Âdet günlerindeki değişme, yani "intikal", âdet meseleşinin en önemli noktasıni oluştuiur. Dolayısı ile bu konuda özellikle kadınların çok dikkatli olması gerektir.
Bazı kadınların âdet günleri düzenlidir. Her ayın belli gününde başlar ve belli gün kadar sürer. Böyle olan kadınlar için âdet hesapları konusunda bir zorluk yoktur. Böyle bir kadına, âdeti belli, anlamında "mu'tâde" denir.
Ancak yaş ve sağlık durumundaki değişmeler, iklim şartları ve doğum gibi bazı olaylar yüzünden çoğu kadınların âdet günlerinde oynama, artma, ya da eksilme olabilir. Bu olaya "intikal" denir.
Düzenli âdeti olan, meselâ her ayın belli gününden başlamak üzere belli gün âdet gören bir kadın, arada bir her nasılsa, yine âdet gününden başlamak üzere on günü aşkınken görse, âdetine itibar eder, sadece on günü aşan günlerde değil, âdet günlerini aşanlarda da temiz sayılır. Kan geldiği için terkettiği ibâdetlerini kaza eder.
Düzenli âdetin değişmesi (intikal), âdet gördüğü gün sayısında olabileceği gibi, başlama zamanında da olabilir. Buna göre değişmede (intikalde) su ihtimaller söz konusu olur.
Âdetin zıddına gelen kan, on günü ya aşar veya aşmaz.
Aşması halinde kan gördüğü bu on günü aşkın günler içerisinde önceki düzenli âdetinin günlerine rastlayan en az bir âdet ölçüsü (nisab), yani üç gün bulunur ya da bulunmaz.
Bulunması halinde, bu bulunan günler âdet günlerine ya eşittir veya değildir.
Âdetin zıddına gelen bu kan on günü geçmemesi halinde de ya tam on gün olur ya da daha az olur.
Söz konusu kan on günü aşar ve içerisinde önceki düzenli âdetinin bulunması gereken günlerden en az bir âdet ölçüsü (nisab), yani üç tam gün kadarı bulunmazsa âdet, zaman olarak değişmiştir ancak sayı aynıdır.
Açıklaması: Adeti her (dinî) ayın ilk gününden başlamak üzere beş gün olan bir kadın, ayın âdet görmesi gereken bu ilk beş gününde, ya da baştan üçünde temiz kalsa, sonra onbir gün kan görse, bu durumda bu onbir günün içerisinde ilk ihtimale göre âdetinden hiç bulunmamış ikinci ihtimale göre de sadece iki gün bulunmuştur. Dolayısı ile bu kadının âdeti, kan gördüğü günden başlamak üzere beş gündür, çünkü kan on günü aşmıştır, bu yüzden sayı olarak âdetine döner. Yani âdeti sayı bakımından değil de, zaman bakımından değişmiş (intikal etmiş) olur. Çünkü önceki âdet günleri temiz geçmiş, hattâ öncelerinde de kan görülmemiştir. Dolayısı ile âdet kabul edilmesi mümkün değildir.
On günü aşan bu kan içerisinde, önceki âdet günlerinin en az bir âdet ölçüsü (nisabi), yani üç gün bulunursa, sadece bu üç gün âdettir, geri kalan hastalık kanıdır.
Önceki âdet günlerinin tamamı bu on günü aşan kan içerisinde bulunursa, bu durumda âdet; gün sayısı olarak da zaman olarak da değişmemiş, nerede ise ve ne kadarsa öyle kalmış ve o miktardan fazlası hastalık kanı olmuş demektir.
Açıklaması: Âdeti her (dinî) ayın ilk gününden başlamak üzere beş gün olan bir kadın, bir defasında henüz ayın biri olmadan beş gün kan görse, kan devam edip âdet günleri olan ayın ilk beş gününde de görüldükten sonra, fazladan da bir gün kan görse, toplam onbir gün eder. Esas âdet günleri de onların içerisindedir. Bu durumda önceki âdet günleri olan ayın ilk beş gününde gördüğü kan âdet kanı, önceden beş ve sonradan bir gün gördüğü kan ise hastalık kanıdır.
Yine bu on günü aşan kan içerisine önceki düzenli âdetinden bir âdetin en az ölçüsü rastlasa ve fakat bu rastlayan günler önceki âdet günlerine eşit olmasa, öncekinden az da olsa âdet bu ikinci sayıya geçmiş ve o, âdetin sayısı olmuştur:
Açıklaması: Âdet günleri ayın ilk beş günü olan bu kadın, ayın ilk iki gününde temiz kalsa, arkasından onbir gün kan görse, kan gördüğü günlerin ilk üçü, önceki âdetine rastladığı ve en az âdet ölçüsünü doldurduğu için âdeti sayılır. Bu durumda âdeti sayı olarak değişmiş zaman olarak değişmemiş ve beş günden üç güne intikal etmiş olur. Geri kalan sekiz gün ise hastalık kanıdır.
Kan gördüğü günlerin sayısı on günü geçmedikçe, düzenli âdeti kaç gün olursa olsun, hepsi âdettir.
Ancak bu kurala, arkasından tam bir temizlik süresi geçirirse, kaydını eklemek gerekir. Bir tam temizlik, yani onbeş gün geçmeden tekrar kan görürse yine âdetine döner fazlasını hastalık kanı sayar. Çünkü aralarında bir tam temizlik bulunmayan kan sürekli akmış sayılır.
Açıklaması: Âdet günleri ayın ilk beş günü olan örneğimizdeki kadın, ayın ilk günü kan görse, fakat kan beş gün değil, altı gün sürse altıncısıda âdet kanıdır. Aynı kadın ondört gün temiz kaldıktan sonra tekrar kan görse bu defa ilk âdetine döner ve o altıncı günü âdet değil, hastalık kanı sayar, ibâdetlerini kaza eder. Çünkü normal temizliğin en azı onbeş gündür.
Âdet bir seferle yerleşmiş ve sabitleşmiş olur.
Meselâ ilk defa âdet gören bir kız ilk âdetinde altı gün kan görse arkasından yirmidört gün temiz kalsa âdeti böylece yerleşmiş olur. Dolayısı ile sonraki aylar bir hastalık yüzünden kendisinden sürekli kan gelecek olsa âdetini ve temizlik günlerini önceden sabitleşen bu sayılara göre hesaplar.
Âdetin değişmesi, yani düzgün bir âdetin, sayıca ya da zamanca başka bir düzgün âdete dönüşmesi (intikal), peşpeşe iki âdetin aynı ölçüde ve önceki âdete zit olarak gelmesiyle olur.
Bu son iki maddeyi daha iyi anlayabilmek için şöylece örneklendirebiliriz:
Düzenli âdeti meselâ altı gün olan bir kadın, bir ay yedi gün âdet görse bu yedinci gün hayız olmuş olur, ancak bir sonraki ayda da yedi gün âdet görmedikçe düzenli âdeti yedi güne çıkmış olmaz. Bu sözü edilen yedinci gün hayız olmuş olduktan sonra düzenli olup olmaması ne değiştirir? gibi bir soru akla gelebilir. Bunların farkı su örnekle anlaşılabilir: Düzenli âdeti meselâ altı gün olan bir kadın bir ay yedi gün, onun arkasındaki ay ise onbir gün âdet görse, iki ay peşpeşe aynı sayıda âdet görmediği için düzenli âdeti yine altıdır ve ikinci ayda on günü aşacak gekilde kan gördüğüne göre, yedi günden fazlası değil altı günden fazlası, yani beş günü hastalık kanıdır: Fakat iki ay peşpeşe yedi gün sürmesi, düzgün âdetin yedi güne intikal ettiğini gösterir. Ondan sonraki ay, kanın onbir gün gelmesi halinde, beş değil de sadece dört günün âdet olmadığı anlaşılır. Ama sabit ve düzgün bir âdeti olmayan kadından gelen kan, önceki âdeti kaç gün olursa olsun, on günü geçmedikçe âdet sayılır. Meselâ bir ay altı, bir ay yedi, bir ay sekiz, bir ay dokuz, bir ay on gün âdet görse bunların hepsi âdettir: Ertesi ay onbir gün kan görse, on günü âdet bir günü hastalık kanı olmuş olur.
Kısaca âdet bir defa ile sabit ve yerleşmiş, iki defa ile değişmiş yani intikal etmiş olur.
Kanın Kesilmesi Durumu
Âdetin hakikaten ya da hükmen sona ermesi durumuna kanın kesilmesi adı verilir. Hakikaten sona ermesi kanın artık akmamasıyla, hükmen sona ermesi de âdette on günü Lohusalıkta da kırk günü geçmeşiyle olur. Yani en çok sınırı geçince kan kesilmese de kesildiğine hükmedilir. Bu yüzden bu her iki duruma da "kanın kesilmesi" tabirini kullanacağız.
Kanın kesilmesi, yani âdetin hakikaten yada hükmen sona ermesiyle, kadınla, yıkanmadan bile cinsel ilişkide bulunmak caiz olur. Ancak cinsel ilişkiyi yıkanmasından sonraya ertelemek müstehap (dinen güzel)'dir.
Kan kesildiği anda içinde bulunduğu farz namazın vaktinden bir başlangıç tekbiri alacak, yani "Allah" diyecek kadar zaman kalmışsa o namazı kaza etmesi gerekir.
Meselâ Ramazan'da şafak sökmeden biraz önce kan kesilecek olsa: O geceki yatsı namazını kaza eder, o günün orucunu ise edâ (vaktinde) olarak tutar.
Bütün bu konularda zamanın sonuna itibar edilir. Meselâ, vaktin son anında temizse o vaktin ibâdetini kaza edecek, değilse etmeyecektir.
Bu maddeye göre; vaktin sonunda bir başlangıç tekbiri alacak kadar süre kalmışken ergin olan çocuk ve müslüman olan kâfir o vaktin namazını kaza eder. Kendine gelen deli, ikameye niyyet eden yolcu ve yolculuğa niyyet eden mukim (yolcu olmayan) için de durum aynıdır.
Vaktin sonunda delirse ya da kadın âdet görse o vaktin farzı üzerlerinden düşer.
Düzgün âdeti olan bir kadından kan, en çok süresinden önce ve fakat düzgün âdeti sona erdikten sonra kesilse, yıkanma, ya da o mümkün değilse teyemmüm alma süresi de âdetinden sayılır ve yıkanmadan âdeti bitmiş ve temiz olmuş olmaz, kendisi ile cinsel ilişkide bulunulamaz.
Buna göre; bu durumdaki kadın, ancak yıkanabilecek ya da onun yerine teyemmüm alabilecek bir süre ile beraber bir başlangıçtekbiri de alabilecek kadar bir zamanına yetiştigi vaktin namazını kaza eder.
Bu durumdaki kadın yahudî ya da hiristiyan (yani kitabiyye) ise yıkanmadan da müslüman kocası kendisiyle cinsel ilişkide bulunabilir. Çünkü o yıkanma ile mükellef değildir.
Yıkanabilecek zaman içerisinde; su alıp gözden uzak bir yere çekilmek ve elbiselerini çıkarmak da hesaba katılır.
Âdeti bu şekilde sona eren bir kadın yıkanmadıkça ya da o mümkün değilse teyemmüm alıp namaz kılmadıkça, tam bir namaz vakti geçmeden kocası kendisiyle cinsel ilişkide bulunamaz. Ama yıkanırsa, ya da teyemmüm edecek bir durumda olur da teyemmüm alıp onunla bir namaz kılarsa hemen cinsel ilişkide bulunabilirler.
Bu maddeye göre; güneş doğmadan çok az yani yıkanmadıkça ve başlangıç tekbirine yetmeyecek kadar bir süre önce kan kesilse, yıkanmadan ya da imkân yoksa teyemmüm almadan ikindinin vakti girinceye kadar kocası kendisi ile cinsel ilişkide bulunamaz. Yatsıdan az önce kesilmesi halinde de aynı şartlarla sabahın vakti girinceye kadar cinsel ilişkide bulunamazlar.
Ancak âdetin ya da lohusalığın en çok süresi, yani âdette on gün, lohusalıkta kırk gün dolmuş ise hiçbir şey gerekmeden cinsel ilişkide bulunabilirler. Kırkinci maddede anlatılan duium, budur.
Düzenli âdeti olan da âdeti dolmadan, fakat üç gün tamamlandıktan sonra kanın kesilmesi halinde, yıkanır ibâdetlerini edâ eder, ancak düzenli âdet günleri tamamlanıncaya kadar ihtiyaten cinsel ilişkide bulunmaz.
Meselâ: Düzenli âdeti on gün iken kan üç gün geldikten sonra kesilse kalan yedi gününde ibâdetlerini edâ eder; ancak ihtiyaten cinsel ilişkide bulunmaz. Çünkü âdet günleri içerisinde kanın tekrar gelmesi kuvvetle muhtemeldir.
Lohusada da, düzenli bir âdeti olması, meselâ bir doğumunda kırk gün kan görmüş olması halinde durum aynıdır. Yani sonraki doğumda eğer otuzuncu gün kan kesilirse yıkanır, ibâdetlerini edâ eder ve fakat kırk gün dolmadan ihtiyaten cinsel ilişkide bulunmaz. Ama böyle bir âdeti yoksa, lohusalığın en azı olmayacağı için, kan kesilip yıkanınca cinsel ilişkide bulunabilir.
Kadın -ister yeni başlayan, isterse düzgün âdetli olsun- âdet olabilmesi mümkün olan zamanlarda her kan gördüğünde namazını bırakır ve üç günden önce kanın her kesildiğinde de namazını kılar. Ancak tekrar kan gelme ihtimalınıdüşünerek vaktin sonunu bekler.
Meselâ iki gün kan gördükten sonra bir yatsı vakti girmisken kan kesilse bekler, sahurun bitimine bir süre kalıncaya kadar kan görmezse sadece abdest alırve namazını kılar. Çünkü üç günü doldurmayan o kan âdet kanı sayılmaz. Sonunda bırakacağı süre ise normal yıkanıp bir namaz kılabileceği kadar süredir. Bu durumda namaz için vaktin sonunu beklemek farzdır. Ama üç gün dolduktan ve fakat âdeti tamamlanmadan önce kanın kesilmesi ve yıkanması duiumunda ise namaz için vaktin sonunu beklemek farz değil, müstehap (hoş görülen olur) (38. md. bak).
Kanın kesilmesi dunimu lohusalıkta da her konuda aynen âdette olduğu gibidir. Ancak Lohusa, geçen günlerin azına çoğuna bakmadan kanın her kesildiğinde yıkanır. Bu farzdır. Çünkü lohusalığın en az sınırı yoktur.
Kanın Sürekli Akması Durumu
a) Düzgün Âdetlide (Mu'tâde'de):
Kanın sürekli akması yani, en çok süresi olan on günü geçmesi duiumu, düzgün âdetlide olursa, temizliği ve âdeti, her hükürnde, önceden olduğu gibidir. Ancak temizliği altı aydan fazla idiyse bu durumda altı aydan biraz az olarak hesaplanır.
Meselâ:
a) Her ayın ilk altı gününde âdetli kalan, yirmidört gününü temiz geçiren,
b) On gün âdetli 179 gün, yani altı aydan biraz da olsa az temiz geçiren,
c) On gün âdetli, bir yıl temiz geçiren üç kadın düşünelim.
Bunlardan kanın kesintisiz akması durumunda; birincisi âdeti olduğu üzere her ayın ilk altı günü kendisini âdetli sayar, altı gün dolunca yıkanır, kalan yirmidört günü temiz gibi davranır. Ikincisi de yine aynen kendi âdetini uygular. Üçüncüsü ise on gün âdetli ve altı aydan bir anlık az bir süre temiz olarak davranır. Ta ki, böylece hamilelik temizliği ile âdet temizliği birbirniden ayrılmış olsun. Çünkü hamileligin en az süresi altı aydır.
Bu durumda âdet on gün, temizlik ise iki ay olarak hesaplanır diyenler de vardır, ama dayanagi güçlü olan yukarıda söylenendir.
b) Ilk Âdet Görende (Mübtedie'de):
Kanın sürekli akması durumu âdeti yeni başlayanda olursa dört ihtimal düşünülebilir:
a) Kan, ergin olur olmaz akmaya başlamış ve devam etmiş olabilir.
b) Norrnal bir kan ve nomial bir temizlik gördükten sonra sürekli gelmiş olabilir,
c) Anormal bir kan ve anormal bir temizlik gördükten sonra sürekli gelmiş olabilir,
d) Normal bir kan ve anormal bir temizlik gördükten sonra sürekli gelmiş olabilir. Yeni başlayanda (mübtedie) bir başka ihtimal düşünülemez.
a) Ergin olur olmaz sürekli kan görenin âdeti, devamlı kanın başlangıcından itibaren on gün, temizliği ise yirmi gündür. Kan devam ettiği sürece hesabı böylece yerleşmiş olur. Lohusalığı ise kırk gündür. Arkasından yirmi gün temiz sayılır. Çünkü lohusalığın hemen arkasından âdet kanı gelrriez. Onun arkasından da on gün âdet sayılır ve bu şekilde devam eder.
b) Yeni başlayan normal bir kan normal bir temizlik gördükten sonra sürekli kan görmesi halinde, düzgün âdetli (mu'tâde) olmuş olur ki, onun hükmü daha önce geçti.
Meselâ; ergin olabilecek yaşa gelmiş bir kız beş gün kan, arkasından da kırk gün temizlik gördükten sonra kan sürekli akmaya başlasa âdeti böylece yerlesir. Bu durumda sürekli kanın ilk beş günü âdeti, onu izleyen kırk günü ise temizliği olmuş olur ve kan sümükçe bu da böylece devam eder.
c) Anormal bir kan ve anormal bir temizlik gördükten sonra sürekli kan gören, ilk kan gördüğü andan itibaren sürekli kan görmüş sayılır. Çünkü iki kan arasındaki eksik yani, onbeş günden az olan temizlik de, kanın sürmesi hükmündedir. Yani sürekli kanın ilk on günü -temizlik eksik olduğundan hükmen sürekli de olsa- âdeti, onu izleyen yirmi gün de temizliği olmuş olur ve hesabı böylece yerlesir.
d) Normal bir kan ve anormal bir temizlikten sonra sürekli kan görenin âdetinde, gördüğü temizlige değil de normal kana itibar edilir.
Meselâ; beş gün kan, arkasından ondört gün temizlik gördükten sonra sürekli kan gelse, âdeti beş, temizliği ise ayın geri kalani, yani yirmibeş gün olur. Dolayısı ile temizliği sürekli kan gelmeye başladıktan sonra onbir gün daha sürer ki, yirmibeş gün doldurulmus olsun.
ÂDET GÖRME (HAYIZ)
- Genel Olarak Âdet
- ÂDET KANININ ÖZELLİKLERİ:
- Âdetin Ölçüsü (En Azı ve En Çoğu)
- ÂDET GÜNLERİNDE DEĞİŞME (INTİKAL)
- KADINLARLA ILGİLİ KANIN VE TEMİZLİĞİN ÇESİTLERİ
- ÂDETİNİ ŞAŞIRAN KADININ DURUMU
iSLAMDA EVLiLiK ve AİLE HAYATI
- ÂDET GÖRME (HAYIZ)
- ADET HALİNDE OLAN BİR KADIN ARAFAT VAKFESİNİ YAPABİLİR Mİ?
- ÂDETLE İLGİLİ NADİR KONULAR
- ÂDETLİ İLE SEVİŞME
- ÂDETLİ KARISI İLE CİNSEL İLİŞKİDE BULUNANIN NE YAPMASI GEREKIR?
- ÂDETTE DÜZENSİZLİK
- ÂDETLİ İLE İLGİLİ HÜKÜMLER
- AKRABA İLE EVLENMENİN DİNEN HERHANGİ BİR SAKINCASI VAR MIDIR?
- AMCA-DAYI HANIMLARI VE KAYINVALİDENİN MAHREMLİĞİ
- ANNENİN ÇOCUĞUNU EMZİRME ZORUNLULUĞU
- AVRET KONUSUNDA MUHTELIF KONULAR
- AVRET VE ÖRTÜNME EMRİ
- AVRETE BAKAN GÖZ
- Babanın Erkek Çocuğa Bakma Yükümlülüğünün Şartları
- Başlık Parası
- Başlık Parası Almak,Yada Bunun Yerine Eşya Vermenin Hükmü Nedir
- Başörtüsünün Keyfiyeti
- Bazı kimseler fazla çocuk yapmamak için tedbir alıp,birtakım çarelere başvuruyorlar..Bunun önlemini almak caiz midir?
- Bir çiftin nikahı kıyılmış,yalnız zifaf vaki olmadan evvel harhangi bir sebeble bir talak ile boşanmaları halinde..
- Bir grup genç kız,turistik bir gaye ile,mesela kıbrıs'a gidebilirler mi?İçlerinden birinin yanında hareminin bulunmas�
- Aşk üzere ölen şehit olur mu?
- Bir kadın yalnız olarak yolculuk yapmasi
- Bir kimse baldızıyla veya kardeşinin hanımı ile yolculuk yapar veya yalnız kalabilir mi?
- Bir kimse hanımını boşarsa küçük çocukları kime bırakılacaktır?
- Bir kimse nişanlandığı kızla oturup kalkabilirmi?Nişan,nikah yerine geçermi?
- Bir kimse şehvet ile kayın validesinin elini tutarsa eşi ona ebediyen haram olur diye söyleniyor..
- Boşadığı eşine dönmek
- Boşama (TALAK)
- Boşanma yetkisini hanıma vermek:
- Boşanmada pişmanlık
- Boşanmanın 3 talakla olması:
- bülûğa erme
- Çarşaf
- Cilbab Nedir?
- Cimada İnzal Olmaması
- Cima'nın Edepleri
- Cinsel İlişkide Haramlar-Helaller
- Cünüb Olan Kimseye Yasak Olan Şeyler Nelerdir?
- Cünüb Olan İnsanın Yemek Yemesi,Su İçmesi Caiz Midir?
- Çocuk Olmadı Diye Evlenmek
- Çocuk İsteme (iSTİLAD)
- Dayı,Teyze,Amcaoğlu Gibi Akrabalarımızla Ailecek Oturabilir miyiz?
- Doğum Kontrolü Caiz Midir?
- Doğum Kontrolü
- Doğumun tehlikeli olması gibi bir durumda anne KÜRTAJ yaptırabilirmi?
- Düğün Öncesi Nikah
- Düğünde Aşırıya Kaçmadan Oyun Oynamak Caiz midir?
- Düğünde Erkeklerin Ve Kadınların Ayrı Ayrı Kendi Aralarında Şarkılı Ve Türkülü Olarak Oynamaları Caiz Midir?
- Düğün Yapılması İçin Dinimice Teşvik Edilen Belirli Bir Ay Yada Gün Varmıdır,Yoksa Bütün Günler Düğün İçin
- Düşük Yapma
- Düşük
- Edeb Mahalli
- Ehli kitabla evlenmek
- Erkek elbisesi için söylenebilecekler
- Erkeğin Süslenmesi
- Erkek,doktor yanında doğum yapmak sakıncalı mıdır?
- Estetik Ameliyat
- Evlat Edinme
- Evlenmeden Boşanma
- Evlenmek istediği kadına bakmanın sınırı
- Evli bir kadına aşık olmak
- Evli kadının nafakası
- Evlilikte denklik(KEFAET)
- Evlenmeleri ebedi yasak olanlar(hürmet-i müebbede)
- Fahişe ve Fahişelik
- Feminizim Ve Kadın
- Flört
- Fuhuş
- Geçici Evlenme Engelleri
- Gelinin Kayınpederle Halveti
- Gelinin Saçını Yaptırması
- GELİNLİK GİYMEK GÜNAHMIDIR?İSRAF OLMASI,ÖDÜNÇ ALINMASININ MAHSURU OLABİLİRMİ?
- GENELEVLERİN LÜZUMLU OLUP OLMAMASI:
- GERDEK GECESİ
- GUSLÜ GEREKTİRMEYEN HALLER
- SÜNNI BIR HANIM ALEVI BIR KİMSE ILE EVLENEBILIR MI?
- GUSLÜN ADABI
- GUSÜL,BOY ABDESTİ
- GÜZEL VEYA ÇİRKİN GÖRÜNEN İŞLER
- HAMİLELİK ÇİLLERİ VE ESTETİK AMELİYATI
- HAREMLİK,SELAMLIK
- HAREMLİK SELAMLIK HAKKINDA
- HAREMLİK VE SELÂMLIK'IN MENŞEİ
- HASTALIK KANI (İSTİHAZA)
- HASTALIK KANIYLA İLGİLİ HÜKÜMLER
- HUKÛKU'L-İBÂD ( KUL HAKLARI)
- HUL' NE DEMEKTİR?
- HUL' BEDEL KARŞILIĞI KADININ KOCASINI BOŞAMAK İSTEMESİ
- HÜRMET-I MUSÂHARE
- İKİNCİ EVLİLİK İÇİN İZİN
- İKTİDARSIZLIK
- İSLAM DİNİ, KADINA AİLE VE TOPLUM İÇİNDE NASİL BİR YER TAYİN ETMİŞTİR? ERKEĞİN YANINDA YERİ NEDİR?
- İSLAM'A HİZMET ETMEK GAYESİYLE OKUDUĞUNU SÖYLEYEN BİR BAYAN BAŞÖRTÜSÜNÜ ÇIKARTARAK OKUYA BİLİR Mİ?
- İSLÂMA HAS BİR ÂİLE TİPİ VAR MIDIR? İSLÂMÎ ÂİLENİN ÖZELLİKLERİ NELERDİR?
- İSLÂMDA "KEFÂET" (DENKLİK)
- İSLAMDA EVLENMENİN HÜKMÜ NEDİR?
- İSTİMNA (MASTURBASYON
- İZÂR (ÖRTÜ)
- KAÇARAK EVLENMEK
- KADIN DÖVME HAKKI(!)
- KADIN ELBİSESİNİN BELİRLENEBİLEN ÖZELLİKLERİ
- KADIN ERKEK EŞİTLİĞİ
- KADIN LA ERKEĞIN EŞİT OLMADIKLARI KONULAR
- KADIN VE HAMAM:
- KADIN, KOCANIN KESİN İZİN VERECEĞİ KOMŞUSUNA KOCASINDAN İZİN ALMADAN GİDEBİLİR Mİ?
- KADININ EV İÇİ KIYAFETİ
- KADININ HAKLARI
- KADININ HELÂL VE HARAM OLAN DİĞER DAVRANIŞLARI
- KADININ KOCANIN SOYADINI ALMASI
- KADININ KOCANIN KOLUNA GİRMESİ
- KADININ KOCASIYLA OYNAŞMASI
- KADININ ÖRTÜNMESİNİ EMİR EDEN AYET-İ KERİMEDE ZİKR EDİLEN CİLHAB NE DEMEKTİR, MANTO GİYMEK HARAM MIDIR?
- KADININ PANTOLON GİYMESİ
- KADININ SAÇ KESTİRMESİ:
- KADININ SESİ:
- KADININ SORUMLULUKLARI
- KADININ TENASÜL UZVUNA TIBBI BİR PARÇA YERLEŞTİRİLEREK HAMİLE KALMASININ ÖNLENMESİ
- KADININ YAKINLARINI ZİYARET HAKKI
- KADINLA MUSAFAHA
- KADINLARLA İLGİLİ BAZI GENEL BİLGİLER
- KARI - KOCA ARASINDA HUKUK
- KARISINI DÖVME HAKKI
- KARISININ GAYR-I MEŞRU OLARAK YAŞADIĞINI BİLEN KİMSE NE YAPMALIDIR, ONU BOŞAMAK MI YOKSA ONU ÖLDÜRMEK Mİ İCAB EDER
- KARMA OTURMA
- KAŞLARI ALDIRMA:
- KAYIN PEDERE HİTAP TARZI
- KINA YAKMAK
- KIZ VE ERKEK İÇİN EN MÜNASİP EVLENME YAŞI NE OLMALIDIR? EVLENİLMEK İSTENEN KIZDA VE ERKEKTE HANGİ ŞARTLAR ARANMALI
- KOCANIN AMCASININ MAHREMLİK DÜZEYİ
- KÖTÜ AKRABA İLE İLİŞKİ
- KÜRTAJ (ÇOCUK ALDIRMA)
- KÜRTAJIN DÎNÎ HÜKMÜ:
- LOHUSALIK (NİFAS)
- LEBEN-İ FAHL(SÜT BABA)
- LİÂN(ZİNA SEBEBİYLE EVLİLİĞİ SONA ERDİRME)
- LİVÂTA
- MAKYAJ (SÜSLENME VE KOKULANMA):
- MATEM
- MASADA YEMEK YEME
- MEHİR
- MEHİR MESELELERİ
- MEHİR TAKILARI
- MEHİR VE ALTIN
- MİRAS
- MİRASTAKİ ORAN
- MİSVÂK
- MODA
- MUT'A NİKAHI NE DEMEKTİR. İSLAM DİNİNDE YERİ NEDİR?
- MÜZİK DİNLEMEK VE TELEVİZYON SEYRETMEK HAKKINDA BİLGİ VERİR MİSİNİZ?
- NAFAKA
- NAZARLIK VE MUSKA :
- NİKAH MERASİMİNİ TERTİP ETMEK MAKSADIYLE DÜĞÜN SALONU KİRALAYARAK DOST VE AKRABALARI TOPLAYIP ŞENLİK YAPMAK CAİZ
- NIKÂH SÖZÜ (VÂ'Dİ)
- NIKÂH TAZELEMEK
- NİKÂH, SÜT, NAFAKA V.S. ILE ALÂKALI HÜKÜMLER
- NORMAL ŞEKILDE ÇOCUK SAHİBİ OLMAYAN KARI-KOCANIN KENDİLERİ ARASINDA TÜP BEBEK UYGULAMASI CAİZ MİDİR?
- NÜŞÛZ(KADININ KOCASINA İTAAT ETMEMESİ)
- ÖFKE İLE BOŞAMAK
- RECM
- RECM CEZASI
- RECM CEZASI UYGULANMASI İÇİN GEREKLİ ŞARTLAR:
- REFES VE CİDÂL
- RESULULLAH (A.S.)'IN GİYİM - KUSAM BİÇİMİ
- SARHOŞLUK
- ŞART OLSUN" DEMEKLE NİKÂHA ZARAR GELİR Mİ?
- ŞARTA BAĞLI BOŞANMADA ÇÂRE (HÎLE)
- SEVICILIK
- SİNN-İ BÜLUĞ(ERGİNLİK YAŞI)
- SİNN-İ İYÂS(KADIN İÇİN HAYIZDAN KESİLME DEVRESİ)
- SPIRAL VE ÂDET DÜZENSIZLIĞI
- SPIRALLER
- SÜNNET DÜĞÜNÜ
- SÜRME ÇEKMEK
- SÜSLENME
- SÜSLENMENIN ÜÇ ŞARTI:
- SAÇ BOYAMA
- TAADDÜD (COK EVLILIK)
- TALAK VE RESMÎ BOŞAMA
- TÜP BEBEK
- TÜY DÖKÜCÜ KREM KULLANMAK
- TÜY TEMIZLIĞI VE GUSÜL
- TÜYLERI ALMAK İÇİN EPILÂSYON CÂIZ MIDIR?
- VÂRIS
- VASIYET
- VASIYET ÇEŞİTLERİ
- VASIYETIN HUKUKI HÜKÜMLERI
- VÜCUDUN RENGİNİ GÖSTERECEK ŞEKİLDE NAYLON VEYA ÇOK İNCE BİR ŞEY GİYİP NAMAZ KILMAK,DIŞARIDA DOLAŞMAK CAİZ M�
- VELISI OLMAYAN BIR KADIN HACCA GİDEBİLİR MI?
- YABANCI ERKEĞE BAKMAK
- YAKIN AKRABA EVLILIĞI
- YAKIN AKRABA EVLILIKLERI:
- YAKINLAR VE MAHREMLIK
- YAKINLARI ZIYARET
- ZINA CEZASI (HADD-I ZINA):
- ZINA IFTIRASI CEZASI (HADD-I KAZF):
- ZINA IFTIRASI CEZASINDA (KAZF) ZAMAN AŞIMI
- ZINADAN DOĞAN ÇOCUĞUN NE SUÇU VARDIR KI, TAHKIR EDILIYOR VE BAZI HAKLARI KIŞITLANIYOR?
- ZINÂDAN DOLAYI BOŞANMAK
- ZİNA SEBEBİYLE EVLİLİĞİ SONA ERDİRME