Zehirli Ok

Bir erkekle bir kadin bir araya gelip konustuklarinda,sohbet ettiklerinde veya evlenmek istediklerinde veya çokesliligi tercih ettiklerinde hemen olmasa da akillara bedenin arzusu ve nefsin istegi olan sehvet gelir.

Selamün Aleyküm,

Bir erkekle bir kadin bir araya gelip konustuklarinda,sohbet ettiklerinde veya evlenmek istediklerinde veya çokesliligi tercih ettiklerinde hemen olmasa da akillara bedenin arzusu ve nefsin istegi olan sehvet gelir. Erkek ve kadin, bedenin arzularini asip, nefsin isteklerinin üstüne çikip yüce duygularin baskin, manevi hazlarin egemen oldugu yüksek bir ortamda,zihinlerinden sehvet fikri ve duygusu geçmeden kolay kolay konusamazlar, ya da sirf bu duygular için evlenemezler, ya da yine sirf bu duygular için çokesliligi talep edemezler. Erkek ve disi olduklari hatir ve hayallerine gelmeden manevi haz ve ruhi zevklerle dolu bir atmosfer içinde sohbet edemezler, böyle bir ortam için çokesliligi isteyemezler.

Bu sorulara hayir demek için insani insan yapan ulvi ve kudsi mahiyeti unutup onu hayvanlar düzeyine, hatta daha da asagilara indirmek olmaz. Birçok hayvan hayvan oldugu halde sadece senenin belli günlerinde sehveti pesinde kosarken,insani gelip geçici bir zevk ugruna böyle bir atmosferden ve Allah'a giden yolda böyle bir arkadastan, bir esten alikoymak onun dogasina uygundur. Böyle bir ortami yakalamak için birilerini magdur etmek olmaz. Dikkat edildiginde çok da önemli bir zaman dilimi olmadigi halde insanlari tamamen cinsellik boyutuna çekip bunun ile yargilamak dogrudan cok da fazla uzak degildir. Insan, bedenine ait hissi ve nefsani arzularin üstüne çikamadi diye o bu durumda hayvandan da asagi bir yerde olmaz.

Islam tarihinde, sirf bir erkege hizmet etmek,sahip oldugu serveti onun için harcamak ve bir kocanin korumasi altinda yasamak için evlenen kadinlar olsa bile, hem bunlarin sayisi cok azdir hem de onlarla evlenebilecek seviyede erkeklerin sayisi cok azdir.

Olaylara ve spesifik durumlara farkli olarak bakmak mumkun olsa da, kadin ya da erkek, insan oldugumuzu unutmamak lazim. Zaten "nikah" tan kasit kadin ve erkegin birlikte yasayacakalarina karsilikli rizalarini ifade ettikleri bir akittir. Bu evlenme akti icinde sirf ulvi duygular olur, nefsani duygular pek olmaz demek, ya da bunun aslinda boyle olmasini istemek bile biraz hayalci ve nefse zulme bir isaret olur.

Evlilik tabii ki cinsellikten ibaret degil ama bu yonunu de sanki yokmus gibi gormek, pek de inandirici degil. Insanlar duygu ve dusuncelerini tamamen bastirarak bir yere ulasamaz. En azindan, eger taraflardan en az birisi, cinsellikten cok uzak ya da en minimum sekilde bir evlilik dusunuyorsa, bunu da durustce ve en baslarda ifade etmeli ki karsi taraf da durumu bilsin, bir takim beklentiler olusmasin, ya da kendi ayri yolunu cizsin. Bu acidan bakildiginda, bu konunun diger konulardan pek bir farki yok. Cinsellik konusunda da karsilikli uyum bence bir sart. Yani "ne olacak ki canim, zamani geldiginde zaten hersey dogal olarak olur" demek, ya konuya karsi bir cahillik olur, ya da muhtemel bir hatanin temeli olur. Taraflarin bu konuya yaklasimi asiri taassub derecesinde olursa, bunun her iki tarafi da uzme ihtimali yuksektir.

Medeni bir sekilde ve makul sinirlar olcusunde, sohbetlerin baslangic asamasini biraz gectikten sonra bu konulara girilmesini faydali buluyorum. En azindan, bir tarafin ilgisizligi var ise, bunun cok net ifadesi belki de bir zorunluluk. Bunun disinda ise bu konuda genel olarak ne dusunuldugu, sadece rutin bir gorevmis gibi bakilip bakilmadigi, sirf cocuk sahibi olmakla sinirli olup olmayacagi, muhtemel korunma yontemleriyle ilgili olarak neler dusunuldugu, bazi cekince ve sinirlamalarin olup olmadigi, muhtemel korkularin olup olmadigi, ...gibi konular gundeme getirilip acikliga kavusturulmalidir.

Bir de genel bir yanlis izlenim var sanki. Yani muslumanlar, kadin ya da erkek, bu sekilde helal nimetlerden faydalanmayi pek iyi bilmez, onlara uzak durur, ya da bu konularda da cok agirbasli ve renksiz davranir seklinde. Boyle olup olmadigini gosteren bir arastirma bilmiyorum ama, yine de bana gore, eger boyleyse, boyle olmamasi gerektigini dusunuyorum. Inanc sahibi insanlarin da aktif, renkli ve doyurucu bir cinsel hayat yasamasi cok normal. Bu konunun zaten inanc sahibi olmaktan ziyade, insan olunmasi sebebiyle boyle olduguna, dengeli bir duzen kurulmasiyla da cok verimli ve keyfe kafi bir yasanti icinde olunabilecegine inaniyorum. Tum inanc sahibi insanlari yatak odalarinda bile ellerinde zikir tesbihiyle ve seccadenin uzerinde oturuyor diye dusunmek bana biraz ters geliyor.

Zaten eger boyle olmazsa, insanlarin baska arayislara girmesi, ya tamamen mahrum kalmasi ya da gayr-i ahlaki yollari dusunmesi cok daha kolay olabilir. Ensemizde seytanin nefesini de dusunursek, sonuk ve tatminsiz bir hayatin anlik bile olsa sapmalara sebep olabilecegini unutmamak gerekir. Her insandan peygamber sabri ve gucu beklemek mumkun degil.

Simdi akla su konu geliyor, yapilan sohbetlerde islami hüküm ve ahlaki kurallara uygun olmak kaydiyla bu konuya ne kadar girilmeli mi? bu hukum ve kurallar hangileri? neler konusulabilir, neler konusulamaz? bunun sinirlari nedir?

Bu ve benzeri konulari konusurken, dengeli olundugu surece, sanki bir kusur islendigini, ya da bir edepsizlik yapildigini dusunmek pek dogru degil. Eger kismetinde de varsa, hayatinin geri kalan kismini birlestirmeyi dusunulen bir insanla, hayatin kendisi kadar gercek olan bir konuyu ihmal edip konusmamak, ayiptir diye atlamak, tamamen kendi haline birakmak, "olunca goruruz" dusuncesi icinde olmak, sanki oldugundan daha fazla bir musluman gibi gozukmeye calisma gayreti icinde olmak, boyle konulari edebe yakistiramama dusuncesi icinde olmak uzun vadede kusurlu kararlarin verilmesine yol acabilir. Bunlari konusmak icin nikah yuzugunun takildigi gunu beklemek ise sonrasinda bazi hayal kirikliklarina yol acabilir.

Bu konuda olabilecek muhtemel uyumsuzluklar onceden tesbit edilebilirse, ayni diger konular gibi, ilgili tedbirler alinabilir, gerekiyorsa kisiler kendini biraz daha egitebilir, eksiklikler giderilebilir, karsi taraf insani ozellikleriyle de biraz daha taninabilir, kendisinin evlilik yolculugunun bu asamasinda da yalniz olmadigi hissi guclendirilebilir.

Bu konuya biraz fazlaca uzun degindigimin farkindayim. Ancak icimden bir ses sanki bircoklarinin hislerine tercuman oldugumu soyluyor. Eger yanlis dusunuyorsam da eminim kisa sure icinde duzeltilir.

Surc-i lisan ettimse, affola.

Rabbime emanet olun.

(Millet Ay'a giderken biz yaya kalmayalim. Pekiiii Ay'a nasil mi gidecegiz. Eeee bu kismi kolay. Bizim Temel'imiz var. Boyle bir dehamiz varken biz gunese bile gideriz. Bakin o ne diyor boyle ileri teknoloji konularinda.

Rus kozmonot Yuri Gagarin aya ayak basmasindan sonra yapilan tartismaya katilan Temel konuya kucumseyen bir havada yaklasmakta ve arkadaslarinin garibine gitmektedir

- Oda bir seymidur, piz yakinda gunese gideceguz.

Sohbete katilanlar

- Oraya gidemezsiniz iste orasi cok sicaktir, derler.

Temel hic lafin altinda kalirmi.
- Bizde gunduz degul, gece gidecegiz daaa, der.)

İslami Evlilik Dergisi.