NAFİLE SADAKADA ÖLÇÜ

Zekât ile nafile sadakanın arasında bâriz farklar vardır. Zekât, zen-ginin üzerinde bulunan fakir hakkıdır. Nafile sadaka ise bir ihsan ve ik-ram mahiyetindedir. Zekâtın verilmemesi halinde sorumluluk vardır. Nafile sadaka, verilmediği zaman azap yoksa da verilmesi halinde büyük bir sevap ve mükâfat vardır. Zekât, ilâhî bir vergi; sadaka, beşerî bir yardımdır. Bu cihetle, zekâtın açıkta, nafile sadakanın gizlice verilmesi efdaldir. Sadakayı o kadar gizlemeye çalışmalıdır ki, alan fakir bile kimin verdiğini bilemeyip, "Allah gönderdi" demelidir.

Bu hususun bilgi ve belgesini sunan bir hadisi şerifte şöyle açık-lanmaktadır: "Yedi (sınıf) kimse vardır ki Allah onları, kendi (arşı)nın gölgesinden başka hiçbir gölgenin bulunmadığı bir günde, arşın gölgesinde gölgeleyecektir. (Bunlar:) Âdil önder, yüce Allah'ın ibadetinde yetişen genç, kalbi mescidlerde asılmış(casına cemaate koşan) adam, Allah yolunda sevişen bunun üzerinde toplanan ve dağılan iki dost, mevki ve güzellik sahibi bir kadının kendisini (zinaya) çağırdığında "Ben Allah'tan korkarım" diyen er-kek, bir sadaka verdiğinde sağının ne harcadığını solu bilmeyecek kadar onu gizleyen kimse, tenha yerlerde Allah'ı zikredip iki gözü yaş akıtan şahıs" (1).

Sadakanın Allah katında makbul olmasının ölçüsü, fakirin onurunu sarsacak ve gönlünü incitecek bir davranıştan kaçınmak ve bilhassa yaptığı iyiliği fakirin başına kakmamaktır. Böyle bir hal, sadakanın sıfıra inmesine sebep olur. Ayağımızın kayacağı bu noktada Rabbimiz bizleri uyarmakta ve "Ey iman edenler, sadakalarınızı malını insanlara gösteriş için harcayan, Allah'a ve ahiret gününe inanmayan bir kimse gibi-başa kakmak ve incitmek suretiyle heder etmeyin" (2) buyurmaktadır.

Sadakayı şan ve şöhret için değil, Allah'ın rızasını kazanma niyetiyle vermelidir. Halkın gözüne girmek veya isminin insanlar tarafından duyulmasını temin etmek için verilecek bir sadaka, Allah tarafından kabul olunmaz. Ahiret hayatına intikal edip de sahte boyaların ve yalancı foyaların açığa çıktığı günde Allah rızasından başka bir maksatla verilmiş sadakanın, sahibine faydası olmayacaktır.

Uzunca bir hadisin son kısmında bu ciheti teyid eden ve mevzuumuza vesika teşkil edecek bir beyanı buraya aktarıyorum: "Allah'ın kendisine geniş (çapta zenginlik ve her sınıf maldan ihsan ettiği diğer bir kimse de getirilir. Allah, ona (verdiği) nimetleri (ayrı ayrı) anlatır. Bu kimse de o nimetleri bilir (ve hatırlar). Allah Teâlâ:

— "Bu nimetlerin arasında bulunurken ne (gibi hayırlı) iş yaptın?" buyurur. Kul:
— "Sevdiğin yollardan rızan için (para harcamadık bir iş bırakmadım" der. Cenâb-ı Hak:
— "Yalan söylüyorsun! Fakat sen, bunları sana cömert denilmesi için yaptın. (Beklediğin bu söz de) söylendi" buyuracak (3).
İşte İslâm'ın emrettiği sadaka ve işte bunu verirken sadakat gösterilmesi icap eden dinî ölçüler!


(1) Buhârî, c. 1,sh. 161
(2) Sûre-i Bakara, 264.
(3) Müslim, c, 6, sh. 47.