“Chat”ışma

Bugün internetin chat odaları bir kısım insanlarımızın yaşantılarında tüm dünyada olduğu gibi oldukça önemli bir yer edindi. Sohbet etmenin Türkçe karşılığı olarak kullanılmaya başlanan chat’leşme yakın zamanda hastanelerin psikiyatri kliniklerinde özel birimler kurulmasını sağlayacak gibi gözüküyor. Bugün Türkiye’de yüzbinlerce kişi vaktinin büyük bölümünü bilgisayar başında chat yaparak geçiriyor. Sayıları gitgide artan internet kafelere gidip baktığınızda her on kişiden beşinin bir chat odasında moda deyimle “geyik” yaptığını görürsünüz.

Gönül sohbet ister...

Her yaştan, her meslekten insan için “chat” yani internet sohbeti bir yaşam biçimine dönüşüyor. İnternetin chat odalarında sabahın ilk ışıklarına dek süren konuşmalar özellikle genç kuşağın yaşantısında es geçilemeyecek sosyal bir değişim yaşanmasına sebep oluyor. İnsanlar chat ortamında sokaktaki kişiliklerinden sıyrılıp gerçek kişilikleriyle varlar ya da durum bunun tam tersi. Sonuçta kimse kimseyi görmediği için, insanlar oldukça rahatlar. Zurna isimli chat odasının Casper rumuzlu müdavimlerinden Işın Beşer vaktini sabahlara kadar chat yaparak geçirip, klavyeyi yastık olarak kullanmak zorunda kalanlardan. Işın; “Chat’leşirken insanların gerçek kişiliklerinin su yüzüne çıktığını söylemek en doğrusu olur” diyor. Ona göre, şahit olduğu bazı arkadaşları, sanal âlemdeki halleriyle toplumdaki durumları arasında bir kişilik çıkmazı içine giriyorlar: “Gerçekte hangisi benim sorusu altında ezilip duruyorlar. Bu durumdan kurtulmak için bilgisayarını satmak zorunda kalan bir arkadaşım var. Yaptıkları işi çok ciddiye alıp sonuçta bir şekilde tatmin oluyorlar. Çoğu insan egosunu tatmin etme uğraşı içinde. Benim de egolarımı tatmin ettiğim, kendimi olduğumdan farklı göstermeye çalıştığım anlar oldu. Chatte istediğine istediğin gibi davranabiliyorsun, sosyal baskıların tamamı ortadan kalkıyor, sonuçta ne olursa olsun başına gelebilecek herhangi birşey olmadığından eminsin.” Psikiyatrist doktor Haluk Savaş, “Sanal dünyada yaşanan yoğun iletişimin genel anlamda ‘kişiye zarar verir’ diyebilmek çok güç... Fakat eğer chat’ten söz ediyorsak, bunun da bir tür bağımlılık veya kendini denetleyememe sorunu gibi ortaya çıkabileceğini düşünebiliriz” diyor.

Sanal evlilik

Hayal gücü kuvvetli olan bazı chat’çiler bulundukları sanal ortamda yaptıkları muhabbet esnasında birbirlerine âşık oluyorlar. Sanal bir duygusallık ortaya çıkıyor anlaşılan. Diğer chat’çiler de bunu anlıyor ve hadise iyice abartılarak o iki kişi arasında sanal bir evlilik gerçekleştiriliyor. Sağdıçlar seçiliyor ve ciddi bir evlenme hadisesi varmış gibi herkes bir parça gerçekleşen bu sanal hadiseye katkıda bulunuyor. Diğer taraftan chat konuşmalarıyla başlayan arkadaşlıkları ilerletip gerçek hayatta evlenen insanların sayısı da az değil. Diğer taraftan içine kapanık insanlar chat odaları sayesinde daha sosyal olmaya çalışarak sıkıcı hayatlarını değiştirme arzusundalar. Ama bunu yaparken farkında olmadan daha da çok içine kapandığını itiraf edenler var.

Alışırsın koçuum!

Amerikan ABC televizyonu, 18 bin kişinin katıldığı bir araştırma yaptı. Araştırma sonunda internette chat yapanların yüzde 50’sinin yalan söylediği de ortaya çıktı. Buna göre en çok yalan yaş, görünüş, kilo ve medenî hal konularında söyleniyor.

Türkiye’de de chat’çiler arasında müthiş bir güvensizlik var. Yüzde doksanı birbirine güvenmiyor desek abartmış olmayız. Odalarda sürekli bir kandırmaca hakim; bir chat odasında şahit olduğumuz konuşmada olduğu gibi; bir chat’çi oda yöneticisine şöyle diyor: “Abi ya kız olduğunu söylüyor, sonra erkek çıkıyor, bir de alay edip duruyor”. Operatörün cevabı ise gayet basit: “Alışırsın koçum”. Lise ikinci sınıfa giden 16 yaşındaki İnci ise dürüst chat’çilerden. İsmine, yaşına, telefon numarasına kadar bütün bilgileri chat yaptığı insanlara doğru olarak aktarıyor. Chat odasında kendine ikinci bir kişilik oluşturmaktan kaçınmış her zaman. Bu sayede kendine sağlam arkadaşlar edinmiş. Haluk Savaş psikiyatri açısından chat’te insanların olduğundan farklı davranmasını şöyle yorumluyor: “Chat’te insanların çok farklı isim ve özellikle ortaya çıkmaları orada gerçek kişiliklerinden farklı bir kişilikle davrandıkları anlamına gelmez... Kişi eğer bir rol yapıyorsa bu rol farklı bir kişilikten çok farklı bir kimliğin oynandığını gösteriyor. Eğer bir kişi kadın kimliği ile davranıyorsa bile orada sunduğu kimlik kendi kişiliğinin izini taşımaktadır. Bunu bir oyun ve eğlence olarak da düşünebiliriz. Belki kişi gündelik hayattta gerçekleştiremediği fantazilerini orada oynamaktadır ki bunun da nihayetinde çok tehlikeli olduğunu söylemek çok zor... Chat, kelimenin aslına bakılırsa çene çalmak, laflamak manasına geliyor. Herkesin biraz laflamaya ihtiyacı olabilir fakat bunu abartırsak günlük hayattaki işlevlerimizi ciddi oranda aksatabiliriz. Henüz ‘internet bağımlılığı’ psikiyatri âleminde ‘resmi’ bir teşhis değil ama yeterince yaygınlık kazanır ve insan hayatını önemli oranda olumsuz etkilerse böyle bir hastalık da “resmen” kabul edilmiş olacak.”

Chat yapmayı bırakmış eski hastalardan biri de artık odaları “kıro”ların işgal ettiğinden yakınıyor, bazılarının bilgisayarları sırf chat yapmak maksadıyla aldığına dikkat çekiyor. Kendisinin chat sayesinde oldukça kaliteli insanlarla tanıştığını ve pek çoğuyla hâlâ görüştüğünü vurgulayarak, bir dönem yakalandığı hastalıktan kurtulmanın verdiği rahatlıkla konuştuğu oldukça belli oluyordu. Şimdi ara sıra birebir konuşulan özel, bir başka chat şekli olan ıcq’dan chat’leşme yapıyor. “Şimdi kafam daha net ve interneti daha olumlu ve işe yarar şekilde kullanabiliyorum” diyor.

Chat kavgaları

Normal hayatta olduğu gibi sanal da olsa insanların dolaylı yollardan bulundukları chat odalarında da kavgalar meydana geliyor. Tabii bu kavgalar yumruk yumruğa olmuyor. Odadan birbirlerini atıp, düşürmeye çalışıyorlar. Kendine has tabiriyle buna “nük”lemek deniyor. Başka değişik programlarla virüs göndererek birbirlerinin bilgisayarlarını kullanılmaz hale getirmeye uğraşıyorlar. Bu kavgaların ekonomik açıdan zararı da küçümsenmeyecek boyutta. Hardisk’i kullanılmaz hale gelen kişi yeni bir hardisk için en azından 100—150 dolar ödüyor. Bu şekilde bilgisayarını yeniden kurmak zorunda kalan chat’çilerin sayısı da az değil.

Chat’çi Japon nineler

Japonlar ülkelerinde birkaç yıl içerisinde 65 yaşın üzerindekilerin nüfusun yüzde 20’sini oluşturacağını belirleyince, yaşlı nüfusun yeni çağa uyumunu internet ile sağlamak için birtakım uygulamalar başlatmışlar. Bu uygulamalara internet kulüp ve dernekleri kurarak başlamışlar. Japonya’nın başkenti Tokyo’da kurulan internet kulübü buna örnek. “Süper Nineler” adlı derneğin gönüllüleri kadın—erkek yüzlerce emekliye, internet kullanmasını öğretiyor. Japon nineleri internete bayılıyorlar. Kendileri için hazırlanmış özel web sitelerinde chat yapıyorlar. Bu durum tam hayattan kopmuşken onlara yeni bir açılım kazandırıp hayata bağlıyor. Ayrıca bu tür chat’leşmeler yaşlılarla genç kuşak arasında ortak bir dil oluşturuyor. Sanal dünya örnekte olduğu gibi yaşlanmayı da ortadan kaldırıyor bir bakıma.

Chat grupları

Chat ortamında tanışıp birbirine yakın oturan gençlerin oluşturduğu devamlı arkadaş gruplarından bir tanesine Ataköy’de rastladık. Sürekli bilgisayar başında oturup chat yapmaktan sıkıldıklarını anlatıyorlardı. Geyik yapmaktan bıkmışlardı anlaşılan. Sohbetlerinde felsefeden, siyasetten, uzaylılardan, ailevi ve sosyal yaşantılarından bahsettiklerine şahit olduk. “Peki chat yaparken neden böyle ciddi muhabbetler açmıyorsunuz?” diye sorduğumuzda tatmin edici bir cevap alamadık. Anlaşılan chat odası deşarj olma, kandırmaca ve kur yapmak için açılmış özel yerlerdi ve tartışma odaları haricindeki yerlerde geyik yapmak mecburiydi. Haluk Savaş internet ve chat sayesinde insanlar ortak hareket imkanı oluşturabilirler diyor: “Şimdi internet ve chat sayesinde iletişim ya çok daha küçük kitlelerin oluşmasına veya daha da bireyselleşmeye neden olacaktır. Kitle toplumunun oluşumunda televizyon ve radyonun rolü çok fazlaydı. Şimdi internet sayesinde daha dar sosyolojik kategoriler oluşabilir... Cemaat benzeri yapılar demek istiyorum. Belli ilgi alanlarında birleşen insanlar ortak hareket edebilirler. Bir tür lobi gibi çalışabilirler ki bu olmaya başladı bile.”

Odaların patronu 'op'lar

Chat’in başlangıç noktası bir nick yani bir rumuzla odaya girmek. Seçtiğiniz nick’e dikkat etmelisiniz. Zor yazılan veya komik takma isimler kullanmayın. Devamlı aynı nick’i kullanmak faydanıza olur. Böylelikle unutulmazsınız ve daha önce konuştuğunuz kişilerin sizi bulması kolaylaşır. Diğer taraftan odada kurallara dikkat etmelisiniz. Her yerde olduğu gibi güç burada da kendini ortaya koyuyor. Nasıl mı? Chat odalarında yönetici operatörler var. Bunlara “op” deniyor. İsimlerinin yanında @ işareti var. Op’lar odanın düzenini sağlıyor. Kurallara uymayan kişiler odadan atılıyor. Bu atılmanın da ölçüleri var. Uyarı atılmalarda aynı odaya tekrar dönebiliyorsunuz. Kimileri de bir daha dönmemek üzere atılabiliyor. Atılmaların ölçüsü yapılan kural ihlallerine göre değişiyor. Yönetici op’ların keyfi davranışları da atılmalarda sebep teşkil edebiliyor. Mesela op kullandığınız nick’i beğenmediğini bahane ederek bir anda haberleşme hakkınızı elinizden alarak sizi odadan uçurabiliyor.

Ülkemizde yaklaşık 500 bin internet kullanıcısı var. Bunların yüzde ellisi interneti verimli şekilde, bilgi ve haber alışverişinde kullanıyor. Diğer kesim ise masum bir alışkanlık gibi gözüken bir hastalığa yakalanıyorlar. 7—8 saat bilgisayar başında oturup chat yapmak, kullandıkları Türkçe’nin bozulmasının yanısıra boyun ve bel tutulması gibi fiziksel rahatsızlıklara ve psikiyatrik hastalıklara da sebep oluyor. İleriki yıllarda toplumdan kopmuş, chat’zede bir nesil ortaya çıkarsa sakın şaşırmayın.

Yasin Aras/aksiyon dergisi