Dua

Duanın Diğer Yüzü!

Aydan geceyi, güneşten gündüzü var eden, inciyi midyenin midesinde, balı arının peteğinde var eden, yağmurdan baharı, topraktan çiçeği var eden, kalbimizi yoktan var eden Rabb'imize hamd olsun!..

Allah'ım! Kalbimize nakşettiklerin için sana şükrediyoruz.

Acıların karşılığında cenneti sunduğun, günahlarımızı rahmetinle affettiğin, sevgiyi bize verdiğin için, sana şükürler olsun.

Yokuşta elimizi tutan, melekleri bize arkadaş kılan, aşkı kalbimize yoldaş kılan:

Herşey Sana Yönelmişken Gaflette İnsanlık!..

Canım yanıyor, içimde bir sızı nedenini bilmiyorum..

Adı sensizlik belki,

Ya da ulaşamamak ,ağlayamamak derinden,

Kıyamdayken başka yerde, secdedeyken başka yerde olmak..

Yönelememek sana içten bir aşkla.

Canım yanıyor ya Rabbel Alemin!

Bir sızı var anlayamadığım,

Canım yanıyor Ya Erhamerrahimin!

Adını koyamadığım,

Bugün gitmek istedim buralardan,

Sana yakın olmak için, uzakları yakın yapabilmek için,

Çıktım viran şehrimden; daha fazla gidemedim nedense,

Bir yağmur başladı sessizce, ER-RAHİM diye fısıldadı paramparça olan yüreğime,

İrkildim Ya Rabbel Alemin, rahmetine kavuştur beni,

Sonra yürüdüm içimde bir ses anlayamadığım,

Dua ile ilgili

Yaratan Bilir, Dilediğine Dilediğini Verir!..

Soru: Bir sohbette, “Elâ ya’lemu men halaka ve huve’l-latîfu’l-habîr” ayet-i kerimesinin gölgesinde yapılan duaların makbul olacağı ifade edilmişti. Bu ilahî beyanın zikrinde hangi mülahazalar söz konusudur?

Allah'tan istemenin esası, usulü ve âdâbı

“Yalnız sana kulluk eder, yalnız senden yardım isteriz.” (1:4)





Fatiha’da bize kıldığımız namazların her rekatında tekrarlatılan bu tevhidi ilke, şöyle de Türkçeleştirilebilir: “Yalnız sana kulluk ederiz, zira yalnız senden yardım isteriz.” Yani biz, kulluğumuzu kime hasrediyorsak, yardımı da O’ndan isteriz.




İnsanca var olmak, dua etmektir.






Onun için Kur’an öyle der: “Eğer duanız olmasaydı, Rabbinizin ne işine yarardınız!”




Bu ayete bakarak diyebiliriz ki: İnsan, dua etmek için yaratıldı. İnsanın Allah karşısındaki esas duruşu, dua halidir. Namaz anlamına gelen salât, aynı zamanda “dua” demektir. Hayatın namazla donatılması, hayatın günde beş kez duayla donatılmasıdır. Günün eklem yerlerine duanın yerleştirilmesidir.

Ümmet-i Muhammedin Şefâatcileri

Geçmiş peygamberlerin ümmetlerinde olmayan şefaatcılar, Ümmet-i Muhammed'de (sallallahu aleyhi vesellem) mevcud olduğundan, diğer ümmetlerde olduğu gibi, Ümmet-i Muhammed'de (sallallahu aleyhi vesellem) bir kavmin batırılması gibi umûmî felâket vâkî olmaz. Ancak ikaz için bazı belalar gelir.

Eski ümmetlerde olmayıp da, bu ümmete ikram olunan şefâatcılar şunlardır:

Duanın kendisi, duanın sonucundan önemlidir

Rabbimiz musa aleyhisselama sormuştu: "elindeki nedir?" musa aleyhisselam ise,"bu asamdır" dedi, "ona dayanırım, onunla hayvanlarıma yaprak silkelerim..."

Pekala, musa aleyhisselam da, biliyordu ki Rabbi elindekinin ne olduğunu bilir. Üstelik asanın dayanmaya yaradığını, hayvanlara yaprak silkmekte kullanıldığını, her şeyi bilen Rabbe ayrıca söylemesi fazla gibi görünüyor...

Sizce de öyle değil mi?

Ama sorarım, siz de sevdiğinizin huzurunda olsanız, lafı uzatmak istemez misiniz?
Daha çok huzurda kalmak için yeni yeni konular bulmayı arzu etmez misiniz?

DUA VE FAZILETI

بسم الله الرحمن الرحيم ـواذا سالك عباد عنى فانى قريب اجيب دعوة الداع اذا دعان فليستجيبوا لي وليوءموا بي لعلهم يرشدون ـ سورء بقرة


Ebû Hüreyre -radıyallahu anh-dan rivâyete göre Hazret-i Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyurmuşlardır ki:

"Sakın sizden biriniz duâ ederken "Yâ Rabb, dilersen beni mağfiret eyle, dilersen bana merhamet eyle" demesin. İstediğini sağlamca ve kat'ıyyetle istesin. Çünkü Allah'ı şu veya bu işe zorlayabilecek hiçbir kudret yoktur." (1)