CEMAATLA KILINAN NAMAZLARDA SAF TEŞKİL ETME ÖLÇÜLERİ

Özrü olmayan hür erkeklerin farz namazları cemaatla eda etmele-ri, vacip derecesinde kuvvetli bir sünnettir. İmamla birlikte eda olunan namazlar, münferiden kılınan namazlardan sevap yönünden yirmiyedi derece fazladır. Bu husus sahih hadislerle tesbit ve tescil edilmiş bu-lunmaktadır.

Cemaatla kılınan namazlarda safların tanzimi, başlı başına bir mevzu teşkil etmektedir. İmama gelişigüzel uyuvermek, iktidadan bek-lenen sevaba erişmeye engel teşkil edecek bir ihmal olur. Pazar yerlerindeki karmaşıklıkların teşkil edilen saflarda görülmesi, üzücü olduğu kadar fıkha aykırı bir durumdur. Bu bahsi belirli başlıklar altında ele alıp, İslâmî ölçülere uygun olan şekli açıklamaya çalışacağız.

I- Safların teşkili:
a) İmama uyan kimse, bir erkekten ibaret olursa imamın sağına durur. Soluna veya arkasına durması, sünnete aykırı olduğundan, mekruhtur. Bu hususu belgeleyen bir açıklama yapmak istiyoruz: Resûl-i Ekrem (s.a.v.) geceleyin namaza kalkmış idi. Abdullah bin Ab-bas (r.a.) da gelmiş İmamü'l-Enbiya Efendimizin sol tarafına durarak kendilerine iktida etmişti. Fahr-i Kâinat, namaz içinde bulunduğu hal-de, elini arkaya atıp onu başından tutmuş ve çekip sağ tarafına durdurmuştu (1).

b) İmama uyacak kadın, bir kişi olsa bile, imamın arkasında dura-caktır. Bir erkek ile bir kadın cemaat bulunsa, erkek imamın sağına, kadın ise arkasına duracaktır. Erkek cemaat iki kişi olursa imamın ar-kasında dururlar. Bir veya daha fazla kadın da bulunsa onlar erkekle-rin arkasında saf teşkil ederler (2). Bu hususa ışık tutan bir hadis-i nebevî ile mevzuyu vesikalandırmak istiyoruz. Enes bin Mâlik (r.a.) naklediyor: "Ben ve bir yetim (3), bizim evde, Resulullah (s.a.v.)'in peşinde namaz kılmıştık. Annem Ümmü Süleym de bizim arkamız-da (tek başına) durmuş idi." (4).

c) Cemaat çoğaldığında safların tertip ve tanzimi şöyle olacaktır: Önce erkekler, sonra erkek çocuklar, daha sonra kadınlar saf teşkil ederler. Erkek çocuklar saf teşkil edecek kadar çok değilse, erkeklerin arasında dururlar. Kız çocuklarının kadınların arasında durması gere-kir. Peygamber (s.a.v.) bu hususu açıklayan hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmaktadır: "Aklı başında ve dirayetli olanlarınız benim arkam-da, onlardan sonra gelenler daha arkada, onlardan sonra gelenler de en arkada dursunlar" (5). "Erkek saflarının hayırlısı evveli, şer-lisi âhiridir. Kadın saflarının hayırlısı âhiri, şerlisi evvelidir" (6).

d) Öndeki saflar tamamlanmalı sonra arkada saf teşkil edilmelidir. Noksanlık en son safta kalmalıdır. Öndeki saf ile arkadaki saffın ara-sında birbuçuk metre (üç arşın) kadar bir mesafe kalmalıdır. Daha fazla bir aralık bırakmamalı, hele ikinci bir saf teşkil edecek kadar bir mesafe bırakmamaya dikkat göstermelidir.

II- Safların düzgün olması:
Teşkil edilen safların düzgün olabilmesi için boyunlardan ve topuklardan hizaya gelmelidir. Sergilerin üzerinde şerit veya çizgi gibi bir şey varsa, onun üzerine ökçeler basılarak saf teşkil edilmelidir. Çizgiye parmak uçlarının getirilmesi, düzgün saf teşkilini engelleyen bir uygulamadır.

Dikkat edilecek diğer bir husus da safların sık olması ve aralık bı-rakılmamasıdır. Peygamber (s.a.v.), ok îmâl eden bir sanatkârın yaptığı okun düzgün olmasına dikkat ettiği gibi, safların tesviyesine itina gösterirdi (7). Resûl-i Ekrem (s.a.v.) , namaza durmak üzere toplanan ashabına, "Saflarınızı düzeltiniz. Zira ben, sizi arka tarafımdan da görüyorum" buyurarak kendilerini ikaz eder, onlar da omuzlarını ya-nındaki kişinin omuzuna, ayağını arkadaşının ayağına yapıştırır (cası-na yaklaştırır)dı (8), saflar tamamen düzeltildikten sonra tekbir alıp na-maza başlardı (9). Çünkü "Safların düzgünlüğü, namazın tamam ol-masına hizmet eder" (10) buyururdu.

III- Safların hayırlısı:
Bu husus, mutlak mânâda ele alınacak olursa, ilk saf hayırda en üstün bulunmaktadır. Bu ciheti gün ışığına çıkaran bir hadis-i şerifte şöyle buyurulmaktadır: "İlk saflara Allah rahmet, melekler de mağfi-ret dileğinde bulunur" (11). Safların sağ tarafları, sola nisbetle, daha hayırlı olmaktadır. Teşvik edici bu beyanlara rağmen, imamın arkasını yanılmalarda onu ikaz edecek, abdestinin bozulmasında imama halef olacak dirayetli kimselere bırakmalıdır.

IV- Safların eğri olmasındaki zarar:
Teşkil edilen saflarda aralıklar kalır ve düzgün olmazsa; insanların kalpleri ve yüzleri, mefkûre ve hevesleri, düşünce ve kanaatleri birbi-rinden farklı ve çarpık olur. Bu hususa dikkatlerimizi çeken Resûl-i Ekrem (s.a.v.), "Ya saflarınızı düzeltiniz, yahut Allah Teâlâ yüzlerinizi ayrı ayrı taraflara çevirecek (bunu biliniz)" (12). "Doğrulunuz ve ayrı ayrı hizalara durmayınız ki kalpleriniz birbirinden ayrılma-
sın"(13) buyurmaktadır.

Safların düzeltilmemesi azim bir hatadır. Bundan dolayı Hz. Ömer, safları tanzim ve tertiple vazifeli kimseler tayin etmişti. Onlar safların doğrultulduğunu haber vermedikçe iftitah tekbirini almazdı. Hz. Osman ve Hz. Ali de safların düzgün olmasına büyük bir ehemmiyet verirlerdi. Saf teşkil eden cemaate "İstevû" (Doğrulunuz) diyerek ikazda bulunurlardı.

Allah Resûlü'nün ashabındaki kaynaşmayı ve sevişmeyi bugünkü cemaatlerde göremeyişimizin, aylarca aynı camide namaz kılan ve imamın arkasında yanyana duran iki müminin birbirinin adını bile öğre-nemeyişinin sebebini araştırırken biraz da safların bozukluğu ve eğrili-ği üzerine eğilmek gerekeceği kanaatindeyiz.
Aynı dinin müntesipleri, aynı mezhebin mensupları, aynı meşrebin insanları ve -hatta- aynı üstadın talebe veya müridleri, birbirinden farklı fikir ve düşüncelerin insanları haline gelmiş, yekdiğerini yıpratmak için yapmadık iftira hazırlamadık tuzak bırakmamıştır.

(1) Buhârî, c. 1,sh. 177.
(2) Nimet'ül-İslâm, Kitabü's-Salât, sh. 232-233.
(3) Buhârî şerhi "İrşad-i Sâri" bu yetimin Durneyra bin Ebi Dumeyra olduğunu tasrih et-mektedir (C. 2, sh. 67).
(4) Buhârî, c. 1, sh. 177-178.
(5) Ebû Davud, c. 1, sh. 180.
(6) Müslim, c. 2, sh. 32.
7) Bakınız: Müslim, c. 2, sh. 31.
(8) Bakınız: Buhârî, c. 1, sh. 177.
(9) Bakınız; Ebu Davud, c. 1, sh. 178.
(10) Müslim, c. 2, sh. 30.
(11) Ebu Davud, c. 1, sh. 181.
(12) Buhârî, c. 1,sh. 176.
(13) Müslim, c. 2, sh. 30.