Zehirli Ok

Zehirli Ok web sitesi aciz.net üzerinden yayına devam ediyor.


Seks patladı, biz altında kaldık

Can Dündar 'seks'i yazdı
Milliyet yazarı Can Dündar patlayan seks haberlerini köşesinde ele alarak kamuoyuna N'oluyoruz? sorusunu yöneltti. Yazar göre Seks patladı, biz altında kaldık İşte usta kalemden toplumun önemli sorununa parmak basan yazısı...

Yazı: Can Dündar
Kaynak: www.milliyet.com.tr

-Geçen ay Abant'ta bir mühendis, kiraladığı Ceylan adlı kısrağa tecavüz ederken yakalandı.
At sahibinin takibi sonucu iş üstünde yakalanan mühendis, "hayvana cinsel istismar" suçlamasıyla gözaltına alındı
Bolu Hayvanları Koruma Derneği üyeleri, Ceylan'ı ziyaret edip şeker verdiler, "insanlık adına" özür dilediler, satılmasını engellediler.

AIDS'in nedeni: Fuhuş yuvaları

İzmir'deki patlamanın en önemli etkenin, mahalle aralarındaki kontrol edilemeyen, her türlü riski taşıyan fuhuş yuvaları olduğu belirtildi. AIDS ile Mücadele Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Melahat Okuyan, "Buralara gencecik insanlar ya da evli erkekler gidiyor. Sağlıksız bir neslin temeli atılıyor. Çeki düzen şart. Bir an önce de gereken önlemler alınmalı. Herkes sorumlu davranmalı" dedi.

Komisyon çare arıyor
AIDS rakamlarının alarm vermesi üzerine, İzmir'de katı önlemler alınması için harekete geçildi. Valilik, emniyet, milli eğitim, sağlık, turizm müdürlükleri, Hıfzıssıhha Enstitüsü, Ege ve Dokuz Eylül üniversitelerinden temsilcilerin yer aldığı bir komisyon kuruldu. Komisyonun her ay toplanıp AIDS'le mücadale için çözüm yolları arayacağı belirtildi.

Iste Ornek Gosterilen Bir Hanimefendi

Peygamber s.a.v Efendimiz her sozu suphesiz hikmetlidir vede sozlerin en guzelidir. Iste hayali hanimlara en guzel ornek:

Hz. Fâtima bir gün Efendimiz Aleyhisssalâtü Vesselâm'a:

"Babacigim, kadinlardan cennete ilk önce girecek olan kimdir?" diye merakla sordu. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz:

"Falan mahallede, falan evde oturan bir kadin var. Cennete ilk girecek kadin, iste o kadindir." buyurdular. Hz. Fâtima anamiz hayretle:

"Babacigim, o kadin cennete, benden de mi evvel girecek?" diye tekrar sordu. Peygamber Efendimiz:

"Evet! Senden de evvel girecek." buyurdu. Ve sayet isterse, gidip o kadinla tanisabilecegini söyledi.

Günümüz gençliği çok ciddi imtihan içindedir!

Eski ifadesiyle istimna yeni ifadesiyle ise masturbasyon meselesi çok sorulan bir soru. Bu meseleyi kaynaklarına inerek, fazla da detaya varmadan inceleyelim.

Evvela hemen şunu söyleyelim ki, mezhep imamlarımız, istimna için ittifak halinde "haramdır" hükmünü vermişlerdir. Bu hususta, Hanbelîler’in el-Muğnî’sine, Malikîler’in Müdevvene-i Kübrâ’sına, Hanefîler’in ise Hidâye ve Fethu’l-Kadîr’ine bakılabilir. Yusuf el-Kardavî, İmam Ahmed İbn Hanbel’e dayanarak istimnâ için câizdir dese de, İmam İbn Hanbel’den bize gelen böyle bir nakil yoktur.

Türk erkeklerinin cinsel sorunları

Türk erkekleri için cinsellik hayatlarının çok önemli bir parçası. Ancak cinsel sorunları yok sayıyorlar. Hem erkek hem de kadınların çoğu bu sorunları hafife alıyor, tıbbi sorun olarak algılamıyor, çoğu zaman geçici olduğunu düşünüyor ve yaşlanmanın doğal bir parçası olarak görüyor.

Toplumumuzda her 10 erkekten 3’ ünde , yaşa bağlı olarak da her 100 kadından 19-50’ sinde cinsel işlev bozukluğu bulunuyor. Yapılan araştırmalar; cinsel sağlık sorunlarının 40-80 yaş arasındaki erkek ve kadınların üçte birinden fazlasını etkilediğini ancak bu sorunları partneri ile ya da doktoruyla konuşmanın sayısının az olduğunu ortaya çıkardı.

DUYGUSAL İHANET

Amerikalı bir uzman, seksüel temas olmasa bile, karşı cinsle yakın dostluk ilişkilerinin ‘duygusal aldatma’, hatta ‘zina’ olduğunu savunuyor.

Buna göre, evli olmanıza karşın, karşıt cinsten bir kişiyle özel yaşamınıza ait sırlarınızı paylaşıyorsanız ya da işten sonra bir iki kadeh içki eşliğinde sohbet ediyorsanız ‘duygusal ihanet’ içindesiniz.

Televizyon Üzerine Tespitler

Alkol, sigara, uyuşturucu gibi madde bağımlılığının yanında, gözümüzle görmediğimiz ve hatta çoğu kez farkında dahi olmadığımız bağımlılık noktaları günümüz insanını yakalamış durumdadır. Bu tip bağımlılık noktalarının en belirgin örneklerinden biri de, televizyon bağımlılığıdır.

1994 yılından bu yana başta ABD. olmak üzere dünyanın bir çok ülkesinde gerçekleştirilen Turn Off TV. kampanyasının Türkiye ayağını oluşturmak amacıyla geçtiğimiz yıldan bu yana gerçekleştirilen bir dizi eylemliliğin halkalarından biri olarak planlanan bu rapor ile televizyonun yaşamımız üzerindeki etkilerini ortaya koymayı amaçladık.

Gençlik ve Aşk

Genç olarak dünya ve ahiretle ilgili birçok arzularınız, hedefleriniz vardır. Bunları gerçekleştirme yolunda hızla çabalarken türlü türlü engellerle karşılaşırsınız.

Gençlik döneminde yoğunlaşan problemler içerisinde “cinsel duygular”la ilgili imtihan kadar zor, tehlikeli, büyük ve hayatı etkileyen bir mesele yoktur. Aslında bu imtihan hayatın büyük bir safhasını içine alır. Ancak 15-30 yaş arası kadar yoğun bir biçimde hiçbir zaman yaşanmaz.

Özellikle bu zamanda cinselliğin, hemen her aşağı arzular için istismar edilmesi, karşı konulması zor bir baskı altında bırakır gençleri. Ne yazık ki, toplumsal hayatımızın her safhası, gençlerimizin bu imtihandan başarısız çıkmaları için dizayn edilmiş gibidir.

Gençliğin Cinsellikle İmtihanı

CİNSELLİĞİN gençler için sorun olması, bu zamana özgü değildir. Her devirde gençler, özellikle büluğ çağından itibaren iç dünyasında karşı cinse karşı şiddetli bir cinsel arzu duyar. Bu, onun fıtratında vardır. Önemli olan, bu arzunun meşru bir yoldan tatmin edilip edilmemesidir.
Aslında bu durum, insanı iç dünyasında zorlayıcı bir etkiye sahip olan her türlü dürtü ve eğilim için de geçerlidir. Örneğin, acıkma hissi, insanda tıka basa tok olana kadar yemek yeme eğilimi doğurabilir. Bu eğilim karşısında kişi, aç kalmadan, biraz yemeye, yeterince yemeye ya da tıka basa doymaya kadar geniş bir davranış setiyle karşı karşıyadır. Burada "İnsan acıktığını hissediyorsa, o hissi bastırmak için tıka basa yemelidir" şeklinde bir fikir ortaya atmak, son derece deterministçe bir bakış açısını yansıtır ve yanlıştır. Bir insanı içeriden zorlayan hiçbir dürtü ve eğilimin davranış açısından tek bir standart karşılığı yoktur. Her zaman çeşitli seçenekler vardır. İnsan iç eğilimlerini ilanihaye yok farzedemez, ama onun büsbütün esiri de değildir.

Gençliğin Cinsellik İle İmtihanı - 2

YARATILIŞ ya da fıtrat, bugünün insanına çok da fazla anlam ifade etmiyor. Mühendislikle nasıl tabiat olduğu halden başka bir hale dönüştürülüyorsa, toplumlar da fıtrata riayet edilmeden bir halden bir başka hale dönüştürülüyor.

Tabii, sonsuz ilmiyle başını da sonunu da hikmetle yaratan Rabbin yarattığı gibi olmuyor hiçbir şey. İnsanın el attığı her şeyde bir eksiklik izi görülüyor. Teknoloji ürünlerinin de belgelediği gibi, insanın yaptığı bir ürün bize bir fayda verirse, onun birkaç misli zarar veriyor. Arabayla bir yerden bir yere hızla gidiyoruz, ama aynı zamanda atmosferi de kirletiyoruz. Daha kötüsü, yakıt için savaşlar yapıp kan döküyoruz.

Gençlerde İnanç Krizi

BİR KÖPRÜDÜR GENÇLİK. Çocukluğun korunaklı ortamından, yaşam sorumluluğunun üstlenildiği yetişkinlik dönemine bu köprüden geçilir. Her geçiş gibi birtakım kararsızlıklara, buhranlara ve bunalımlara gebedir.

Gencin bu dönemde esas kararsızlığı kişiliğiyle ilgilidir. Çeşitli arkadaş gruplarının içine girip çıkan genç, deneme-yanılmayla kendisine uygun bir kişilik ve toplumsal rol arar. Çevresindekilerin saygı duyabileceği bir şahsiyetle topluma katılmak için mücadele eder. Kendisine ve çevresindekilere “Ben de varım!” gayreti gösterir.

Sabrın meyvesi

Yüce Rabbimiz (cc), Hz. Eyyub’u (as) sabır ve teslimiyette bütün insanlığa örnek göstermek istiyordu. Bu sebeple onu büyük bir imtihana tabi tuttu. Önce bütün malını, mülkünü elinden aldı. Çocukları da bir bir vefat etti. Hz. Eyyub çok zor durumda kalmıştı. Ama bütün bunlara rağmen en ufak bir şikayette bulunmuyor, sabır ve şükürle iki büklüm oluyordu.

İmtihanlar devam ediyordu. Daha sonra Allah, Hz. Eyyub’a çok ağır bir hastalık verdi. Hz. Eyyub bu hastalığa da sabır gösterdi ve kulluk vazifesine devam etti. Bütün bu imtihan döneminde eşi de kendisini yalnız bırakmamış, hep onun yanında olmuştu.

GÖNÜL ÖRTÜSÜ HAYÂ

Gönlün titremesidir hayâ. Gönül ki kurtulmuştur da ağırlıklarından, bir yaprak kadar incelmiştir.

İşte o nazenin yapraktır müminin gönlü. Titrer bir günah, bir yanlış, bir aykırı hal gördüğünde. Gün gelir, daha bir incelir de, görmek bir yana, işlemek bir yana, bir günahı düşünmek titretir, O'nu hakkıyla bilmemek titretir o nazenin gönlü.

Rabbi'ni düşünür de titrer. Taşta-toprakta, insanda, kendinde Rabbi'ni görür de, taştan-topraktan, insandan, kendinden hayâ eder.

Rabbim rahmetiyle esirgesin, akrabalardan bir Zehra teyzemiz vardı. Televizyonlu odada oturması gerektiğinde, her ne vakit televizyonda bir erkek çıksa başörtüsünü düzeltir, yüzünü örterdi. Gülerdik, �O seni görmüyor ki� diye. �Ben onu görüyorum ya� derdi.

Haya İle Gelen Yükselişler

BİR HADİSİNDE, “ASHÂBIM yıldızlar gibidir” buyurmuştur Hz. Peygamber Aleyhissalatu Wesselam. Onun her biri ‘yıldızlar gibi’ ışık saçan sahabileri içinde Hz. Osman’ın misali, deyim yerindeyse, başka yıldızların ışıltısı arasında kendini pek belli etmeyen bir yıldız, meselâ kutupyıldızı misalidir. Kutupyıldızı gibi... Çünkü, tıpkı onun gibi, Hz. Osman da, ilk bakışta kendini göze farkettiren bir ışık yaymaz. Ama nisbeten zayıf ışığıyla birlikte kutupyıldızı çağlar boyu insanlara yön ve yol gösteren bir yıldız olageldiği gibi, Hz. Osman da bindörtyüz yıldan beri bir yol, bir iz sunmuştur Allah’ın hak yolunun yolcularına.

Oysa, bir kez daha belirtelim, Asr-ı Saadetin büyük olayları içerisinde, Hz. Osman’ın ismi pek önlerde gözükmez. Hz. Peygamber’in hayatını yahut İslâm’ın ilk asrına dair kitapları okuyan herkes, bu örnek asrın hadiseleri içinde Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Hamza, Hz. Ali, Hz. Talha gibi parlayıp ışık saçan simaları görür de, bu simalar arasında Hz. Osman bir derece geride durur.

MEDYADA AİLE SORUNLARI

Doğrusu kitle iletişim aracı olan medyanın başlıca görevi halkı haberlendirmek, aydınlatmak, film, müzik gibi sanatsal ihtiyaçlarına cevap vermek ve elbette eğlendirmektir. Ne var ki bizde ağırlıklı olarak eğlence ve magazin programları yer almakta, üstelik magazin programları reyting rekorları kırmaktadır. Ne var ki aslında zaman kaybından başka getirisi olmayan magazin programları, izlemesi kolay olduğu, hemen hiçbir bilgi birikimine ihtiyaç göstermediği için, kötü paranın iyi parayı kovduğu gibi reyting rekorları kırmaktadır. Bu da bir hürriyettir ve sonuçlarına katlanacağız. Program yöneticileri elbette özgürdür ama izleyicinin de eleştiri hakkı vardır.