Genel Bölüm

ÖZLÜ SÖZLER

► Akıllı adam aklını kullanır. Daha akıllı adam başkalarının da aklını kullanır. (Bernard Shaw)
► Altın ateşle, kadın altınla, erkek de kadınla erir. (Pitagor)
► Bilgi büyük adamı alçak gönüllü yapar, normal adamı şaşırtır, küçük adamı ise kibirlendirir. (Brigitte)
► Bilgi cesaret verir, cehalet küstahlık. (Terry)
► Bilgiyle dirilenler ölmez. (Hz. Ali)
► Bir şeye ait her şeyi öğrenin; her şeye dair bir şeyler bilin. (Var Dyke)
► Bir şeyi gerçekten bilmek, onu anlatmakla olur. (Sokrates)
► Bugün, hayatınızın geri kalanının ilk günüdür. (1970'lerin Duvar Yazısı)
► Düşünmeden öğrenmek faydasız, öğrenmeden düşünmek tehlikelidir. (Konfüçyüs)
► Erişmek istedikleri bir hedefi olmayanlar, çalışmaktan zevk almazlar (Emile Raux)
► Evinizin eşiğini temizlemeden komşunuzun damındaki karlardan şikayet etmeyiniz. (Konfünçüs)
► Evlilikte başarı yalnız aranan kişiyi bulmakta değil,aranan kişi olmaya da bağlıdır. (Foster Wood)
► Ey yaşam senin bunca değerli oluşun ölüm sayesindedir. (Seneca)
► Gideceğiniz yeri bilmiyorsanız, vardığınız yerin önemi yoktur. (Peter F.Drucker)
► Güzel yüz aynaya aşıktır. (Mevlana)

B E N değil B İ Z olmalıyız

ONLAR “B E N” DEMEMİŞLER VE “B İ Z”LER İÇİN ACI ÇEKMİŞLER

Ben Diye sızlanmaya başladığımızda; “ben”in dışındaki her şeyi unuturuz.
Kâinat sadece “ben”den ibaret olur.
Ne kadar önemliyizdir o an…
Ve ne kadar vazgeçilmez!
Topu topu bir hayatlık canımız varken…
Bir hayat…
Doğumla ölüm arasında…
Gittikçe daha hızlı geçen…
Her an bitmeye doğru giden…
Bir hayat…
Ve “Ben” duygusu…
İstediğin kadar “ben” diye sızlan…

Aforizmalar

Halil Cibran


Hakikat parçalanamaz.

***

Her tohumda bir tutku gizlidir.

***

Aşk ve şüphe bir arada bulunmaz.

***

Kıskancın suskunluğu çok gürültülüdür.

***

İlham daima mırıldanır, asla açıklamaz.

***

Aşk, aşık ile maşuk arasında bir maskedir.

***

Arzu hayatın yarısıdır. Kayıtsızlıksa ölümün.

***

Bir tür kavuşmadır hatırlayış, unutuş bir özgürlük.


***

Beşeri kanunları yalnızca iki kişi çiğner: deli ve dahi.

***

Şiir çokça sevinç ve ızdırap ve hayrettir, biraz da söz.

***

Tarikat Gerçeği: Kerametin altı ve üstü tartışması

KARAKUTU


Başlangıçtan bugüne kadar tarikat dünyasında keramet fırtınaları yaşanır. Bir yandan büyük mutasavvıflar tarafından keramet göstermenin çirkinliği vurgulanır, bir yandan da halk arasında yine aynı büyüklerin olağanüstü işleri -kerametleri- konuşulur.

Diriliş'ten

Leo Tolstoy

Hayatta her birimiz bir işi yapmak için, bu işin yararlı, önemli olduğuna inanmak isteriz. Bu nedenle bir insanın durumu ne olursa olsun, toplumsal hayat hakkında üstleneceği düşünce, yapmakta olduğu işin önemli, yararlı olduğuna kendisini inandıracak biçimde olacaktır.

Daralan Vakitler

Cahit Zarifoğlu


Yanakları, saçları, gözleri yanmış,
Zehirli gaz bombaları
Yılan gibi sokmuş, yalamış gövdelerini
Ağızları, küçücük dilleri yanmış
Bütün Beyrut sapsarı kalmış
Sanki ağlamak imkansız
Başları
Paletlerle ezilmiş babaları,
Yahudi doğramış analarını,
Binlerce çocuk topların, betonların altında.



Beyrut'un gözyaşları şimdi,
Kudüs'ün yanıbaşında,
Müslümanlarsa uzakta,
Sanki başka,
Gelinmez bir dünyada.

Acın, bir vadi,
Zehirli çiçekler, bir ova gibi karşımda.

Çocuk Yürekli Masum Kent Kudüs

Safiye Karanfil


Çocuk Yürekli Mâsum Kent;Kudüs
Her taşta bir Muhammed öfkesi;
Her taşta bir İbrahim duası;
Her taşta bir gözyaşı;
Ve her taşta bir can;
Her can bir çocuk
Her çocuk KUDÜS
Bütün yazılmışlar adına kutlu şehre;
Ey Kudüs;
Uçurduğum her güvercinde ettiğim duam,yürek ağrım.
Ey Kudüs;
Ey gözyaşını saklayan belde;
Ey Kentler şahı;
Sende Peygamber kokuları,sende Musa,sende Miraç,sende Muhammed sende İsa,sende Kur'ân,sende İncil,sende Öfke,sende aşk...
Ey aşkın adı;
Ey aşıklar şehri;
Ey kudüs ;

Secdeye düşen notlar

Şerife Özdemir

bulunan her şey güneş ay yıldızlar dağlar ağaçlar hayvanlar ve insanların bir çoğu Allah'a secde eder.
Görüyor ve izliyorsun belki... Kimi kıyamda, kimi rükuda kimi secdede kainat...Hepsi "Hu(O)" diye haykırıyor kendi lisanıyla. Güneş kuşandığı ihtişamı bırakıyor aya ve yıldızlara...Doğuş ve batışlar, hep düzenli tekrarlar , rekatlar nizamında birbirini takip eder gibi... Dimdik kıyamdarnasü da güzel duruyor dağlar...Kökleriyle secdeye tutunmuş ağaçlar...

Diriliş

Şerife Özdemir


Tükeniyorum Rabbim! Yalnız kaldığımı düşünüp, varlığının her an, her noktada tezahür ettiğini, beni devamlı koruyup gözettiğini, gönlümden geçenlere dahi cevap verdiğini unuttuğum an! "Rabbim" demeyi unuttuğumda tükeniyorum!
Diriliyorum Rabbim! Sana yaslandığım, Sana güvendiğim, Seninle başlayıp, Seninle devam ettiğim, tüm işlerimi Sana havale ettiğim an! "Ne güzel dostsun" dediğimde diriliyorum.

GÜL'CE

GÜL’CE


Gün ışığı adını öperek uyandırır badem ağaçlarını
Her çiçek sana gözlerini açar gibidir
Kuşlar bile diktiğin seher imâretini
Sabah yelinin mahmûr saçlarında haşrolarak
Kutsar gibidir

Ve dolunay göğsünde taşıdığı için parmağının nadir kolyesini
Baygın bir yüzle dolaşır mutlu zamanlar dilberi gibi
Saçların karanlık geceler ayetidir
Yüzünü gören der: Kutlu olsun sabahımız


Ne vakit haberlerini duysam
Hoyrat ağızlardan
Nutkum tutulur bakar kalırım

Aşk’ınız kaç?

Hülya Koçyiğit’li bir Türk filminin finalinde, pek çok kavgaya ve belaya sebebiyet vermiş pahalı bir kolye, aşklarının böyle bir uğursuzlukla zedelenmesini istemeyen âşıklar tarafından denize atılır. Bu bir ‘mutlu son’dur. İnsanın içinden ‘paraya çevirip kenarda bekletseydiniz, bunun yarını var, öbür günü var’ diye geçer. Ama belli ki âşıklar paraya tahvil edilebilen şeylerin parayla ölçülemeyecek değerleri erozyona uğratabileceğinin farkındadırlar ve böyle bir tehlikeyi göze almak istemezler. Tevazu gösterirler, aşk yeterlidir ve insan olana kâfi gelir.

Türk sinemasının ideal bir aşk tasavvuru sunduğunu, onun olması gereken her halini doğru bir biçimde karşılamış olduğunu iddia edecek değilim. Ama bu filmden ve benzerlerinden 20–30 yıl sonra, bugün gelinen noktaya baktığımda keşke Türk filmlerine o kadar çok gülmeseydik diyorum. Şimdilerde aşk kapitalizmin sosyal küvetinde yıkanıyor ve pahalı havlulara sarınıp çıkıyor, çıkan şey aşka benzemiyor. Elime bir bakkal mumu alıp şu meşhur ‘Bedenime sahip olabilirsin; ama ruhuma asla!’ klişesini arıyorum, bu ateş olsa cürmü kadar yer yakacak mağrur söze, insanların kendine gülüyor olmasına aldırmadan, bir anlam üzerinde deviniyor olmasına bakıyorum.