Zehirli Ok

Zehirli Ok web sitesi aciz.net üzerinden yayına devam ediyor.


Gazalinin Secme Sözleri

1. Dünya ahire tin tarlasi ve hidâyet konaklarindan bir ko­naktir. Kendisine, mahiyetine uygun bir ifade olarak dünya denmiştir.

2. Bazi kimseler nefislerinde bir yakinlik hissederek ibâdetinde ve meclislerinde Allah'a yakin olduklarini zannederler. Böylece kendilerinden başka meclislerinde bulunan herkesin bağişlanacaği fikrine saplanirlar. Eğer bu tür kimseye, bu şekilde sû-i edebinden dolayi Allah Teâlâ, müstahak olduğu muameleyi yapmiş olsaydi, hemen o anda helâk olurdu.

3. Her sâlik, bulunduğu menzil ile gectiği makamlar hakkinda konuşabilir. Kendisinin ulaşamadiği makamlar, ihâta edemediği menziller hakkinda ise hicbir şekilde konuşamaz. Ancak onlara gaybi bir şekilde inanir.

PEYGAMBERİMİZİN SOY ŞECERESİNİ TANIMADA ÖLÇÜ

Şecere-i Âdem'in en değerli semeresi bulunan Hz. Muhammed (s.a.v.)'in şeceresini tanımak, her müslüman için bir vazifedir. Resûlullah (s.a.v.), peygamberzâde peygamber Hz. İsmail'in soyun-dandır. Bu hususu muhtasaran açıklamak istiyoruz.

Hz. İbrahim'in dört evliliği olmuş ve bu izdivaçlardan ön üç evladı dünyaya gelmiştir. Şöyle ki: ilk evliliği Hz.Sâre ile olmuştur. Yaşı ilerlediği halde uzun müddet çocuğu olmamıştı. Aile içindeki bu boşluğu doldurmasını Cenâb-ı Hakk'a yaptığı "Rabbim! Bana sâlihlerden (bir çocuk hibe et" (1) duası ile niyaz etmiş idi.

Dualar neden kabul olmaz ?

İbrahim bin Edhem bir gün Basra çarşısında gezerken halk başına toplandı ve 'Bana duâ edin icabet edeyim' meâlindeki âyet-i celileyi sordular ve: 'Biz Allah'a dua ediyoruz. Fakat müstecap olmuyor. Acaba neden?' diye yakındılar.

Dedi ki: Kalbiniz on şeyden ölmüştür:

1) Allah'ı tanırsınız, ama hakkını edâ etmezsiniz.

2) Allah'ın kitabını okursunuz, ama onunla amel etmezsiniz.

3) İblis'in düşmanlığını iddia edersiniz, ama ona tâbi olursunuz.

4) Resûlullah'ın sevgisini iddia edersiniz, ama onun izini ve sünnetini terk edersiniz.

Karısıyla sevişen kardeşini öldürdü

Kapıcı kocanın şüphe üzerine evine kurduğu gizli kameraya, eşi ve erkek kardeşi öpüşürken yakalandı. Plan yapıp seyahate gidiyorum diye çıkan koca, gece dönünce yatakta sevişirken yakaladığı kardeşinin boğazını kesti, karısını ağır yaraladı.

MECİDİYEKÖY’de bir apartmanda kapıcılık yapan Erol Yumurtacı (37), Kastamonu’daki kardeşi Mustafa Yumurtacı’yı (19), liseyi bitirdikten sonra haziran sonunda yanına aldırdı. Erol Yumurtacı, bir süre sonra, bir işe yerleştirmek için getirttiği kardeşi Mustafa ile eşi Şerife’nin (29) arasında bir ilişki olduğundan şüphelendi.

Alı Kırca'ya gizli kamera şoku!

Ünlü haber spikeri Ali Kırca da tıpkı Gamze Özçelik gibi porno tuzağının kurbanı oldu. Bir otel odasında kurulan gizli kamerayla Kırca'nın siyah saçlı bir bayanla sevişme görüntüleri kayda alındı. Yüksek çözünürlü kamareyla çekilen görüntülerin hangi amaçla kaydedildiği anlaşılamadı. Kimliği belirsiz kişi ya da kişiler tarafından çekilen bu görüntüler daha sonra e-mail yoluyla özel bir televizyon kanalına gönderildi. Bu televizyon kanalı özel hayatın gizliliği ilkesine bağlı kalarak gönderilen bu görüntüleri "çöpe" atınca aynı kişi bu kez korkunç bir yönteme başvurdu. Görüntüler internet ortamında dolaşıma açıldı ve Kırca'nın sevişme görüntülerinin yer aldığı 5 dakikalık film kısa süre içerisinde binlerce internet kullanıcısına ulaştı.

HÜRRİYET NEDİR VE NE DEĞİLDİR?

Yeryüzünün halifesi olarak yaratılmış bulunan insanoğluna bazı haklar ve hususiyetler eşit olarak verilmiştir. Yaşama hakkı, ilim öğrenme ve hürriyet gibi. Hiçbir kimse diğer bir şahsın bu gibi haklarını kısıtlayamaz, ne kendisinin ne de bir zümrenin inhisarında tutamaz. Çünkü bu haklar, fıtrîdir, yaratılışı ile birlikte Allah tarafından ihsan olunmaktadır.

İnsan ruhu hürriyete âşıktır. Vatanında esarete katlanamaz, ölümü tutsaklığa tercih eder. Hâl ve hareketlerinde serbest olmayı, düşüncelerinde kayıtsız hareket etmeyi arzu eder. İlmî araştırmalar için bu yol açık bulunmaktadır. Mefkuresi hataya saplanırsa dönüş yapması da vazifesidir. Aksi hâlde kendi düşüncelerinin girdabında esarete düşmüş olur.

iSLAMDA EVLiLiK ve AİLE HAYATI

İSLAMDA EVLENMENİN HÜKMÜ

İslamda evlenmenin hükmü üç kısımdır: Vacip, sünnet ve mübahtır.



1- Bir kimsenin şehveti galebe çalıp günaha girmekten endişe ederse evlenmesi vaciptir.

2- Bir kimse şehvet hissine sahip olur, fakat iradesi kuvvetli olduğundan günaha girmesi söz konusu olmazsa maddi durumu müsaid olduğu takdirde evlenmesi sünnettir. Peygamber (sav) şöyle buyuruyor: "Ey gençler cemaatı! Sizden evlenmeye gücü yeten evlensin. Çünkü evlenmek gözü haramdan en çok çevirici ve ırzı en ziyade koruyucudur. Evlenmeye gücü yetmeyen oruç tutsun. Çünkü oruç onun için şehvet kırıcıdır" (Buhari, Müslim). İmam-ı Şafii (ra) şöyle diyor: "İradesi kuvvetli olduğundan harama girmekten endişesi olmayan kimsenin evlenmeyip ibadetle meşgul olması daha iyidir. Çünkü Cenab-ı Allah Kur'an-ı Kerim'de Hz. Yahya'yı "Hasun" –kadınlara karışmayan- kelimesiyle meth ve sena ediyor."

Zina fuhuş ve namusla ilgili ayet ve hadisler!

(Zinaya yaklaşmayın! O; hayasızlık, çirkin, aşağı bir iş, kötü bir yoldur.) [İsra 32]



(Ey Resulüm, müminlere söyle, harama bakmasınlar ve avret yerlerini haramdan korusunlar! Müslüman kadınlar da ziynetlerini göstermesinler, başörtülerini yakalarına kadar örtsünler!) (Nur 31)


(Yemin ederim ki, birinin başına demir çivi sokulması, yabancı bir kadına dokunmasından daha hafiftir.) [Taberani]


(Sizin için en çok korktuğum şey zinadır.) [Taberani]

(Zina etmeyin, kadınlarınızın cazibesi, sevgisi gider, soğukluk başlar.) [İ.Neccar]

Erkeklerin ve kadınların "gizli" düşünceleri!

"Sana bir şey anlatacağım ve sen de gözünle göreceksin: Bir erkek tarafından gözetlendiğini ya da sesinin duyulduğunu hisseden hiçbir kadın görmedim ki, daha önce hiç yapmadığı, gereğinden çok lüzumsuz hareketler yapmasın, daha önce hiç gereksinim duymadığı bir takım gereksiz sözler söylemesin! Bu lüzumsuz söz ve hareketler, az önceki yaptığı hareketlerin ve sözlerin tam tersinedir. Aynı şekilde, böyle durumlarda kadınların ses tonlarını değiştirdiklerini, tüm hareketlerine büyük özen gösterdiklerini çok açık ve net olarak gözlemledim. Kadınların varlığını hissettiklerinde erkekler de böyledir. Ziynetleri gösterme, yürüyüşleri düzeltme, kadının erkeğe takılması, erkeğin kadına şaka yapması, espriler, bütün bunlar gün gibi açıktır; her yerde ve herkesçe bilinen bu kabilden davranış biçimleridir. Allah zaten şöyle buyurmuyor mu: “İnananlara söyle gözlerini (harama bakmaktan) sakınsınlar, ırzlarını korusunlar”. (...) Bu alanda kimseye hüsn-ü zanda bulunmadığım için, hem erkeklerin hem kadınların birçok gizli düşüncelerini öğrendim.”

32.İslama Göre Boşanma Sebepleri

İslâm’a Göre Boşanma Sebepleri:

İslâm’da boşama, prensip olarak kocanın tek yanlı irâdesiyle ve mahkeme kararına gerek olmaksızın meydâna gelir. Koca, bizzat boşayabileceği gibi, bir vekil aracılığı ile de boşayabilir. Ya da karısına boşama yetkisi (tefvîz) verebilir. Diğer yandan bazı boşanma sebepleri ortaya çıkınca, kadının da mahkemeye baş vurarak evliliğe son verdirmesi mümkündür. Bu boşanma sebepleri altı maddede toplanabilir:

1. Hastalık veya özür: Evlilik akdi sırasında mevcûd olan veya evlilik sırasında meydana gelen bazı özür veya hastalıklar yüzünden kadının boşanmak hakkı vardır. Bunlar, akıl hastalığı, cüzzam ve zührevî hastalıklar gibi birlikte yaşama hâlinde zararı kaçınılmaz olan hastalıklardır.

ANNENİN ÇOCUĞUNU EMZİRME ZORUNLULUĞU

Kadının hak ve görevleri açıklandığında, Çocuk emzirme ve ev süpürme ile dahî görevli olmadığı söylenir. Peki süt annelerin hem kendi çocuklarını, hem de başkalarınkini emzirmeleri nasıl mümkün olacaktır?

Meselenin esasını anlamak için, Bakara Sûresindeki konuyla ilgili âyet-i kerimenin mealine bir göz atalım: "Anneler çocuklarını emzirmeyi tamamlamak isteyenler için iki bütün yıl emzirirler. Evlât kendisine ait olan babaya da, emzirenlerin yiyecekleri, giyecekleri uygun ölçüde bir borçtur. Gerçi herkes gücüne göre sorumlu tutulur. Ne bir anaya yavrusu ile, ne de bir babaya yavrusu ile zarar verilmemelidir. Vârise düşen de aynı borçtur. Eğer baba ve ana karşılıklı rıza ve müsavere ile çocuğu memeden kesmek isterlerse, kendilerine bir günah yoktur. Eğer çocuklarınızı başkasına emzirtmek isterseniz, vereceğinizi güzel güzel verdikten sonra yine size günah yoktur. Allah'dan da korkun ve bilin ki, Allah ne yaparsanız görür, basîr'dir." (2/233)

Cimada İnzal Olmaması

Bir erkek hanımıyla seviştiği veya öpüştüğü zaman gusül abdesti alması gerekir mi? Birleşmede boşalma olmazsa yine yıkanacaklar mı ?

Sevişmekle ne kastediliyor?Cima mı yoksa çıplak ten teması (mubaseret-i galiza) mı? Biz her ikisine göre de açıklamaya çalışalım: Bir erkeğin karısıyla sırf oynaşması, öpmesi, tutması; çıplak ten temasında bulunması ile hanefî mezhebine göre ne abdestleri kaçar, ne de gusül yapmaları gerekir. Ancak bu eylemleri yâparken her hangi birinden mezi (ince kaygan sıvı) çıkması halinde çıkanın sadece abdesti bozulur, gusül yapması gerekmez. Cinsel organların birbirine değmesi halinde (sadece değmekle) Imam-i A'zam ve Ebû Yusuf'a göre her ikisinin de abdesti ve oruçlu iseler oruçları bozulur, gusletmeleri yine gerekmez. Sünnette kesilen deriye kadar duhul olması halinde ise, boşalma olsun olmasın, her ikisine de gusül gerekir. Rasûlüllah Efendimiz: "iki sünnet yeri karşılaştığında gusletmek gerekir",( Müslim, hayz 22; Benzer hadisler Buharî, Ebû Davûd, Nesdî ve ibn Mâce'de de vardır. Ayrıca bk. el-Muharrar I/134; Hadîsin vurûd sebebi için bk. ibn Hamza, el-Beyân ve't-ta'rif, I/57) buyurmuşlardır. Bu hadîsin bazı rivayetlerinde "boşalma olmasa dahî" ilâvesi de vardır. Hanbelî ve Şâfîî mezhebinden bazı âlimler "su ancak sudan gerekir", yani yıkanma ancak meni akarsa gerekir, anlamındaki bir hadîse dayanarak, boşalma olmayan ilişkide yıkanmak gerekmez demişler; ancak bunun İslam'ın ilk yıllarında bir kolaylık göstermek üzere söylendiği, sonradan öbür hadisle neshedildiği (hükmünün kaldırıldığı) cumhur (âlimler çoğunluğu) tarafından söylenmiştir.(Davudoğlu; Sahîh-i Müslim Terceme ve Serhi N/1101 vd.)

Cinsel İlişkide Haramlar-Helaller

Bu konu başlıbaşına bir kitap ve araştırma konusu olduğundan, biz bu mevzuda söylenmesi gerekenlerin tümünü söylemeye çalışmayacak, bazı tereddütlü ya da önemli noktalara deginmekle yetinecegiz.

Bu konuda hiç unutulmaması gereken en önemli nokta, insanın yaradılış gayesidir. Insan Allah'ın yüceligi karşısında kendi güçsüzlügünü kabullenmesi ve her hareketini Allah'a kulluk olarak yapması için yaratılmış bir varlıktır. Öyleyse yemesi, giymesi yatması ve kalkması gibi, cinsel ilişkisi de ibâdet olarak yapılmalıdır. Haramdan sakınmak, Allah'ın nimetinden helâl olarak yararlanmak, yapacağı hayırlı işler için fikrini meşgul eden cinsel arzuyu, sağlam düşünebilmek için gidermek, koca karının, karı da kocanın hakkını ödemek ve en önemlisi müslüman nesli yetiştirmek amacıyla yapılan meşru bir cinsel ilişki ibâdettir ve insana aldığı zevkler yanında sevap da kazandırır. "Kişinin zevkini yaşamasında hiç sevap olur mu ?" diye soran sahabiye Allah Rasûlü Efendimiz; "O suyu haram bir yere akıtsaydı, günah olmayacak mı idi? Öyleyse helâlından akıtması da sevaptır" buyurmuştur.(Müslim, zekât 52; Ebû Dâvûd, tatavvu' 12; edep 160; Müsned V/167,168.)

23.'Ölümün Hakîkati, Kabrinden Kalkıncaya Kadar Ölünün Kabirdeki Ahvâli

Ölümün hakikati hakkında, halkın yanlış olan zanları vardır. Halk o zanlarında yanılmışlardır. Bazıları ölümün yokluk olduğunu zannetmişlerdir: 'Ne haşir vardır, ne neşir, ne hayır, ne de şerrin neticesi vardır. İnsanların ölümü, hayvanların ölümü ve bitkilerin kuruması gibidir'. Bu zan, Allah'ı inkâr edenlerin görüşüdür. Allah'a ve son güne iman etmeyen herkesin zannî böyledir.

Bir kavim de zannetmiştir ki insan, ölümle yok olur. Kabirde kaldıkça ne bir elem duyar, ne de bir sevap ile nimetlenir. Bu durum, tekrar dirîlinceye kadar devam eder zannetmişler.

İKİNCİ EVLİLİK İÇİN İZİN

Gelir düzeyi normal, evli ve iki çocuğu bulunan bir erkek, hanımı karşı çıkmasına rağmen ikinci bir kadınla evlenebilir mi ?

Islâmî öğretilere göre erkek, nafakalarını ve iskân ihtiyaçlarını karşılamak, aralarına adaletle ve yansız olarak davranmak şartıyla dörde kadar evlenebilir. Bunun için karısının izin vermesi gerekmez. Ancak karılarından birinin hakkını yiyorsa o, mahkeme kararıyla hakkını alır. Fakat evlenebilir demek, evlenmelidir, demek olmadığı gibi, evlenmesi güzeldir demek de değildir.

KADININ HELÂL VE HARAM OLAN DİĞER DAVRANIŞLARI

a) Bir Yatakta Yatma:

Allah Resûlü Efendimiz bir hadîslerinde : "Çocuklarınıza yedi yaşında namazı emredin; on yaşında kılmazlarsa onları namaz için dövün ve yataklarını ayırın" buyurur. (Ebû Dâvud, salât 26; Müsned N/180,187) Yataklarının yedi yaşında ayrılmasını isteyen hadîsler de vardır. Âlimler bunların hepsini bir arada değerlendirerek, çocukların yataklarını yedi yaşına geldiklerinde ayırmak güzel bir davranıştır, on yaşına geldiklerinde ayırmak ise vâciptir demişlerdir. Ayırma; hem kızları erkeklerden, hem erkekleri erkeklerden, hem de kızları kızlardan ayırma demektir. Buna göre, karı-koca olmadıktan sonra, daha yukarı yaşlardakilerin aynı yatakta yatmaları daha büyük haramdır. Hattâ yatak büyük olup birinin bir kenarında diğerinin öbür kenarında yatmasının da haram olduğunu söylemişlerdir. (Ibn Âbidîn VI/382) On yaşını aşanlar, bir yatakta başkalarıyla yatamayacakları gibi, anne-baba ve kardeşleriyle de yatamazlar.

KÜRTAJ (ÇOCUK ALDIRMA)

Soyut anlamda insanlık, çagdaş insanın elinde bir oyuncak olarak görülüyor. Bir yönden genetik mühendisliği canlıların atomu sayılabilecek genleri parçalamayı ve genler arası ilişkileri araştırıp, daha mükemmel canlıların oluşması için uğraşırken, diğer yandan atom fiziği, on milyonlarca canlıyı bir anda yok edebilmenin bilimini yapıyor. Bir yönde çeşitli doğum kontrol yöntemleri geliştirilerek, kürtaj kamulaştırılıp yaygınlaştırılarak, dünya nimetlerinin daha çok kimsenin paylaşmasına engel olunurken, diğer yönden, yine genetiğin bir zaferi sayılan "tüp bebek" endüstrisi kurulup, herhalde alışılanın dışında bir şey yapma merakını tatmin için, mevcut nüfusa yenilerinin katılmasına çalışılıyor. Işin sadece bir yönünü oluşturan bu çelişkiler içerisinde; insanda ister istemez, yapılanların insancıl duygularla yapılmış olamayacağı kanaati oluşuyor. Çocuğu olmayan anne babaya, belki de çok normal dışı yollarla bir çocuk kazandırma saadetini (!) elde etmek için çırpınan tıp, rahimlerin "elverişli ortamında istikrar" (23/13) içinde yaşayan nice masumları, daha hayata gözlerini açmadan vahşice parçalıyor: Her ikisinde de sebep aynı: Şu anda var olanlar daha mesud, daha müreffeh yaşasınlar.

MÜZİK DİNLEMEK VE TELEVİZYON SEYRETMEK HAKKINDA BİLGİ VERİR MİSİNİZ?

Müzik konusu Islâm âlimlerini çok meşgul eden bir konudur. Çünkü bu mesele bir çırpıda cevap verilecek bir mesele değildir. Zamana, zemine, dinleyene ve dinletene göre değişebilen esnek bir meseledir. Bu yüzden Gazalî bu meseleyi bütün bu itibarları hesaba katarak "Ihyâ"sında uzun uzadıya anlatmıştır. Birkaç cümle ile özetlemek istersek şunları söyleyebiliriz: Müzik bütünüyle haram olmadığı gibi, bütünüyle de helâl değildir. Fıtrat da bütünüyle haram olmamasını gerektirir. Tabiatta kendiliğinden var olan ahenkli şırıltılar, kuş sesleri ve yanık Kur'ân okuyuşlarının haram olduğunu kimse söylememiştir. Düğünlerde, bayramlarda işin içine biraz eğlence de karışsa, def gibi aletlerle çalıp söylemek ve eğlenmek genellikle helâl görülmüştür. Yabancı kadının türkü söylemesini erkeğin dinlemesi genellikle haram görülmüş ve kadının sesi avret olmasa bile, nameli türkü ve şarkısı kalplerde fitnenin uyanmasına sebep olur denmiştir.

Evliyim, ama chat yapıyorum!

Evliyim; bir hayalin peşinde sürükleniyorum!

Rumuz: Yokluk, İstanbul

Öğretmenim. Altı yıllık evliyim. Önceleri bazı kurallarım, olmazsa olmazlarım vardı: ama artık hiçbirşeyim yok... Yitiğim... Sanal’da tanıdığım bir hayal yüzünden hepsi... İki kere gerçeğe dönüştü bu hayal; ama aslında daha da hayal oldu benim için. Bir yılı geçti onu tanıyalı... Ve ben bir yıldır, ne kızımın gelişme evrelerine şahit olabiliyorum, ne eşimi anlamak istiyorum, ne de annemin benim için ettiği duaları görebiliyorum. Ben aslında mazlum, duygusal, merhametli, kimseyi kıramayan neşe dolu, biraz da delidolu biriydim... Evet yalan söylerdim; ama pembe yalanlardı bunlar.. Sanki ben gitmişim yerime başka biri gelmiş.. Her şeyi yapabilecek kadar gözü kara.. Daha neler neler... Ben bir hayalin peşinden sürüklenip gidiyorum... O kadar çok ki aslında size anlatmak istediklerim... Biraz önce kaç zamandan sonra bir namaz kıldım... Evde yalnızdım... Ağladım... Kurtulmak istiyorum bu chat hastalığından ve sanal/yalan dünyadan. Rabb’ime dua ettim. ‘Beni bana bırakma’ dedim... Kendimi öylesine aciz hissdiyorum ki, hiçbir şeyini bilmiyorum o kişinin msn adresinden başka.. Ve günlerce saatlerce oturup bütün işlerimi bir yana bırakıp (yaklaşık bir yıldır) onun gelmesini bekliyorum msn’ye. Kurtulmak istiyorum; ama başaramıyorum.. Olmuyor olmuyor... Dua edin ne olur. Hoşçakalın.