Tahkik

İNSANLAR ÖLÜMDEN NEDEN KORKAR...

İnsanlar için takdir edilen ve kaaçınılmaz sonlardan biriside ölümdür. Ölüm, insanların lezzetlerini acılaştıran ümitlerdini bitiren bir gerçektir. Ölümün zahirden ziyade galbi tarafı daha fazla olduğu için insanlar ondan korkup, çekinirler veya ürperirler. Bu korkular insanların imanlarına göre değişiklik gösterir.

DÜNYANIN HAMALLARI VE AHİRETİN SULTANLARI.

Cenabı Mevla insanlara kaldıramayacağı yükleri yüklemediği halde insan dünyanın maddi ve manevi yüklerini kendi omuzlarına yükler. Bazen bu yüklenme işini bilerek ve severek yapar bazen ise istemeden ve bilmeden yapar. Ümitsizlik, keder, nazar, niyet, günah, endişe, elem ile o yüklerin hamallığı yanında mal, mülk, kariyer, çoluk, çocuk, eş, kadın, şehvet ve fani dünyanın ne kadar yükü varsa zaif omuzlarına yükler. Bazen aklına ve kalbine vehmi farazi hayali yüklerin sıkıntılarını yükler.

HAYA YILDIZI VE MİLYARDERİ KADINLAR....

Tesettür medeniyetini red edip çıplaklık medeniyetini kabul eden ne kadar açık saçık ve hayâsiz kadın harami erkek gözüyle hırsızlanıyor.

Ne kadar kadın vücudu sinsice hain gözler tarafindan yağmalanıyor.

Ne kadar cazibedar kadın, pis gözlerin hücumuna maaruz kalıyor.

Ne kadar açık kadının üzerine şehvet tutkunu gözler çullanıyor.

Ne kadar çıplak kadın vücudu erkekler tarafından gizlice parselleniyor.

Ne kadar haya perdesini çıkarıp atmış kadın, erkeklerin hayal yataklarında başrol oynayan yıldız oluyor.

DÜNYEVİ ENDİŞELER AHİRETİN DEHŞETİNİ UNUTTURMASIN...

Bediüzzaman Hazretleri, insanın uzun bir seferde olduğunu, alemi ervahtan ana rahmine oradan dünyaya, dünyadan çocukluğa, çocukluktan gençliğe, gençlikten ihtiyarlığa, oradan da kabre, kabirden haşire, haşirden kıyamet meydanına, kıyamet meydanından hesaba, hasaptan sırata, sırattan cennet yada cehenneme gideceğini söyler. Evet bu uzun seferin ortası olan dünyada bir memur, bir misafir, bir asker vaziefesini gören insanlar vazifelerini bitirip kabre girecekler. Dünyada ki hayatına göre ebedi hayatı ve hali şekillenecektir.

FANİ AŞKLAR IZDIRAP VE KEDER VERİR...

Dünyada hiçbir aşık yoktur ki,aşkına gözyaşı mehri vermesin.Aşkına ızdırap ücreti ödemesin.Aşkı uğrunda çile çekmesin.Fani aşkların maşuklarına daima bir bedel ödetmişlerdir.Kimisi bedel olarak ayrılık,kimisi,gözyaşı,kimisi ızdırap,kimisi ise felaket ödetmiştir.

Yaşam Kalitesi Artarken Namus Standartları Düşüyor.

İnsanlar ticari, iktisadi ve idari noktadaki hayatlarının kalitesini artıttırmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Mesela kurumsal ve ticari noktada var güçleriyle, ellerindeki imkânları kullanarak topluma kaliteli mallar, hizmetler sunmaya karşılığında para ve itibar kazanmaya çılışıyorlar. Mesela devletler hayat standartlarını yükseltmek ve daha mutlu bir toplum meydana gelmesi için hayatın her alananda standartlar koyuyor. Ve koyduğu bu standartlara her kesimden kurum, kuruluşların uymasını istiyor.

Yaşam Kalitesi Artarken Namus Standartları Niye Düşüyor.

İnsanlar ticari, iktisadi ve idari noktadaki hayatlarının kalitesini artıttırmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Mesela kurumsal ve ticari noktada var güçleriyle, ellerindeki imkânları kullanarak topluma kaliteli mallar, hizmetler sunmaya karşılığında para ve itibar kazanmaya çılışıyorlar. Mesela devletler hayat standartlarını yükseltmek ve daha mutlu bir toplum meydana gelmesi için hayatın her alananda standartlar koyuyor. Ve koyduğu bu standartlara her kesimden kurum, kuruluşların uymasını istiyor.

AZGINLAŞMIŞ NEFİSLERİN TERBİYESİ NASIL OLUR.....

İnsanın nefsi haramlarla ve hevanın arzularıyla beslendikçe büyür azgınlaşır ve baş edilmeyecek hale gelir. Özellikle bugün ki sefahet üzerine kuralan medeniyet nefsi öyle yoldan çıkarıp öyle azgınlaştırmış ki, artık nefis baş edilemeyecek bir hale gelmiştir. Medeniyetin cazibedar oyuncaklarıyla ve fantezileriyle beslenen ve büyütülen nefis bir nevi insanın üstünde mevhumu rububiyet tevehümü ile hükmetmeye başlamıştır. Yılan istidadından ejderha istidana dönmüştür.

Allah ve Ahiret Gününe İnanan ya hayır Konuşsun yada Sussun....

Allah ve Ahiret Gününe İnanan ya hayır Konuşsun yada Sussun. Hadisi Şerifinde çok hikmetler, ihtarlar ve uyarılar vardır.Bu hadisi şeref insanların sosyal ve içtimai hayatta uygulaması gereken bir düstur olduğu gibi insanların ferdi hayatlarında da uymaları gereken bir nurani düsturdur ve emirdir.Şu hadisi şerifin sosyal ve içtimai hayata bakan birkaç hikmeti şudur.

TÜRBANLI REZALET!

Kur-an”ın tesettür emri okumuş yada okumamış cahil kadınların ,modacalırın ve medyanın elinde saptırılıp türban maskarasına döndürüldü.Gözünüzü ne tarafa çevirseniz bir tane türbanlıya denk geliyorsunuz.Kimisi bacağını açmış,kimisi bedenini açmış,kimisi bir parkta bir erkeğin koynunda çırpınıyor,kimisi elinde cigarası pervasızca üfürüyor.kimisi hippi tipine bürünmüş.Kime rastgelseniz haliyle maskaraya dönmüş.Al birisini vur ötekisine.Başları Allah derken öteki yerleri şeytan emrine amade.

KULLUĞUNUZU İHLÂS VE SALİH AMEL İLE SÜSLEYİN.

Bediüzzaman Hazretlerinin sadık talebesi, hayrul halefi ve tevafuklu kuran kâtibi Ahmet Hüsrev ALTINBAŞAK Hazretleri bir kader sohbetinde talebelerine: Kardeşlerim bizler pazara gidince meyve ve sebzenin en güzelini seçiyoruz ama amele gelince ise çürüğünü seçiyoruz. Sözüyle güzel amel işlemenin kıymetine dikkat çekmiştir.

İMANDA MANEVİ CENNET LEZZETLERİ VARDIR.

Bediüzzaman hazretleri imanın insana dünya da dahi manevi bir cennet lezzetlerini verdiğin küfür ve dalaletin dahi dünyada insana manevi cehennem elemlerini verdiğini söyler.Evet iman topluluğu olan asrı saadette ve öteki dönemlerde bu iman üzerine devlet ve sistem teşekkül edildiği icin o asırlarda asayiş, huzur, sükunet, mutluluk saadet emniyet merhamet hükmetmiştir.Şehirleri manevi cennet havasında olduğu gibi evleride manevi cennet hükmüne geçmiştir.Nasıl ki cennete elem keder acı hastalık bela üzülme kederlenme endişe duyma vb.

NEREDE O ESKİ TESETTÜRLÜ BAYANLAR.

İslamla tanıştığımız dönemlerde İslamiyet öyle güzel yaşanıyordu ki…...Her kesin derdi tasası islamdı.Herkesin derdi rızayı ilahi ve ilayi kelimetullah idi…..Sanki İslamiyet yeniden doğuyor gibi bir inanış heyecan coşku ve mücadele vardı.Cemaatlerin gençleri üniversitelerde iffetleri ve edepleri ile herkese örnek oluyorlardı.….Hepsinin derdi islamdı.Hepsinin derdi tebliğdi.İnsan kazanmaktı.Hepsi heyecanlaydı.Dinledikleri cihat şarkıları dinledikleri kahramanlık marşları onlara moral verir şevk verirdi.Çoğunda bıyık bırakma şuuru, sarık takma