Bilal Atış
Ümmet
Ümmet
İslam ümmeti, ilim, ahlak, hikmet, sağlıklı ilişki ve adaletli toplumdan yararlanan insanlar topluluğudur ve tüm bu özellikler insanın, yüce Allah’ın mukadder buyurduğu konuma yükselmesini sağlar. Böylece İslam ümmeti insanları erdemliğe ulaştıran bir toplumdur. Kuşkusuz İslam ümmetinin temel dayanağı yüce İslam dininin değer ve öğretileridir ve bu yüzden bu ilkelerden uzaklaştığı an zayıf konuma düşer.
Niçin Okumayan Bir Toplumuz
Niçin Okumayan Bir Toplumuz
Bu ve benzeri sualler günlük yaşamın akışı içinde sıkılıkla karşılaştığımız suallerdir. Zaman zaman gazete sütunlarında bir yazarın değindiği ve kendince sebepler sıraladığı, zaman zaman televizyon programlarında tartışılan bu mevzu hakkında kesin bir cevap vermek zor olmaktadır. Herkes kendi gözlem ve tecrübelerine dayanarak birkaç sebep sıralamakta, insanımızın okuma alışkanlığını, kitapların satışlarının düşük olmasını, bunlara dayandırmaktadır.
Biz Cennette Yaşıyoruz
Biz Cennette Yaşıyoruz
Anladım ki biz cennette yaşıyoruz. Kimileri diyecek ki, hayat pahalılığı, kapkaç can yakıyor, hırsızlık adam kayırma almış başını yürüyor. Ağır vergiler, rüşvet, senelerce süren davalar vs. vs.
Şeytanın Elindeki İlim, Batının İkiyüzlülüğü
Şeytanın Elindeki İlim, Batının İkiyüzlülüğü
İlim, insanların erdemliğe ulaşması ve maddi-manevi refah ve saadete kavuşması için sunulan etkin bir araçtır. Buna karşın eğer ilim zorbaların ve zalimlerin eline geçecek olursa insanlık toplumunun güvenlik ve huzurunu aksi yönünde etkileyecektir. İlim ve akıl, iki tarafı keskin kılıç gibidir, yani hem değerlerin hizmetinde olabilir, hem de hayvanî davranışlara hizmet edebilir. İşte burada önemli olan, ilmin kimler tarafından kullanıldığıdır.
YAHYA KEMAL
YAHYA KEMAL
1884 senesinde Üsküp’te şiir kadar güzel yüzlü bir çocuk doğdu. Genç yaşında Fransız edebiyatını mükemmelen öğrenen ve divan edebiyatını inceleyen bu gencin meşrutiyet devrinde birden fikir ve sanat hayatına atıldığı görüldü. Yahya Kemal’in yolu kendi devrinin ediplerinden ayrıldı. Divan edebiyatı şiirlerine kendi zevkiyle daha hoş bir ahenk vermiş, mısralarında ilkin Nedim’in şuh ve zarif okşayışlarını yakalamış sonra gazellerinde Bakiyi’de canlandırmıştır.
aklım karıştı
selam arkadaşlar ve din dostlarım şu anda nişanlıyım kısmet olursa
evleneceğim inşallah eşimle aynı gün veya gece birden fazla ilişkye
girebilirmiyim veya her ilişki sonrası normal abdest alma gereği
duyulurmu beni bu konuda aydınlatırmısınız? selamlar
Mavi Ülke
Denizin en derin yerinde
Bir ülke kuralım seninle
Balıklar dostumuz olsun
Fırtınalar meltem gibi geçsin üzerimizden
Zelzeleler beşiğimizi sallasın
Her şeyi dilediğimizce koyalım yerine
Hiçbir güç bozmasın düzenimizi
Mavi baharlarımız kışlarımız olsun
Yazımız, güzümüz mavi
Unutalım öbür renkleri
Uyandırmasın silah sesleri
Bizi en mesut uykumuzdan
Kalmasın yarıda düşlerimiz
Öleceğimizi anladığımızda
Ellerimizi bir zincire
Zinciri bir batık gemiye bağlayalım
Bilmesin kimseler öykümüzü
Ben böyle bir ülke istiyorum işte
BİR ANADOLU SABAHINA UYANMAK
BİR ANADOLU SABAHINA UYANMAK
Altı mayıs, saat yediye on var. Yenibosna sanayi caddesi üzerinde Sadettin kardeşimin muhasebe bürosunda bir işimiz var. Ben vasıl olduğumda daha gelen yoktu. Randevumuz yedide. Çevrede orta ve küçük ölçekli tekstil işletmeleri var. Bunların yanında cadde üzerinde otomobil bakım, tamir, lastik tamir atölyeleri mevcut.
BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI, BİR ACININ ARDINDAN 90 SENE
BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI, BİR ACININ ARDINDAN 90 SENE
İnsanlığın yakın çağlarda uğradığı en büyük harp felaketlerinden ilki denilen Birinci Dünya Savaşının üzerinden 90 sene geçti. Dünyayı iki düşman kutuba bölen, milyonlarca insanın işinden gücünden eden, her iki taraftan da 9,5 milyon insanın ölümüne sebep olan amansız ve vahşi bir harp.
PATİKLER
PATİKLER
Onunla ilk defa nerede rast geldiğimi tam çıkaramıyorum. Ama sıkı bir çatışma zamanıydı. Uzun boylu, sarışın, yakışıklı bir asteğmendi. Miğferinden taşıp alnına dökülen saçlar onu daha da geçleştiriyordu. Fakat hepimizin dikkatini toplayan en seçkin özelliği palaskasında sallanan yünden yapılmış iki minik patikti. Biri mavi biri pembe bebek patikleri. Bunları her operasyonda yanına almayı ihmal etmiyordu.
HER TÜRK ASKER DOGAR
HER TÜRK ASKER DOGAR
Askeriyede sıradan bir eylemdir yürüyüş kararı saymak. Her gün aynı saatte aynı yerde içtima olunur ve basta bir rütbeli avazı çıktığı kadar bağırır; "YÜRÜYÜŞ KARARI SAYILACAK!" "SAY!!!" bildik hamasi cümleler dört adıma uydurularak, belki de adımlar bu hamasi cümlelere uydurularak, bağırılır. Ova inler vadi inler ve baştaki rütbeli adeta mest olur. Maazallah yakında bir de üst rütbeden bir zati muhterem varsa bölük adeta yırtar kendini.