İhtikardan Sakınmak
"İhtikâr yapan mel'undur (Feyz'ül-kadir c. 6, S. 262).
Allah Teâlâ'nın haram kıldığı davranışlardan biri de ihtikârdır. Halk dilinde buna "stokculuk" adı verilmektedir.
İhtikâr, yaşadığı şehrin piyasasından umumun ihtiyacına ait maddeleri, toplayıp pahalandığı zaman satma gayesi gütmektir.
Muhtekir, günahkârdır ve bu yoldan elde edilen kazanç haramdır. Halkın ihtiyaçlarını başka bir beldeden getirip de pahalandığı vakit satma gayesiyle saklamak, imam Ebû Yusuf'a göre ihtikar olup mekruh sayılmıştır.
Kâmil bir imana sahip olan bir kimse, halkın muhtaç olduğu gıda ve sair ihtiyaç maddelerini dışardan temin ederek halkı sıkıntıdan kurtarırsa, hem faydalı bir iş görmenin sevabına ve hem de rızık bolluğuna erişmiş olur. Zîrâ halkı darlıktan kurtaran kimseye Cenab-ı Hak bol rızık verir.
Bir insanın kalbinde taşıdığı mürüvvet ve merhamet duygusu onun manevi sahada yücelmesine sebep olur.
İnsanların hayırlısı, halka hayırlı olandır. İyi niyetli bir kimse, ne ihtikâra ne de buna benzer şeylere tenezzül etmez ve haram yemez.
İhtikar ve stokçuluk yapan, başkalarının sefaleti pahasına saadet arayandır. Din kardeşini perişan edip kendine şan ve şöhret aramak hatalı bir yoldur. Haramın harmanı olmaz ki dermanı olsun. Akılların muallimi ve dini hükümlerin mübelliği bulunan Resûl-i Ekrem (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır:
"Günahkârdan başkası ihtikâr yapmaz" (Feyz. C. 6. s. 446).
Gaddarlık yapan ve piyasadan ihtiyaç maddelerini toplayıp halkı darda bırakan muhtekir, hayal ettiği kazancı elde edemediği zaman kederlenir. Piyasadaki malların bedeli yükselince sevinir. Âlemlere ve âdemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz (s.a.v.), bu hali takbih ederek şöyle buyurmaktadır:
"İhtikar yapan kul ne kötüdür ki, Allah piyasadaki mallara ucuzluk verse tasalanır, pahalılaştırsa sevinir" (Feyz'ul-kadir c. 3, s. 212).
Bir kene gibi halkın kanını emen muhtekir, yediği lokmanın kan ve gözyaşı ile karışmış olduğunu bilmelidir. Çünkü o, halkın ihtiyacı olan şeyleri saklayıp onları aç bırakma pahasına kendini tok tutma ve kasasını doldurma yolunu takip etmektedir.
Stokçuluk yapan madrabaz, istediği parayı veremeyen insanları açlığa ve sefalete mahkum etmiş ve onların vebalini yüklenmiş olur. O, hem insaftan ve hem de Allah Teâlâ'nın sevgi ve inayetinden uzaklaşır. Bu ciheti gün ışığına çıkaran bir hadis-i şerifte şöyle buyrulmaktadır:
"Kim bir yiyeceği kırk gece (satmayıp) saklasa Allah'tan uzaktır. Allah da ondan uzaktır" (Bakınız: Müsned-i Ahmed b. Hanbel c. 2, s. 33).
Müslümanların gıda maddelerinde intikâr yapan şahıs, sonunda pişman olur. Cenab-ı Hakk'ın kullarını dünyada mağdur eden, âhiret hayatında mahzun olur.
Çünkü o, dünyasını mamur ederken ebedi hayatını harap etmektedir. Bir şâirimizin bu husustaki tesbiti ne kadar doğrudur:
İtikârın sonu iflâsa çıkar, Yapar evvel bir evi sonra yıkar. Faziletli
Gençler!
Dışardan yiyecek getiren ve geçer fiat üzerinden satan insaflı tâcir, sanki onu sadaka olarak dağıtmış gibidir. Onun dinimizin emirlerine sadakati, sadakadan sayılmıştır.
İslâmî hakikatlerin mübelliği ve vicdanların mü-rebbisi bulunan Peygamber (s.a.v,)in bir hadîsinin meâliyle bu bahsi tamamlamak istiyorum:
"(Halka hizmet düşüncesiyle) dışardan mal getiren, (bol kazançla) rızıklandırılmıştır. İhtikâr yapan kimse lanetlenmiştir" (İbni Mâce c. 2, s. 728).
YİRMİNCİ ÖĞÜT BITTI
Allah Teâlâ'nın haram kıldığı davranışlardan biri de ihtikârdır. Halk dilinde buna "stokculuk" adı verilmektedir.
İhtikâr, yaşadığı şehrin piyasasından umumun ihtiyacına ait maddeleri, toplayıp pahalandığı zaman satma gayesi gütmektir.
Muhtekir, günahkârdır ve bu yoldan elde edilen kazanç haramdır. Halkın ihtiyaçlarını başka bir beldeden getirip de pahalandığı vakit satma gayesiyle saklamak, imam Ebû Yusuf'a göre ihtikar olup mekruh sayılmıştır.
Kâmil bir imana sahip olan bir kimse, halkın muhtaç olduğu gıda ve sair ihtiyaç maddelerini dışardan temin ederek halkı sıkıntıdan kurtarırsa, hem faydalı bir iş görmenin sevabına ve hem de rızık bolluğuna erişmiş olur. Zîrâ halkı darlıktan kurtaran kimseye Cenab-ı Hak bol rızık verir.
Bir insanın kalbinde taşıdığı mürüvvet ve merhamet duygusu onun manevi sahada yücelmesine sebep olur.
İnsanların hayırlısı, halka hayırlı olandır. İyi niyetli bir kimse, ne ihtikâra ne de buna benzer şeylere tenezzül etmez ve haram yemez.
İhtikar ve stokçuluk yapan, başkalarının sefaleti pahasına saadet arayandır. Din kardeşini perişan edip kendine şan ve şöhret aramak hatalı bir yoldur. Haramın harmanı olmaz ki dermanı olsun. Akılların muallimi ve dini hükümlerin mübelliği bulunan Resûl-i Ekrem (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır:
"Günahkârdan başkası ihtikâr yapmaz" (Feyz. C. 6. s. 446).
Gaddarlık yapan ve piyasadan ihtiyaç maddelerini toplayıp halkı darda bırakan muhtekir, hayal ettiği kazancı elde edemediği zaman kederlenir. Piyasadaki malların bedeli yükselince sevinir. Âlemlere ve âdemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz (s.a.v.), bu hali takbih ederek şöyle buyurmaktadır:
"İhtikar yapan kul ne kötüdür ki, Allah piyasadaki mallara ucuzluk verse tasalanır, pahalılaştırsa sevinir" (Feyz'ul-kadir c. 3, s. 212).
Bir kene gibi halkın kanını emen muhtekir, yediği lokmanın kan ve gözyaşı ile karışmış olduğunu bilmelidir. Çünkü o, halkın ihtiyacı olan şeyleri saklayıp onları aç bırakma pahasına kendini tok tutma ve kasasını doldurma yolunu takip etmektedir.
Stokçuluk yapan madrabaz, istediği parayı veremeyen insanları açlığa ve sefalete mahkum etmiş ve onların vebalini yüklenmiş olur. O, hem insaftan ve hem de Allah Teâlâ'nın sevgi ve inayetinden uzaklaşır. Bu ciheti gün ışığına çıkaran bir hadis-i şerifte şöyle buyrulmaktadır:
"Kim bir yiyeceği kırk gece (satmayıp) saklasa Allah'tan uzaktır. Allah da ondan uzaktır" (Bakınız: Müsned-i Ahmed b. Hanbel c. 2, s. 33).
Müslümanların gıda maddelerinde intikâr yapan şahıs, sonunda pişman olur. Cenab-ı Hakk'ın kullarını dünyada mağdur eden, âhiret hayatında mahzun olur.
Çünkü o, dünyasını mamur ederken ebedi hayatını harap etmektedir. Bir şâirimizin bu husustaki tesbiti ne kadar doğrudur:
İtikârın sonu iflâsa çıkar, Yapar evvel bir evi sonra yıkar. Faziletli
Gençler!
Dışardan yiyecek getiren ve geçer fiat üzerinden satan insaflı tâcir, sanki onu sadaka olarak dağıtmış gibidir. Onun dinimizin emirlerine sadakati, sadakadan sayılmıştır.
İslâmî hakikatlerin mübelliği ve vicdanların mü-rebbisi bulunan Peygamber (s.a.v,)in bir hadîsinin meâliyle bu bahsi tamamlamak istiyorum:
"(Halka hizmet düşüncesiyle) dışardan mal getiren, (bol kazançla) rızıklandırılmıştır. İhtikâr yapan kimse lanetlenmiştir" (İbni Mâce c. 2, s. 728).
YİRMİNCİ ÖĞÜT BITTI
Gençlere Öğütlerim
- ÖNSÖZ
- Gençligin Kiymeti ve Gençlerin Degeri
- Şirk ve İnkârdan Sakınmak
- Münafıklıktan sakınmak
- Riyadan Sakınmak
- Bit'atlardan Sakınmak
- Şeytana Uymaktan Sakınmak
- Nefs-i Emmareye Tabi Olmaktan sakınmak
- Dalâletten Sakınmak
- İbadetleri Terketmekten Sakınmak
- Tadil-i erkânı Terketmekten Sakınmak
- Kur'ân Okumayı ihmalden Sakınmak
- Duayı Terketmekten Sakınmak
- Selamlaşmayı ihmalden sakınmak
- Günahlardan Sakınmak
- Sihir Yapmak ve Yaptırmaktan Sakınmak
- Zinadan ve Sihâktan Sakınmak
- Livâta (cinsî sapıklık)tan Sakınmak
- Sarhoşluk Verici Şeylerden Sakınmak
- Kumardan Sakınmak
- Rîbadan (faizden) Sakınmak
- İhtikardan Sakınmak
- Haram Yemekten Sakınmak
- Emânete Hıyanet Etmekten Sakınmak
- Sözleşmeye Vefasızlıktan Sakınmak
- Fitne ve Fesattan Sakınmak
- Halkı Kötü Yola Teşvik Etmekten Sakınmak
- Lanet Etmekten Sakınmak
- Kötü Sözlerden ve Sövmekten Kaçınmak