Fitne ve Fesattan Sakınmak
"Fitne uyumaktadır. Allah onu uyandırana lâ'net etsin" (Feyz'ül-kadir c. 4, s. 461).
Fitne, insanların hak olan yoldan ayrılmasına, cemiyetin nizamının ve halkın ahlâkının bozulmasına sebep olan hadiselerdir. Fesat, halkın arasındaki sevgiyi sarsan ve cemiyette tedavisi imkânsız yaralar açıp kardeşi kardeşe hasım hâline getiren bozgunculuktur.
Geçmiş zamanlarda halkı birbirine düşüren ve dövüştüren bir takım fitneler olmuş; zamanımızda da olmaktadır. Gelecek yıllarda böyle sarsıntıların olması ihtimâl dahilindedir.
Tarih boyunca bir takım kargaşalar zuhur etmiş ve beşeri toplulukları çeşitli ve feci felâketlere sürüklemiştir. Geçmişteki fitnelerin bir kısmı siyasi kanallardan gelmiş, bazısı da İslâm dininin düşmanları tarafından tezgahlanmıştır.
Fitnenin tesiri altında kalmış ve makul düşünme yeteneğini rafa kaldırmış bulunan kimseler, kendi ta-raftarlarından kötü bir şahsı, başka bir gruptaki iyi insana tercih eder hâle gelmiştir. Fitne ve fesat seline kendini kaptıran insanlar, hak ve hakkaniyet ölçülerini terkederek, nefsaniyet ve tarafgirliği esas olarak kabul ederler.
Münevver Gençler!
Her zararlı şeyden ve tehlikeli davranıştan sakınmanın yolu ve çâresi vardır. Fitne ve fesattan sakınmanın usulünü biz ümmetlerine beyan eden Peygamberimiz (s.a.v.), şu açıklamayı yapmış bulunmaktadır:
"Yakın bir gelecekte bir takım fitneler olacaktır. O sırada oturan, ayakta durandan; dikilen, yürüyenden; yürümekte olan, koşandan hayırlı olacaktır. Kim de fitneye yönelirse, (fitne) onu kendisine çekecektir. Kim bir barınacak veya sığınacak yer bulursa oraya sığınsın (da fesada karışmasın)" (Buhârî c. 4, s. 177).
Müslüman ve medeni bir insan olmamız itibariyle, "fitne yangını"nı söndürmek vazifemizdir. Buna gücümüz yetmediği takdirde, "yangına benzin sıkan adam" olmamalıyız. Halkın arasında ahengi tanzim etmek üzere gönderilen Resûl-i Ekrem (s.a.v.)in bu husustaki tavsiyesi şöyledir:
"Fitne (vaktin)de kişinin selâmeti evinde (oturmaya bağlı)dır" (Feyz'ül-kadir c. 4, s. 116).
Ayak kayacak noktalara uyarıcı igşaretler diken ve ümmetlerinin fesadın oyuncağı olmasını istemeyen Fahr-i Kâinat (s.a.v.), şu ikazı yapmaktadır. "Yakın bir gelecekte (kişiyi) sağırlaştıran, dilsiz(e çeviren), kör(e benzeten) fitneler olacaktır. Kim ona yaklaşırsa fitne onu kendisine çekecektir. Ona dil uzatmak (suretiyle destek olmak), kılıcın (fitne içine) düşmesi gibi (tehlikeli)dir" (Ebû Dâvûd c. 4, s. 102).
İslâm dinini anlayan ve halka en iyi açıklayan Resûlullah (s.av.), fitnenin insanların üzerindeki tahribatını açık ve seçik olarak dile getirmekte ve ondan korunmanın yolunu şöyle beyan etmektedir. "Önünüzde(ki zamanlarda) karanlık gece kıt'aları gibi fitneler olacaktır. O sırada kişi, mü'min olarak sabaha erecek, kâfir olarak akşama girecektir. Mü'min olarak akşama ulaşacak da kâfir olarak sabaha erecektir. Onun içinde (bulunup ta) oturan kişi, a-yakta durandan hayırlıdır. Ayakta olan, yürüyenden hayırlıdır. Yürüyen de koşandan hayırlıdır." Ashâb:
-"(O sırada) bize neyi emredersiniz?" dediler. Resûl-i Ekrem:
-"Evlerinizin eşik çulları (gibi) olunuz" buyurdu (Ebû Dâvûd, c. 4, s. 101).
Fazilet Sahibi Gençler!
Fitneyi tamamen kaldırmak mümkün değildir. Hal böyle olunca, kendimizi koruyabilmemiz için tedbirli olmamız gerekmektedir. Bu ciheti açıklayan Resûl-i âlîşân (s.a.v.) şu tavsiyeyi yapmaktadır: "Müslümanlar arasında fitne (ve fesat mevcut) olduğu zaman tahtadan kılıç tut" (Feyz'ül-kadir c. 1, s. 429).
Tahtadan kılıç tutmak demek, insanların birbirine olan bağlılığını kesen ve sevgi bağlarını koparan kimseler gibi olmayıp, halkı uzlaştırmaya çalışmak demektir. Şâyet kişi buna imkan bulamazsa, evinin köşesinde oturmalı ve fitneden uzak bir hayatı tercih etmelidir.
Fitne ve fesat, nereden kaynaklanırsa kaynaklansın ve kimin başı altından çıkarsa çıksın, akl-ı selim sahibi bir mü'min, fesada sebep olacak hareketlerden sakınmalıdır. Bu noktada ümmetlerini uyaran Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır:
"Said, fitneden uzaklaştırılandır. Saadeti bulan, fitneden uzak tutulandır. Said olan, fitneden uzak kılınan ve bir belâya uğratılıp da onun hayıflanmasına (acı ve ızdırabına) sabredendir" (Ebû Dâvûd c. 4, s. 102).
İnsanlara hak olan yolu ve mutlak doğruyu gösteren Resûlullah (s.a.v.)in bir hadisinin meâli ile bahsi tamamlamak istiyorum:
"Yakın bir gelecekte (haksız olarak) tercih yapma ve hoşlanmayacağınız işler olacaktır". Ashâb:
"Ey Allah'ın Resulü (o sırada) bize ne (şekilde hareket etme)yi emredersiniz? dediler. Resûlullah:
"Üzerinizdeki hakları verirsiniz, sizin için olan (hak)ları Allah'tan istersiniz" buyurdu (Buhâri c. 4, s. 177).
YİRDİ DÖRDÜNCÜ ÖĞÜT BITTI
Fitne, insanların hak olan yoldan ayrılmasına, cemiyetin nizamının ve halkın ahlâkının bozulmasına sebep olan hadiselerdir. Fesat, halkın arasındaki sevgiyi sarsan ve cemiyette tedavisi imkânsız yaralar açıp kardeşi kardeşe hasım hâline getiren bozgunculuktur.
Geçmiş zamanlarda halkı birbirine düşüren ve dövüştüren bir takım fitneler olmuş; zamanımızda da olmaktadır. Gelecek yıllarda böyle sarsıntıların olması ihtimâl dahilindedir.
Tarih boyunca bir takım kargaşalar zuhur etmiş ve beşeri toplulukları çeşitli ve feci felâketlere sürüklemiştir. Geçmişteki fitnelerin bir kısmı siyasi kanallardan gelmiş, bazısı da İslâm dininin düşmanları tarafından tezgahlanmıştır.
Fitnenin tesiri altında kalmış ve makul düşünme yeteneğini rafa kaldırmış bulunan kimseler, kendi ta-raftarlarından kötü bir şahsı, başka bir gruptaki iyi insana tercih eder hâle gelmiştir. Fitne ve fesat seline kendini kaptıran insanlar, hak ve hakkaniyet ölçülerini terkederek, nefsaniyet ve tarafgirliği esas olarak kabul ederler.
Münevver Gençler!
Her zararlı şeyden ve tehlikeli davranıştan sakınmanın yolu ve çâresi vardır. Fitne ve fesattan sakınmanın usulünü biz ümmetlerine beyan eden Peygamberimiz (s.a.v.), şu açıklamayı yapmış bulunmaktadır:
"Yakın bir gelecekte bir takım fitneler olacaktır. O sırada oturan, ayakta durandan; dikilen, yürüyenden; yürümekte olan, koşandan hayırlı olacaktır. Kim de fitneye yönelirse, (fitne) onu kendisine çekecektir. Kim bir barınacak veya sığınacak yer bulursa oraya sığınsın (da fesada karışmasın)" (Buhârî c. 4, s. 177).
Müslüman ve medeni bir insan olmamız itibariyle, "fitne yangını"nı söndürmek vazifemizdir. Buna gücümüz yetmediği takdirde, "yangına benzin sıkan adam" olmamalıyız. Halkın arasında ahengi tanzim etmek üzere gönderilen Resûl-i Ekrem (s.a.v.)in bu husustaki tavsiyesi şöyledir:
"Fitne (vaktin)de kişinin selâmeti evinde (oturmaya bağlı)dır" (Feyz'ül-kadir c. 4, s. 116).
Ayak kayacak noktalara uyarıcı igşaretler diken ve ümmetlerinin fesadın oyuncağı olmasını istemeyen Fahr-i Kâinat (s.a.v.), şu ikazı yapmaktadır. "Yakın bir gelecekte (kişiyi) sağırlaştıran, dilsiz(e çeviren), kör(e benzeten) fitneler olacaktır. Kim ona yaklaşırsa fitne onu kendisine çekecektir. Ona dil uzatmak (suretiyle destek olmak), kılıcın (fitne içine) düşmesi gibi (tehlikeli)dir" (Ebû Dâvûd c. 4, s. 102).
İslâm dinini anlayan ve halka en iyi açıklayan Resûlullah (s.av.), fitnenin insanların üzerindeki tahribatını açık ve seçik olarak dile getirmekte ve ondan korunmanın yolunu şöyle beyan etmektedir. "Önünüzde(ki zamanlarda) karanlık gece kıt'aları gibi fitneler olacaktır. O sırada kişi, mü'min olarak sabaha erecek, kâfir olarak akşama girecektir. Mü'min olarak akşama ulaşacak da kâfir olarak sabaha erecektir. Onun içinde (bulunup ta) oturan kişi, a-yakta durandan hayırlıdır. Ayakta olan, yürüyenden hayırlıdır. Yürüyen de koşandan hayırlıdır." Ashâb:
-"(O sırada) bize neyi emredersiniz?" dediler. Resûl-i Ekrem:
-"Evlerinizin eşik çulları (gibi) olunuz" buyurdu (Ebû Dâvûd, c. 4, s. 101).
Fazilet Sahibi Gençler!
Fitneyi tamamen kaldırmak mümkün değildir. Hal böyle olunca, kendimizi koruyabilmemiz için tedbirli olmamız gerekmektedir. Bu ciheti açıklayan Resûl-i âlîşân (s.a.v.) şu tavsiyeyi yapmaktadır: "Müslümanlar arasında fitne (ve fesat mevcut) olduğu zaman tahtadan kılıç tut" (Feyz'ül-kadir c. 1, s. 429).
Tahtadan kılıç tutmak demek, insanların birbirine olan bağlılığını kesen ve sevgi bağlarını koparan kimseler gibi olmayıp, halkı uzlaştırmaya çalışmak demektir. Şâyet kişi buna imkan bulamazsa, evinin köşesinde oturmalı ve fitneden uzak bir hayatı tercih etmelidir.
Fitne ve fesat, nereden kaynaklanırsa kaynaklansın ve kimin başı altından çıkarsa çıksın, akl-ı selim sahibi bir mü'min, fesada sebep olacak hareketlerden sakınmalıdır. Bu noktada ümmetlerini uyaran Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır:
"Said, fitneden uzaklaştırılandır. Saadeti bulan, fitneden uzak tutulandır. Said olan, fitneden uzak kılınan ve bir belâya uğratılıp da onun hayıflanmasına (acı ve ızdırabına) sabredendir" (Ebû Dâvûd c. 4, s. 102).
İnsanlara hak olan yolu ve mutlak doğruyu gösteren Resûlullah (s.a.v.)in bir hadisinin meâli ile bahsi tamamlamak istiyorum:
"Yakın bir gelecekte (haksız olarak) tercih yapma ve hoşlanmayacağınız işler olacaktır". Ashâb:
"Ey Allah'ın Resulü (o sırada) bize ne (şekilde hareket etme)yi emredersiniz? dediler. Resûlullah:
"Üzerinizdeki hakları verirsiniz, sizin için olan (hak)ları Allah'tan istersiniz" buyurdu (Buhâri c. 4, s. 177).
YİRDİ DÖRDÜNCÜ ÖĞÜT BITTI
Gençlere Öğütlerim
- ÖNSÖZ
- Gençligin Kiymeti ve Gençlerin Degeri
- Şirk ve İnkârdan Sakınmak
- Münafıklıktan sakınmak
- Riyadan Sakınmak
- Bit'atlardan Sakınmak
- Şeytana Uymaktan Sakınmak
- Nefs-i Emmareye Tabi Olmaktan sakınmak
- Dalâletten Sakınmak
- İbadetleri Terketmekten Sakınmak
- Tadil-i erkânı Terketmekten Sakınmak
- Kur'ân Okumayı ihmalden Sakınmak
- Duayı Terketmekten Sakınmak
- Selamlaşmayı ihmalden sakınmak
- Günahlardan Sakınmak
- Sihir Yapmak ve Yaptırmaktan Sakınmak
- Zinadan ve Sihâktan Sakınmak
- Livâta (cinsî sapıklık)tan Sakınmak
- Sarhoşluk Verici Şeylerden Sakınmak
- Kumardan Sakınmak
- Rîbadan (faizden) Sakınmak
- İhtikardan Sakınmak
- Haram Yemekten Sakınmak
- Emânete Hıyanet Etmekten Sakınmak
- Sözleşmeye Vefasızlıktan Sakınmak
- Fitne ve Fesattan Sakınmak
- Halkı Kötü Yola Teşvik Etmekten Sakınmak
- Lanet Etmekten Sakınmak
- Kötü Sözlerden ve Sövmekten Kaçınmak