Dalâletten Sakınmak

Allah kimi saptırırsa onu yola getirecek yoktur." (Sûre-i Ârâf 186).

İslâmî ölçülerden uzak duran insanların letâif kandilleri kararır ve görüşlerinde isabetsizlik olur. Böyle bir şahsın aklı hakikatı tespitte acze düşer ve batılı doğru gibi görmeye başlar. İnsanın dalâlete saplanmasına ve doğru yoldan ayrılmasına sebep olan amilleri, arzettiği tehlike noktasından ele alıp açıklamak istiyorum.

a) Allah'a Şirk Koşmak ve Ortak Tanımak:
Mutlak varlığın ve birliğin sahibi bulunan Cenabı Hak, zatı ilâhisine eş tanıyan ve ortak kabul eden kimseye gadap eder ve onu rahmetinden uzaklaş­tırır. Böylesine bir dalâlet bataklığına yuvarlanan şahıs, bocaladıkça sapıklığın derinliklerine batmış olur. Şirk, tıpkı zehir gibidir. Onun azı da çoğu da in­sanı helake sevkeder. Şirkin sebep olduğu dalalete karşı kullarını uyaran Cenab-ı Hak şöyle buyurmak­tadır:

Şüphesiz ki Allah, kendisine eş tanınmasının günahını) yarlığamaz. Ondan başkasını dileyeceği kimse için yarlığar. Kim Allah'a eş tanırsa muhakak ki o, (doğru yoldan) uzak bir sapıklıkla sapmıştır" (Sûre-i Nisa 116).

b) İnsanları Allah Yolundan Engelleyen kimselere Yaklaşmak:
Halkı Cenab-ı Hakk'ın yolundan uzaklaştırmak için çalışan sapıkların yanlarına yaklaşan insan, on­ların telkin ve tesirleri altında kalır ve dalalete sap­lanmış olur. Hidayet sahasından uzak durmayı gaye hâline getirenler, yürüdükleri karanlık yolda kendi­lerine yoldaş olurlar. Onların konuşmalarını İslami ölçülere göre tahlil etmeye fikir fukaraları, dalâlet bataklığına saplanmış olurlar. Cenab-ı Hak, bu tip insanlara karşı bizleri uyarmakta ve şöyle buyur­maktadır:

"Hakikat o, inkar edip de kâfir olanlar ve (insan­ları) Allah yolundan alıkoyanlar, şüphesiz (haktan uzak) bir sapıklıkla sapmışlardır" (Sûre-i Nisâ 167).

c) Şeytana Tâbi Olmak:
Şeytan, ceddimiz Hz. Âdem'in ve onun evladının hasmıdır. Halkı doğru yoldan saptırıp dünyada gü­naha ve âhirette cehenneme sokmak ister. Âlemlereve âdemlere rahmet olarak gönderilen Resûli Ek­rem, şeytanın düşmanlığına karşı bizleri uyarmakta ve şöyle buyurmaktadır:

"Hiç şüphe yok ki şeytan, insanın kurdudur. (Tıp­kı sürüden) uzaklaşmış, yapayalnız kalmış koyunun (canına kıyıp parçalayan) kurdu gibi... Fırka fırka ol­maktan sakının. Topluluğu, ekseriyeti ve mescidi tu­tun (tercih edin, benimseyin)" (Feyz'ül-Kadir c. 2, s. 350).

d) Allah ve Resulüne İsyan Etmek:
Allah ve Resulüne itâat, hidâyetin ilk ve son şar­tıdır. Bunun aksi bir yol tutmak, dalâlet vadisine yu­varlanmanın sebebidir. Kur'ân-ı Kerim'in bunca ika­zına kulak vermeyen Resûl-i Ekrem (s.a.v.)'in uyarı­larını hiçe sayan kimse dalâlet bayrağını açmış de­mektir. Allah Teâlâ böyle bir şahsi hidayetten uzak­laştırır. Artık o kişi, kurtulması imkansız bir dalâlete saplanmış olur. Bu hususta bizi uyaran Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:

"... Kim Allah'a ve Resulüne isyan ederse muhak­kak ki o, apaçık bir sapıklıkla yolunu sapıtmıştır" (Sûre-i Ahzâb 36).

e) Sapık Önderlere Tâbi Olmak:
Yolunu sapıtmış olan âmirler ve önderler, emri al­tındaki kimseleri kendi yolunda yürütmek isterler. Onların gözüne şirin görünmek veya şerrinden sa­kınmak isteyen bazı şahıslar, âmirlik mevkiini işgal eden kimseye yaklaşır veya peşine takılır. Edebi hayata göç ettiği zaman takip ettiği yolun ve tatbik ettiği işlerin sorumluluğu ile karşılaşınca şöyle diye­rek kurtuluş arar: "Ey Rabbimiz, hakikat biz reisleri­mize ve büyüklerimize uyduk. Onlar da bizi yoldan saptırdılar" (Sûre-i Ahzâb 87).

f) Nefsin Hevâ ve Heveslerine Tâbi Ol­mak:
Nefsin hevâ ve heveslerini aklın muhtevası için­de kontrol altına almak ve murakabe etmek, dinimi­zin bize yüklediği emirlerdendir.
Nefsin zararına karşı biz kullarını uyaran Cenabı Hak şöyle buyurmaktadır:
"Şimdi bana haber ver: Hevâ (ve heve)sini Tanrı­sı edinmiş, kendini bir ilim üzerinde Allah şaşırtmıştı, kulağını, kalbini mühürlemiş, gözüne de perde ger­miş bir adama Allah'tan başka kim hidayet edebilir? Hâlâ iyi düşünmeyecek misiniz?" (Sûre-i Casiye 23).

Veliler kervanının başında gelen Allah dostların­dan Zünnünı Mısrî (k.s.)'nin bir sözü ile mevzumu-zu tamamlamak istiyorum: "İnsanlardan (Allah'a kar­şı olan) korku ayrılmadıkça (doğru) yol üzerindedirler. Onlardan bu korku ayrıldığı zaman yoldan sap­mış olurlar"
(Risale-i Kuşeyriye s. 71-72).


YEDİNCİ ÖĞÜT BITTI