KUR’ANÎ VE NEBEVÎ BİR KAVRAM: İFFET
اَللَّهُمَّ!.. إِنيِّ أَسْأَلُكَ الْهُدَى، وَالتُّقَى، وَالْعَفاَفَ، وَالْغِنَى.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) şöyle dua ediyordu: “Allahım! Senden hidâyet, takvâ, iffet ve gönül zenginliği istiyorum”.
İffet: edebli, nezih bir hayat yaşamaktır.
Kur’anî ve nebevî bir kavram olarak İffet; insanın hayâ ve edebe aykırı söz ve davranışlardan sakınmasıdır. İnsanın ahlakî kirlenmeden ve şehevî çirkinliklerden uzak; tertemiz, nezih bir hayat yaşamasıdır.
İffet; başkasının namusuna göz dikmemek, kendi namusuna başkalarının da yan bakmasına fırsat vermemektir. İffet; haya ve edeple içiçe yaşanan nezih bir hayat şeklidir. Seviyesiz, müstehcen, hayasız, edebsiz her şeyden uzak kalmak, şehvetini helâl ve mübah yolla tatmin etmektir.
İffet; insanda doğuştan var olan ve onu diğer canlılardan ayıran en bariz özelliklerden biri olup haramlara, çirkinliklere, iğrençliklere, zina, fuhuş, livata ve benzeri ahlaksızlıklara karşı kalkandır. Dört ayaklı mahlûkatta iffet ve namus, edeb ve haya, iman ve nikâh, şeref ve itibar yoktur. Bunlar insanî ve ahlakî özelliklerdir. Bunlardan mahrum olmak, insanlığı kaybetmekle eş anlamlıdır.
İffetli olma, Allah’ın emridir.
İffetli olmak, Allah’ın emridir. Bilindiği gibi nikâhlı kimsenim iffetini koruması zor değildir. Ama bekâr ve dulların günümüzde ve özellikle batı toplumunda iffeti koruma noktasında evlilere oranla daha titiz olmaları gerekmektedir.
Cenab-ı Hak, özellikle henüz evlenme imkânı elde edemeyen bekâr ve dulların “iffetli” olmalarını emretmektedir: “Nikâh yapma imkânı bulamayanlar, Allah onları lütfuyla zengin kılıncaya kadar iffetli olsunlar.”
İffet, kadın-erkek her insanda bulunması gerekli üstün manevî bir özellik, ahlakî bir güzelliktir. Kur’an-ı Kerim’de gözlerin haramdan uzak tutulması; ırz, namus ve iffetin titizlikle korunması emredilmiştir:
“Mümin erkeklere söyle; gözlerini haramdan sakınsınlar; iffetlerini, namuslarını korusunlar. Bu davranış, onlar için daha temizdir. Gerçekten Allah onların yaptıklarından haberdardır. Mü’min kadınlara da söyle; gözlerini haramdan sakınsınlar; iffetlerini, namuslarını korusunlar”.
Kur’an-ı Kerim’de iffetli kimselerin iffetini lekeleyecek söz ve davranışlar yasaklanmış; namuslu kimselerin iffet ve namusu hakkında yakışıksız ifadelerde bulunanların lânete uğrayacakları bildirilmiştir: “İffetli, hiç bir şeyden habersiz, mümin kadınlara zina iftirasında bulunanlar, gerçekten dünya ve âhirette lânetlenmişlerdir. Onlara büyük bir azap vardır.”
İffetli olma, Peygamberimiz’in dileğidir.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) şöyle dua ediyordu: “Allahım!. Senden hidâyet, takvâ, iffet ve gönül zenginliği istiyorum”.
Hadisimizde; Sevgili Peygamberimiz’in duasında; Hidayet ve Takva’dan hemen sonra İffet’in yer alması çok anlamlıdır. Hidayet ve takva yolunu tutan, Hak Yolda olan ve Allah’tan korkan mü’min kul, iffetle hayatını ve gönlünü temiz tutacaktır. Aksi takdirde iffetsizlik; önce Allah korkusunu silip süpürecek ve giderek hidayeti ve basireti yok edecektir.
İnsan, ahlakî açıdan tertemiz ve lekesiz dünyaya gelir. İnsanın ırz, namus, iffet, şeref ve itibarı doğuştan lekesizdir. Onun temiz gönlü, nezih hayatı hayasızlıklarla kirlendiğinde iffeti zedelenir.
İffetli bir hayat yaşama arzusuyla evlenen kişiye Allah’ın yardım edeceğini bildiren Allah Rasûlü (s.a.v), bu ifadesiyle İslâm’da evliliğin ana gayesinin hem erkek hem de kadın için, “iffetli hayat yaşama arzusu” olduğunu ifade etmektedir. İffetli aile hayatında karşılıklı sevgi ve güven hâkimdir. İffet çerçevesinde kurulan ailede karşılıklı anlayış ve fedakârlık yaşanır. Birbirlerinin sevgisinden ve karşı cinsle ilişkilerinden kuşkulu ve tereddütlü olan eşlerin âile hayatı, mutsuz ve huzursuzdur.
Örtü, iffet cevherini korur.
İslam’ın mü’min hanımlara kesin emri olan tesettür, mücevher niteliğindeki iffet ve namusun korunması için en güzel vesiledir. Örtünen Müslüman hanım, sadece ve sadece Allah’ın emri olduğu için, Allah emrettiği şekilde örtünür.
Örtü, Müslüman hanımın süsüdür, ziynetidir. Örtü onun hürriyetidir, İslâmî kişiliğidir. Müslüman hanımın örtüsü, onun iffet ve namusunu çirkin bakışlardan ve şehevî saldırılardan koruyan mânevî bir kalkan niteliğindedir.
Nur Sûresinin 60. âyetinde yaşlı hanımların yabancıların yanında dış elbiselerini çıkarmalarında sakınca olmadığı bildirilmiş ama ardından, “Yine de iffetli olmaları -yani örtünmeleri, yabancıların yanında dış elbiselerini giymeleri- onlar için daha hayırlıdır.”, denilmiştir.
Bu ayette iffetli olma, örtünme anlamında kullanılmıştır. Zira iffetli olma, örtünmeyi gerekli kıldığı gibi; örtü de iffeti korumaktadır. İffetli olma, nikâhlı aile hayatını gerekli kıldığı gibi; nikâh ta iffeti korumaktadır.
İffetli hanım; Allah’ın emri olan tesettürü sever, onu kişiliğinin bir parçası görür. Henüz örtünmemiş, örtünememiş olan kızların ve hanımların doğuştan ve aileden sahip oldukları iffet ve namus duyguları; açıkta kalan sahipsiz, korumasız mücevher gibi saldırıya, taciz edilmeye, çalınmaya ve dolayısıyla kaybolmaya maruz kalabilir. Dolayısıyla örtü, iffet mücevherinin koruyucu ambalajıdır, nikâh ise namusun koruyucu bekçisidir.
İffet; en önemli dini, ahlakî, tarihî ve millî değerlerimizden biridir.
“Irz, iffet ve namus”; bizim uğrunda İstiklâl Savaşı yaptığımız; dini, mânevî, ahlakî, insanî, tarihî ve millî değerlerimizdendir. Irzımız ve namusumuz; dinimiz, canımız, aklımız, malımız gibi; mutlaka korumamız emredilen, uğrunda mücadele etmemiz gereken temel haklarımızdandır. Sütçü İmamları galeyana getiren, Nene Hatunları cihada koşturan, bu ahlakî değerlere yan gözle bakılmasıdır.
Bu ahlakî değerleri hafife alanlar, kanun ve yönetmeliklerden bu gibi kavramları silmek isteyenler bu köklü dine, manevî, ahlakî, millî ve tarihî değerlere savaş açmaktadırlar. Batı toplumu bu manevî değerlerin çürümesinden, dejenere olmasından muzdarip halde kıvranırken; nezih Müslüman toplumumuzu bu seviyesizliklere ve bayağılıklara düşürmek isteyenler başarılı olamayacaklardır.
Irzımızın çiğnenmesine, namusumuzun doğranmasına, iffetimizin lekelenmesine kayıtsız ve ilgisiz kalmamız mümkün değildir. Biz bu değerlerin gönülden savunucusu olarak aileden ve kanımızdan gelen bu üstün değerlere sahip çıkmaya devam ettikçe Allah’ın izniyle bu ahlakî değerler yaşayacak, faziletli nesiller hayata damgasını vuracak, bu değerlere karşı sergilenen anlamsız çalışmalar hiçbir zaman başarıya ulaşamayacaktır.
İffet ve namus cinayetleri
“Irz, iffet ve namus” gibi ahlakî değerleri dinle ilişkisi bulunmayan, tamamen mahallî örf ve geleneklerin etkisiyle işlenen namus cinayetleri konusuyla ilişkili görmek yanlıştır.
Din, hiçbir zaman cinayeti emretmez, hiçbir cinayeti onaylamaz, sebep ne olursa olsun cinayeti basit ve normal saymaz. Din, aslında namussuzluk ve iffetsizliği cinayet olarak görür. Bu cinayeti, manevî tedbirler ve vicdanî müeyyidelerle kökten engeller. Namus cinayetlerinin kurbanları, aslında bilgisizliğin, taassubun ve fuhuş reklamcılığının kurbanıdırlar.
İffet ve namus gibi faziletli değerleri önemsemeyenler; bazı dernek, kurum ve kuruluşları, bazı medya ve basın organlarını, bazı kültür, sanat ve eğitim kurumlarını da kullanarak bu manevî değerlere hiç çekinmeden karşı çıkanlar; vicdanları ölmemiş ve ar duyguları çürümemişse, küçük yaşta uyuşturucu ve fuhuş bataklığına düşen zavallı kızlarımızın acıklı ve korkunç durumundan ürpermelidirler.
Irzımızdır çiğnenen, evladımızdır doğranan.
Hey sıkılmaz.. Ağlamazsan bari gülmekten utan. ...
Tarih boyunca iman ve hidayet yolunda olanlar, edep ve iffeti savunmuşlardır. Buna rağmen maddî çıkarları uğruna iffetsizliği savunanlar, iffetsizlikten geçinen zavallılar da olmuştur. Böyleleri acınacak durumdadırlar.
İffetsizliği, bilerek ve kasıtla savunanlar ise gerçek iffet ve namus canileridir. Şahsî menfaatleri uğruna her fırsatta ve her zeminde iffetsizliği ve ahlaksızlığı özendiren ve körükleyenler namus cinayetlerinin gerçek sorumlusudurlar. Suçu açık bir şekilde tahrik edenler, suçlular kadar sorumludurlar.
İffetsizlik, medenîlik değil, ilkelliktir. Medenîlik, kişilik hak ve hürriyetlerine saygılı olmaktır. Irz, namus ve iffet ise, en önemli hak ve hürriyetlerden biridir. Irz ve namusu çiğneme cür’eti olarak nitelenen zinayı suç ve ahlaksızlık kabul etmeyen hiçbir inanç, düşünce ve kanun tasavvur edilemez.
İffet cevherine sahip çıkan imanlı ve şuurlu nesil, iffetini lekeleyecek ve zedeleyecek her türlü söz ve davranıştan uzak, nezih bir hayat yaşama arzusunu her vesileyle ortaya koymaktadır. İffet ve namus timsali genç kızlarımız, her platformda bunun meşru mücadelesini vermektedirler. Ne mutlu bu şanlı mücadelede yer alanlara!
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) şöyle dua ediyordu: “Allahım! Senden hidâyet, takvâ, iffet ve gönül zenginliği istiyorum”.
İffet: edebli, nezih bir hayat yaşamaktır.
Kur’anî ve nebevî bir kavram olarak İffet; insanın hayâ ve edebe aykırı söz ve davranışlardan sakınmasıdır. İnsanın ahlakî kirlenmeden ve şehevî çirkinliklerden uzak; tertemiz, nezih bir hayat yaşamasıdır.
İffet; başkasının namusuna göz dikmemek, kendi namusuna başkalarının da yan bakmasına fırsat vermemektir. İffet; haya ve edeple içiçe yaşanan nezih bir hayat şeklidir. Seviyesiz, müstehcen, hayasız, edebsiz her şeyden uzak kalmak, şehvetini helâl ve mübah yolla tatmin etmektir.
İffet; insanda doğuştan var olan ve onu diğer canlılardan ayıran en bariz özelliklerden biri olup haramlara, çirkinliklere, iğrençliklere, zina, fuhuş, livata ve benzeri ahlaksızlıklara karşı kalkandır. Dört ayaklı mahlûkatta iffet ve namus, edeb ve haya, iman ve nikâh, şeref ve itibar yoktur. Bunlar insanî ve ahlakî özelliklerdir. Bunlardan mahrum olmak, insanlığı kaybetmekle eş anlamlıdır.
İffetli olma, Allah’ın emridir.
İffetli olmak, Allah’ın emridir. Bilindiği gibi nikâhlı kimsenim iffetini koruması zor değildir. Ama bekâr ve dulların günümüzde ve özellikle batı toplumunda iffeti koruma noktasında evlilere oranla daha titiz olmaları gerekmektedir.
Cenab-ı Hak, özellikle henüz evlenme imkânı elde edemeyen bekâr ve dulların “iffetli” olmalarını emretmektedir: “Nikâh yapma imkânı bulamayanlar, Allah onları lütfuyla zengin kılıncaya kadar iffetli olsunlar.”
İffet, kadın-erkek her insanda bulunması gerekli üstün manevî bir özellik, ahlakî bir güzelliktir. Kur’an-ı Kerim’de gözlerin haramdan uzak tutulması; ırz, namus ve iffetin titizlikle korunması emredilmiştir:
“Mümin erkeklere söyle; gözlerini haramdan sakınsınlar; iffetlerini, namuslarını korusunlar. Bu davranış, onlar için daha temizdir. Gerçekten Allah onların yaptıklarından haberdardır. Mü’min kadınlara da söyle; gözlerini haramdan sakınsınlar; iffetlerini, namuslarını korusunlar”.
Kur’an-ı Kerim’de iffetli kimselerin iffetini lekeleyecek söz ve davranışlar yasaklanmış; namuslu kimselerin iffet ve namusu hakkında yakışıksız ifadelerde bulunanların lânete uğrayacakları bildirilmiştir: “İffetli, hiç bir şeyden habersiz, mümin kadınlara zina iftirasında bulunanlar, gerçekten dünya ve âhirette lânetlenmişlerdir. Onlara büyük bir azap vardır.”
İffetli olma, Peygamberimiz’in dileğidir.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) şöyle dua ediyordu: “Allahım!. Senden hidâyet, takvâ, iffet ve gönül zenginliği istiyorum”.
Hadisimizde; Sevgili Peygamberimiz’in duasında; Hidayet ve Takva’dan hemen sonra İffet’in yer alması çok anlamlıdır. Hidayet ve takva yolunu tutan, Hak Yolda olan ve Allah’tan korkan mü’min kul, iffetle hayatını ve gönlünü temiz tutacaktır. Aksi takdirde iffetsizlik; önce Allah korkusunu silip süpürecek ve giderek hidayeti ve basireti yok edecektir.
İnsan, ahlakî açıdan tertemiz ve lekesiz dünyaya gelir. İnsanın ırz, namus, iffet, şeref ve itibarı doğuştan lekesizdir. Onun temiz gönlü, nezih hayatı hayasızlıklarla kirlendiğinde iffeti zedelenir.
İffetli bir hayat yaşama arzusuyla evlenen kişiye Allah’ın yardım edeceğini bildiren Allah Rasûlü (s.a.v), bu ifadesiyle İslâm’da evliliğin ana gayesinin hem erkek hem de kadın için, “iffetli hayat yaşama arzusu” olduğunu ifade etmektedir. İffetli aile hayatında karşılıklı sevgi ve güven hâkimdir. İffet çerçevesinde kurulan ailede karşılıklı anlayış ve fedakârlık yaşanır. Birbirlerinin sevgisinden ve karşı cinsle ilişkilerinden kuşkulu ve tereddütlü olan eşlerin âile hayatı, mutsuz ve huzursuzdur.
Örtü, iffet cevherini korur.
İslam’ın mü’min hanımlara kesin emri olan tesettür, mücevher niteliğindeki iffet ve namusun korunması için en güzel vesiledir. Örtünen Müslüman hanım, sadece ve sadece Allah’ın emri olduğu için, Allah emrettiği şekilde örtünür.
Örtü, Müslüman hanımın süsüdür, ziynetidir. Örtü onun hürriyetidir, İslâmî kişiliğidir. Müslüman hanımın örtüsü, onun iffet ve namusunu çirkin bakışlardan ve şehevî saldırılardan koruyan mânevî bir kalkan niteliğindedir.
Nur Sûresinin 60. âyetinde yaşlı hanımların yabancıların yanında dış elbiselerini çıkarmalarında sakınca olmadığı bildirilmiş ama ardından, “Yine de iffetli olmaları -yani örtünmeleri, yabancıların yanında dış elbiselerini giymeleri- onlar için daha hayırlıdır.”, denilmiştir.
Bu ayette iffetli olma, örtünme anlamında kullanılmıştır. Zira iffetli olma, örtünmeyi gerekli kıldığı gibi; örtü de iffeti korumaktadır. İffetli olma, nikâhlı aile hayatını gerekli kıldığı gibi; nikâh ta iffeti korumaktadır.
İffetli hanım; Allah’ın emri olan tesettürü sever, onu kişiliğinin bir parçası görür. Henüz örtünmemiş, örtünememiş olan kızların ve hanımların doğuştan ve aileden sahip oldukları iffet ve namus duyguları; açıkta kalan sahipsiz, korumasız mücevher gibi saldırıya, taciz edilmeye, çalınmaya ve dolayısıyla kaybolmaya maruz kalabilir. Dolayısıyla örtü, iffet mücevherinin koruyucu ambalajıdır, nikâh ise namusun koruyucu bekçisidir.
İffet; en önemli dini, ahlakî, tarihî ve millî değerlerimizden biridir.
“Irz, iffet ve namus”; bizim uğrunda İstiklâl Savaşı yaptığımız; dini, mânevî, ahlakî, insanî, tarihî ve millî değerlerimizdendir. Irzımız ve namusumuz; dinimiz, canımız, aklımız, malımız gibi; mutlaka korumamız emredilen, uğrunda mücadele etmemiz gereken temel haklarımızdandır. Sütçü İmamları galeyana getiren, Nene Hatunları cihada koşturan, bu ahlakî değerlere yan gözle bakılmasıdır.
Bu ahlakî değerleri hafife alanlar, kanun ve yönetmeliklerden bu gibi kavramları silmek isteyenler bu köklü dine, manevî, ahlakî, millî ve tarihî değerlere savaş açmaktadırlar. Batı toplumu bu manevî değerlerin çürümesinden, dejenere olmasından muzdarip halde kıvranırken; nezih Müslüman toplumumuzu bu seviyesizliklere ve bayağılıklara düşürmek isteyenler başarılı olamayacaklardır.
Irzımızın çiğnenmesine, namusumuzun doğranmasına, iffetimizin lekelenmesine kayıtsız ve ilgisiz kalmamız mümkün değildir. Biz bu değerlerin gönülden savunucusu olarak aileden ve kanımızdan gelen bu üstün değerlere sahip çıkmaya devam ettikçe Allah’ın izniyle bu ahlakî değerler yaşayacak, faziletli nesiller hayata damgasını vuracak, bu değerlere karşı sergilenen anlamsız çalışmalar hiçbir zaman başarıya ulaşamayacaktır.
İffet ve namus cinayetleri
“Irz, iffet ve namus” gibi ahlakî değerleri dinle ilişkisi bulunmayan, tamamen mahallî örf ve geleneklerin etkisiyle işlenen namus cinayetleri konusuyla ilişkili görmek yanlıştır.
Din, hiçbir zaman cinayeti emretmez, hiçbir cinayeti onaylamaz, sebep ne olursa olsun cinayeti basit ve normal saymaz. Din, aslında namussuzluk ve iffetsizliği cinayet olarak görür. Bu cinayeti, manevî tedbirler ve vicdanî müeyyidelerle kökten engeller. Namus cinayetlerinin kurbanları, aslında bilgisizliğin, taassubun ve fuhuş reklamcılığının kurbanıdırlar.
İffet ve namus gibi faziletli değerleri önemsemeyenler; bazı dernek, kurum ve kuruluşları, bazı medya ve basın organlarını, bazı kültür, sanat ve eğitim kurumlarını da kullanarak bu manevî değerlere hiç çekinmeden karşı çıkanlar; vicdanları ölmemiş ve ar duyguları çürümemişse, küçük yaşta uyuşturucu ve fuhuş bataklığına düşen zavallı kızlarımızın acıklı ve korkunç durumundan ürpermelidirler.
Irzımızdır çiğnenen, evladımızdır doğranan.
Hey sıkılmaz.. Ağlamazsan bari gülmekten utan. ...
Tarih boyunca iman ve hidayet yolunda olanlar, edep ve iffeti savunmuşlardır. Buna rağmen maddî çıkarları uğruna iffetsizliği savunanlar, iffetsizlikten geçinen zavallılar da olmuştur. Böyleleri acınacak durumdadırlar.
İffetsizliği, bilerek ve kasıtla savunanlar ise gerçek iffet ve namus canileridir. Şahsî menfaatleri uğruna her fırsatta ve her zeminde iffetsizliği ve ahlaksızlığı özendiren ve körükleyenler namus cinayetlerinin gerçek sorumlusudurlar. Suçu açık bir şekilde tahrik edenler, suçlular kadar sorumludurlar.
İffetsizlik, medenîlik değil, ilkelliktir. Medenîlik, kişilik hak ve hürriyetlerine saygılı olmaktır. Irz, namus ve iffet ise, en önemli hak ve hürriyetlerden biridir. Irz ve namusu çiğneme cür’eti olarak nitelenen zinayı suç ve ahlaksızlık kabul etmeyen hiçbir inanç, düşünce ve kanun tasavvur edilemez.
İffet cevherine sahip çıkan imanlı ve şuurlu nesil, iffetini lekeleyecek ve zedeleyecek her türlü söz ve davranıştan uzak, nezih bir hayat yaşama arzusunu her vesileyle ortaya koymaktadır. İffet ve namus timsali genç kızlarımız, her platformda bunun meşru mücadelesini vermektedirler. Ne mutlu bu şanlı mücadelede yer alanlara!
Konular
- GÜNAHLARA KARŞI ÇOK DİKKATLİ OLMALI
- Allah için başla Allah için işle vesselam
- Vur patlasın çal oynasın hayatlar.
- iinternet aşıkları ve kurbanları
- SAADET İKSİRLERİ-1
- SAADET İKSİRLERİ-2
- SAADET İKSİRLERİ-3
- PASCAL'IN DUASI
- Allah Korkusu Olmadan Olmuyor
- rahmetin müjdecisi
- EY GÜZELLER GÜZELİ GEL....
- din vicdan işi midir?
- "BEN DEĞİŞMEM BEN BUYUM" VE BİR DUA
- "İBADET VE GÜNAH OLURMU?"
- Dünyayı Avuçlarına Almak
- HAMD İLE ŞÜKÜR ARASINDAKİ FARK
- biz,hüsn-ü zanna memuruz...
- Günaha Girmenin Sebebi Bilmemek mi?
- Hayatımızı Kuşatan Batıl Ajanlar (Alkol ve Uyuşturucu) 2
- HATASIZ KUL OLMAZ
- DERDİN KENDİNDENDİR BİLMİYORSUN!
- NAMAZ KULLUĞUN NİŞANESİDİR
- “Hayanın Onda Dokuzu Kadındadır”
- Özgürlük ve Allah’ın Çizdiği Sınırlar
- NAZAR BER KADEM GÖZ AYAKTA GÖNÜL ALLAH'TA (C.C)
- sınırlı bir ömrün sınırsız karşılığı vardır
- insan gururlanmada asla hakkı olmaz(ve duamız)
- BU ŞEREF BİZE YETER( VE BU HAFTAKİ DUAMIZ)
- Tevessül şirk değildir.
- Ciğer Pareleri Gidiyor