Hayat

Okul Öncesi Çocuklarda Allah İnancı ve Din Duygusu

Image Hosted by ImageShack.us

‘Çocuğa; neyi, ne zaman, nasıl ve kimin öğreteceği' sorusu, eskiden beri anne, babaları ve eğitimcileri meşgul etmiştir. Anlatılacak hususlar, imana dair konular olunca, bu soru daha önemli hale gelmektedir. Günümüzde bu konuda çok farklı şeyler söylenmekte, hatta maksadı belli kişiler tarafından, 11-12 yaşına kadar çocuğa asla dinî konularda bir eğitim verilmemesi söylenmekte ve zaman zaman ailelere bu hususta ciddi telkin ve baskılar yapılabilmektedir.

HOROZ İLE KÖPEĞİN SOHBETİ

Bütün mahlukatın dilinden anlayan Süleyman (a.s.)'a bir adam gelip yalvarır; "ey Allah'ın peygamberi, bana da hayvanların dilini öğret" Ben de konuştuklarını anlayayım" der. Süleyman (a.s.) izin vermez; "olmaz" der, "sen onların konuştuklarını anlarsan sabredemezsin. Arkasındaki hikmetleri bilemezsin."
Adam ısrar eder. Süleyman (a.s.)'da adama hayvanların dilini öğretir. Sevinerek evine dönen adam, çöplükteki horoz ile köpeğin konuşmalarını dinlemeye başlar. Bir ara köpeğin horoza şöyle dediğini duyar;
-Horoz kardeş, sen arpa ve buğdayla da karnını doyurabilirsin. Biraz öteki taneleri yesen de ekmek kırıntılarını bana bıraksan olmaz mı, benim karnım çok aç. Horoz şu cevabı verir;

DAĞ BAŞINA MI ŞEHİR İÇİNE Mİ?

İki kardeştiler. Biri köyde çobanlık yapmayı tercih ederek diyordu ki:
Bu zamanda şehre gitmek, oranın günahlı hayatına karışmak çok kötü.
İyisi mi, ben köyün çobanlığını yapayım, günahlardan uzak kalayım.
Diğeri ise şehre gitti. Bir mahallede küçük bir tamir kulübesi açıp
başladı ayakkabı tamirine.
Çoban dağda koyunları, keçileri otlatıyor, hiçbir namazını kaçırmıyor,
hiçbir şekilde de nâmahreme nazar etmiyordu. Bütün gün ormanın
sessizliği içinde zikirle, fikirle, şükürle yaşayıp gidiyordu.
Bu sebeple de manen bir hayli ilerledi, kerametlere mazhar oldu.
Düşünüyordu ki, kardeşi şehirde bir sürü günah ve nâmahreme nazar ile
manen sukût ediyor...

GÜNAHLARDAN KOPMAK GEREK...

Günah: Dinde yasaklanan şeyler bütünü. Bu manada Allahu Tealanın ve Peygamberlerin emirlerine aykırı her şey Günah kapsamı içerisinde dahildir. Günah iş, söz ve davranışlarda İlahi iradeye karşı hareket etme ameliyesidir. Günah kavramının aslı farsçadır. Arapçada Ma�siyet kelimesinin karşılıgıdır. Lügatlere baktıgımızda Günah şu şekilde açıklanmaktadır: Günah: İsyan etme, karşı gelme, suç ve kabahat kelimeleriyle izah edilmiştir.Dini kavram olarak yani Istılahta Günah kavramı: Allahu tealanın ve Peygamber Efendimizin (sav) emirlerine uymamak, Dinen Haram ve Mekruh olan yasaklardan sakınmamak, korunmamak Günahtır.










Rabbimiz Tur Suresi Ayet. 17.de mealen şöyle buyurmaktadır:

Hüküm kimindir???

allahın rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.ben şu konuyu izninizle sitedeki kardeşlerime danışmak istiyorum.
Hüküm verme yetkisi yanlızca Allah'ın olduğuna göre,Allahtan başkasının koyduğu hüküm ve anayasalara"ister istemez" uymak,hüküm ve yasa koyma yetkisini Allahtan başkasına vermek(haşa) ona ortak koşmak(yani şirk)olmuyor mu?Bu konudaki görüşlerinizi paylaşırsanız sevinirim..

Bir toplumu çökerten beş husus

Ey Muhacirler! Beş şey vardır, onlarla imtihan olacağınız zaman (artık cemiyette hiçbir hayır kalmamıştır. Onların siz hayatta iken zuhurundan Allah’a sığınırım. Bu beş şey:
Allah’ın rahmeti, bereketi, selamı üzerinize olsun.

Bu konumuzda sizlere Allah Resulü (sav) Efendimizin Ümmetini sakındırdığı beş husus hakkında aydınlatmaya çalışacağım.

Resulullah (sav) şöyle buyurdu:

İbnu Ömer (ra) anlatıyor: “(Bir gün) Resulullah aleyhissalatu vesselam yanımıza gelip şöyle buyurdular:

“Ey Muhacirler!

Beş şey vardır, onlarla imtihan olacağınız zaman (artık cemiyette hiçbir hayır kalmamıştır. Onların siz hayatta iken zuhurundan Allah’a sığınırım.
(Bu beş şey şunlardır:)

ÜLKEMİN SOYSUZ MÜNAFIKLARI

Dinlerinin ne olduğu belli değil, soyları ataları zaten belirsiz. Önüne gelen İslam dini üzerine konuşuyor. Bir din üzerine konuşacaksanız en azından o dine mensup olun. Uzman olmanızdan da geçtim, hiç yoksa Müslüman olun.
Dine dair ne kadar konu varsa hayâsızca utanmadan tartışıyorlar.









Ey cehennem ehli, derin kuyuların kalın derilileri!

Madem iğreti ve riyakâr bir yaşamınız var; yaşayın kendi pis çukurunuzda. Uzatmayın dilinizi dinime.








Üzerine konuştukları hiçbir konuya riayet etmeyen siz, haram yiyen siz, namaz kılmayan siz, zina eden siz, oruç tutmayan, zekât vermeyen siz ama tüm bu konularda ahkâm kesen yine siz. Nasıl iklimlerde yetişip kimler tarafından terbiye edilemediniz?

İnternetin Din Değiştirme Süreci Üzerindeki Etkileri

Hidayet ve hidayete erişme mefhumları İslam'a özgü olduğundan ve diğer dinleri küçümseme anlamı da içerebileceğinden bu yazıda daha objektif olduğu düşünülen "din değiştirme" kavramı kullanılacaktır. Din değiştirme, kişinin önceki inançlarından farklı bir dini inancı benimsemesi ve içselleştirmesi süreci olarak tanımlanabilir. Bazı kültürlerde, mesela Yahudilikte, din değiştirme aynı zamanda bir başka etnik gruba katılmayı da ifade edebilir. Din değiştirme aslında "inanç özgürlüğü"nün bir parçasıdır ve bireyler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 18. maddesinde de belirtildiğine göre diledikleri kadar sayıda dinlerini değiştirebilir ve hatta dini bütün olarak reddedebilirler. Yine benzer şekilde, bireyler herhangi bir din veya inancı kabul etmeye zorlanamazlar. Ancak dinlerin bu sürece bakışları biraz farklıdır.

İnsanın Sapkınlığa Düşmesinin Nedenleri


Allah İradesinin Mutlakiyeti ve İnsan İradesinin Serbestiyeti






Kur'an'ı inceleyerek okuyabilen herkes, Kur'an'ın, insanın düşünce kaynaklarına hitap eden "ilahi irade" ile insanın seçme yeteneğinden (cüz'i irade-ihtiyar) ve geniş olan fikir özgürlüğünden ve buna bağlı olarak insanın sorumluluğundan söz eden bir kitap olduğunu görecektir. Yani Kur'an'ı okuyabilen her insan, ihtiyar ve irade sahibi olan insanın, aynı zamanda ilahi iradenin tesiri altında olduğunu kabul edecektir. Gerçekten insana verilen "tercih etme" yeteneği insanı mutlak bir özgürlüğe sahipmiş gibi göstermektedir. O kadar ki, insan, kendi yaratıcısını bile kabul edip etmemekte kendisini serbest hissediyor. Kuşkusuz insana verilen bu tercih ayrıcalığı, onun aynı zamanda başıboş bir varlık olmadığını, yaptığı her tercihten mutlaka sorumlu olduğunu açıkça gösteriyor.

İnsanımızı zararlı alışkanlıklardan korumada Kur’ân Yöntemi

Kutsal kitabımız Kur’ân-ı Kerim, davranışlarımızı değerlendiren, bizleri hep iyiye, yararlıya yönlendiren bir rehberdir. Zararlı alışkanlık, Kur’ân’ın iyi/güzel görmediği, kısaca tasvip buyurmadığı her söz ve eylemdir. Bunların başında bugün pek çok insanın içerisine düştüğü alkol, uyuşturucu, sigara, zina-fuhuş, tefecilik-faiz gibi şeyler gelmektedir. Kur’ân, bunları kötü, zararlı, haram, günah, pislik olarak nitelendirir. Bu davranışlar, tarih boyunca insan toplumlarında hep görünen şeylerdir. Bunlar, Kur’ân öncesi toplumlarda olduğu gibi, Kur’ân’ın indiği toplumda da vardı, günümüz toplumlarında da vardır. Yüce Kitabımız, bu sayılan kötülüklerin içerisinde boğulan insanları almış, onlarla ilgilenmiş, onları aydınlatmış, şuurlandırmış ve sonuçta temiz bir toplum hâline getirmiştir.

Guzele Bakmak Sevaptır Dıyenlere Bır Uyarıdır İNşALLAH

Selamın Aleyküm ...





Kıymetli Kardeşlerim Pek Muhterem İhvanı Mübiyn. İslami Edepler Yetişen Kardeşlerimiz Bu Konuya Aşikardırlar !... Burada Hem Bilen Kardeşlerimiz İçin Bir Hatırlatma ! Hemde Beraberinde Bilmeyenlere Rahmani Bir Tokat Mesabesindedir ...




Hüküm Allahın Hükmüdür."Biz Elçiyiz İnşaAllah" Allah ve Rasulunun Sözü Üzerine Söz Söylemekten Allaha Sığınırız! Amin Amin Amin





Zina büyük günahlardan biridir. Zina aralarında meşru bir evlilik olmayan, nikah bağı bulunmayan kimselerin cinsî ilişkide bulunmalarına denir. Kur'an-ı Kerim’de şöyle buyrulmuştur:

müslümanın beş düşmanı

ALINTI:

"Beş Düşman:



Münafıklığı müdafaa eden kimse münafıktır. Münafıkla gizli işbirliği kuran bir kimse, o da münafıktır.





Münafıklığın iç durumu:



Bir müslümanın beş düşmanı vardır. Bunlar öyle bir düşmandır ki; imanı da, iz’anı da, ameli de herşeyi yok edebilir.



Bu beş şey ferdidir, kişinin kendindedir, içtedir.




1. Nefis. 2. Şeytan. 3. Şehvet. 4. İnsan şeytanı. 5. Ve aşırı dünya muhabbeti.




Bu beş düşmanın haricinde ayrıca sapıtıcı imamlar ve âhir zaman uleması da var. Bunlar fert fert değil de, insanları kitleler halinde münafıklığa sevkederler, dinden kaydırırlar.

"Tanrı Fikri" Nasıl Doğdu?

ÖNCE ‘Tanrı’ kelimesi hakkında bir iki kelam etmek isterim. Bu terimi ‘Allah’ isminin yerine kullananlar var. Oysa Allah özel isimdir, tanrı cins isim. Şu evreni, tüm varlıkları ve insanı yoktan var eden yaratıcının zatının ismidir, Allah. Tanrı ise ‘ilah’ terimine karşılık gelir. İlah, tapınılan varlık demektir. Bu varlık bir totem, bir put, bir insan, bir felsefe de olabilir. Oysa ‘Allah’ dendi mi, yaratan ama yaratılmayan, kendine özgü nitelikleri olan, yaratılmışlara asla benzemeyen, bir başkası tarafından var edilmeyen, hiçbir şeye ihtiyacı olmayan tek varlık hatıra gelir. ‘Kayyum’dur, tüm varlıklar onun var etmesiyle var olmuşlardır ve varlıkta kalmaktadırlar. O kendini ‘Ehad’ diye adlandırmıştır, yani tek, yegâne, biricik, eşsiz, benzersiz, ortaksız.

Ya Erkekler?

Ya Erkekler?









Kadının kimliği, Kadının Şahsiyeti, Kadının Vazifeleri, Kadının Konumu, İslâm ve Kadın, Demokraside Kadın, Kadın ve Aile, Toplumda Kadının Yeni, Kadın Hakları…











Gidebildiğiniz kadar geriye doğru gidin. Konunun hep kadın olduğunu göreceksiniz. Günün hatta asırların konusu olmuş kadın…










Bir türlü yerine oturtulamayan kadının hakları, kimliği, şahsiyeti hâlâ askıdan inmedi.







Neler oluyor böyle?..

Kadın ve Erkek Arasındaki İlişkilerin Tanzimi

ALINTI:






Nevi içgüdünün tahrik olma keyfiyeti sadece erkeğe has değildir. Erkek karşısında kadının da nevi içgüdüsü harekete geçer. Yani içgüdünün harekete geçmesi taraflardan yalnızca birisine bağımlı değildir. Harekete geçme olayı var olmanın kesin bir sonucudur. Erkek kadın ile veya kadın erkekle bir arada bulundukları zaman bu duygu harekete geçer.







Kendilerinde bulunan özellikten dolayı biri diğerinin yanında bulununca cinsi duygu kabarır. Bu kabarmanın varlığı, aralarında cinsi ilişkiyi oluşturur. Durum böyle olmakla beraber kadın ve erkeğin bir arada bulunduğu; ticaret, cerrahi müdahale veya ders esnasında içgüdü kabarmayabilir. Fakat her halukarda bu ve benzeri durumlar her iki cins arasındaki cinsi arzuları tahrik etme kabiliyetine sahiptir.