Şeytana Uymaktan Sakınmak
Şeytanın adımlarına uymayın, çünkü o size hakikaten apaçık bir düşmandır" (Sure-i Bakara 168).
İblisin Hz. Adem ile Hz. Havva'ya düşmanlığını ve onların soyundan gelen insanlara husumetini Kur'ân-ı Kerim'in ayetleriyle açıklamak istiyorum.
"Hatırla o vakti ki Rabbin meleklere: Ben, demişti, kuru bir çamurdan sûretlenmiş bir balçıktan bir beşer yaratacağım. O hâlde Ben onun yaratılışını bitirdiğim, ona ruhumdan üflediğim zaman siz derhal onun için secdeye kapanınız."
Bunun üzerine meleklerin hepsi toptan secde etti. Ancak iblis, bu secde edenlerle beraber olmaktan çekinerek dayattı. (Cenab-ı Hak) "İblis, sen neye secde edenlerle beraber değildin?" dedi. O: "Ben, dedi, kuru bir çamurdan sûretlenmiş bir balçıktan yarattığın beşer için secde edeyim diye (var) olmadım." Cenâb-ı Hak şöyle buyurdu: "O halde cık buradan. Çünkü sen artık kovulmuşlardansın. Hiçşüphesiz ceza gününe kadar lânet senin tependedir."
O. "Rabbim dedi, öyleyse bana (insanların) kabirlerinden kaldırılacakları güne kadar mühlet ver." Allah: "Haydi sen (indellal) malum olan (bir) zamanın gününe kadar geciktirilenlerdensin." "Rabbim, dedi, beni azdırdığın şeye (rahmetinden tard etmene) mukabil ben de andolsun yer yüzünde onların masiyetlerini) her halde süsleyeceğim (onları kendilerine hoş göstereceğim). Onların hepsini toptan, muhakkak ki azdıracağım. Ancak onlardan ihlâ-sa erdirilmiş kulların müstesna" (Sûre-i Hicr 28-40).
Emredilen bu secde sebebiyle iblisin ne derece küstah bir tavır takındığını ve Allah Teâlâ'ya karşı hayasızca itirazda bulunduğunu görmekteyiz. Esasında bu secde, Hz. Adem'e ubudiyet manasında bir secde olmayıp onun üzerinde tecelli eden kud-ret-i ilahi için emredilmiş oluyordu. Aldığı emrin hikmetine akıl yormayan iblis, kibire kapıldı ve üstünlük iddiasıyla alçalmanın en süfli bir örneğini verdi.
Şeytanın düşmanlığı sadece Hz. Adem ve Havva ile sınırlı değildir. Onun neslinden her ferde düşmandır o. Bu Âyet-i Celile'nin açık ve seçik beyanından ders alıp, iblisin süslediği günahlara yak-laşmamalı ve onun tuzağına düşmemelidir
İblisin Hz. Adem'i ve Hz. Havva'yı cennetten çıkarmak için yaptığı iğva ve hileleri Cenab-ı Hak âyet-i kerimelerinde şöyle açıklamaktadır:
"Demiştik ki: "Ey Âdem, sen eşinle beraber cennette yerleş. Ondan (cennetin yiyeceklerinden) neresinden isterseniz, ikiniz de bol bol yiyin. (Fakat) şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa ikiniz de (nefsine) zulmedenlerden olursunuz." Bunun üzerine şeytan onları(n ayağını) oradan kaydırıp içinde bulunduklarından (onun nimetlerinden) onları çıkarıvermiş (mahrum edivermiş)di. Biz de: "Kiminiz kiminize düşman olarak inin. Yeryüzünde sizin için bir vakte (ömrünüzün sonuna) kadar durak ve fâidelenecek şey vardır." demiştik." (Sûre-i Bakara 35-36).
Âyet-i kerimede zikredilen ve "sınır" teşkil eden ağaç ne idi? Allah Teâlâ kitâb-ı ilâhisinde bu ağacın ismini açıklamadı. Sadece cennette bir ağaç olduğunu ve saâdet-i âdemin tağyirine sebep olma hassası bulunduğunu beyan etmiştir. Bundan fazlasını bilmekte Allah katında bir fayda yoktur.
İblis yalanlı yeminli konuşmaları ile onların cennetten çıkmasına sebep olduğu gibi Hz. Adem ile Hz. Havva'nın soyundan gelen insanların cennete girmesine engel olmak ister. Kalbi iman nuru ile aydınlanmış bulunan ve Kur'ân-ı Kerim'in uyarıların-dan haberdar olan bir genç, şeytanın oyununa gelmemeli ve ona ümit verecek bir zaaf göstermemelidir.
Müslümanların Şeytana Karşı Tavırları Nasıl Olmalıdır?
a) Şeytanın hilesine aldanmamalıdır:
İşte bunun hilesini tespit eden bir âyet meali:
İş olup bitince şeytan der ki: "Şüphesiz Allah size yalancı çıktım. Zaten benim, sizin üzerinizde hiçbir hükmüm, nüfuzum da yoktu. Yalnız ben sizi çağırdım, siz de hemen bana icabet ettiniz. O halde kusuru bana yüklemeyin. Kendinizi kınayın. Ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtarabilirsiniz. Esasen beni evvelce (Allah'a) ortak tutmanızı da muhakkak tanımamıştım ya! Zalimlerin, (evet) onların hakkı elbette pek acıklı bir azaptır" (Sûre-i İbrahim 22).
Şeytan her türlü zararlı işleri yaptırır ve imana zarar verecek sözleri söyletir, daha sonra aklınca, bir kurnazlık yoluna saparak kendini mazur göstermeye çalışır. Fakat onun konuşması, büyük bir yırtığı kapatmayan küçük yama gibi, desisesini örtmeye yetmez. Zira yalan sözün harmanı ve sahibine dermanı olmaz.
b) Şeytana tapmamak:
Şeytan, emrine boyun eydirdiği kimseleri kendine köle yapmak ister. Onun talimatına uyan ve adımlarına ayak uyduran kimseleri kendine taptırmak ister. Şeytanın tuzağına düşmememiz için bizi uyaran Rabbimiz, bir âyet-i celile'de şöyle buyurmaktadır:
"Ey Ademoğulları, şeytana tapmayın, çünkü o, (sizi Rabbinizden) ayıran bir düşmandır. (O halde) Bana ibâdet edin..." (Sûre-i Yasin 60-61).
c) Şeytanı düşman olarak tanımak:
Ceddimiz Hz. Adem'e ve zevcesi Hz. Havva'ya amansız bir düşman olan iblisin ve avanesinin ade-moğullarına düşman olacağı izaha hacet bırakmayacak derecede açıktır. Bu sebeple şeytanı düşman olarak bilmek ve ona karış tedbiri elden bırakmamak gerekir. Bu hususta bizi uyaran bir ayet-i celilede şöyle buyurmaktadır:
"Ey insanlar, şüphe yok ki Allah'ın va'di bir gerçektir. O halde zinhar sizi dünya hayatı aldatmasın. Çok aldatıcı (şeytan)da sakın sizi Allah'ın (hilmi ve imhâli) ile aldatmasın. Çünkü şeytan sizin bir düş-manınızdır. Onun için sizde onu bir düşman tutun.
O, (kendisine tabi olan) güruhunu ancak alevli cehennemin yaranından olmaları için da'vet eder." (Sûre-i Fâtır 5-6).
d) Şeytanın zararından korunmak için istiâze zırhı giymelidir:
Bu cihette bizi uyaran Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:
"Eğer şeytandan bir fit (gelip) seni dürterse hemen Allah'a sığın. Çünkü o, hakkıyla işitici tam bilicidir" (Sûre-i Ârâf 200).
Yapacağımız tavsiyenin daha iyi anlaşılması için bir misalle söze başlamak istiyorum. Kırda yolculuk yapan bir kimseye çoban köpeği saldıracak olsa taş, çomak ve benzeri şeylerle kendini ondan koruması çok zordur. Doğrudan doğruya çobana seslenip "Dayı! Ne olursun, şu köpeğini benden uzaklaştır" demesi, daha uygun bir tedbir olur.
Şeytanın iğvâsına karşı "Euzü" çekerek Allah'a sığınan insan, daha emniyetli bir yol takip etmiş ve daha müessir bir tedbir almış olur. "Allahümmahfaz-ni min şerriş-şeytâni ve mülâabetiş-şeytâni fil-yaka-zati vel menâm"(1) diye duâ da edebilir.
e) Allah Teâlâ'yı zikirden uzak durmamalıdır:
Cenab-ı Hak bu hususta biz kullarını uyarmakta ve şöyle buyurmaktadır:
"Kim o çok esirgeyici (Allah)ın zikrinden göz yumarsa biz ona şeytanı musallat ederiz. Artık bu onun (ayrılmaz) bir arkadaşıdır." (Süre-i Zuhruf 36).
Allah Tealayı zikreden kimsenin etrafını çepçevre melekler kuşatır. Şayet zikirle alakadar olmazsa onun etrafını şeytanlar istila eder. Uyanık bir Müslüman, şeytanın zararından korunmak için her vesile ile Rabbini zikretmelidir.
Değerli Gençler!
Dumanı kesilmiş zehirli bir alevden yaratılmış bulunan şeytan; inkarcı, bozguncu ve insandaki nefsani kuvvetleri tahrik edici şerli bir varlıktır. Yaratıldığı maddenin özelliklerini kendinde toplayan şeytan, alev gibi oynak, ateş gibi yakıcı ve duman gibi leke yapıcıdır. O, acıtması olup acıması olmayan ve her türlü şerrin teşvikçisi bulunan ezeli bir düşmandır.
İslâmî yolların haramisi bulunan şeytan, insanları Allah'a kulluktan engellemeye çalışır. Onun hedefi, her nasıl olursa olsun, insanın zarar görmesidir.Kişi nefsani ve şeytani yollarda servetinin tamamını tüketse şeytandan en küçük bir itiraz yüksel-mez. Fakat Allah Teala'nın rızasını kazanmak için bir hayır yapmaya kalksa veya zekât vermek istese, "fakir olacaksın" diye korkutur" (bakınız: Sure-i Bakara 268)
O, mü'minlere kulluk vazifesini unutturmak ve zihinlere yerleşmiş bulunan ibadet şuurunu silip onları haylaz hale getirmek ister. Şahsî her tarafından kuşatıp şehvani ve şeytani yollara sevketmeye uğraşır ve her dediğini yapacak bir uşak haline getirir.
Husumet dolu özde, insanı inciten sözde, dansözü seyreden gözde onun fitlemesi vardır. Yalan yere yeminde, mümine beslenen kinde, eksik tartılan vezinde onun teşviki vardır. Haram yemeklerde onun yağı, içki kadehinde onun parmağı, kumar masasında onun tuzağı bulunmaktadır.
Cinayet işlenen bıçakta, şerre açılan kucakta, fesat tezgahlanan ocakta onun körüklemesi vardır. Secdeye konmayan başta, yetime atılan taşta, her zaman ve her yaşta onun iğvası vardır.
(1) Mânâsı: Yâ Allah, şeytanın şerrinden, uyanıklık ve uyku halinde (benimle) oynaşmasından beni sen koru
BEŞİNCİ ÖĞÜT BITTI
İblisin Hz. Adem ile Hz. Havva'ya düşmanlığını ve onların soyundan gelen insanlara husumetini Kur'ân-ı Kerim'in ayetleriyle açıklamak istiyorum.
"Hatırla o vakti ki Rabbin meleklere: Ben, demişti, kuru bir çamurdan sûretlenmiş bir balçıktan bir beşer yaratacağım. O hâlde Ben onun yaratılışını bitirdiğim, ona ruhumdan üflediğim zaman siz derhal onun için secdeye kapanınız."
Bunun üzerine meleklerin hepsi toptan secde etti. Ancak iblis, bu secde edenlerle beraber olmaktan çekinerek dayattı. (Cenab-ı Hak) "İblis, sen neye secde edenlerle beraber değildin?" dedi. O: "Ben, dedi, kuru bir çamurdan sûretlenmiş bir balçıktan yarattığın beşer için secde edeyim diye (var) olmadım." Cenâb-ı Hak şöyle buyurdu: "O halde cık buradan. Çünkü sen artık kovulmuşlardansın. Hiçşüphesiz ceza gününe kadar lânet senin tependedir."
O. "Rabbim dedi, öyleyse bana (insanların) kabirlerinden kaldırılacakları güne kadar mühlet ver." Allah: "Haydi sen (indellal) malum olan (bir) zamanın gününe kadar geciktirilenlerdensin." "Rabbim, dedi, beni azdırdığın şeye (rahmetinden tard etmene) mukabil ben de andolsun yer yüzünde onların masiyetlerini) her halde süsleyeceğim (onları kendilerine hoş göstereceğim). Onların hepsini toptan, muhakkak ki azdıracağım. Ancak onlardan ihlâ-sa erdirilmiş kulların müstesna" (Sûre-i Hicr 28-40).
Emredilen bu secde sebebiyle iblisin ne derece küstah bir tavır takındığını ve Allah Teâlâ'ya karşı hayasızca itirazda bulunduğunu görmekteyiz. Esasında bu secde, Hz. Adem'e ubudiyet manasında bir secde olmayıp onun üzerinde tecelli eden kud-ret-i ilahi için emredilmiş oluyordu. Aldığı emrin hikmetine akıl yormayan iblis, kibire kapıldı ve üstünlük iddiasıyla alçalmanın en süfli bir örneğini verdi.
Şeytanın düşmanlığı sadece Hz. Adem ve Havva ile sınırlı değildir. Onun neslinden her ferde düşmandır o. Bu Âyet-i Celile'nin açık ve seçik beyanından ders alıp, iblisin süslediği günahlara yak-laşmamalı ve onun tuzağına düşmemelidir
İblisin Hz. Adem'i ve Hz. Havva'yı cennetten çıkarmak için yaptığı iğva ve hileleri Cenab-ı Hak âyet-i kerimelerinde şöyle açıklamaktadır:
"Demiştik ki: "Ey Âdem, sen eşinle beraber cennette yerleş. Ondan (cennetin yiyeceklerinden) neresinden isterseniz, ikiniz de bol bol yiyin. (Fakat) şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa ikiniz de (nefsine) zulmedenlerden olursunuz." Bunun üzerine şeytan onları(n ayağını) oradan kaydırıp içinde bulunduklarından (onun nimetlerinden) onları çıkarıvermiş (mahrum edivermiş)di. Biz de: "Kiminiz kiminize düşman olarak inin. Yeryüzünde sizin için bir vakte (ömrünüzün sonuna) kadar durak ve fâidelenecek şey vardır." demiştik." (Sûre-i Bakara 35-36).
Âyet-i kerimede zikredilen ve "sınır" teşkil eden ağaç ne idi? Allah Teâlâ kitâb-ı ilâhisinde bu ağacın ismini açıklamadı. Sadece cennette bir ağaç olduğunu ve saâdet-i âdemin tağyirine sebep olma hassası bulunduğunu beyan etmiştir. Bundan fazlasını bilmekte Allah katında bir fayda yoktur.
İblis yalanlı yeminli konuşmaları ile onların cennetten çıkmasına sebep olduğu gibi Hz. Adem ile Hz. Havva'nın soyundan gelen insanların cennete girmesine engel olmak ister. Kalbi iman nuru ile aydınlanmış bulunan ve Kur'ân-ı Kerim'in uyarıların-dan haberdar olan bir genç, şeytanın oyununa gelmemeli ve ona ümit verecek bir zaaf göstermemelidir.
Müslümanların Şeytana Karşı Tavırları Nasıl Olmalıdır?
a) Şeytanın hilesine aldanmamalıdır:
İşte bunun hilesini tespit eden bir âyet meali:
İş olup bitince şeytan der ki: "Şüphesiz Allah size yalancı çıktım. Zaten benim, sizin üzerinizde hiçbir hükmüm, nüfuzum da yoktu. Yalnız ben sizi çağırdım, siz de hemen bana icabet ettiniz. O halde kusuru bana yüklemeyin. Kendinizi kınayın. Ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtarabilirsiniz. Esasen beni evvelce (Allah'a) ortak tutmanızı da muhakkak tanımamıştım ya! Zalimlerin, (evet) onların hakkı elbette pek acıklı bir azaptır" (Sûre-i İbrahim 22).
Şeytan her türlü zararlı işleri yaptırır ve imana zarar verecek sözleri söyletir, daha sonra aklınca, bir kurnazlık yoluna saparak kendini mazur göstermeye çalışır. Fakat onun konuşması, büyük bir yırtığı kapatmayan küçük yama gibi, desisesini örtmeye yetmez. Zira yalan sözün harmanı ve sahibine dermanı olmaz.
b) Şeytana tapmamak:
Şeytan, emrine boyun eydirdiği kimseleri kendine köle yapmak ister. Onun talimatına uyan ve adımlarına ayak uyduran kimseleri kendine taptırmak ister. Şeytanın tuzağına düşmememiz için bizi uyaran Rabbimiz, bir âyet-i celile'de şöyle buyurmaktadır:
"Ey Ademoğulları, şeytana tapmayın, çünkü o, (sizi Rabbinizden) ayıran bir düşmandır. (O halde) Bana ibâdet edin..." (Sûre-i Yasin 60-61).
c) Şeytanı düşman olarak tanımak:
Ceddimiz Hz. Adem'e ve zevcesi Hz. Havva'ya amansız bir düşman olan iblisin ve avanesinin ade-moğullarına düşman olacağı izaha hacet bırakmayacak derecede açıktır. Bu sebeple şeytanı düşman olarak bilmek ve ona karış tedbiri elden bırakmamak gerekir. Bu hususta bizi uyaran bir ayet-i celilede şöyle buyurmaktadır:
"Ey insanlar, şüphe yok ki Allah'ın va'di bir gerçektir. O halde zinhar sizi dünya hayatı aldatmasın. Çok aldatıcı (şeytan)da sakın sizi Allah'ın (hilmi ve imhâli) ile aldatmasın. Çünkü şeytan sizin bir düş-manınızdır. Onun için sizde onu bir düşman tutun.
O, (kendisine tabi olan) güruhunu ancak alevli cehennemin yaranından olmaları için da'vet eder." (Sûre-i Fâtır 5-6).
d) Şeytanın zararından korunmak için istiâze zırhı giymelidir:
Bu cihette bizi uyaran Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:
"Eğer şeytandan bir fit (gelip) seni dürterse hemen Allah'a sığın. Çünkü o, hakkıyla işitici tam bilicidir" (Sûre-i Ârâf 200).
Yapacağımız tavsiyenin daha iyi anlaşılması için bir misalle söze başlamak istiyorum. Kırda yolculuk yapan bir kimseye çoban köpeği saldıracak olsa taş, çomak ve benzeri şeylerle kendini ondan koruması çok zordur. Doğrudan doğruya çobana seslenip "Dayı! Ne olursun, şu köpeğini benden uzaklaştır" demesi, daha uygun bir tedbir olur.
Şeytanın iğvâsına karşı "Euzü" çekerek Allah'a sığınan insan, daha emniyetli bir yol takip etmiş ve daha müessir bir tedbir almış olur. "Allahümmahfaz-ni min şerriş-şeytâni ve mülâabetiş-şeytâni fil-yaka-zati vel menâm"(1) diye duâ da edebilir.
e) Allah Teâlâ'yı zikirden uzak durmamalıdır:
Cenab-ı Hak bu hususta biz kullarını uyarmakta ve şöyle buyurmaktadır:
"Kim o çok esirgeyici (Allah)ın zikrinden göz yumarsa biz ona şeytanı musallat ederiz. Artık bu onun (ayrılmaz) bir arkadaşıdır." (Süre-i Zuhruf 36).
Allah Tealayı zikreden kimsenin etrafını çepçevre melekler kuşatır. Şayet zikirle alakadar olmazsa onun etrafını şeytanlar istila eder. Uyanık bir Müslüman, şeytanın zararından korunmak için her vesile ile Rabbini zikretmelidir.
Değerli Gençler!
Dumanı kesilmiş zehirli bir alevden yaratılmış bulunan şeytan; inkarcı, bozguncu ve insandaki nefsani kuvvetleri tahrik edici şerli bir varlıktır. Yaratıldığı maddenin özelliklerini kendinde toplayan şeytan, alev gibi oynak, ateş gibi yakıcı ve duman gibi leke yapıcıdır. O, acıtması olup acıması olmayan ve her türlü şerrin teşvikçisi bulunan ezeli bir düşmandır.
İslâmî yolların haramisi bulunan şeytan, insanları Allah'a kulluktan engellemeye çalışır. Onun hedefi, her nasıl olursa olsun, insanın zarar görmesidir.Kişi nefsani ve şeytani yollarda servetinin tamamını tüketse şeytandan en küçük bir itiraz yüksel-mez. Fakat Allah Teala'nın rızasını kazanmak için bir hayır yapmaya kalksa veya zekât vermek istese, "fakir olacaksın" diye korkutur" (bakınız: Sure-i Bakara 268)
O, mü'minlere kulluk vazifesini unutturmak ve zihinlere yerleşmiş bulunan ibadet şuurunu silip onları haylaz hale getirmek ister. Şahsî her tarafından kuşatıp şehvani ve şeytani yollara sevketmeye uğraşır ve her dediğini yapacak bir uşak haline getirir.
Husumet dolu özde, insanı inciten sözde, dansözü seyreden gözde onun fitlemesi vardır. Yalan yere yeminde, mümine beslenen kinde, eksik tartılan vezinde onun teşviki vardır. Haram yemeklerde onun yağı, içki kadehinde onun parmağı, kumar masasında onun tuzağı bulunmaktadır.
Cinayet işlenen bıçakta, şerre açılan kucakta, fesat tezgahlanan ocakta onun körüklemesi vardır. Secdeye konmayan başta, yetime atılan taşta, her zaman ve her yaşta onun iğvası vardır.
(1) Mânâsı: Yâ Allah, şeytanın şerrinden, uyanıklık ve uyku halinde (benimle) oynaşmasından beni sen koru
BEŞİNCİ ÖĞÜT BITTI
Gençlere Öğütlerim
- ÖNSÖZ
- Gençligin Kiymeti ve Gençlerin Degeri
- Şirk ve İnkârdan Sakınmak
- Münafıklıktan sakınmak
- Riyadan Sakınmak
- Bit'atlardan Sakınmak
- Şeytana Uymaktan Sakınmak
- Nefs-i Emmareye Tabi Olmaktan sakınmak
- Dalâletten Sakınmak
- İbadetleri Terketmekten Sakınmak
- Tadil-i erkânı Terketmekten Sakınmak
- Kur'ân Okumayı ihmalden Sakınmak
- Duayı Terketmekten Sakınmak
- Selamlaşmayı ihmalden sakınmak
- Günahlardan Sakınmak
- Sihir Yapmak ve Yaptırmaktan Sakınmak
- Zinadan ve Sihâktan Sakınmak
- Livâta (cinsî sapıklık)tan Sakınmak
- Sarhoşluk Verici Şeylerden Sakınmak
- Kumardan Sakınmak
- Rîbadan (faizden) Sakınmak
- İhtikardan Sakınmak
- Haram Yemekten Sakınmak
- Emânete Hıyanet Etmekten Sakınmak
- Sözleşmeye Vefasızlıktan Sakınmak
- Fitne ve Fesattan Sakınmak
- Halkı Kötü Yola Teşvik Etmekten Sakınmak
- Lanet Etmekten Sakınmak
- Kötü Sözlerden ve Sövmekten Kaçınmak