Genel Bölüm

"Aile kutsaldır, kolay yıkılmaz!"

"Tarih boyunca Batılıların tekrar ettikleri cümle hep aynı olmuştur:
-Müslümanlarda aile kutsaldır, kolay yıkılmaz!
Şüphesiz ki bu tespit geçmişte gerçeğin ta kendisiydi. Aileye İslam kültürüyle bakıldığı devrelerde aile yapısını sarsmak, aile bireylerinin karşılıklı saygı, sevgisini zayıflatmak mümkün değildi.
Çünkü Müslüman aile hayatını yaşadığı yuvasını, dünyasından başka ahiretini de kazanacağı bir kutsal mekan olarak biliyordu.. Cennet de, cehennem de orada kazanılırdı onun kültüründe.

MÜSLÜMANLAR ARASI DİALOG

MÜSLÜMANLAR ARASI DİALOG

Yüce Allah insanlar için düzen olarak fitratlarıyla uyum içerisinde olan Islâm'ı seçmiş ve onları peygamberleri aracılığıyla bu dine sarılmaya yönlendirmiştir. Bir peygamber ölünce ümmeti onun dinini değiştirdiğinden, yüce Allah başka bir peygamber göndererek dinini yenilemiştir. Nihayet yüce Allah'ın yüce hikmeti, dinlerini son

ŞİMDİ DUA VAKTİDİR

ŞİMDİ DUA VAKTİDİR
İnsanoğlu zaman zaman kulluğunu adeta gözardi ederek, olumsuzliklari düzeltebileceğini zannediyor. Hâlbuki kul, Rabbinin kendisine gösterdiği yolda sebatla yürümekle mükelleftir. Hedefe varıp varamamak kendi elinde değildir. Kul ancak Rabbi dilerse hedefe varabilir. Bunun içindir ki Rabbimize çokça dua etmeliyiz.

TERBİYE

TERBİYE

Terbiye nedir? Terbiye insanlık aleminde ki mevkimizi bilmek, onunla olan münasebetimizi anlamak ve ona göre hareket etmek demektir. Bir başka açıdan terbiye haddini bilmek demektir. Kişinin kim olduğunu bilmesi ve bu alemde mevcudiyetinin sebebini idrak edebilme yeteneğidir. Bir kimsenin bütün beşeriyetle olan münasebet ve irtibatını düzenleyen kaideleri terbiye adı altında isimlendirebiliriz.

DİL SUSAR, İNSAN KURTULUR (MUBAREK EROL)

İnsan, yerine ve zamanına göre konuşmasını ve susmasını bilmeli, konuşmasında da susmasında da aşırılıklardan kaçınmalıdır.

Ecdadımız, “Çok söz yalansız, çok para da haramsız olmaz.” demiştir. Ayrıca, “Bilirsen güzel kelâm söyle ibret alsınlar, bilmezsen sükût eyle adam sansınlar.” ve “Allah, insanoğluna bir ağız, iki kulak vermiştir. Bunun manası: ‘Bir konuş iki dinle’ demektir.” gibi sözlerle bizlere yol göstermişlerdir.

MÜMİNİN MİRACI NAMAZDA AKLA GELEN ŞEYLER!..

"Kulun namazda okuduğu her bir kelimeden geleceği hakkında derin tefekküre dalması, daha önceden yaptığı kusurlardan onu alıkor; içinde bulunduğu şeyle meşgul olması ise, onu anladığı şeye bağlar. Kul okuduğu şeylerin zâhiri manalarının dışında bir takım şeyleri anlar ve bu anladıklarını kendisini ilgilendiren ve ihtiyacı olan şeylere ulaşmaya bir delil yapar. Bunlar derin anlayışlara açılan kapılardır; kula namazda açılır; okuduğu Kur’an onların anahtarı olur.

KENDİSİYLE BARIŞIK İNSAN

Barış, uyumluluk demektir. İnsanın kendi kendisiyle barışık olması, hem kendi özü hem de kendi çevresi ile uyumlu olması anlamını taşır.
Kendi özünün farkına varılması bilinç ve duygu düzeyinde gerçekleşebilirse, insan, kişiliğinin, bir başka ifadeyle göründüğünün ötesine geçme yeteneğine kavuşabilir.
Kendi varlığının ufuklarını ve sonsuzluğunu keşfetmiş insanın görünmeyen yanı, görünen yanından çok daha derindir.

Kalbiniz Ne Kadar Temiz?

Düşünelim ki, Allah her gün 24 milyardan daha değerli olan 24 saatlik bir sermayeyi elimize veriyor ve yalnızca bunun bir saatini ibâdete tahsis etmemizi istiyor. Biz 24 saatten birini ibâdete tahsis etmez ve “kalbim temiz” dersek bu söz ne kadar doğru olur?

ÖLÜMDEN SONRA AKIL ve ŞUUR KAYBOLUR MU?

Hz. Ömer (r.a);

“Ey Allah‘ın Resulü! Şimdiki aklım ve şuurum o zaman da olacak mı?“ diye sordu.

Resûlullah (s.a.v);


“Evet, olacak“ buyurdu. Hz. Ömer (r.a),

“O zaman onların hakkından gelir ve sorularına bir bir cevap veririm“ dedi. (Beyhakî, itikâd, s. 180; Süyûtî, Şerhu‘s-Sudûr, s. 182; ibn Hacer, el-Metâlibü‘l-Âliye, nr. 4603; Zebîdî, İthaf, 14/363.)

İşte bu rivayetler, ölümle beraber aklın gitmeyip varlığını devam ettireceğine; değişen ve bozulanın ise beden ve azaların olduğuna bir delildir.

SANDIĞI BOŞ BIRAKMA

İyi bil ki bir gün, gece ve gündüzü ile yirmi dört saattir. Kıyamet günü insanoğlunun önüne her gün için yirmi dört tane kapalı kutu getirilir. Kutunun birini açıp, o saatte yaptığı amellerin mükâfatı olarak, içinin nur ile dolu olduğunu görünce, Allah’ın lutfedeceği mükâfâtı düşünerek kul öyle sevinir ki, bu sevinci cehennem halkı arasında paylaşılsa, cehennemin acısını duymaz olurlardı. İkinci kutuyu açtığında, bundan karanlık ve pis kokular çıkar ki, bu da isyân ile geçirdiği saattir.

Anne-Baba Olma Sanatı

Okuma sanatı, yazma sanatı, sevme sanatı, iş başarma sanatı, yemek pişirme sanatı, dost kazanma sanatı gibi terkipleri sıklıkla duyuyoruz. Bu yüzdendir ki, garip karşılamıyoruz. Anne-baba olma sanatı tabiri ise, ilk bakışta garipsenebilir. Oysa, ‘sanat’ olmaya en ziyade lâyık meslek, annelik ve babalık mesleğidir.

ASLA DÖNÜŞ

Pakistanlı iş adamı Abdullah Delhi Sovyet havayolları ile seyahat Ediyordu. Bu esnada uçakta namaz vaktinin girmesi üzerine hosteslerden birini çağırıp namaz kılması için kendisine bir yer göstermesini ister. Hostesin ancak kaptan pilotun yanında müsait bir yer bulabilir.


Abdullah namazını bitirip Rus pilotu ile göz göze geldiğinde, pilotun gözlerinden yaşlar süzülmekte olduğunu görür ve sebebini sorması üzerine pilot:

Beyaz yalanlar ne kadar beyaz?

“ANNECİĞİM NEREYE gidiyorsun?”

“Doktora gidiyorum yavrum. Sen burada kalacaksın. Yoksa sana ‘cıss’ yaparlar.”

...

Küçük çocuk, doktora gitmektense evde kalmayı ‘tercih etmiş’ ve annesi alışverişi yalnız yapabileceği bir fırsat bulmuştu.

Çıkarken anne, kızkardeşine ne kadar süre dışarıda kalacağını, nereye gideceğini fısıldıyordu, telaşlıydı.

Çocuğunun kendisini duyduğunun farkına varmadı, çocuk da hissettirmedi ve hiç sesini çıkarmadı.