Kaside-i Bürde

HADİS-İ ŞERİFLER (zikirle alakalı)

 Yedi kat gök ve yer ve bunların içindekiler, Allah’ı tesbih eder. Hiçbir varlık yok ki, Onu hamd ile tesbih etmesin. Fakat onların tesbihini anlayamazsınız!) (İsra 44)

 “Günde yüz kere "La ilahe illallah" diyen kimsenin, kıyamet gününde yüzü ay gibi parlar.” (Taberani)

 “Yatağa girince üç defa "Estağfirullah el azim ellezi lâ ilahe illâ hüvel hayyel kayyum ve etubü ileyh" okuyan kimsenin günahları, denizköpüğü kadar pek çok olsa da, affolur.” (Tirmizi)

Şems Suresi ve Şems-i Tebrizi

Kendi anlatımıyla Şemsi Tebrizi....!

"7 yaşlarında hafızlık eğitimine başladım....Sınıftakiler bir ayda Kurana geçememişlerdi ben ise ertesi gün Kur'an-ı Kerime başlamıştım. Hocam Şaşırdı. "Sen normal değilsin tarla kuşu " demeye başladı. O gece babam teheccüd namazı kılmaya kalkmıştı. Bende abdest aldım,arkasında namaz kılmaya başladım.

Babam, oğlum teheccüd cemaat namazı değildir....sen mükellef yaşta değilsin maa namaz kılmana sevindim diyerek yanağımdan öptü ve odasına geçti.

Sevilen Kulun Alameti

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:

Ehl-i sünnet âlimlerinin yolunda olan Müslümanlar genelde çok sıkıntı çekerler. Ancak çektikleri, Peygamberlerin ve âlimlerin çektiklerinin yanında çok azdır, deryada bir damla bile değildir.

ÇOK ŞEY BiLDiM DE BiR KENDiMi BiLEMEDiM

Nefsini dizginleyip kamil olanlar dışında “Ey bedbaht nefsim, ey sersem nefsim” diyeni bulmanın zorluğunun farkında olan Bediüzzaman “Ben nefsim için ders yapıyorum, isteyen benimle beraber dinlesin” derdi. Bu sözleriyle o, bir yandan “Ben bilirim” diyebilecek nefisleri avlıyor, diğer yandan nefsinin, aklına ve imanına galip gelmesini önleyerek onu tevazuya çağırıyor, bildiklerini bizzat yaşayarak öğretiyordu. Değil mi ki, ilmi artanın gurur ve kibri azalır. İlmin ve alimliğin zirvesi kişinin kendi bilgisizliğini bilmesidir

Hz. Ömer'in (R.A.) Namaz Hassasiyeti

Namaz kılmakta, devam olmak üzre olmakta zorlanan kardeşlerimiz bunu okuduktan sonra Namaz ibadetine biraz daha gayretle sarılacağı temennisiyle...

O büyük Ömer, ateşgede bir İranlının vurduğu hançer darbeleriyle yaralanmış ve koma halinde upuzun yatıyordu Yediği-içtiği tekrar dışarıya çıkıyor ; ne bir ses veriyor ne de seslere alâka duyuyordu.

Hizmetçisi gelip, yemek veya su isteyip istemediğini sorunca, ya cevapsız bırakıyor ya da sadece gözleriyle "hayır" deyip geçiştiriyordu.