Genel Bölüm

şeytan'ın kalbe giriş yolları

Şeytan'ın Kalbe Giriş Yolları
1) Şerri - hayır gibi göstermek,
2) Kötülüğü - iyilik gibi göstermek,
3) Haramı - helâl gibi göstermek,
4) Mekruh'u - mübah gibi göstermek,
5) Şehvet ve Gazaplı anlarında insanları aldatmak,
6) Hased ve hırs: Kul bir şeye haris oldumu artık hakkı görmekten kör ve hakikatı duymaktan sağır olur.
7) Helâl bile olsa - doyasıya fazla yemektir. Zira insan fazla yeyince şehveti artan. Şehvet ise şeytan'ın silahıdır.
8) Dünya süsüne tama' etmek, arzu duymak. Öyle ki âdeta tama' ettiği şey onun ma'budu olur,

Mesajı Anlamak, İslamı Yaşamak

Elif, lam, mim [2/Bakara, 1]
Rabbimiz adıyla okumak [96/Alak, 1]

Allah'ın Kitabını düşünmek [54/Kamer, 17]

Hayatın amacını kavramak [51/Zariyat, 56]

Allah'ı Birlemek [112/İhlas, 1]

Gaybe inanmak [2/Bakara, 31]

Allah'ın ipine sarılmak [3/Al-i İmran, 103]

İyiliği emredip, kötülükten sakındırmak [3/Al-i İmran, 110]

Hakikatin şahitliğini yapmak [3/Bakara, 143]

Zorluklara, acılara, fedakarlıklara hazır olmak [3/Al-i İmran, 186]

Allah'tan başka, kınayıcıları kınamasına aldırmamak [5/Maide, 54]

Bidat ve Hurafeler NAZAR İÇİN TEMİME

TEMİME: Nazar değmesin diye takılan nazarlık, muska ve tılsım gibi şeylerdir.

İslam toplumu içerisine giren bu hastalık çığırından çıkarak önem teşkil edecek şekilde yerleşmiş ve insanların bilmeden şirk’e düşmelerine neden olmuştur. İnsanlar nazar değmemesi, belaların def olması ve kendisine isabet edecek musibetlere karşı geleceğini düşünerek kendisine temime gibi sığıntılar aramaktadır.Temime’nin çocuklara,hayvanlara, evlere, arabalara vs. eşyaya gelebilecek zararlara karşı kalkan olacağına inanılmaktadır. Bu nedenle nazarın isabetinden ve etkisinden korunmak üzere bazı tedbirlere başvurulmaktadır.

Korunma tedbirleri olarak çocuklara, at, dana, inek,ev, dükkan, otomobil vb. gibi eşyaya nazar boncuğu, at nalı, üzerlik otundan yapılan kolyeler takılmakta özellikle çocuklara kurt, ayı, kartal, leylek gibi hayvanların diş, tırnak ve kemiklerinden yapılan nazarlıklar takılmaktadır. Böylece nazarın isabetinden korunulacağına inanılmaktadır. Nazar isabetinden kurtulmak için nazar muskaları takılmakta, kurşun veya mum döktürülmekte, nefesi keskin hocalara okutulmaktadır.Bazı yörelerimizde de "tuz çatılmakta", "un yakılmakta" , "üzerlik otu" yakılarak dumanı ile tütsülenilmektedir ve hurafedir.

Hadisi şerifte Peygamberimiz (s.a.v.) : “(Nazar değmesin diye) Kim bir temime takarsa Allah o kimsenin muradını tamam etmesin. Temime takan bir kimseye Allah bir menfaat vermesin.” buyurmuştur. [1]

Sefih medeniyetin kriterlerine göre şekillenen kültürlü insan modeli

18. yüzyıla kadar dünyanın manevi güneşi olan ve nurani düsturları ile insanlığın ahlaki ve ilmi menbaı olan Kuran ve sünnetin fen ve felsefe adı altında batıdan gelen dinsizlik fikirleri ile ref edilmeye başlanması ve Kuran ve sünnetin muvakkaten hakikatlerinin gölgelenmesi ile parelel olarak başlayan maddeperestlik dinsizlik dininin intişarı ile batıda “inanılacak tek yer dünya hayatıdır ve mamur edilecek süslenecek yaşanacak rahat edilecek yer olan başka hayat yoktur”.

Aşk ve Ağlanası Aşk

O serseriler, açlık ve korku içindeki insanların yiyeceklerini temin etmek için midelerini mahvettikleri, aşka susamış insanların kendilerinde sevilebilecek her şeyi yok ettikleri Monterey'in erdemleri, onuru ve güzelliğiydiler…
John Steinbeck- Sardalya Sokağı

CHATA YAKLAŞMAYIN ÇÜNKÜ CHATLAR SANAL RANDEVU EVLERİNE DÖNDÜ

Zina kavramını medeni kanuna göre suç olmaktan çıkarıldığı için İslami kanuna göre yorumlarsak birbirine namahrem olan yabancı kadın ve erkeğin çerçevesi ilahi kanunlarla belirlenmiş haram sınırlarını nefis ve şeytan hesabına çiğnemesidir.Zinanın toplum üzerinde ne kadar dehşetli tahribatlar yaptığını bize en güzel ders veren Kur-anı Kerimdir.Her asırda toplum ve içtimai hayatı zirü-zeber eden zina filline mübtela olup kulluğunu unutan millet ve kavimlerin en ağır bir şekilde cezalandırıldığını yine Kuran haber vererek bizleri de bu

Adalet ve bugünkü durum !!!

İstanbul'un fethinden sonra Hazreti Fatih bütün mahkumları serbest bırakmıştı. Fakat bu mahkumların içinden iki papaz zindandan çıkmak istemediklerini söyleyerek dışarı çıkmadılar. Papazlar Bizans imparatorunun halka yaptığı zülüm ve işkence karşısında ona adalet tavsiye ettikleri için hapse atılmışlardı. Onlar da bir daha hapisten çıkmamaya yemin etmişlerdi.

GÖREN GÖZLER

Hamza her sabah , güneş doğmadan kalkar , sabah namazını kılardı . Şehirde yaşadığı için , güneşin doğuşunu tam olarak izleme imkânı bulamamıştı . Bu sabah durum biraz farklı idi . Çünkü , akşamdan , Üsâme adlı kardeşinin köydeki evine misafir olarak gelmişti . Akşam köye geldiğinde , güneşin doğuşunu izlemeyi düşünmüştü .

KİM YAPAR?

YARATAN, YARATTIĞINI BİLMEZ Mİ? YARATAN, YARATMAYAN GİBİ MİDİR?

1-KİM SORGULANMADAN İTAAT EDİLMEYE, KENDİSİNDEN KORKULMAYA, EN ÇOK SEVİLMEYE LAYIKTIR?

“YETİŞ YÂ RABBÎ !” DEMEKLE HİÇBİRŞEY KAYBETMEDİM

ÇÜNKÜ:

* Rabbimiz, kendisine dua edince, çağıranın da’vetine icâbet edeceğini vaad etmiş. Fakat, “Bunaldığınızda beni yardıma çağırın” diyen bir peygamber sözüne rastlamadım.
* Rabbimiz; hakkıyla işiten, kemâliyle bilendir. Çağırdığım zât, bu vasıflara hâiz olmalıdır ki, ellerim boş kalmasın.
* Rabbimiz kullarına pek yakındır, hem de şahdamarından daha yakın.

İNKÂRCIYA MEKTUP

İNKÂRCIYA MEKTUP

Arkadaşım ; yarın , “ Bana bir uyarıcı gelmedi ” deyip de benden davacı olmaman için bu mektubu yazmak zorunda kaldım .
Bundan ....... yıl önce adından bahsedilmiyordu . Hiç bir şey değilken , yokluktan gelip basit bir sudan yaratılmıştın . O su , belli bir süreye kadar sağlam , korumalı bir yere yerleştirilmişti . Sonra sana iki göz , bir dil ve iki dudak verildi . Ana karnında hiçbir şey bilmezken ; konuşan , düşünen bir varlık oluverdin . Sonra , iyi ve kötü iki yol gösterilip , bunları seçecek bir irâde verildi .