Aile

"Aile kutsaldır, kolay yıkılmaz!"

"Tarih boyunca Batılıların tekrar ettikleri cümle hep aynı olmuştur:
-Müslümanlarda aile kutsaldır, kolay yıkılmaz!
Şüphesiz ki bu tespit geçmişte gerçeğin ta kendisiydi. Aileye İslam kültürüyle bakıldığı devrelerde aile yapısını sarsmak, aile bireylerinin karşılıklı saygı, sevgisini zayıflatmak mümkün değildi.
Çünkü Müslüman aile hayatını yaşadığı yuvasını, dünyasından başka ahiretini de kazanacağı bir kutsal mekan olarak biliyordu.. Cennet de, cehennem de orada kazanılırdı onun kültüründe.

Anne-Baba Olma Sanatı

Okuma sanatı, yazma sanatı, sevme sanatı, iş başarma sanatı, yemek pişirme sanatı, dost kazanma sanatı gibi terkipleri sıklıkla duyuyoruz. Bu yüzdendir ki, garip karşılamıyoruz. Anne-baba olma sanatı tabiri ise, ilk bakışta garipsenebilir. Oysa, ‘sanat’ olmaya en ziyade lâyık meslek, annelik ve babalık mesleğidir.

Mum Dibini Işıtmazsa

Bugün Kendisi ehl-i dinden olan, hatta tüm mesaisini bu yolda sarfeden birçok insanın çocuklarının, aynı yolun yolcusu olmadığı bir vâkıadır. Aynı şekilde, ehl-i din olmaya karar vermiş gençlerin önemli bir bölümünün, dine hayatlarında öyle çok da yer vermeyen ailelerden geldiği görülmektedir.

NASIL BİR BABA OLMALIYIM

NASIL BİR BABA OLMALIYIM!

Hep şöyle zannederiz çocuğu doğurmakta, bakmakta, yetiştirmekte annenin görevidir. Baba sabah işine gider, evin geçimini sağlar. Bu önemli ve ağır bir iştir. Bir de yorgun argın o kadar iş yükünün içinde stres ve sıkıntıyla boğuşurken, çocuk bakmak veya yetiştirmekte ne oluyor. Babanın işi başka annenin işi başka. Oysaki yanılıyoruz sayın babalar. Araştırmalar gösteriyor ki; çocuğun yetişmesinde babanın rolü anneninkiyle eşit, yani %50. Umarım ki şaşırmadınız.

Çocukların odalarında 24 saat açık bomba var!

Murat ilköğretim 5. sınıf öğrencisi. Babası ona bilgisayarı bir yıl önce aldı. Bu yılın başından beri de internete girebiliyor. Her akşam saatlerce internette geziyor. Çünkü Türk Telekom’un ADSL kampanyası ile sabit bir ücretle sınırsız internet imkanından faydalanıyor. İnternet birçok ödevini yapmada ona büyük fayda sağlıyor. Ama interneti sadece ödev yapmak için kullanmıyor. Anne Feride Hanım, oğlunun bu sene çok ders çalıştığını ve odasından çıkmadığını söylüyor.

AİLE İÇİ İLETİŞİMDE SEVGİ

Aile müessesesi, üzerine binlerce araştırmanın yapıldığı, en önemli kurumlardan biridir. Ecdadımız, "Aile Ocağı" derken, kanaatimizce onun sıcaklığına, yetiştiriciliğine, pişirici özelliğine dikkat çekmek istemişlerdir. Tıpkı asker ocağında olduğu gibi, aile ocağında da insan, rûhen ve bedenen terbiye görme imkanına kavuşabilir. Ve eğer aile, bu fonksiyonunu icra edebilirse, bu görevini layıkıyla yerine getirebilirse, mükemmel bir eğitim-öğretim ortamı haline dönüşebilir.

Kadın Ve Aile: bir ask

"Medine'nin kadınları hem güleryüzlü, hem de güzeldirler. Ancak Hifa Hatun
başka güzeldir ve bambaşka gülümser. Öylesine sıcakkanlı ve öylesine
samimidir ki kadınlar onu canları gibi severler. Oğlu, abisi, erkek kardeşi
olanlar akraba olmaya kalkar, hatta bazıları beylerine ister. Onu ciddi
ciddi sıkıştırır, araya hatırlıları koyup, izdivaç teklif ederler.

Hifa Hatun'un methi hızla yayılır ve çoook uzaklara gider. Bırakın
hekimleri, tüccarları, vezirler, sultanlar sıraya girer. Ancak o Necaşi gibi

SUSMAK VE ÖĞRENMEK

SUSMAK VE ÖĞRENMEK

Bir gün susmayı öğrendim. Öyle bir sustum ki belki sonsuza kadar susacaktım.
Çünkü susmak benim küçücük dünyamda babamla kurduğum iletişim tarzıydı. Babam akşamları eve yorgun dönerdi. Ben bütün gün

evde sıkılır onun gelişini iple
çekerdim.
Daha o kapıdan girer girmez boynuna atılır onunla oynamak isterdim. Babam sarılır, öper sonra da, hadi odana git, derdi.

Yemek hazırlanınca annem çağırır
bu defa masada bir araya gelirdik babamla.Onlar annemle konuşurken ben araya girer, sesimi duyuramayınca da bağırırdım. Babam

sinirlenir, 'Bütün gün insanlara
kafa patlatmaktan bunaldım, birde sen kafamı ütüleme!' derdi. Annem de 'Bütün gün zaten seninle uğraştım, bir çift laf da mı

Çocukların başarılı olmaları için yüksek IQ yetmez

AMERİKA’DA çalıştığım üniversitede çoğu öğrencilerin çarpım tablosunu ezbere bilmediklerini gördüm. Her öğrencinin cebinde hesap makinesi vardı. Basit bir toplama ve çıkarma işlemini bile makine ile yapıyorlardı. Bütün işlemleri makine ile yaptıkları için ilkokulda ezberledikleri çarpım cetvelini artık hatırlayamıyorlardı. Bir öğrenciye sordum: " En basit işlemleri bile makine ile yapıyorsun, çarpım cetvelini ezbere bilmiyorsun; makine bozulsa ne yaparsın?" Hiç düşünmeden cevap verdi: "Çarşıya gider yenisini alırım."

MÜKEMMEL ÇOCUK YETİŞTİRMENİN 3 ALTIN KURALI-2

Babam beni anlar mı?

Çocuğun seviyesine inin. Unutmayın ki, o erişkin olmadı ama siz çocuk oldunuz. Onun yaşlarında neler yaşadığınızı, hissettiğinizi hatırlayıp ona daha iyi yaklaşabilirsiniz. Yoksa çocuğunuz sizi “anlamadığı bir dilden konuşan yabancı bir rehber” gibi görebilir.

Bunun en sık rastladığım bir örneği, his ve fikirlerini paylaşmayan çocuklardır. Çocuk bir yığın sorun yaşamakta, içini şüphe ve korkular kemirmektedir ama ailesine hiçbir şey anlatmamaktadır. Çünkü anne-babanın tüm yaptığı, “evladım, bir derdin varsa anlat” demekten ibarettir. Oysa çocuk “Onlar büyük ve olgun. Benim korkularımı anlamazlar her halde.” diye düşünebilir ve hislerini paylaşmaz.

MÜKEMMEL ÇOCUK YETİŞTİRMENİN ÜÇ ALTIN KURALI

BAŞLIK DİKKATİNİZİ ÇEKTİ ve yazıyı okumaya başladınız değil mi? İstediğim de buydu zaten. Yoksa ne mükemmel çocuk yetiştirmenin sadece birkaç kuralı vardır ve hatta ne de mükemmel çocuğun tarifi. Ama maalesef orada burada buna benzer başlıklarla yazılmış “mucizevi” reçeteler okuruz sık sık.

Sağlam bir dünya görüşü olmayan Batı medeniyetinin zavallı pedagog ve psikologları dipsiz kuyuya ipsiz inerek ortalama on yılda bir değişen fikirlerle ana-babalara yeni yeni reçeteler sunarlar. Hepsini de “Doğrusu budur, böyle davranın, çocuğunuz mükemmel yetişsin” diye pazarlarlar hep.

Mahremiyet eğitimi şart!

Cinsel taciz, cinsel sapıklıklar ve bu konuda yaşanan mağduriyetler olmasın istiyorsanız bazı şeyleri ihmal etmemelisiniz. Görmemezlikten gelmek, çocuk anlamaz demek, yabancı mıyız diye düşünmek sıkıntının başlangıç noktası...

Çocuk istismarı haberlerini gazete ve televizyonlarda sıkça duyuyoruz. Bunlar basına yansıyanlar. Basına yansımayan gizli kalmış çocuk istismarları düşünüldüğünde önemli bir sosyal problem ortaya çıkıyor.

“Sen daha iyisini bilirsin!”

Şimdi de kariyer sahibi bir erkekle evli kadının sıkıntısız, huzurlu bir aile için dikkat edeceği hususlara değinmek istiyoruz.

Tecrübeler göstermiştir ki, kendisini iyi yetiştirip geliştirmiş olması şartıyla, ilköğretim mezunu hanımla yüksek tahsilli bey de mutlu beraberlik yaşayabiliyor. Yüksek tahsilli beyin evlilikteki psikolojisini tahlil ettiğimizde karşımıza ilginç özellikler çıkıyor. İşte "yüksek tahsilli beyle geçinme sanatı"nın önemli ve hassas incelikleri:

Önce Anne!..

Dinimiz, âilenin çekirdeği mesabesinde bulunan anne ve babaya saygı ve itâata büyük önem verir ve onların hukukuna çok dikkat edilmesini tavsiye eder. Bir taraftan "Cennet, annelerin ayakları altındadır." hadîs-i şerîfiyle annelerin lâyık olduğu yüce mertebe belirlenirken; diğer taraftan da "Hiçbir evlâd babasının hakkını ödeyemez. Ancak babasını köle olarak bulur, satın alır ve âzâd ederse, bu durum müstesnâdır." hadîs-i şerîfi ile de babanın evlâd üzerindeki hakkına dikkat çekilir.