Aile

Zina, Bina Derken!

Eskiler derler ki, zina ve bina çoğalınca kıyameti bekleyin.

Bu iş galiba böyle böyle yoluna girecek.

Her yer bina oldu. Zina dersen altın çağını yaşıyor. İnsanlar Lut kavmine özeniyor. Gay lezbiyen, homoseksüel, ensest, grub sex hepsi var.

Şimdilerde Türkiye’nin büyük şehirlerinde ve sahi kentlerindeki yeni moda evlilerin eşlerini ödünç alıp vermeleri. Grub sexi de aştılar.. “iyi komşuluk ilişkisi” onlara göre böyle.

Türkiye de AB yolunda fazla bir eksiklik kalmadı. Sex Shoplar her köşede açılmaya başladı. 900’lü hatlardan tele fuhuş desen epey zamandır var. Genelevler zaten devlet gözetiminde. Matilt hanım kaç yıl üst üste vergi rekortmeni olmuştu. “Vergilendirilmiş kazanç kutsal”dı ya, kaç kez devlet Matilt hanıma ödül vermişti. İyi ki, yüksek liyakat ve ahlak timsali kadın filan demediler. Olur ya, İffet madalyası bile takarlardı akıllarına gelse idi, belki de!

Tuzak

Mustafa islamoglu sami hocaoglu ve benzeri isimlerle yaptigi mezhepsizlik ve sinsi islam düsmanligi yüzünden www.zehirliok.com sitesindeki cinsellige dair yazilari kaldirilmistir.

zehirli.org adresinden bu sahis hakkinda daha kapsamli bilgi alabilirsiniz.

“Chat’çilere mesaj var!”

Teknoloji, her zaman söylediğimiz gibi ikiyüzü keskin bıçak gibidir. Dikkatli olunmazsa, kullanana zarar verir. Son yılların en gelişmiş teknolojisi internet de böyledir. Bu çok faydalı teknoloji, dikkatli kullanılmadığı zaman, telafisi mümkün olmayan sayısız zararlar vermektedir.

Bu zararlardan sadece biri olan “chatleşme” üzerinde durmak istiyorum. Bununla ilgili gördüğüm işittiğim, okuduğum birçok olumsuz gelişmeler meydana geldi. Birçok ailede huzur bırakmadı. Hatta, chat yüzünden yuvasını dağıtanlar oldu. Bununla ilgili bir yazı yazmak isterken, mail adresime “Chat’çilere mesaj” geldi. Chatleşmeden canı yanan, bir bayan tarafından kaleme alınan bu uzun yazıyı özetleyerek sizinle paylaşmak istedim:

Gençlere evlilik öncesinde eğitim veren okullar yaygınlaştırılıyor

Sivil toplum kuruluşları ve belediyeler evlilikle ilgili eğitim seminerlerini ücretsiz veriyor. Aileden sorumlu Devlet Bakanı Nimet Çubukçu da aile bağlarını güçlendirmek, boşanmaları önlemek için ‘Ana-Baba Okulu Projesi’ni hayata geçirmeye hazırlanıyor.


Malezya, Kore ve Endonezya’da devlet politikası haline gelen ‘evlilik okulu’, Türkiye’de belediyelerin desteğiyle hayata geçiriliyor. Sağlam bir yuvanın eğitimli anne ve baba ile kurulacağını anlayan belediyeler, gençleri evlilik öncesinde eğitiyor. Şimdiye kadar danışmanlık şirketleri tarafından verilen eğitim seminerleri, sivil toplum kuruluşları ve belediyelerin desteğiyle ücretsiz olarak gerçekleştiriliyor. Bahçelievler’de evlilik okulu seminerlerine katılan ve sertifika alan Abdullah Tuğcu-Gülsüm Memiş çifti, evlenmeden önce aldıkları eğitimin faydalı olduğunu söylüyor. Aileden sorumlu Devlet Bakanı Nimet Çubukçu da aile bağlarını güçlendirmek, boşanmaları ve kuşaklar arası çatışmayı önlemek için 1880 yılından beri ABD’de, 1929’dan beri ise Fransa’da uygulanan ‘Ana-Baba Okulu Projesi’ni hayata geçirmeye hazırlanıyor. Belediyelerin bünyesinde faaliyete geçecek proje ile iletişim bozukluğu giderilmeye çalışılacak, ebeveynler ile çocukları kişisel ve duygusal yönden geliştirilecek. TCK hazırlanırken taslak metinlerde yer almadığı halde tartışılan “zina yasası” ailenin önemini gündeme getirdi. Hayat Akademi’nin yürüttüğü evlilik okulu projesinin koordinatörü İdris Hızır, “İnsanlar, ehliyet almak için bile 2 ay kursa gidiyor. Aile gibi kutsal bir kurum inşa edilirken hiçbir kursa gerek duyulmuyor.” diyerek evlilik öncesi eğitime önem verilmesini istiyor. Bilinçsiz yapılan evliliklerde evde terör estiren bireylere rastladıklarına işaret eden Hızır, “Malezya, Kore ve Endonezya gibi ülkelerde 2 ay süren eğitimlere katılmayan gençler evlendirilmiyor. Türkiye’de de böyle olsun.” diyor. Sosyolog Yusuf Özkan Özburun ise son yıllarda aile kurumunda ciddi bir yıpranma olduğunu dile getiriyor. Türkiye’de insanların, Doğu ile Batı arasında sıkışıp kaldığını ifade eden Özburun, bireylerin modern ile geleneğin sentezini yapamadığını ve bu belirsizliğin kurulan ailelere de yansıdığını söylüyor. Evlenecek çiftlerin birbiriyle iletişim kurmasını isteyen Özburun, rastgele yapılan evliliklerin boşanma ile sonuçlandığını ve bu oranın yüzde 33’e çıktığını kaydediyor. Evlilikte anlayışlı olmanın çok önemli olduğuna dikkat çeken Özburun, çiftlerde bilinç düzeyi oluşturmaya çalıştıklarını vurguluyor. Ailelerde daha çok iletişim ve çatışma problemi ile karşılaştıklarını belirten sosyolog, eğitimin maliyetinin düşürülerek toplum geneline yayılmasını istiyor.

Evimdeki namussuz..!

Malum, bizim hayatımızda televizyonun yeri çok ayrı. İstemesen bile izlemek zorundasın.. Çünkü gazetecisin.. Her programdan, her filmden bir haber çıkarma gibi bir durumun var.

O rezil gece de bu niyetle açtım televizyonu. Evime gelen bir iki misafirimle birlikte şöyle bir göz gezdirelim istedik. Eşleri ile birlikte oturuyoruz. Kumandadaki sıralamaya göre aşağıdan yukarıya doğru ilerleyip, bize göre bir kanal bulacağız sözde..

Benim televizyonumda birinci sırada TRT var. Biraz da güvenerek açtım tabi ki.. Ne de olsa devletin kanalı..

Ama o da ne?

Daha TRT'yi açar açmaz kadınlar başını önüne eğdi. Reklamlar dönüyor. Bir telefon markasının reklamı. Erkek kadını merdiven başında kıstırmış, neredeyse ayakta götürecek. Dilleri dışarıda, hayvani bir şehvetle birbirlerine saldırıyorlar. Bir adam ise onları cep kamerası ile görüntülüyor. Reklam şöyle sona eriyor: