Maneviyat

Sizi Rahatsız Etmeye Geldim

Mükerrem Bulut


Başlığa bakarak yine sert eleştirilerle dolu bir yazı diye düşünen kardeşlerime bir hatırlatmayla başlamak istiyorum. Bu söz bana değil; pek çoğumuzun vahiyle gerçek manada tanışmasına vesile olan bir yazara ait. O, içinde bulunduğu ve gerçeklere kendini kapatmış, hatta çerçevesini kendi kafasında çizdiği dini yaşarken, vahiyden alabildiğine uzaklaşmış, elinden geldiğince de diğer insanların uzaklaşmasını sağlamış bir yığına ithafen söylemişti bu sözü. Sert gibi görünse de aslında yerini bulan bir söz.

Medine ol çağır beni

Adem Özbay


Miğferinde karıncalar dolaşan süvarileriz hepimiz. Yenik savaşların naraları yazıldı künyemize. Kılıçları bilemekten yorulduk. Yorgunuz. Bitiremedik bir lanet savaşı. Barış adına ruhlarımızı tüttürdük büyük şefle. Gözlerimizin ferine miller çekildi. Sağırız. Kalbimizde acı var. Hem de ne çok. Bitiremedik bir lanet savaşı.

Ve Zeyd Ölür…

Geceler en çok bizi, birde sahipsiz kimseleri alır koynuna
Gece kadar yalnız, gece kadar sahipsiz…
Biz ezgilerimizi hebaya okumayız
Sesimiz kulağa hoş gelmese de
Bir dağda yankı bulur elbet
Derinliği varsa avazımızın
Kuşlar bile eşlik edecektir mutlak…

Biz gecenin koynundayız, gece örtüyor üstümüzü
yıldızlar altında söyleriz yarım kalan marşlarımızı
mavzerlerimiz elimizden alınmış
he gülüm; artık sözümüz geçmez soysuza
şehir çoktan yutmuş sahipsiz yürekleri
ve sen; iki gözüm, firari gecem
senin koynunda yitip gitmek

Mezhepsizle Münazara

Askerlik yaptığım şu sıralarda, daha acemi birliğinde iken MEZHEPSİZ zihniyetli, vehhabi taraftarı birkaç kişi ile çeşitli münazaralarım olmuştu.. Büyükler "kişi bilmediğinin düşmanıdır" derler.. Onlar der de, söz doğru olmaz mı..

Eserleri okumadan, kulaktan duyma bilgilerle kesilen ahkamlar.. Örneğin, İbni Teymiyye isimli habis insanın İbn-i Arabi Hazretlerine "kafir" dediğini bilirdim, okumuştum, ama bir müslümanın bu sapığa uyup büyüklere bu derece dil uzatabileceği pek aklıma yatmazdı..

Kur’an Müslümanlığı, müsteşrikler, mezhepsizler

İnsanı yeryüzünde halîfe olarak yaratan Hz. Allah, lûtuf ve kerem hazînesinden, beşere dünya ve ukbâ saâdetini kazandıracak ilâhi mesajlarını ve bu mesajları; sözleri, fiileri, hal ve hareketleriyle, kısacası hayatıyla tefsîr eden peygamberleri göndermiştir. Kur’ân-ı Kerim ve Resûlüllah (s.a.v.) ile bu ilâhi tenezzülât kemâl noktasına ulaşmıştır. En son ve en mükemmel din olan İslâm, kıyâmete kadar aslî hüviyetini muhafaza edecektir. Bunu Rabbimiz (c.c.) kitabımız Kur’ân-ı Kerim’de taahhüt etmektedir.

Hiç düşünmez misiniz?

De ki: Kör ile gören eşit olur mu; / hiç düşünmez misiniz? / (En'am, 50)

Tefekkür; muammaları çözmek; karanlıkları aydınlatmak... Tefekkür bir savaş; nesiller adına, millet adına ve medeniyet adına...

Kutsala adanmış her tefekkür bir kutsal; kutsal dışı her düşünce piramitler boyu sfenksler arasında şuursuz debeleniş... Tefekkür entelektüel sancı, tefekkür sonsuz çile...

Sen!

Sen zincirlerde bağlansanda dostluğunu gecelerde faş et! Aşk yolunda ölmeye gelsende vefânı “lâ ilâhe illallah” busenle ölümsüzleştir! Açlık miğdene vursada sen ruhunu Aşk’ın sofrasında doyur!

Şüheda...

Her şey farklı olmalı… Alışılmışın dışında olmalı…

Sıradan değil, sınırlı değil, basit hiç değil; her şey olağan üstü olmalı.

Sonra Sen gelmelisin…

Ben Seni en kutlu mekânda karşılamalıyım…

Tıpkı asırlar önce Sümeyye’ye giderkenki duruluğunla gel yanıma



Melekler ayarlamalı bu buluşmayı…

Zaman donmalı… Hayat durmalı…

Çünkü sen geleceksin Sen… Ey Dualarımdaki Yâr…

Gelişinle duyduğum sevinç çığlığı yüreğimde yankılanmalı…

VAZİFEN EYYY NEFSİM!

Aziz muhterem kardeşim ...

Mademki islam'ın her derdine razı olduğunu bildiriyorsun, bu müjdenle bize aşk ve şevk veriyorsun, O halde iyi dinle :


VAZİFEN, dikenler arasında güller toplayacaksın. Ayağın çıplaktır, batacak. Elin açıktır, ısıracak. BUNA SEViNECEKSİN.

Firavunlar kucağında büyüyen çocuk Musa'ları safına alacaksın. Aldığın için dövecekler. Konuştuğun için zindana koyacaklar, SEVİNECEKSİN.

Çöllere sürülsen kanınla ağaç yetiştireceksin. Kutuplara sürülsen , ısınla sebze yetiştireceksin . Yeşilliği sevmeyenler olacak. Yakacaklar, yıkacaklar. Sen bunu SABIRLA SEYREDECEKSİN.

Küfre Sebep olan Söz ve Haller

İmanı Zayıflatan veya İmanı Yok Eden Şeyler

1- Allahın varlığı hakkında insanda meydana gelecek en ufak bir şüphe ve tereddüt.
2- Allahın cisim olduğunu düşünmek ve hayalinde canlandırmak.
3- Cenab'ı Hakkın sıfatlarından herhangi birini insanların sıfatlarına benzetmek. (Mesela Cenabı Hakk'a dil ve ağız gibi mahlukatın hassalarından olan azalar hayal etmek)
4- Allah'ı bir şeye hulûl etmiş olarak kabul etmek.
5- Cenab'ı Hakka analık, babalık veya oğulluk isnad etmek. Haşa "Allah Baba" demek veya "Her şeyi yaratan Allah ama Allah'ı yaratan kim" (!) gibi sözler söylemek veya bunları kalbinden geçirmek. (Cenabı Hak Yaratan varlıktır. Yaratılan varlık değildir)
6- Peygamberlere yalancılık isnadında bulunmak

Hz. Musa (a.s.) 'ı Isıran Karınca

Hz. Musa köy köy, şehir şehir dolaşıp insanlara Allah'ın dinini öğretirken, bir gün yolu Allah'ın, ceza olarak bütün halkını yaktığı bir köye düştü;

- Ey Rabbim! Bu köyde yaşayanlar arasında çocuklar, günahsız, suçsuz kimseler ve hayvanlarda vardı. Sadece suçluları ve günahkarları cezalandırabilecekken böyle yapmayıp tüm köyü cezalandırmışsın. Senin şefkatin ve acıman sınırsızdır ve Sen tüm canlılara bu şefkatinle davranırsın. Sen işlerini de bizim aklımızın eremediği yüksek bilginle yaparsın. Buna olan inancım tamdır. Fakat ben merak ettim günahkarlarla beraber masum insanları niçin yaktın? diyerek fazla oyalanmadan, yoluna devam etti.

ALLAH ( C.C.) KİMLERİ SEVER?

ALLAH C.C. KİMLERİ SEVER?


1. Dürüst davrananları sever. (Bakara, 190)

2. Tevbe edenleri ve temizlenenleri sever. (Bakara, 222)

3. Günahtan ve kötülükten sakınarak kendisine hesap vermekten korkanları sever. (Âl-i İmran, 76)

4. İyilik edenleri ve güzel davranışta bulunanları sever. (Maide, 13)

5. Adaletli davrananları sever. (Hucurat, 6)

6. Bela ve musibetlere, haramların cazibesine, farzların nefse yüklediği sorumluluklara/ ağırlıklara sabredenleri sever. (Âl-i İmran, 146)

7. Hades ve necasetten bedenen, küfür, şirk ve nifaktan ruhen çokça temizlenenleri sever. (Tevbe, 108)

8. Kendi yolunda kenetlenmiş bir yapı gibi saf bağlayarak savaşan mücahitleri sever ( SAFF, 4 )

ALLAH ( C.C.) KİMLERİ SEVMEZ.

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
• Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda savaşın, (ancak) aşırı gitmeyin. Elbette Allah aşırı gidenleri sevmez. (BAKARA SURESİ / 190)

• O, iş başına geçti mi (ya da sırtını çevirip gitti mi) yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya, ekini ve nesli helak etmeye çaba harcar. Allah ise, bozgunculuğu sevmez. (BAKARA SURESİ / 205)

• Allah, faizi yok eder de, sadakaları arttırır. Allah, günahkar kâfirlerin hiç birini sevmez. (BAKARA SURESİ / 276)

• De ki: "Allah'a ve elçisine itaat edin." Eğer yüz çevirirlerse şüphesiz Allah, kafirleri sevmez. (AL-İ İMRAN SURESİ / 32

İslâm'da emre itaatin önemi-örneği ve bir mûcize

İslâm'da emre itaatin önemi-örneği ve bir mûcize

Ashâb-ı kirâmdan Avf bin Amr (r.a.) anlatıyor:

“Ben, Selmân-ı Fârisî, Huzeyfe bin Yeman, Nûman bin Mukarrin ve Ensar’dan altı kişi, bize ayrılmış olan kırk arşınlık yeri kazıyorduk. Zübab dibinden kazarak nemli tabakaya kadar inmiştik ki; Allah Teâlâ, hendeğin karnından karşımıza ak ve parlak bir kaya çıkardı. Onunla uğraşırken balyoz, kazma-kürek ve külünk gibi demir âlet ve edevâtımız kırıldı. Âciz kaldık. Bunun üzerine Selman’a,

— Ey Selman, Resûlüllah (s.a.v.)’a git de, şu kayadan dolayı çektiğimizi haber ver, dedik.

Resûlüllah Efendimiz, o sırada kıldan dokunmuş bir Türk çadırının içinde dinleniyordu. Selmân (r.a.),