıldığı ve insanlar arasında yoğun bir etkileşimin oluştuğu sanal bir ortamdır.

Fakat bu kullanımın sonsuz olduğu uçsuz bucaksız olan sanal dünya sağladığı faydaların yanında kötüye kullanım ve bağımlılık oluşturma riskini de beraberinde getirmektedir. Son günlerde değişik çevrelerde ses getirmeye başlayan bu rahatsızlık "İnternet Bağımlılığı" olarak adlandırılmaktadır. Akıllara hemen şu soru gelmektedir:

Nedir bu "İnternet Bağımlılığı"?

İşte bu soruya cevap verebilmek ve bu rahatsızlığı daha iyi anlayabilmek için ilk önce bu bağımlılık çeşidinin belirtilerinin açıklanması gerekmektedir. Daha sonra bu konu ile ilgili yapılmış olan önemli araştırmaların sonuçlarına bakılacak ve kimlerin bu tip bir bağımlılığa meyilli olduğu veya bir başka deyişle risk grubunu oluşturan kişiler açıklanacak ve son olarak ise internette yoğun olarak kullanılan chat (sohbet) odaları inceleme altına alınacaktır.

Yukarıda açıklanmış olan konulara geçmeden önce "İnternet Bağımlılığı"nın daha iyi anlaşılabilmesi için şu örneği vermek uygun olacaktır.

" Ali 12 yaşına girdiği zaman ailesi ona okuldaki derslerine yardımcı olması açısından bir bilgisayar ve internete girmesi için gerekli olan diğer cihazları da almıştır. Ali, kısa sürede, internette yoğun olarak kullanılan elektronik posta (e-mail) ve sohbet odalarını keşfetmiş ve kullanmaya başlamıştır. Ali'nin ailesi ilk haftalarda onu izleyerek 18 yaşından küçük olanların kullanmaması gerektiği sitelere girip girmediğine emin olmuş ve daha sonra Ali'yi kendi haline bırakmışlardır. Ali ise internette geçirdiği zamanın çoğunu internette tanıştığı insanlarla sohbet ederek ve internet üzerinden oynanan oyunlarla oyalanarak geçirmektedir. Fakat problemler daha sonra ortaya çıkmaya başlamıştır. Ali çoğu zamanını odasında bilgisayar başında geçirmekte ve ailesi ile zaman geçirmesi istendiğinde huysuzlanmaya başlamıştır. Buna ek olarak sabahlara kadar bilgisayar başında olduğundan okuldaki notları hızla düşmüştür. Önlem olarak ailesi bilgisayarı odasından kaldırmıştır. Bu durum karşısında Ali daha saldırgan olmaya ve ailesine kendisine zarar vereceğini söylemeye başlamıştır. Ve sonuç olarak ailesi bu durumu bir profesyonele danışmaya karar vermiştir." Bu örnek belki de bu yazıyı okuyan çoğu insana abartılı geliyor olabilir. Fakat bu konu üzerinde yapılmış olan araştırmalara bakıldığında (daha sonra açıklanacak) olayın ciddiyeti daha açık bir şekilde görülecektir. "İnternet Bağımlılığı"nın nasıl bir rahatsızlık olduğunun net bir şekilde anlaşılması açısından bu rahatsızlığın belirtilerinin açıklanması gerekmektedir. Eğer bir birey 12 ay boyunca aşağıdaki belirtilerin 4 veya daha fazlasını gösteriyor ise bu kişide İnternet Bağımlılığı olduğu düşünülmektedir.

• İnternete bağlı değilken bile internet hakkında olan düşünceler

• Tatmine ulaşılması için giderek artan bir şekilde İnternet kullanımı

• İnternet kullanımını kontrol edememe

• İnternet kullanımını kesmeye veya harcadığı zamanı düşürmeye çalıştığında kişinin huzursuz hissetmesi ve daha çabuk sinirlenmesi

• İnternet kullanımını gerçek hayat problemlerinden bir kaçış gibi görmesi

• İnternette daha fazla zaman geçirmek için ailesine ve arkadaşlarına yalan söylemesi

• İnternet kullanımı yüzünden eğitim, iş veya kariyer fırsatını riske atması

• İnternet erişimi için harcanan olağandışı ücretlere rağmen kullanıma devam edilmesi

• İnternete bağlı olmadığı zamanlarda kişinin sosyal yaşamdan geri çekilmesi veya içine kapanması

• İnterneti ilk kullanmaya başladığı zaman ile karşılaştırıldığında şu anki kullanım süresinin uzaması Eğer birey yukarıda açıklanmış olan belirtileri 12 aydan kısa bir süre için gösteriyorsa bu kişi internete bağımlı değil diye adlandırılmaktadır. Ayrıca yukarıdaki belirtileri gösteren bireylerin eğitim, meslek, sosyal ve finansal alanlarda güçlük çektiği açıkça görülmektedir. "İnternet Bağımlılığı"nın belirtileri açıklandıktan sonra konunun daha net bir şekilde kavranması ve bu rahatsızlığın etki alanının daha rahat görülebilmesi açısından bu konu üzerinde yapılmış olan önemli çalışmalar dikkate alınmalıdır. İlk olarak, 1996 yılında yapılan bir araştırmada interneti yoğun bir şekilde kullanan 496 kişi inceleme altında alınmıştır. Bunların içinden 296 kadın ve 157 erkek katılımcının yukarıda açıklanmış olan belirtilere sahip olduğu görülmüştür. 1998 yılında yapılan bir diğer araştırmada, 18000 kişiden %5.7'sinin internete bağımlı olduğu bulunmuştur. Buna ek olarak, evlilik ve duygusal birlikteliğin "İnternet Bağımlılığı"ndan en çok etkilenen alanlar olduğu bulunmuştur.

Ve son olarak, yapılan bir diğer araştırmada araştırmaya katılan bireylerin %25'inin (4113 kişi) internet bağımlısı olduğu bulunmuştur. Ayrıca bu araştırmaya katılan ve internet bağımlısı olan bu insanların internette daha çok vakit geçirmek için aileleri veya arkadaşlarıyla birlikte olmaları gereken zamandan kestikleri bulunmuştur. Yukarıda bahsedilen araştırmaların dışında İnternet Bağımlılığı'nın ciddiyetini gösteren birtakım olaylarda tozlu raflarda yerlerini almışlardır. Örnek olarak, Amerika'da basına yansımış bir olayda boşanmanın sebebi evli çiftin birinin internette fazla zaman harcaması olarak gösterilmiştir. Bu kişi internette öylesine zaman harcamıştır ki, çocukları için doktordan randevu almayı ve evin aylık giderlerini ödemeyi bile unutmuştur. Yine basına yansımış bir diğer olayla 17 yaşındaki bir kızın internet bağımlılığı yüzünden ilaç tedavisi aldığı ve ayrıca hastaneye yatırıldığı kaydedilmiştir. İşte bütün bu araştırma ve olaylar göz önüne alındığında İnternet Bağımlılığı'nın abartıdan uzak ve çok ciddi boyutlarda bireyler üzerinde etkisi olduğu açıkça görülmektedir. Bu noktada bu yazıyı okuyan insanların aklına şöyle bir soru gelebilir; Peki nasıl oluyorda bazı insanlar internete bağımlı hale geliyor? Bu konu hakkındaki en güçlü teorilerden bir tanesi şu şekildedir. Öncelikle normal bir insan değişik bir uğraş bulduğunda 3 tane evreden geçer. Birinci olarak yeni bir aktivite ile tanışan kişi doğal olarak bu aktivite üzerinde yoğunlaşır. İşte bu evre zevk alma veya saplantı olarak adlandırılır. Saplantı evresi gözünü açma evresinin başlangıcına kadar devam eder. Bu evrede insan zamanının çoğunu harcadığı bu aktiviteden sıkılmaya ve daha az zaman harcamaya başlar. Bu evre de dengeyi bulma evresine kadar devam eder. Bu evrede insanlar harcadıkları zamanı normal seviyeye getirirler. Bu model göz önüne alındığında internete bağımlı olan kişilerin ilk evrede, yani saplantı evresi, sıkıştığı ve bu evreyi geçemedikleri açık olarak görülmektedir. Peki hangi tip insanlar saplantı evresinde takılıp kalmaya daha yatkın olmaktadır? "İnternet Bağımlılığı" ile ilgili yapılan araştırmaların azlığı nedeniyle bu sorunun cevabı net olarak bilinmemektedir.

Fakat bu zamana kadar yapılan araştırmalar göz önüne alındığında ortaya şu sonuç çıkmaktadır. Sosyal bağları zayıf olan insanların, yani normal yaşamda diğer insanlarla daha az iletişim kuran insanların bu rahatsızlığa daha yatkın olduğu düşünülmektedir. Buna ek olarak depresyonda olmak, çok kaygılı olmak veya bireyin özsaygısının düşük olması gibi özellikler internete bağımlı olmaya çanak tutmaktadır. Ayrıca diğer bağımlılık türlerine (alkol, uyuşturucu gibi) sahip olmak veya bunlara yatkın olmak internete bağımlılığı arttıran etkenlerden bir tanesidir. Ve son olarak, bilgisayar ve internete bağlanmak için gerekli olan modeme sahip olan çocukların internete bağımlı hale gelmeleri olasıdır. İnternetin en çok kullanılan alanları sıralandığında heralde ilk sırayı sohbet odaları almaktadır. Sohbet odaları internet kullanan bireylerin en kolay erişebilecekleri bir alan olduğundan kötüye kullanıma açıktır. Buna ek olarak bu sohbet odalarını kullanan bireylerden bazılarının internette tanıştığı ve sanal arkadaş olarak adlandırılan kişilere duygusal olarak bağlandıkları görülmektedir. Bu sohbet odalarında oluşturulan sanal topluluklar bireylere gerçek dünyadan bir kaçış yolu olarak hizmet etmektedir. Bu odaları sık kullanan kişilerden çoğu gerçek hayatta tatmine ulaştıramadıkları duygusal ve psikolojik ihtiyaçlarını, oluşturulan bu sanal topluluklarda tatmin etmeye çalışmaktadırlar. Buna ek olarak sohbet odalarını kullanan kişiler bu ortamda tanıştıkları insanlardan sosyal kabul görmek istemektedirler. Bu kişilerin gerçek yaşamda fazla toplum içine giremediklerini veya bir başka deyişle yeterince sosyalleşemediklerini söylemek yanlış bir öngörü olmamaktadır. Hatta bu konuya başka bir açıdan bakıldığında bireylerin sosyalleşme ihtiyaçlarını oluşturulan bu sanal topluluklarda karşılamaları ilk bakışta çoğu insana faydalı olarak bile görünebilir. Fakat İnternet Bağımlılığı'nın belirtileri listesinde de açıkça görüldüğü üzere bu kişiler zaman geçtikçe bilgisayar başında daha çok vakit geçirmekte ve giderek gerçek yaşam ile bağlarını koparmaktadırlar. Bu durumda bu sohbet odalarının bireylerin üzerinde yarardan çok zararları olmaktadır.

Kişilerin internette sıkça kullanılan sohbet odaları içindeki davranışları incelendiğinde çok ilginç bir nokta dikkat çekmektedir. Özellikle internete bağımlı olan kişiler arasında görülen bu davranış biçiminde bireyler gerçek kimliklerini saklayarak internette sanal kişilikler oluşturmakta ve bu oluşturdukları kişilik dahilinde sanal arkadaşlarıyla sohbet etmektedirler. Buna ek olarak oluşturulan bu sanak kişiliklerin sayısı tamamen o bireyin isteğine kalmaktadır. Yani, örnek olarak, bir kişi kendi öz kişiliğinden farklı olarak bir tane veya on tane de sanal kişilik oluşturabilir. Hatta oluşturulan bu sanal kişikler bireyin öz kişiliğinin tam zıttı bir şekilde olabilmektedir. Örnek olarak, erkekler bayan olarak bile sanal kişilikler oluşturabilmektedirler. Veya, içine çok kapanık olan bir kişi, sohbet odalarında bunun tam tersi bir şekilde davranabilir. Peki, neden insanlar sanal kişilikler oluştururlar? Bu sorunun cevabı popüler bir teoriyle açıklanmaktadır. Bir kişi ele alındığında bu kişi ilk olarak kendi öz kimliğine sahiptir. Kişinin bu öz kimliği bebekliğinden itibaren olan olaylar dahilinde gelişir ve kişinin normal yaşamında kullandığı davranış ve düşünme biçimleri bu kişilik içinde anlam bulmaktadır. İşte bu öz (gerçek) kimliğe ek olarak bir de idealize edilmiş olan kimlik vardır. Bu kimlik genellikle kişinin gerçek kimliğinin aksine bir çizgi çizmektedir. Normal yaşamda kişinin ailesinden, arkadaşlarından veya yakın çevresinden gelebilecek olan eleştirilerden çekindiğinden, kişi bu idealize edilmiş kimliğini gösterme şansı bulamayabilir. İşte sanal dünyadaki sohbet odalarında yaratılan sanal kişiliklerden çoğu bireyin bu idealize edilmiş kişiliğinin değişik birer şekli veya biçimi olarak ortaya çıkmaktadır. Birey normal yaşamda gerçek kişiliğinin izin vermediği davranış veya düşünme biçimlerini oluşturmuş olduğu bu sanal kişilik veya kişilikler vasıtası ile ortaya koyabilir. Eğer bu kişi internet bağımlısı ise, yani zamanının çoğunu artan bir şekilde bilgisayar karşısında geçiriyor ve normal yaşamla olan bağları gitgide zayıflıyor ise bu kişinin yaratmış olduğu bu sanal kişilikleri sık kullanmasının bir sonucu olarak kişilik bunalımına düşmesi olağan olabilmektedir.

Çünkü, birey sanal dünyadan çıkıp normal yaşam içine girdiğinde bu iki ortamda da kullandığı kişilikler birbirleriyle çelişeceği için bireyin kafasının karışması ve bir kişilik karmaşası içine girmesi daha kolay olabilmektedir. Bilgi çağına girilmesiyle birlikte internet daha çok önem kazanmıştır. Şu anda yaşamımızın geneline bakıldığında internetin giderek artan bir şekilde gündelik yaşamımızda yerini aldığını görebilmekteyiz. Daha önce de belirtildiği gibi internet beraberinde getirdiği faydaların yanında çeşitli zararlar da getirmektedir. İşte bu zararlardan bir tanesi yavaş yavaş insanlar arasında ses getirmeye başlayan " İnternet Bağımlılığı" rahatsızlığıdır. Bu yazı boyunca bu rahatsızlığın daha net bir şekilde anlaşılabilmesi açısından ilk önce bu rahatsızlığın belirtileri açıklanmıştır. Daha sonra bu konu üzerinde yapılan önemli araştırmalar aracılığı ile bu rahatsızlığın toplum içindeki oranı hakkında bilgi verilmiştir. Daha sonra bu rahatsızlığa karşı risk grubunu oluşturan kişiler ele alınmıştır. Ve son olarak internette sıkça kullanılan sohbet odaları ve bireylerin bu sanal ortamlardaki davranış şekilleri açıklanmıştır. "İnternet Bağımlılığı" daha yeni yeni ortaya çıkmasından dolayı bu konu hakkında çok genel bilgilere sahibiz. Fakat yukarıda belirtilmiş olan noktalar göz önüne alındığında bu konunun daha ileri ve dataylı bir şekilde anlaşılabilmesi açısından daha çok araştırmaya gerek vardır

kaynak:yeni dünya dergisi