Sabır

4. SABIR VE HASTALIK

Allah'ın azabından kurtulmak, O'nun sevab ve rahmetine nail olarak cennetine girmek isteyenler, nefislerini dünyaya ait azgın arzulara kapıl-maktan alıkoymalı, hayatın sıkıntısı ve musibetlerine karşı sabırla katlan-malıdırlar. Nitekim ulu Allah (C.C.)



«Allah sabredenleri sever» buyuruyor. (17)

Sabır birkaç türlüdür: Allah'ın emirlerine uymakta sabretmek (sebat), Allah'ın yasaklarından uzak durmada sabretmek (direnmek), musibete, bilhassa ilk şok anının sarsıntısına karşı sabretmek (katlanmak)

Allah'ın buyruklarına uymakta (itaatte) sabır gösterenlere Allah, Kı-yamet günü cennette, her biri yerle gök arası kadar olan üçyüz derece verecektir.

Gözlerimizi haram manzaralardan KORUYALIM

Hafıza uzmanları günümüzde unutkanlığın ve hafıza zayıflığının artmasını yirminci yüzyılın bir hediyesi olarak dile getiriyorlar.

Onlara göre beynin çalışma akışının bloke edilmesi; fazla televizyon seyretme, kontrolsüz hayaller kurma gibi şeylerden dolayı beyin kapasitesinin zayıflatılması ve sistemsiz düşünme alışkanlığı gibi etkenler insanlarda unutkanlığa sebep oluyor.

Bütün bu sebeplerden başka İmam Gazali’den İmam Rabbani’ye, İmam Şafi’ye kadar pek çok alim, hafızaya tesir eden etkenlerden birisinin de haram manzaralara bakmak olduğunu ifade ediyorlar.

Sabrın meyvesi

Yüce Rabbimiz (cc), Hz. Eyyub’u (as) sabır ve teslimiyette bütün insanlığa örnek göstermek istiyordu. Bu sebeple onu büyük bir imtihana tabi tuttu. Önce bütün malını, mülkünü elinden aldı. Çocukları da bir bir vefat etti. Hz. Eyyub çok zor durumda kalmıştı. Ama bütün bunlara rağmen en ufak bir şikayette bulunmuyor, sabır ve şükürle iki büklüm oluyordu.

İmtihanlar devam ediyordu. Daha sonra Allah, Hz. Eyyub’a çok ağır bir hastalık verdi. Hz. Eyyub bu hastalığa da sabır gösterdi ve kulluk vazifesine devam etti. Bütün bu imtihan döneminde eşi de kendisini yalnız bırakmamış, hep onun yanında olmuştu.

KULLUK BİLİNCİ

Selamun aleykum ve rahmetullah ve berakatühü.

Değerli bir kardeşimizin sorusunun cevabını beraberce paylaşalım istedik.

Kolayı cevabı olmakla beraber zor bir soru: KULLUK NEDİR? Zorluğu cevabında değil, mesuliyetindedir. Sorulan sorulara verilecek cevap için iş söze geldi mi, bilgi ve kabiliyet oranında cevap aranır, bir nebze de olsa bulunur. Ama iş, fiiliyata geldi mi, bulunan o cevaplar kişiye oldukça pahası ağır fakat neticesi mükemmel mesuliyet yüklemektedir. Bu yüzden dikkatli adım atmak zorundayız.

Kısa ve öz itibarıyla kulluk; Allah'ı şeksiz şüphesiz bir tanımak, O'na asla ve kat'a şirk koşmamak ve Hz Peygamberin sav, O'nun peygamberi olduğunu tasdik etmek ve emri ilahide muhatap kaldığımız bütün emir ve nehiylere yorumsuz, gönülden, severek iman ve itaat etmektir. Bu cevap mânâ itibarıyladır.

HZ. AİŞE'YE İFTİRA HADİSİ

Hz. Aişe (r.ah.) şöyle anlatır:
Allah Resulü (a.s.) bir sefere çıkmak istediği zaman kadınları arasında kura çekerdi. Kura kime düşerse Allah Resulü onunla birlikte sefere çıkardı.

Hz. Aişe devamla:
Gazaya gitmek istediği bir gazvede de aramızda kura attı ve bu kurada benim ismim çıktı. Ben Resulüllah ile beraber sefere çıktım. Bu sefer, hicap ayeti indirildikten sonra idi. Ben havdecimin içinde bindirilir ve (konak yerine) onun içinde indirilirdim. Bütün yolculuğumuzda böyle oldu. Nihayet Resulüllah bu gazasından ayrılıp da döndüğü ve Medine'ye yaklaştığımızda bir gece yürüyüşü bildirdi. Hareket izni verildiği zaman ben kalkıp yürüdüm. Hatta orduyu geçtim. Hacetimi yerine getirdiğim zaman dönüp yerime geldim. Bir de göğsümü yokladım. Baktım ki Yemen'in gözboncuğundan dizilmiş gerdanlığım kopup düşmüş.

Nefsi ile mücadelenin mükafaati

Vaktiyle meşhur Üsküdar yangınında, bir Paşanın kızı gece yangının korku ve telaşıyla evinden uzaklaşır.Gece çıkan yangın bütün mahalleyi sarar.Çok evler yanıp kül olur.Bu korku ile evinin yolunu kaybeden kızcağız, ne yapacağını şaşırır.O zamanlar şimdiki gibi elektrik yok.Her taraf karanlık, zindan gibi.Kızcağız, caminin yanındaki medreselerin birinde mum ışığı görür.Pencereden bakarki, bir molla kitap okuyor ders çalışıyor.Kızcağız nereye sığınsın?Her taraf zifiri karanlık.Can korkusu bu, hani " denize düşen yılana sarılır" derler.Kız, mollanın kapısını çalar.