Rasim Özdenören
İNSAN VE GÜNAH
İnsan gülebilen bir mahlûktur. İnsan düşünebilen bir mahlûktur. İnsan seçebilen bir mahlûktur. Bunları biliyoruz. Ama insan aynı zamanda günah işleyebilen bir mahlûktur. Günah işlemek de mahlûkat arasında yalnızca insana özgü bir istidattır. Aslında günah işlemek insanın sahip bulunduğu öteki melekeleri (nitelikleri, istidatları) ile birlikte düşünüldüğünde ve insanın bütünlüğü içinde anlam taşıyor. Günah işlemek ancak irade sahibi olan ve iradesini hür ve müstakil olarak kullanabilen bir mahlûk için söz konusu olabileceği gibi, gene aynı mahlûk için bir anlam taşır. Anlam taşır diyoruz ve böylece günah işlemeye anlam atfetmiş oluyoruz. Gerçekten de insandan başka mahlûkat için günah işlemenin anlamı yoktur. Bir melek için günah kavramı yoktur, nasıl ki onun için sevâb kavramı da söz konusu değildir. Çünkü, günah işlemek, kendisi için yolların iyi ve kötü olarak belirlenmiş ve bu yollardan birini seçme hususunda muhayyer bırakılmış, dolayısıyla iradesini kullanabilme gücüyle donatılmış bir mahlûk için söz konusu olabilir ve ancak onun fiili için bir anlam taşıyabilir. Kendisine iyi ile kötü arasında bir seçim hakkı verilmemiş olan, dolayısıyla ne yapıyorsa onu zorunlu olarak yapacak olan bir mahlûk için (melek için) günahın anlamı da bulunmamaktadır. Aynı mütalâa hayvan için de söz konusudur. Hayvan da ne yapıyorsa zorunlu olarak yapmaktadır ve onun önünde, kendisi için belirlenmiş iyi ve kötü iki yol yoktur. Hayvan ne yapıyorsa onu zorunlu olarak yapar ve yaptığı şeyleri iradesini kullanarak değil (çünkü bu özgül anlamında onun iradesi mevcut değildir.), fakat insiyaklarını kullanarak yapar. İradesini kullanması söz konusu olmayınca meleğin ve hayvanın yapıp etmelerine sorumluluk da yüklenmez.