''ARAŞTIRMA'' İslami bir bakış açısıyla CİNSEL BİLGİLER

İslam gerçekçidir. Cinsel yaşamdan ibadet sevabı almanın yolu.
Kadının cinsel hakları, cinsellikte seçenekler.
Cinsel iktidarı yok etmek haramdır. Evlilik-bekarlık.

Gerdek gecesi, ön hazırlık, cinsel temas, boşalma ve sonrası, eşlerin tatmini, münasebet vaziyetleri, münasebet zamanı.

Ne kadar sürede tekrarlanmalı?
Erken boşalma, cinsel ilişkide helaller ve haramlar.
Gerdek gecesi problemleri, zifaf adetleri ve bekaret, evlilik ve cinsiyet

İSLAM GERÇEKÇİDİR

-Cinsel eğitim farzdır.

-İslam dini, Allah’ın kullarına peygamberi aracılığıyla bildirdiği hayat nizamıdır.

-İslam; insanı yarattığı için onu en iyi tanıyan Allah’ın bildirdiği sistem olduğu için; insan yaşamı ile birebir uyumludur.

-İslam; toplumsal, ekonomik ve hukuki alanda olduğu gibi, yaşamın bir parçası olan cinselliği de kapsar.

-İslam esaslarını her Müslüman öğrenmek zorundadır.

-Üreme kanunu yaratan Allah’tır.

-Allah insan neslinin üremesini cinsel ilişkiye bağlamış ve bunun için de hem erkeğe hem de kadına cinsel organ vermiştir. Bu nedenle cinsel arzu sükunete ermeden bedeni ve ruhi tatmin mümkün değildir. “Size kendi cinsinizden, kendilerinde sükunete erip tatmin bulacağınız eşler yaratması...” (Rum 21)

-Cinsel ilişki normal bir durumdur.

-Cinsellik, hayatın ayrılmaz bir parçasıdır.
-İnsan vücudunda gereksiz ve işe yaramayan bir organ yoktur.

-Allah, erkeği kadına, kadını da erkeğe eğilimli ve ihtiyaçlı yaratmıştır.

-Eşlere çocuk sevgisi ve merhamet, sabır ve fedakarlık hisleri verilmiştir.

-Kişinin ruh ve beden sağlığına göre cinsel eğilimi değişir.

-Ergenlik çağına giren her insanda cinsel arzunun uyanması Allah’ın bir kanunudur.

-Peygamberler, evliyalar ve Allah dostları hep evlenmiş, cinsel ilişkide bulunmuş ve çocuk sahibi olmuşlardır.

-Helal çerçevede icra edilen cinsi eylemler ruhi gelişime engel değildir.

-Kendini cinsel haramlardan korumuş ve böylece cinsel uyarıları alma gücünü muhafaza etmiş, içki-sigaradan uzak durmuş, dua ve zikirle ruhi tatminin doruğuna çıkmış bir müminin cinsel arzuları kuvvetlenir.

-Suyun olmadığı yerlerde, teyemmüme izin verilmiştir. (Maide 6)

-Rabbinin uyarısı olmasaydı, Hz. Yusuf (as)’ın Züleyha’ya yaklaşacağının Yusuf –24’te bildirilmesi, bir peygamberin bile cinsel haramdan emin olamayacağına delildir.
“Allah Resulü buyurdu: ‘Yanında kocaları (veya mahremleri) bulunmayan kadınların yanlarına girip oturmayın. Zira şeytan, her birinizin kan damarlarında akar.’ Sorduk: ‘Sizin de akar mı?’ O da:‘Benim kan damarlarımda da akar. Ne var ki Allah bana şeytana karşı yardım eder de ben ondan korunurum.’ buyurdu.” (Tirmizi)

-Peygamberimiz şöyle dua ederdi: “Allah’ım! Kulaklarımın, gözlerimin, dilimin, kalbimin ve cinsel organımın şerrinden sana sığınırım.” (Tirmizi)

-Yeterince açığa vuramayacağı gerekçesiyle kadınların cinsel hakları üzerinde daha fazla durulmuştur.

-Kızların 10 yaşından itibaren kız kardeşleriyle bile aynı yatakta yatmasını yasaklayarak Lezbiyenliğin (kadın kadına sevişmek) önünü tıkamıştır.

-Yetişkin kız çocuğunun veya dulun evliliği engellenemez.

-Cinsel bilgiler öğretilmezse, nasıl olumlu sonuç alınacak ve zararlı neşriyattan uzak kalınacaktır?

-Allah resulü, diliyle ve cinsel organıyla günah işlemeyeceğini garanti edene cenneti garanti etmiştir.

-Peygamberimiz, kadın erkek ilişkilerinden örtülü ifadelerle söz ederdi.

-Sahabenin utanma duygusu, cinsel bilgileri sorup öğrenmelerine engel teşkil etmedi.
CİNSEL YAŞAMDAN İBADET SEVABI ALMANIN YOLU

-İbadet, Allah ve Resulünün emir ve yasaklarına uymaktır.

-Allah’ın koyduğu yaratılış kanunlarını ve görevlerini yerine getirmek, O’nun emri olduğu için ibadettir.

-Yapılması veya yapılmaması doğrudan günah veya sevap kapsamına girmeyen işler, Allah rızası gözetilerek icra edilirse ibadet sevabı kazandırır. Amaç Allah rızası değilse sevap kazanılmaz.

-Allah insanları kendisine ibadet etmesi için yaratmıştır. (Zariyat - 56)

-Her ibadet sevap kazandırır.

-İnsanlara cinsel organları, tatmin edilmek istenen arzuları yaratan ve insana üreme görevini yükleyen Allah’tır.

-Cinsel ihtiyaç ve arzuları kulluk şuuru içinde Allah ve Resulünün emri olan evlilik yoluyla giderip sükunet bulmak ibadettir.

-Zina etme imkanına sahip iken, Allah’ın azabından korkarak ve O’nun rızasını talep ederek meşruya yönelmek ibadettir.

-Evlilik içi cinsel haramlardan (adet kanaması sırasında temas gibi) korunmak da ibadettir.

-Cinsel günahlardan korunmak için eşiyle cinsel ilişkiye girmek ibadettir.

-Kalpte kadın arzusu oluşursa hemen eşine gidip cinsi münasebette bulunmak ibadettir.

-Cinsel ilişkiden önce besmele çekmek, şeytandan Allah’a sığınmak, iyice seviştikten sonra birleşmeye geçmek,kadın orgazm olmadan (boşalmadan) ayrılmamak gibi Allah resulünün sözlü ve fiili sünnetlerine uymak da ayrıca sevap kazandırır.

-Peygamberimiz;”Sizden birinizin eşi ile cinsi münasebette bulunmasında bile sadaka (sevabı) vardır.” buyurunca, ashab hayret ve merakla: “Ya Resulalah! Bizden biri cinsel arzularını tatmin eder de bu sebeple ona nasıl sevap verilir?” diye sorar. Resulullah şöyle der: “Zina yapacak olsaydı, yaptığı zinadan ötürü günaha girmeyecek miydi? Bunun gibi nikahlı eşiyle tatmin bulduğu zaman da kendisine sevap verilir.” (Müslim, Mesabih, Müsned)

-Farz, vacip ve sünnetler yerine getirildikten sonra diğer davranışlarımız da Allah rızasını kazanmaya yönelikse onlar da ibadet sevabı kazandırır. (Aileyi geçindirmek için bir işte çalışmak, güçten düşmemek için yemek yemek gibi)

KADININ CİNSEL HAKLARI

a)Sevişilmeden kendisiyle cinsel ilişkide bulunulamaz.

b)Erkek, eşinin onayını almadan korunma tedbirlerine başvuramaz.

c)Erkeğinin kendisinde sükunet bulduğunu ve onu rahatlattığını, ona yettiğini hissetmesi kadına haz verir.

d)Kadın cinsel yoksunluğa mahkum edilemez. Bu, ruhi bir yıkımdır.

CİNSELLİKTE SEÇENEKLER

a)Cinsel eylem iktidarını kökten yok etmek

b)Cinsel arzuları baskı altına alıp sürekli bekar hayatı sürdürmek

c)Meşru bir eşle evlenerek yaradılış çizgisi doğrultusunda cinsel ihtiyaçları tatmin etmek.

d)Zinaya gitmek veya cinsi sapıklıklara yönelmek.

-İslam; c) şıkkını emreder.

CİNSEL İKTİDARI YOK ETMEK HARAMDIR

-Yaradılış düzenini değiştirmeye çalışmaktır, ilahi düzene başkaldırıdır.

-Nefse zulümdür. İnsan nefsine de adil davranmalıdır.

-Zinaya düşmekten endişe ediliyorsa cinsel güç ve yeteneği yok etmeye çalışmamalı, evlenmelidir. O zaman için mümkün değilse oruç tutmalı ve namaz kılmalıdır.

-Osman b. Maz’un, Allah Resulünden ricada bulunuyordu: “Hadımlaşmamı bana müsaade buyuru musunuz?” Resülullah şöyle dedi: “Allah bizim için ruhbaniyeti, uygulaması kolay olan İslam şeriatı ile değiştirdi. Eğer bizim gibi İslam şeriatına inananlardan isen, bizim yaptığımız gibi yap (ve evlen)” (M. Zevaid)

-İslam, hayvanların hadımlaştırılmasını bile yasaklamıştır.
BEKARLIK

-Cinsel iktidarı ve mali gücü varken ve eşe zulüm edeceği endişesi de yokken evlenmemek haramdır.

-Cinsel iktidarı olmayan kişi bekar kalmalıdır. Çünkü bu eşine zulümdür. Onun için asıl olan bekarlıktır.

-Çok fakir kişinin bekarlığında dinen sakınca yoktur. Evlenmesi eşine zulümdür.

-Eşine zulmedeceği endişesiyle evlenmemek olmaz. Çünkü geleceğin bilgisi yalnız Allah’ın bilgisindedir. Böyle bir endişesi olan kişinin sorumluğunu yerine getirmesi muhtemeldir.

-Kadın kocasının izni olmadan nafile oruç tutmamalıdır.

-Bekarlıkta her türlü cinsel sapma muhtemeldir.

-Tahsil, askerlik gibi sebeplerle mecburen bekar kalmak helaldir fakat tedbir almayı gerektirir.

-Hiçbir insan, cinsel haramlardan güvencede değildir.

-İbadetli ve ahlaklı kulları saptırabilmek için şeytanın kadınlardan daha güçlü bir silahı yoktur.

-Sürekli bekarlık haramdır. Çünkü; Allah’ın koyduğu yaradılış ve üreme yasalarına karşı çıkmaktır.

-Allah’ın koyduğu evlilik, çocuk yetiştirme gibi yasa ve sorumluluklardan kaçmaktır.

-Hayatın doğal arzu ve ihtiyaçlarının bir kısmı ile çatışmak olacağı için nefsi harama sürükler.

-Karşı cinsten birini bekarlığa mahkum ederek mutsuzlaştırmaktır.

-Desteğimizi arkamızda hissedeceğimiz, derdimizi paylaşacağımız, başımızı omzuna koyup ağlayacağımız kişiden mahrum kalmaktır.

-Batıl din ve ideoloji mensuplarına, rahiplere benzemektir. Onlara benzemek ise haramdır.

-Allah’ın “evlenin” emrine peygamberimizin hadislerine ve yaşayış tarzına aykırıdır.

EVLİLİK

-Evlilik, insanlık kültürünün ana kurumudur.

-Evlilik konusu en çok Bakara, Nisa, Nur ve Talak surelerinde işlenmiştir.

-Karısı olmayan erkek çok mal sahibi olsa da yoksuldur. Kocası olmayan kadın zengin de olsa yoksuldur.

-Gücü yeten evlensin. Evlenemeyen oruç tutsun.

-Allah bir kulunu imanlı, ibadetli ve ahlaklı bir eşle

rızıklandırırsa, dininin yarısı tamamdır. Diğer yarısı için de Allah’ın emirlerine uymalı.

-Rızık, evlilikte aranmalı.

-Evlinin ibadetleri, bekarın ibadetlerinden daha sevaplıdır.
-Cinsel haramlardan korunmak için evlenmek isteyene Allah mutlaka yardım eder.

-Evlenen kişinin imanı olgunlaşmış olur.

-Evlilik, gözü şehvetli bakışlardan korur.

-Birbirini seven kişiler evlenmelidir.

-Evleneceklere maddi-manevi destek olunmalı.

-Allah’ın rızasını kazanmak için evlenen kişi, O’nun dostluğunu kazanır.

-Evlendirilmek, çocuğun haklarındandır.

-Evlilik kolaylaştırılmalıdır. Takı, mobilya gibi şeylerde aşırıya gidilmemeli.

-Akıllı kız, mehir olarak; evliliğinin ilk yılında hacca gitmeyi ister.

-Evlilik içinde cinsel hayattan çekilmek haramdır.

GERDEK GECESİ

-Her şeyden önce İslami nikahın olması şarttır.

-Evlilik hayatının en mühim dönemi, ilk buluşma gecesi

-En güzel hazırlıklar bu gece için yapılır.

-Gerekli tıraşlar yapılmış ve güzel kokular sürülmüş olmalı.

-Kıyafet, temiz, güzel ve göz zevkini okşayıcı olmalı
-Zifaf odası tenha ve emniyetli ve müdahaleden uzak bir yerde ve temiz olmalı

-Eşler ayrı bir evde gerdeğe giremeyecekse o gece o ev halkının orayı terk etmesi uygundur.

-Banyo teşkilatı kolayca kullanılabilecek şekilde olmalı.
-Kadınlarda ilk gece korkusu erkeklere göre daha fazla.
-Erkeklerde de başarısız olurum düşüncesi hákim. Özellikle çevrenin merakı, bu düşünceyi artırıyor.
-Yalnız o gece değil, aylarca birleşemeyenler bile var!

-Gençler bu konuda bilinçlenirse, sorunların birçoğu ortadan kalkar.

-Üzerlerinde baskı olmayan çiftlerde ilk gece rahat geçer.

-O gün, mümkün olduğunca sıkıntı ve üzüntüden uzak kalınmalı.

-Zifaf gündüz de olabilir ancak gecenin sessizliği ve huzuru tercih edilir.

-O sırada kimsenin onları rahatsız etmeye hakkı yoktur.

-Damat, güvenilir bir sağdıcın tavsiyelerinden istifade etmeli. (Sağdıç olmasa da olur.)

-Eşler birbirine samimi, nazik ve yumuşak davranmalı, sevgi ve şefkatle yakınlaşmalı

-Gelinin “söyletmelik” almak için suskun ve ilgisiz durmasının manası yoktur. Ancak damadın geline özel bir hediye vermesi yerinde olur.

-Erkek, eşini gerdeğe psikolojik olarak iyice hazırlamalı. Ona cesaret vermeli; endişelerinin yersiz olduğunu, rahat bir atmosferde onu da konuşturarak izah etmeli. Eşini incitecek her türlü davranış ve imadan sakınmalı

-Gelinin özellikle bu gecede sevgiye, şefkate ve iltifata çok ihtiyacı vardır.

-Erkek aceleci ve kaba olmamalı. "Artık evlendik, ona istediğim gibi sahip olurum." diye düşünmemeli.

-Aşk oyunlarına her iki taraf ta aktif olarak katılmalı.

-Kız, eşinin heyecan ve sevgisini paylaşmalı, kendisini kocasına tabii bir şekilde ve isteyerek teslim etmeli. Cimanın bir yaratılış vazifesi olduğunu düşünmeli, mana ve hikmetlerini hatırlamalı, yersiz korku ve endişelerden sıyrılmalı.

-Eşler, düğünün stresli ortamından sonra yorgun düşüp de kendilerini cimaya hazır hissetmezlerse tehir edilmeli.

-Eşler için en meraklı heyecanların yaşandığı gecedir. Yıllar yılı hasretle beklenen, genç kız ve delikanlının rüyalarını süsleyen, sevinçli, tatlı ve heyecanlı bir zaman. Daha önce gayrı meşru hayat yaşayanlar bu duyguyu tadamazlar.

-Damat, tebessüm ve nezaketle geline selam vermeli ve onu tebrik etmeli, moral vererek gönlünü almalı, heyecanını yatıştırmaya çalışmalı. Gelin de kocasına güler yüzle karşılık vermeli, somurtmamalı ve çekinmemeli.

-Önce 2 rekat nafile namaz kılmalı. Bugünlere kavuşmanın şükrü ve gelecek günlerin saadeti için, Allah’a dua etmeli.

-El ele tutuşup, gönül gönüle, göz göze ve omuz omuza bir müddet güler yüzle sohbet etmeli, evlilikteki hayallerden bahsedilmeli, güzel anılar yad edilmeli... Böylece fazla heyecan atılmalı.

-Her kız, bu gecede, az-çok ürker, çekinir, utanır ve sıkılır. İlk defa bir erkekle baş başa kalmanın ve ona açılmanın utancını hisseder. Bu hal, gayet tabiidir, hoş karşılanmalı.

-Erkek kızı sıkmadan ve zorlamadan yakınlık göstermeli, ürkekliğini gidermeli.

-Kız konuşmaktan ve açılmaktan çekinse bile, erkek samimi sohbet ve yakınlığı sabırla sürdürmeli, onun gönlüne yavaş yavaş girmeli.

-Damat, güler yüzle gönül alıcı sözler söylemeli, iltifat etmeli, eşini kutlamalı.

-Bütün mesele, eşlerin cimaya hazır hale gelmeleridir.

-İlk gece değişmez bir ölçü değil, sadece bir başlangıçtır. İlk denemedeki başarısızlık normaldir.

-Bal, reçel, şeker gibi hemen enerjiye dönüşen yiyecekler yenebilir. Zifaf ziyafeti olarak tavuk, börek yenebilir.

-Çok fazla yemek yiyip de karnı şişirmemeli.

-Gerdeğe girildikten sonra en az 1 saat geçmeden cinsi temasa geçmemeli.

-İnancı gereği kadından uzak kalan erkek, çoğu zaman kadını yakından görünce veya dokununca hemen boşalabilir. Ümitsizliğe kapılmayıp, yarım saat kadar sonra tekrar harekete geçilmeli. Bu sefer, hemen boşalma olmayacağı için ön hazırlık daha rahat yapılabilir. Bu durumu bilip kendilerini ayarlayan eşler rahat eder, endişeye kapılmaz. Çünkü bu normal bir olaydır. Birkaç saat sonraya veya ertesi güne tehir edilebilir. Böyle bir durumu kız da kabul etmeli, anlayışla karşılamalı.

-Temas başarıyla sonuçlanınca, erkek mutluluğunu eşiyle paylaşmalı, ona teşekkür etmeli ve ömür boyu saadetlerinin devamı için dua etmeli.

-Erkek, lüzumsuz telaş ve sabırsızlık göstermemeli.
-Bu geceki kabalıktan doğacak ürkeklik, incinme ve tatsızlık, hafızadan silinmez. Sabır ve nezaketinin mükafatı da sonradan görülür.

-İlk olarak bir erkekle buluşmak, yıllarca barındığı, el üstünde tutulduğu, bir dediğinin iki edilmediği ailesinden ayrılıp, yeni bir aile hayatına girmek, bir kızı derinden etkiler ve erkeğinin şefkat ve sevgi kanatlarına ihtiyaç duyar.

-Bir kadın, ilk erkeğini, o gece yapılan muameleyi, aşkın sırları tadılırken takınılan tavrı mukavemeti bertaraf edilirken kullanılan yöntemi asla unutmaz.

-Kadın zifaf gecesinde tatlı heyecanlar yaşamışsa, sevgi, sabır, nezaket ve anlayışla karşılaşmışsa, o erkeğe ömür boyu minnettar kalır. Bu ilk olay unutulmaz. Hatta eşler ayrılsa bile, kalbindeki o esrarlı hatıra daima yaşar.

-Erkeklik gösterisi sanılan, "kedinin bacağını ayırmak" gibi kabalıklara kesinlikle bulaşmamalı.

ÖN HAZIRLIK

-Gelini ürkütmemeli ve gönlünü soğutmamalı.

-Hemen gelini hemen soymaya kalkmamalı, herkes kendisi soyunmalı.

-Çırılçıplak olmak helalse de kaçınmalı. Kız, ilk defa çıplak görünmekten ve erkeği de o halde görmekten dehşet ve sıkıntıya düşebilir, edebe aykırıdır.

-Soyunma sırasında ya lamba söndürülmeli ya da gece lambası kullanmalı.

-Üstteki elbiseler ayakta, iç çamaşırlar örtü altında çıkarılmalı.

-Cinsi münasebet bir ihtiyaçtır. İyi hazırlanmalıdır.

-Bu hazırlığı terk etmek, erkek için kabalık, kadın için eziyettir.

-Gözler, cinsel hisleri kamçılayıcı meşru şeyler görmelidir.

-Kadın, kendi erkeği için süslenmeli.

-Münasebet öncesi, can sıkıcı sözlerden uzak durulmalı ve münakaşa edilmemelidir.

-Gönül alıcı ve cilveli fısıldaşmalar, baş başa tatlı bir sohbet ve sevgi dolu birkaç söz hazırlığı tamamlar.

-Misk ve lavanta gibi kokular sürülmeli.

-Beden temiz ve çirkin kokulardan arınmış olması da kafidir. Çünkü, temiz vücudun kokusu tesirlidir.

-Ağız ve ter kokusu olmamalı.

-Koltuk altı ve kasık bölgeleri tıraşlı olmalı.

-Avret mahalleri güzelce yıkanmış olmalı.

-Dişler fırçalanmalı, mümkünse misvaklanmalı. Ağızdaki, soğan, sarımsak, içki ve sigara kokuları zevki olumsuz etkiler.

-Aşk oyunlarında vazife kadından çok erkeğe düşer.

-Kadında omuz ve dizlerden mahrem yerlere kadar bir çok bölge okşanmaya karşı hassastır.

-Temas ve taramalar çevreden merkeze doğru gelmeli ve kadında asıl temas için kuvvetli bir arzu belirinceye kadar devam etmelidir.

CİNSEL TEMAS

-Aşk oyunları nazikâne ve gelini heyecana getirici olursa, kız ne kadar utangaç olursa olsun, yavaş yavaş eşine itimadı ve teslimiyeti artar, rahatlar, çekingenlik yerini arzuya bırakır.

-Kadının cinsel haz merkezi klitoris veya venüs tepesi denilen cinsel organındaki hafif sert çıkıntıdır.

-Gelini esas ürküten şey, damadın o gece kaba ve anlayışsız davranma ihtimalidir.

-Mahcup gelini, evlilik hayatına yavaş yavaş alıştırmalı.

-Damat, gelinde arzu uyandırma yollarını aramalı, utangaçlık hislerinden kurtulmasına yardımcı olmalı.

-Belki de gelin, kocasının arzusunu tahrik etmek için önce çekingen davranır. Aslında o, fethedilmek istemektedir. Fakat bu isteğinin kaba bir şekilde kırılmasını asla hoş görmez. Bu nedenle damat; nezaket, sabır ve inceliği asla ihmal etmemeli. Gelin de, hayatının en heyecanlı anlarını yaşayan eşinin başarısını baltalayacak davranışlardan kaçınmalı.

-Aşk oyunlarıyla temas ortamı hazırlanır, gelinde ilişkiyi kolaylaştırıcı kaygan sıvı gelince, üstten aşağı hafif kuvvette bir tazyikle ilişki başlar. Kaygan sıvı gelmese de, bu iş rahatça gerçekleşir. Vazelin sürülebilir.

-Tahriş, acıma olursa, 1-2 gün ara vermeli. Ama şart değil. Karşılıklı istek varsa, birkaç saat sonra tekrarlanabilir.

-Zarın yırtılmasıyla gelen kan durmazsa, kız sırt üstü yatarak dizlerini kaldırıp bacaklarını kasarak bitiştirirse, kanama durabilir. Telaşa gerek yok.

-Cinsi temasa her iki taraf da ruhen ve bedenen çok iyi hazırlanır, erkek eşini başarılı bir şekilde uyarır ve her ikisi de tatmin olursa neredeyse hiç acı duyulmaz. Aşırı heyecan ve zevk ağrıyı hissettirmez. (Bir kavgada yaranın olduğunun sonradan kan görülmesiyle anlaşılması gibi.)

-Eşlerin birbirine yardımcı olmalı, bilhassa erkek çok sabırlı, anlayışlı ve şefkatli olmalı.

-Acı duymak korkusu, yabancı bir erkekle en mahrem buluşmanın verdiği utanç ve kızlıktan kadınlığa geçecek olma, kızda çekingenliğe neden olur.

-Damat, gelini samimiyetle kendine alıştırmalı, ürkekliğini teskin ettikten sonra, nazik ve yumuşak bir surette birleşmelidir.

-İlk ilişkide, arzulanan zevkin bulunamaması olağandır.

-Bunlara uyulmazsa, kadın cinsi temastan zevk yerine acı ve ızdırap duyar.

-Utanılacak esas hareket zinadır, meşru cinsel ilişki değil!

-Erkek, eşindeki cinsel istek olgunlaşıncaya kadar beklemeli.

-İlk ilişkide aceleci davranma ve zor kullanma olumsuz sonuçlara yol açar.
-Bazı erkekler de kızlar gibi acı duymaktan kaygılanır.

-İlk ilişkideki cinsel uyum ilerde de etlisini sürdürür.

-Başlangıç oyunlarından sonra şehvet hisleri iyice uyanır ve kadının mahrem bölgesinde birleşmeyi kolaylaştırıcı kaygan bir sıvı ortaya çıkar.

-Kadın yeterince tahrik edilmemiş olursa böyle bir sıvı gelmeyebilir...

-Böyle bir yağlanma olmaksızın yapılan birleşme, her iki eşe de acı verebilir.

-Her münasebette değişik şekil seçilebilir. Bir münasebette farklı şekiller de kullanılabilir. Eşler bu konuda serbest ve anlayışlı olmalı.

-Erkek acele etmemeli, sabırla idare etmelidir. Eğer erkek, kadını düşünmeden sadece kendi zevki için davranırsa, 1-2 dakikada zevkin sonuna geliverir. Bu durum, henüz uyanmış olan kadını yarı yolda terk etmektir ki, kadına büyük eziyettir. O halde, erkek zaman zaman duraklamalı ve orgazmını geciktirmeli, kadınla eş zamanlığı sağlamaya çalışmalıdır.

-Öncelik kadına bırakılarak çok şey öğrenebilir.

-Bir çifte, birleşmede en büyük zevkin nasıl kazanılabileceğini yalnızca deyimleri öğretebilir.

-Özellikle kadın, hangi hareketten hoşlandığını erkeğine anlatmalıdır.

-Kadın bir ilişki sırasında bir çok kere orgazma ulşabilir.

-Her cinsel işlev orgazmla sonuçlanmaz.

-Orgazm, zevkin doruğundayken istem dışı oluşur.

-Cinsel uğraşın kendisi önemlidir, sonucu değil.

-Orgazm olamamadaki devamlılık, zamanla eşlerin kendilerini yetersiz hissetmelerine neden oluyor.

-Birleşme olayına mekanik açıdan yaklaşmamalıdır.

İNZAL (BOŞALMA) VE SONRASI:

-Cinsel birleşmede zevkin doruğuna çıkıldığında oluşan cinsel boşalmaya inzal, orgazm veya vuslat denir.

-Orgazm anında, malum bölgede, saniyelik aralıklarla ve yüksek bir zevk dalgasıyla birkaç ritmik kasılma olur ve şehvet sıvısı tazyikle dışarı çıkar.

-Hemen arkasından heyecan düşmesi ve çözülme başlar. Vücudu tatlı bir yorgunluk ve rahatlık kaplar.

-Kadının orgazma ulaşabilmesi erkeğe göre daha yavaş olduğundan hazırlık safhasıyla bu süreç hızlandırılabilir.

-Orgazma aynı anda –veya kadının daha önce- ulaşmalıdır.
-Uzun süre ayrı kalınırsa hazırlık safhasına gerek kalmayabilir.

-Her bir cinsel ilişki 15-20 dakika sürmelidir.

-Boşalmadan sonra erkek hemen çekilmemeli, bir müddet daha beklemede kalmalıdır.

-Bazı erkekler hemen sonra ikincisine geçebilirken bu süre 10-15 dakika, yarım saat veya birkaç gün veya hafta olabilir.

-Orgazm sonrası genelde tekrara gerek kalmaz, istenirse tekrarlanabilir.

-Cinsel birleşme, helal olduğu sürece bir ibadet gibi olacağı için kendini sıkmamalı, rahat bırakmalı ve zevk almaya çalışmalıdır.

-Orgazmdan sonra erkekler genelde eşine sevgi göstermeyi hemen terk ederler. Halbuki kadın bu zamandan sonra da eğlenmeyi arzular. İlginin aniden kesilmesi canını sıkar. Kadının cinsi tatmini, birleşmenin ilgi ve sevgiyle neticelenmesine de bağlıdır. Öyleyse erkek, eşinin o andaki haklı arzusunu yerine getirmelidir. Onu kendine çekiş, kucaklayış, öpüş veya okşayış kafi gelebilir. Vuslat yaprakları üzülmeden kapanmalıdır.

EŞLERİN TATMİNİ:

-Erkeğin tatmin olmasında fazla zorluk yoktur. Asıl mesele, kadının tatmin edilmesidir.

-Birçok kadın, cinsel ilişkilerinde orgazma ulaşamadan kalır. Bu da kadını strese sokar. Ailevi problemlere neden olur.

-Erkeğin cinsi başarı için fazla kudrete ve uzvi ölçülere ihtiyacı yoktur. Çünkü kadının zevk bölgesi yüzeydedir.

-Normal erkeklik vasfını taşıyan ve yeterli faaliyet gücü olan her erkek, biraz cinsi teknikle başarıya ulaşır.

-Evlilik hayatı boyunca çok az tatmin olabilen ya da hiç olamayan kadınlar vardır.

-Kadın orgazma ulaşmasa da kafi derecede zevk alması durumunda rahatlaması mümkündür.

-Kadın sık sık tatminsiz bırakılırsa, bilhassa tam duygulanma safhasında temas kesilirse çok büyük sıkıntıya girer, sinirleri gerilir, uykusu kaçar, kocasına olan itimadı sarsılır. Evliliğe zarar gelir. İhanete yol açabilir.

-Erkeklerin ancak beşte biri bu hususa dikkat ediyor.

-Geçinilemeyen kadınların %90’ı cinsi tatmini bulamayanlar.

-Kadının tatmin olup olmadığı sık nefes, mahrem bölgede kasılma ve gevşeyip rahatlamadan belli olur.

-Zevk almıyorsa sebep; erkeğin sabırsızlığı ve dikkatsizliğidir. Çaresi, işi tekniğine göre icra etmektir.

-Ayrıntılar, evlilik hayatındaki tecrübelerle zenginleşir. İlk safhalarda mükemmellik beklenmez.

MÜNASEBET VAZİYETLERİ

-Hep aynı pozisyon bıkkınlığa neden olur.

-Zaman zaman değişik pozisyonlar denenmeli.

-Zahmet ve sıkıntı vermeyen bir vaziyet seçilmeli.

-Eşlerin tercihine kalmıştır.

-Üreme organından olmak kaydıyla her şekil meşrudur.

MÜNASEBET ZAMANI

-Aşk oyunları; neşe, zevk, ve istekle olursa, verimi yüksek, mahsulleri de şen, sevimli ve güzel olur.

-Maddi-manevi yorgunluk, hastalık ve endişe aşk üzerinde olumsuz tesir yapar.

-Ay halindeyken kan kaybetmekte ve sarsıntı geçirmekte olan kadının tenasül yoları kanla dolu, rahim damarlarının ağzı açık ve az çok berelidir.
-En temiz kadınlarda bile bu yollarda bekleyen mikroplar vardır.

-Ay hallerinde bu mikroplar hızla çoğalır ve zaten hassas olan tenasül uzuvlarını, rahmi ve yumurtalıkları sarar.

-Bu sırada icra edilen bir cinsi münasebet mikropları her yana yayar ve hassas bölgeleri zedeler ve kadını hasta eder.

-Devamlı olursa fazla kanamaya, bel-kasık ağrılarına ve ciddi kadın hastalıklarına neden olur.

-Ayrıca adet kanının ağır kokusu her iki tarafı da tiksindirir.

-Doğumdan sonra kırkı çıkmadan cinsi münasebette bulunulmamalı. Doğumda o bölge zedelenir ve yırtılır. İlişki kadını çok örseler ve mikroplara zemin hazırlar. Uzuvlar normal halini almadan kadına yaklaşmamalı.

-Gebelikte tedbirli davranmalı. Son 3 hafta içinde girilen ilişki kadına zararlı olabilir.

NE KADAR SÜREDE TEKRARLANMALI?

-Duruma göre değişir.

-Kendiliğinden uyanan, sonunda yorgunluk vermeyen, insana ferahlık ve zindelik kazandıran ilişkilerin ölçüsü tabii demektir.

-Erkek, boşalttığı enerjisini topladığı zaman hazırdır.

-Aradan birkaç gün geçmesi, isteğin artması bakımından iyi olur.

-Yaş ilerledikçe münasebetler arasındaki süre artar. Bu süre, bakımlı olmak ve sevgiyle azalır.

-Kadın cinsi arzusunu hissettirirse erkek gereken ilgiyi göstermelidir.

-Cinsi ilişkinin çok sık yapılması yorgunluk, halsizlik ve dermansızlık yapar.

-Lüzumsuz cinsi perhiz de iyi değildir.

-Her iki şekilde de aşırılıktan kaçınmalıdır.

ERKEN BOŞALMA:

-Erkeklerin yarıdan çoğunun ortak şikayetidir.

-Bu halin devamlılığı kadında tatminsizlik ve huzursuzluk doğurur.

-Erkekteki cinsi boşalma kadına göre daha hızlıdır, aceleci davranırsa birkaç dakikada bitebilir. Kadın yarı yolda kalır.

-Erkek ağır davranmalıdır çünkü orgazm kadınlarda çoğu kere 5- 10 dakika süre ister. Başlangıçtaki oyunlar aradaki süreyi kapatır.

-Temas başladığı an bir müddet nefes alınır.

-İhtiyatlı hareket etmeli, boşalacağını anlayınca duraklamalı, idrar sıkıntısı olmamalı, münasebetten önce avret yerini soğuk suyla yıkamalı.

-Lüzumsuz telaş ve heyecan, merak, aradan uzun süre geçmesi erken boşalmaya neden olur.

-Endişelenecek bir durum yoktur, zamanla rayına oturur.

-Dışarıya boşalırsa, ilişkinin hemen tekrarlanması erkek açısından daha kolay olur.

CİNSİ İLİŞKİDE HELALLER VE HARAMLAR

-İnsanın yaradılış gayesi ve Allah’a kul olduğunu unutmamalı.

-İnsan, sırf zevki için yaşarsa, hayvanî güçleri gelişir, ulvi güçleri zayıflar.

-Bütün zevkler gibi cinsel ilişki de amaç değildir, Allah'ın
bir hediyesidir.

-Allah, insandan, neslini sürdürmesini istemiş ve bunu Allah'ın istediği doğrultuda yaparsa kendisine cennet vaat etmiştir.

-Cinsel ilişkinin zevki, zor bir iş verilen çocuklara verilen oyuncak gibidir. O çocuğun verilen işi bırakıp bu oyuncakla eğlenmesi, oyuncağın veriliş amacına ne derece zıtsa, insanın cinsel zevklerini gaye olarak görüp, sırf onlarla meşgul olması da yaratılış gayesine o derece zıttır.

-Karı koca arasında avret yoktur.

-Hanımı ile ilişkide bulunurken, başka birini hayal etmek, suyu şarap olarak düşünüp içmeye benzer.

-Krem ve yağlandırıcılar, haram madde içermiyorlarsa helaldir.
-Karısına arka yoldan yaklaşmak insanın tabiatına ve onuruna aykırıdır.

-Hastalık, zayıflık gibi sebeple cinsel ilişkiye dayanamayan kadınla cima etmek haramdır.

-Kadının özürsüz olarak cimayı reddedemez. Adetli iken bile. Çünkü kocası onun helal bölgesinden yararlanabilir.

-“Allah'ın katında, emanete hıyanetin en büyüklerinden biri, karıkoca beraber düşüp-kalktıktan sonra, kocasının kadının sırrını yaymasıdır" (Müslim)

-İlişkiden önce eşler temizlenmeli, hatta abdest almalı.

-Çocukların bulunduğu odada, onlar uyurken bile cima etmemeli.

-Zevcenin rızâsı yoksa, abdesti sıkışıksa, fazla tok, hasta ve yorgun ise, hava çok soğuk veya sıcaksa cimadan kaçılmalıdır.

-Kendini haramdan korumaya, helâl ile yetinmeye niyet etmeli, şeytandan Allah’a sığınmalı.

-Cimadan önce besmele çekilirse temizleninceye kadar sevap yazılır. Bu cimadan doğacak çocuğun nefesleri sayısınca sevap yazılır.

-Karı-kocanın günlük hayattaki muhabbeti cinsi ilişkilere de yansır ve onu zenginleştirir.

-Her şehvetin neticesi, kalbi kararttığı ve bunalttığı halde, cima, kalpte ferahlık, ruh ve bedende sükunet ve rahatlık temin eder.

-Cimadan maksat, üremedir. Zevk de bir lütfu İlâhidir.

-Cima esnasında kıbleye ayak dönmemeli.

-Namaz vakti geçmek üzereyse ve o namaz kılınmamışsa önce namaz kılınmalı.

-Cinsel ilişkiyi bazen özenle hazırlanan bir törene çevirmeli.

-Gebelik önleyiciler, istenmeyen gebelik korkusunu kırdığından zevk ön plana çıkmıştır.

İKİ OLAY

Bir kız evlendi. Ona hep cinsel ilişkinin utanılacak ve korkulacak bir iş olduğunu telkin edilmişti. Kocasıyla zifaf gecesi yalnız kalınca çok sarsıldı. O gece, kocası, kendisine saldırgan bir ihtirasla sarıldı, hiç okşayıp ve sevmeden cinsi temasa başlamak istedi. Kız bu zalim ve sert harekete karşı koydu fakat kocası mukavemetini kırınca, kendisini onun hayvanca arzularına terk etti ve kocası; kadının inlemeleri, kıvranmaları ve gözyaşları arasında işini gördü. Kadın bu temastan müthiş bir acı duydu.
Kadın; sonraki cinsi temaslarda ve sonrasında saatlerce süren ağrılar çekti. Daha da kötüsü, hiçbir defasında en ufak bir zevk bile duymadı. Böylece, genç kadının ruhunda cinsi temasa karşı müthiş bir korku ve nefret hissi yerleşti. Bu yüzden evlendiklerinden altı ay sonra ayrıldılar...
...

Kız, gerdek gecesi kocasının önünde çırılçıplak soyununca damat ona: “Aman Allah’ım! Sen ne kadar da zayıfmışsın!” dedi. İlk defa bir erkeğin karşısında soyunan kızın; eşinin vücudunun güzelliği karşısında mest olmasını beklediği bir sırada onuru kırıldı. Kocası sonradan durumu fark etti ve eşinin gönlünü almak için çok uğraştı fakat kadın hep soğuk kaldı ve hiç tatmin olamadığından ayda en fazla bir kere temasa müsaade etti. Evlilik hayatları hep problemli geçti.

GERDEK GECESİ PROBLEMLERİ

-Ciddi bir engelle karşılaşılırsa, ilişki daha sonraki gecelere tehir edilir.

-Gerdek gecesi, adet kanamasının olmadığı bir zamana denk getirilmeli.

-Toplumumuzda cinsel baskı ve kısıtlamalar yeni evli çiftte o gece sorunlara yol açabilir.

-Gelin çekingen ve tutuk damat da heyecanlıdır.

-Kadında cinsel soğukluğun, erkekte de iktidarsızlığın ilk gecedeki olaylarla ilgisi vardır.

-Gerginlik sonucu, kızın cinsel organının içi kurursa vazelin kullanılabilir.

-Kızın erkeğe alaycı sözler söylemesi, geçici iktidarsızlığı kalıcı yapabilir.

-İlişkinin, illâ ilk gece olması gerekmez. Sonraki gecelerde engeller ortadan kalkar.

-Bazı erkekler, aşırı heyecan sebebiyle, o gece geçici iktidarsızlığa düşebilirler. Böyle olursa, teşebbüsü birkaç saat geciktirmeli veya sonraki gecelere bırakmalı. Heyecan ve engellerin azalmasıyla ortadan kalkar. Duruma göre birkaç saat veya gün sürebilir.

-Kız kocasına bunun geçici bir tutukluk olduğunu ve geçeceğini belirtmeli, onun kendisine güvenini yeniden sağlamasına yardımcı olmalı. Kadının bilgisizse, durumu erkek açıklamalı.

-Kızın ürkekliği, sahip olduğu zifafın çok sıkıntılı geçeceği fikrinden veya erkeğin sabırsız, nezaketsiz ve hoyrat davranışlarından ileri gelir.

-Bazı erkeklerin, zifafta başarısız olma endişesi, telaş veya aşırı heyecan nedeniyle erken boşalması geçici bir başarısızlıktır.

-Zifaf neticesini bekleme âdetinin, erkek üzerindeki psikolojik baskısı, zifaf mekanının elverişsiz, gürültülü ve görülebilir bir yerde oluşu, kızda beklenmedik tatsız bir halin görülmesi, kıza karşı duyulan sevgi, şefkat ve hürmet duygularının aşırı olması da geçici iktidarsızlığa neden olabilir.

-Cinsi başarısızlığa uğrayan kişi, bunun geçici olduğunu idrak edip, ilişkisini daha sonraki gecelere ertelemeli.
ZİFAF ÂDETLERİ VE BEKARET

-Örf ve âdetler yanlış ve zararlı da olsalar, tamamen silinip atılamazlar.

-İnsan, kendini yanlış âdetlerin esiri yapıp da hayatını edep dışı ve kaba şeylere uydurmaya mecbur değildir. Bunlardan en az zararla çıkmalıdır.

-Yakınların dışarıda nöbet tutması ve sabah çarşaf kontrolü yapmaları ayıp ve çirkindir. İslami edep ve nezakete de aykırıdır.

-Bazen, neticeyi ilan cinsinden silah atılır.

-Kapıdakiler, ilişkinin olmadığını anladıklarında, damadın maneviyatı kırılır ve yanlış bir kanaat oluşabilir.

-Gelin, damat ve akrabalar arasında kırıcı olaylar ve kavgalar meydana gelebilir.

-Günahsız bir kızın, "iffetsiz" ilan edilmesine sebep olabilir.

-Eşler arasındaki mahrem sırlar yayılmamalı.

-Namus üzerinde ciddi şüpheler hasıl olursa, dedikoduya değil doktora başvurmalı.

-Kızlık zarı halka veya hilal şeklindeyse ilişki sırasında zedelenmez, yırtılmaz.

-Kızların yaklaşık %15’inde ilk cinsi temasta hiç kanama olmaz, doğuma kadar bâkire kalabilirler.

-Bu durumda erkek telaş ve endişeye kapılabilir. Kesin delil olmadan bir kişi itham edilemez, büyük mesuliyettir.

-Eşini bâkire olarak bekleyen damat da, aradığını bulamayınca, en azından vicdanen şüpheli ve huzursuz olursa:

a)Yukarıdaki ihtimalleri düşünerek hüsn-i zan edip hiç mesele çıkartmamalı

b)Gelin ve damat arasındaki özel bir anlaşmayla neticeye bağlanmalı


c)Hekime göstermeli.

-Kızlık zarı, tampon, mastürbasyon ya da sportif bir etkinlikle yırtılabilir.

-Erkekler, penislerinin kızlık zarını delebilecek kadar sert olup olmadığını merak ederler.

-Kızlık zarı, normalde kolayca yırtıldığından, erkeklerin acımasız ve sert olmasına gerek yoktur.

-Zar kalınsa yırtılması zor ve ağrılı olabilir. Buna az rastlanır. Böyle bir durumla birleşme ertelenebilir.

-Evlenmeden önce bir hekime gidilebilir.

-Yırtılma damarlı bölge olur veya yırtık derine uzar da çok kan gelirse hekimine başvurmalı.

-Bazı zarlar kanama olmadan da yırtılabilir.

EVLİLİK VE CİNSİYET:

-Evlilik, sadece cinsellik değildir.

-Sadece arkadaşlık evlenen yaşlı çiftler hariç eşler arasındaki tatminkar cinsi münasebetlerin yokluğu evlilik hayatını huzursuz eder.

-Cinsellik aşkın yerini alamaz.

-Aşk ve sevgi evlilikte saadetin ana unsurudur.

-Bazı kadınlar orgazmın varlığından haberdar bile olmadıklarından cinsel birleşmeden korkarlar.

-Bedenin iriliğinin veya ufaklığının cinsi iktidarla alakası yoktur.

-Evlilik sayesinde cinsi arzular tatmin edilir, iffet ve namus korunur, neslin devamı mümkün olur.

-Cinsel birleşmeden önce euzü-besmele çekmek; örtü altında olmak; kıbleye karşı olmamak; aybaşı halinde yapmamak, dübürden sakınmak,
kadına yumuşak davranmak; o da ihtiyacını giderinceye kadar terk etmemek; gecenin başlangıcında ilişkide bulunacaksa uyumadan önce yıkanmak,
hiç değilse abdest alıp öyle uyumak; sevgi ve ilgiyi artırıcı hareketlerde bulunmak adaptandır.

-Kim; "Allah'ım! Bizden ve bize vereceğin çocuktan şeytanı uzak kıl" diye dua eder de çocuğu olursa şeytan onu saptıramaz (Hadis)

-Cinsi münasebetten sonra gusletmelidir.

-Koca için sadece karısı,kadın içinse sadece kocası vardır.