HOCA VE TALEBE MÜNÂSEBETLERİNDE ÖLÇÜ

İlim öğretme ve öğrenme sahasında çalışan hoca ile talebe, çok ulvî bir gaye için yola çıkmış bulunan kimselerdir. Hoca, bu kervanın başı ve yol göstericisi; talebede irfan yolcusudur. Hoca, ilim yolunda karşılaşılacak zorlukları ve talebenin ayağına bağ olacak şeyleri anlatarak uyarmalı; ilim öğrenmeye talip bulunan kimse de bu ikazları kırılmadan kabul etmelidir. İrfan kafilesinin üstat ve tilmizleri şöyle hareket etmelidirler:

a) Hoca, okuttuğu ilmi, Allah rızası için tâlim etmeli; faydalanmayı değil, faydalı olmayı şiâr edinmelidir. Talebe de rütbe ve makam , aş ve maaş gibi maddî ve dünya ile ilgili heveslere kapılmadan ve sırf "Hakk'ın rızası için halka hizmet" gayesi ile okumalıdır.

b) Hoca, müşfik bir baba gibi hareket etmeli; tilmizlerine bilgi ile beraber ilmin şerefini korumayı telkin etmelidir. Talebe, hocasına karşı babaya gösterilen saygıdan daha fazlasını göstermelidir. İlim şehrinin kapısı bulunan Hz. Ali (r.a), "Hocanın hakkını en büyük hak olarak gördüm ve her müslümana da bu hakkı korumayı tavsiye ediyorum" (1) demiştir.

c) Hoca, talebeye vereceği bilgiyi kıskanmadan öğretmeli ve onda kalacak noksanlığın hitap edeceği kimselere de yansıyarak zararlı olacağını hatırdan çıkarmamalıdır. Talebe de ücretsiz, külfetsiz ve zahmetsiz olarak kazandığı bu bilgilerin kıymetini takdir etmeli ve zamanı nı boşa geçirmemelidir.

d) Hoca; ilim pırlantasını kimin boynuna takacağını iyi tayin etmeli, ehil olmayanlara bilgi vermemelidir. Bereketli nisan yağmuru, arının ağzında bala, yılanın ağzında zehire dönüşür. Bizi bu noktada uyaran Peygamberimiz, "İlmin âfeti unutmak ve onun kaybolması ise, ehil olmayanlara öğretmektir" (2) buyurmaktadır.

e) Talebe, dînî bilgilerin birisi üzerinde saplanıp kalmamalı; akâid, tefsir, hadis, fıkıh ve sâir fenlerden yeterince nasibini almalıdır,

f) Talebe, hocasının bir hatasını duyarsa onu münasip bir şekilde tevil ve izah etmelidir. Üstadının hatalı bir hareketini görecek olursa, terbiyesini bozmamalı ve fakat o yanlış işte hocasının peşinde yürümemelidir,

g) Talebe, ilmî bir hususta çözemediği bir meseleyi hocasına sora-bilir. Fakat bildiği bir şeyi sorup da onun zamanını israf etmemelidir. Hele hocası ile ilmî münakaşaya girişmemelidir. Zira bu yakışıksız davranış, kişiye dalâlet kapısını açar.
h) İlmi temiz kalbli, kusurdan uzak ve hayırhâh bir âlimden öğrenmelidir. Böyle bir zat, sözleriyle "Kaal" ilmini, hareketleri ile "Hâl" ilmini öğretir.
i) İlim öğrenmek için, şayet gerekirse, uzak beldelere gidip tahsilini tamamlamalıdır. Hadis ilminin tedvini sırasında, bir tek hadîsi ikinci bir râviden dinleyebilmek için yaya olarak günlerce yolculuk yapanların bulunduğunu hatırdan çıkarmamalıdır.

(i)Şir'atül-islâm sh. 43
2) Feyz'ül kadir, c. 1, sh. 52.